20 Ekim 2019 Pazar

İNSAN OLMA KOMUTASI ELİMİZDEDİR


İNSAN OLMA KOMUTASI ELİMİZDEDİR...

Yaşadıklarımızla olgunlaşmaya başladığımız doğrudur. Bir şeylerin bizi tetiklemesi ile değiştirmek zorunda kaldığımız düşünceler ve inançlarımızdır. “bunun farklı açısıyla bakıp nasıl değerlendirebilirim?” sorusu çaresizlik gibi gelebilir.
Çevremizdeki kişilerin tetiklediği olumlu, olumsuz her neden, en büyük armağanımızdır bize. Öncesinde etiketlenmiş olan kodlarımız, karmik hal tavır, tutumlarımızın genetik olmasını kabul etmenin zor oluşu… dışardan bakan gözlerin ayni sana benzer demesi gibi… tepkinin alt yapısı hoşlanmadığın her duygularında özde, genetikte ve ruhsal davranışlarının ne kadarının bilincinde olacağını tartmalısın.
OLANI SEV! OLANI KABUL ET! “olduğu gibi, olması gerektiği için” kabullendiğimiz her şeyin değişimi, illa birinin bizi zorlaması gerektiğini, kendi seçimlerinizle birşeylerin farkına varıp onu değerlendirebilmek ve içindir.

Hiç bir şey nedensiz veya sebepsiz değildir. En önemlis:i kendimizi, varlığımızı keşfettikçe ne daha net anlamaya başlarız. “İnsan olma yolculuğumuzun komutası elimizde...”

Yaşam, zaman zaman dramatik olaylar ve başlangıçlardan oluşan uzun bir dizgiden oluşur. Günlerimiz eylem ve tepkilerle, toplantı ve görüşmelerle gelişir ve birbirimizle nasıl etkileşim kurduğumuzu belirlememiz, fiziksel bedenimizin etrafındaki yaşam ennerjisini özümseyerek dağıtan dokuz ana merkezimiz ile yaşarız.

İçimizdeki bu enerjiler. Gerçek doğamızın temellerini oluşturan şeylerdir. Merkezin “Dalak, kalp, boğaz” gibi tanıdık isimleri olsada, bunlar fiziksel şeyler değil, işlev gösterme şeklimize karşılık gelen içsel bölgelerdir. Dolayısıyla, yaşam tablonuz, fiziksel bedeninize karşılık olarak “Enerji Bedeninizin” bir haritasıdır.

Bu anlamda, çakra sisteminden çok uzak değildir. Burada anlamanız gereken önemli konu şudur: Her merkez başka insanların tasarımları ile “iletişim kurar ve çapraz tepkime oluşturur, birbirine karışarak dakika dakika tüm etkileşimlerimizi etkiler. Bu görünmez enerjiler, sadece bir başkasıyla aynı odada olduğumuzda dahi iç içe geçmektedir. Dolayısıyla yüzeyde gözlerimiz ve dudaklarımız bariz iletişimi kuruyor olabilir, ancak asıl işi yapan, derin, bioenerjik bir seviyede dizginlerimizi yöneten dokuz merkezin güçlü dip akıntılarıdır.
Basit bir örnekte, bir adam bir kadınla bir odanın içinde duruyor olabilir ve onların şahsi enerjileri etkileşime geçip onları birbirlerine çekecektir. Daha önce bir insana çekildiğinizi hissettiğiniz ve nedenini anlamadığınız olmuştur.
Veya bir başkasında sizi son derece huzursuz eden bir şey olabilir. Bu “bir şey,” farklı merkezlerde etkili olan enerjidir.
Dolayısıyla etkileşim kurduğunuz insanların enerjilerinden etkilenir. Bu insanlığın kendisi gibi, birbirine bağlı sistemdir. Farklı insan tasarımların birbiriyle nasıl iletişim kurduklarını anladığınızda, tüm ilişki ve birlikteliklerin altında yatan dinamik ve dip akıntılarını daha iyi anlayacaksınız.

Bu, evrendeki her şeyin titreşim ve enerji içerdiği ve bizim bu enerjinin bir parçası olduğumuz gerçeği, temel kuantum fiziğidir.
Insan tanımının dokuz enerji merkezimizle evrenin enerjisi ile hepimizin içindeki enerji arasında ara yüzleşme gerçekleştirdiği ve bu enerjiyi bireysel işlev ve ifadelere dönüştürdüğüdür.

Kendini bilen, tanıyan ve keşfeden birinin, içindeki kimliğinin kendi varlığı ile örtüşmemesi olasılıkları, değişik bakış açısından görmesine yarayan farklı bir yaşamın içinde olduğunu anlar ama susar. Kafa karıştıran bu inançların gerçek olup olmaması insanı yorar elbette. Bilimsel olarak açıklanmış ve araştırmacıların yaptıkları deneylerde, kendimizle, evrenle, ilişkilerimizle olan olumlu olumsuzun içerisinde nötür kalabileceğimiz yönlerimizdeki fırtınayı dindirebileceğimizdir.
Elinizde çok önemli bilgi doneleriniz vardır. Fiziksel, zihinsel, ruhsal ve bilinç dalgaları, hislerinizle örtüştüreceklerinize karşı dim dik durablmektir. Kimseden bir şey beklemeyiz ama onlardan çok şeyler elde edebilecekken yargılarken yargıladığımız kendimiz oluruz.
Karşılıklı alış verişlerimiz hayata nasıl bakmamız gerektiğini bize yansıtarak uyanmamızı sağlamalarıdır. Yaşamınız kendi elinizdedir. Bugün her yarattıklarınızın kaynağı o anki duygu, ruh, algı, his, zihindir. Yaşamayı seçtiklerinizle yarattığınız senaryo, yansıyan enerji ile değiştirebileceğiniz yönlerin verilerini size anlatıyor. Orada savunma mekanizmanız devreye girecektir. O da “Ego”’dur. Bilinçaltınızdaki korkular, inançlar ve inandıklarınızın değişmesinden duyduğunuz o endişeye kapılıp, endişenin yarattığı kaygı engeller ve sınırla.rdır ortaya çıkan.
Enerji esnektir ve hangi yöne yönlendirirsek onun enerjisine girer.
Etkili bir şekilde onların enerjisini benimser. O enerjiyle değişkenlik gösterebilir veya koşullanabilirsiniz. Biz buna koşullandırıcı etki adını veriyoruz.
Ama bu sizin çaresiz bir kukla olduğunuz anlamına gelmez. O enerjiyi tüketmek yerine, neler olduğunu anlamayı, etkisi altında kalmamayı öğrenebilir ve kendinize “ Bu etki ben değilim: onların enerjisi,” diyebilirsiniz. Bu da sizin geride durmanıza ve böyle bir etkiyi bizim kayıtsız bilgelik adını verdiğimiz şeye dönüştürerek bağımsız nesnellik özümsemenize olanak verir. Bu bilgelik, dahil olmamış bir gözlemci olarak size, tanık olduğunuz şey üzerine düşünme imkanı sağlar. Bu yüzden kişiye algı, öngörü ve düşünme değişimi için fırsat verir.

NUMEROLOG:Müjde Şener


21.10.2019
61/16/7

HABERAL KIBRILI GAZETESİ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

KENDİN OLMA SANATI

KENDİNİ OLMA SANATI: SANA VERİLEN EN GÜZEL HEDİYE Bir sabah uyandığında aynada kendine bakıp "Ben kimim?" diye sordun mu hiç? Y...