İYİNİYET HAYATTA
YAPTIĞIMIZ EN BÜYÜK FEDAKARLIKTIR.
Kendimiz için değil
başkaları için yaptığımız fedakarlıktır günün sonunda
bize dost kazandıran. En büyük dost ise kendi kişiliğimizdir
farkında olamadığımız. Içinde yaşadığımız, akıl mantık,
şuurumuzun gücüne sahip olma eğitiminde kimse için değil
kendmizi her var olanla kontrol altında tutup nasıl bir hayata
sahip olmak istediğimizi anlamlaştırarak telkinlerde bulunuruz.
Istem dışı
gelişerek hayatımıza yön vermemize neden olan ilişkilerle
çevrenin rolleri her birimizi göremediğimiz yönlerimizle
silkeledikçe aynadaki yansımalarımızın gücümüzle deşifre
edilebileceğini bilmek zaman istemez. Çünkü o an geldimi
etrafımıdaki her olan olmayanla kendimizi farklı görüp
değerlendirmeye başlarmışız. Gelip geçen zamanla olgunlaşmak
ise keyiflidir, hele neyin ve kimin için geldiğini farkettikce
farklı yönden geleni değerlendirdiğimiz şekillerde hayatımıza
hediyelendirmiş olalım.
Kabullendikçe
kendini keşfederek buna sahip olabilirsin. Değişim olduğu
müddetçe her an öğrenerek ilerlermişiz meğer diyerek zamanı
keni değerlendirmelerimle farklı gözle bakıp gören bendim. .
Önceleri O şekilde
düşünemezdik belkide ancak, zamanla kimin senin için ne kadar
fedakarlık ettiğini benim gibi sende anlarsın. Yaşamın
anahtarlarında kendi içsel dünyamıza dokundukları “an” sanki
nedenleri veya sebepleri ile kendimizi kabuğumuzun içerisine girip
çıkarken hissettikçe sürekli değişimin parçası olduğumuzu ve
değişmeyen inançlarımız, kalıplarımızın değişimine ortak
olurken nereden nasıl olaylara baktığımızı görebilelim.
Dünyanın sonu
geldiğini düşünebiliriz. Bir anlık öfke ile yaşam yolumuzu
değiştirerek farklı kulvarlarda kendimizi bulabiliriz de. Hayattan
anlamlı anlamsız gelişi ile güzel ilişkilerle direnebiliriz
belkide. “Öfkeyle kalkan zararla oturur” derlerdi de inanmadığım
gibi. Günü ve zamanı geldimi ona da inanacaktım. En güzeli sakin
kalmak, olayları seyirci gözü ile izlerken havadaki negatif
enerjinin sakinleşmesi, dinginleşmesini beklemektir.
Hayatta,
tecrübelerimizle silkelenebiliriz. Üzülüp içsel duygularla
çatışmalara girebilirizde ama, deşifre edildikçe daha
derinlerimizdeki duygusal kırılmaların kökeni, hayal
kırıklıklarımız ve istemeden edilen sözlerle mücadele etmekte
olabilir.
Herkese yetişmenin
mümkün olmadığını hayatan darbe ala ala ders çıkartırız.
Insanların
yaşantımızdaki rolleri sürekli değişken olurken zamanın sana
ne getieceğini bilmeden anlık farklı açılarla sadece kendi
seçimlerinle kalabilmek zahmetli olabilir. Kimsenin hükmü ile
değil kendi seçimlerinlesin. Biri sana “bana yardım edebilir
misin?” dese “hayır” dermisin? Işlerin olmasına rağmen “dur
işlerimi yapıp gelirim” dermisin? Yoksa kalbi kırılmasın diye
kendinden ve başkalarından feragat edip zamaını başkası için
geçiltirmen seni iyi yapar mı? Öncülüğün kendin olma duruna
alışmalısın. Başkalarına iyilik yapacaksın diyerek kendinden
fedakarlık yapıp zamanını başkaları için kullanmış olmak
senin seöimlerindir. Sonuçta olacak olanlada sen sorumlu olursun.
Başkaları “ne”
diyecek. Bağımlılıklarınla herkesin hayatına müdahale etmesini
tercih ettiğin için yaşıyorsun istemediklerini.
Nefsimizi terbiye
edebildik mi çevreden yansıyarak gelen benzer benzeri çektikçe
kendimizde var olandır hayatımızda olup iyiki de olmuş
diyebileceğimiz. Iyilik insanın içindeki hazinesidir. Özün
yüzeye çıkışı ile negatif olanı kırarak içinden olumlu,
pozitif, güzel düşüncelerin deneyimlerin sayesinde terbiye
ettiğin kirli olanı nötürlemen mucizenizdir.
Terbiye edildikçe
daha fazlasına sahip olmaya başlarız. Kişisel dünyamızı
yeterince kirletmemişiz demekki.
Iyilik insanın
içindeki özden gelen duygudur. Sahip oldukça bırakmak istemeyiz
ancak bırakabilmemiz için çevreden yansıyarak olumsuz
tetikleyenlere günün sonunda teşekkür ederiz. Hiç bir şey
içinde pişmanlık hissi beslemedikçe uyandırdığımız bilinç
bizler olgunlaştırmaya ytecektir.
NUMEROLOG
Müjde Şener
Müjde Şener
![]() |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder