TALEPLERİNE GÖRE
ENERJİNİ DENGELE...
Herşeyin başlama
ve bitme süreci vardır. Nasıl bakıp kullandığınla alakalıdır.
Kullanım ömrü
kişiden kişiye değişir. Bunu düşüncelerinle değerlendirerek
ömrünü biçersin. Yargısız infaz etmiş gibi de düşünsen
kendi yarattığını kendi ellerinle yok etmeye başlarsın.
-Hayatla yaşam
arasında ne kadar adilsin?Ve ya olabildin?
Insanın ömrü,
biçilmiş bir kaftan arasında yaşamla ölüm arasında giden gelen
çizgiden ibarettir. Oysa sebeplerin ardındaki kaynağı deşifre
ederken hayat bulmasını, dilediklerine karşı dirençlerini
yıpratmadan kullanabilmek gerekir.
Izlediğin yaşam
yolunda seni en çok neyin mutlu edebileceğini bilerek kabullendiğin
her şey isteklerin, taleplerindir.
-Ya imkansızlıklar
nasıl değişmeli?
Bu düşüncelere
sahip kişilerin en zayıf noktaları düşüncelerinin esiri
olabilmesinden kaynaklıdır.
(Yaratılmış her
inanç kalıplarıyla nasıl yaşadığını sorgula ve neye göre
ömrünün biçilmesine karar verdiğinlede alakalı...)
-Yok olmuş bir şeye
hayat verebilirmisin? Ölmüş bir insana fiziksel olarak hayır ama
ruhsal olarak evet. Düşündüğün an yanıbaşında olmuş bir ruh
varlığıdır. Özden gelen hislerinle seni kendine getiren acısı
tatlısıyla var ettiğin anılarıylasın...
Zamanı kazanarak
kiminle nereye gideceğini anlatanları düşün. Yönlendiren
kişilerin yaşamındaki yerlerinin önemini belirleyen
varlıklarıdır. Ardından sorgulamaya başlattığın alt
yapısıdır. “Mecburum” dersin. Bir an önce büyüyüp de
özgürleşme derdine düşedebilirsin. Başka bağımlılığınla
farklı yaşam döngüsü içinde hayatının kontrol edilmesine izin
vererek nereye kadar ilerleyebilirsin. “Dur” demeyi öğrenince
her şey biter ve yeniden farklı bir hayatı kendine hediyelersin.
Insanlar ve yaşam
yollarındaki rotasyonunu belirli aşamaları ile değerini
yansıtarak uzağında değil yakının onu deneyimlemeye başlar.
Düşündüğün an yanıbaşındak his ile kelimelerin dilinden
çıkıp hayallerinin düşlerinle bir araya gelişinden yola
çıkarsın. Kelimelerin dilinden anlatılanları anlayamadığın
gibi anlatmaktan da kendini yoksun bırakırsın. Sihirli değneğin
dokunuşları gibi değişimi başlatırız. O sihir bozulmasın diye
susarsın. Kimse bilmesin, görmesin, duymasın diye düşündüren
“nazar”, “kötü gözler” mi? Inandığın hiç bir şeyin
gerçekleşmemesi olnaksızdır. Böylece her olanı olmasını
dilemediklerinle zehirlemezsin.
Herkesin yorumu,
düşünceleri farklıdır. Ya senin? Kimin için kendini
düşüncelerinle zehrlediğini biliyormusun. Özden gelenle,
hislerindeki duygularının arasındakileri azad et! Affedici olmak
büyüklüktür… kimine göre asla! der ve kendi kader çarkını
belirlemiş olur. Kimse için kendini kabullenmeyi düşünme. Sen
kendin oldun mu çevrenin sana hediyelerinin bilinci ve
farkındalığında olursun.
