14 Aralık 2019 Cumartesi

BİLMEDEN YARGILAMAMALI


BİLMEDEN YARGILAMAMALI...

İnsanların nereden geldiklerini bilmeden yargılama.

Hayat okulumuz bize öyle güzel dersler verirki bazen nereden geldimizi unutabiliyoruz.
Oysa bugünün şartlarına ne kadar uyumluysak ayni çark ve döngü içerisinde dönüp durmaya devam edeceğiz. Zamanı yakalamanın yolu içindeki his, istek arzu ve taleplerinle onu direnerek değil de sevginiz ile sahip çıkabilmenizdir.

Topluluk içinde kendimizi yaşayabilir olabilmemiz en doğal hakkımızdır. Atalarımızdan öğrenmiş olduklarımız ile doğru olduğuna inandıklarımızı bir kenara koyarken diğer yandan hayatın veya bulunduğumuz yerin kurallarına göre davranmamız gerekir.
Kendimizi yargılamadan, kimseyi eleştirmeden sadece akışta olan ile eğlenerek bunu yapabilmemiz gerektiğini kendi gözlerimle gördükçe, kulaklarımla duydukça, hissettikçe vede en önemlisi yaşadıkça daha iyi anlıyordum.
Eğer istemediklerimiz göz zevkimizi bozuyorsa buna bir yerden sonra müdahale etmemiz gerekiyorsa “oraya ne kadar ait olduğunu sorgula.” “Orada kalıcımısın?” Uyum ve denge önemlidir.
Hiç bir yere sahiplenmeden yaşamaya çalış her şey gelip geçicidir ve sadece olması gereken genel kültürü sahiplendikçe bizden sonrakilere bırakabileceğimiz mirasımızın olacağıdır. Böylece kendi kültürümüz ancak kendi ülkemizde geçerli olmalısın. Ben gittiğim yere uyumlu olamazsam hiç bir yer bana güzel gelmeyecek. Ancak her olandan dersimi çıkartabiliyorsam o zaman eğlenceli gelip gececek.

Birlik beraberlik içerisinde yürüyebilmemiz gerekirken kendimizi ve bildiklerimizi unutmamalıyız.
Başkaları dediği için değil. O ortamla nasıl dengeli ve uyumlu olabileceğimizi sorgulamamız gerekir.
Bulunduğunuz ortamda mutlu musunuz? Evet ise, yola devam ama değilseniz benim burda bulunma sebebim nedir? Diye düşünmeye başlayınız.

Almam gereken derslerim nedir? “Her ne ise kolaylıkla eğlenerek dersimi aldım” deriz ve mutlu olabileceğimiz başka bir yer arayışına giren zihnimiz ile bilinçaltımıza düşlerimiz, hayallerimiz devreye girer.
Bu arayışı yanlış anlamayın. Olan her şeyin arasında kendinizi buldukça daha iyisini isteme lüksünüz otomatik oluşmaya başlar.

Kimse için değişmiyoruz kendimize çeki düzen verdikçe almamız gerekenlerin katkısını, herşeyden azar azar hafızamızda biriktirdikçe hayallerimize giden yolumuzu keşfetmeye başlarız.

Görüp beğenmediklerimizi alıp kabul ediyorsak, onları yaşamaya da razıyız demektir. “hayır” diyorsanız başından bunu demeyi öğreniniz derim herşeyden önce.
Saklı kalan duygularınızın açığa çıkmasına izin veriniz ve bugünden itibaren kendi tercihleriniz ile “evet” yada “hayır”ı mutlaka kullanmalısınız.
Şartlar her ne ise, içinde kendimizi bulduğumuz olay ile adapte olmaya ve onlarla yaşamaya uyumlandırmaya çalışırız kendimizi. Alışmak “imkansız” değildir. Alışmak “zor” demiş te olsanız kim nerede nasıl olmak isterse istesin her yerden dersimizi alıyoruz farkındalıklı olup yansıyan her şeye odaklanarak gülümseyerek teşekkür edelim.

Koşullarımızı zorlayabileceğimiz kadarını alıp kabul etmeye başlarız…

“Daha iyi şartlar diyorum”. Sana doğru gelmeyeni örnek almazsın. Seçim herzaman kendine aittir. Kimsenin seni zorlamayacağı gibi bazen istemememize rağmen çevreden duyma, kulak kabartmalarımız ile etkileniriz.
Hipnoz olurcasına o ortamda kilitlenip kalırız. “Sen beceremezsin, gidemezsin, zor yaşarsın, barınamazsın, onlar farklıdırlar, zorlanırsın vb…” kelimelerin arasında esir olursunuz. Kurban psikolojisi ile yaşamaya başlarsınız ve dahası kendiniz olmaktan çıkarsınız. Bu cümleler bana ait değildir. Saklı kalan duyguların esiri olmak demek başkaların himayesinden kurtulamadığınız anlamındadır mesela: sana ait olmayan düşüncelerine rağmen başkaların dediklerini alıp tutuyorsan bilinçaltında sürekli seni tetikleyen her olumsuzluk ardından anımayacağınız bu kelimelere tutsak kalmayınız derim.
Hindistanın GOA şehrindeyiz. Heryerde olduğu gibi farklı insan kültürleri ile tanışma fırsatını yakalayabildiğimden şanslıyım. Şanssız olanlarımızda vardır elbette ve istemeden de olsa yargısız infazda bulunarak dışlamaya hatta o yargıları sahiplenmemeye başlarız.
Bizimde alışkanlıklarımız vardır ve nerede geçmişimiz demezmiyiz. Ah nerede eski insanlarımız deriz elbette.
Alışkanlıklar bağımlılık yapar. Bağımlılıklar ise zamanla kendiliğinden değişmeye başlayacak ta ki biz o ortamla uyumlu olmaya niyet edelim. Ama önce bir şeyin değişmesini istersek inanmak, ve ona güvenmemiz gerekir. Güven olmayan hiç bir yerde niyetler işlemez. Istemek ve izlediğimiz yolda ilerlerken gelip geçici olduğunu bilerek onu farklı gözle, algılamaya çalışırsak başka gözle görmeye başlarız.
Herkes herşeyi söyleyebilir ancak önemli olan senin o an ne hissettiğindir. Ben mutluyum ve her ortamda eğleniyorum diyorsan aklında, zihninde, fikrindeki olumsuz yargı eleştirilerini de bırakmaya başlarsınız. Hayat öyle güzel ki kimimizin şanslı olduğu kadar şanssız olanlara da o imkanı sağlayabileceğimiz zamanı vermek gerekir. Ben kimseye kendinden zamanını çalmasını dilemediğim gibi. Her insanın bu yolun basamaklarını çıkarken kimlerle nasıl bir sözleşmesi varsa o sözleşmeleri kendine hatırlatan hayat hikayelerinizde anımsayacaktır. Kaçınılmaz ve gerçek olan her bir nedene nasıl takılıp nerelerde nasıl bir sözleşme imzalanmış ise onu oralarda bırakmayıp buralara kadar taşıdığımızdır.

NUMEROLOG. Müjde Şener

15.12.2019
57/12/3

HABERAL KIBRISLI GAZETESİ 








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

KENDİN OLMA SANATI

KENDİNİ OLMA SANATI: SANA VERİLEN EN GÜZEL HEDİYE Bir sabah uyandığında aynada kendine bakıp "Ben kimim?" diye sordun mu hiç? Y...