“Senden ona, ondan
sana” giden gelen katkıları düşündükçe verici olan işyerinin
bereketi alma verme enerjinle bir olduğundandır. Inandıkça
yarattığın ve inançlarınla bilinçaltını beslendiğinden,
gelirinin giderinle eşit olmasını sağlarsın. Ta ki, etrafındaki
kişilerin dilemediklerine maruz kalasın. Bunu yaparken pusuda
bekleyen akbabaları düşün. Enerjini düşürdüğün an kendi
diledikleri gibi evire çevire oyunlarını oynar ve kendi üzerlerine
çektiği frekanslarla kaleyi içerden zapdetmeye başlarlar.
Böylece başarı istersen önce kendi enerjini yüksek tutmalısın.
Başamakları çıkarken geçmişten gelen hiç bir şeyin sana ait
olmadığını her olanı sevgi ile azad ettiğini bildir. Önce
kendine ardından yansıtılmasına izin verdiğin affedici
özelliğinle herkese…
Ne oldum değil ne
olacağım demelisin. Mükemmelliyetcilik, hayatını renkli kılarak
nerede nasıl durman gerektiğini öğretenlerle öğrenirsin.
Olmak istediğin
frekansınla oldun mu korkulacak hiç bir şey olmaz. Deneme
yanılmalarla düşüncelerindekini yaratırken enerjini kullanamamak
yıpratır.
Ilişkiler
farklıdır, acı veren düşüncelerinle uygun olamayan
frekanslarıdır. Kiminle nerede nasıl kontrat yada sözleşmelerin
olabileceğini bilemezsin.
Yansırken içinde
seni rencide eden kimyanla deşifre edilmeyi bekleyen güzelliklerin
de olabilir.
Her ne düşünürsen
kendi işlerini kendin yapmaya alış. Kimse başkası için bir
şeyler yapamaz. Her insanın hayatındaki rolleri ise yer, mekan,
kişi, olaylar, yere göre değişir. Dolayısı ile kimse kendini
küçük düşürecek hiç bir şey yapmaz.
Kilidi kıracak ve
içeriye girecek kimliklerin haddi hesabı olmadan zamanı kendi
dilinden kendi değerlendirmeleriyle sahip olmaya başlar, kendini
görebildiğin ana kadar rahatlıkla deşifre edilmeyi beklersin.
Enerjisi yüksek bir
mekanın enerjisi yüksek kişileri çekebileceği gibi kendi gibi
olan kişiyi beklediğinden o mekanın dengi dengine doğru olan
kiracısını beklediğini hissedersin. Bu kişi var mı? Herşeyin
bir alıcısı vardır. Ve her şeyin kendi frekansına uygun olanı
çekişi ile denge olur.
Taleplerine göre
enerjini dengele...
Değişim süreçleri
her insanın ruhsal, duygusal, hissel olarak kendi direktifine göre
değişir.
Sürelşi artıları
olmadan eksilerin giderek çoğalmasına neden olan birini düşünün.
Hiç bir şey yapmadan düşünceleri ile yarattığı hissel olarak
kendini olumlu yada olumsuz etkiler.
Sürekli gelirinin
giderinden, giderinin gelirinin dengesini bulamamasını dile
getirmesede, şikayetcidir. Ne yapacağını bilmeden aslında
farkında olmadan yaratılan enerji vorteksi içindedir. Kimyasına
çeki düzen verme imkanı var.
1- Elindeki malın
değerini alıp kabullendiğinde her şeyin gücü ile daha iyimser
olacak.
2- Kimliğinden
kendini azad etmelidir.
3- Geçmiş kökeni
ile şimdiki fırtınalı geçişlerin dengi dengini korumasını
sağlarken tamamlanması gereken bir süreç vardır.
4- Kelimelerinin
frekansına düşkünlüğü ile iyaratım yapma imkanlarını
beklentiye dönüştürmemeli.
NUMEROLOG:
Müjde Şener
15.6.2019
51/15/6
HABERAL KIBRISLI GAZETESİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder