GEÇMİŞİMİZİ
BUGÜN YAŞAMAK, GELECEĞİ BUGÜN YARATMAKTIR...
Geçmişi bugün
yaşamak, hayallerimizin gerçeğini taklit eden bir dünya yaratır
olabilmemiz inanılmaz keyiflidir. Hangisinin gerçek yada hayal
olduğundan çok, ne istediklerimize odaklı kalabilmemiz önemlidir.
Yeterki, hayatın
içinde: kendimiz olmaya başlayalım…
O zaman nerede ve
kimlerle nasıl olmak istediğimizi anımsatan olaylarda kendimiz
olmaya başlarız.
Zamanın birinde bir
gün hayallerimizde yarattığımız küçük bir dileğin yıllar
sonra gerçekleşmesi, inanılmaz tılsımın kendisi olduğunu, onu
bize anımsatarak tek tek geleceğimizi yeniden düşlemeye
koyulabileceğimiz gerçeği ile farkındalık yakalamaya başlarız.
Geçmişin
yarattığı senaryolarda, kim olduğumuzu: ne olmak istediğimizi
farkındalığımız ile O zaman ile bugünü geleceğimizde
yaşayacağımız inancımız ile hücrelerimizin bir yerinde izi
kalmış olsa bile. Bir ihtimal belki bir gün gerçekleşir ümidi
aklımızda hep olacak.
Yaşamın içinde
takılıp kaldığınız ve ilerleyemeyecek inancınız ile tek düze
yaşama sıraladığınızı düşünün. Sadece sınırlandırdığınız
hayatınız ile olduğunuzdan ve kabullendiklerinizle o’nun
kahramanınız olduğuna inanarak Itişe kakışa durursunuz sırf
kazanmak için, kaybetmemek uğruna etrafınızdaki kişilerin size
dokundurmaları ile etkisi altında kalırsınız.
Hisleriniz ile
hayallerinizin en üst mertebesindeki yerine bir gün ulaşableceğiniz
inancınızla beklentiye girebilirsiniz. Oysa o beklenti ile değil
de yaşamın gelişi ile gidişinden derslerinizi alarak hangi
amacınıza o an ihtiyaç listenize göre olanı alıp kabul etmeniz
en doğru olandır.
Yarattıklarınız
ile yaşadıkça gerçeğiniz olduktan sonra daha çok
alevlendirirsiniz düşlerinizi.
“Ben geleceğimi
yaratıyorum” derken, gerçekleşecek olanlara gülümserken
bulursunuz kendinizi. Ne istediğinizi bildikten sonra farklı bir
şey beklememeye başlarsınız. Sadece gelecek içinde hayallerinize
giden yollarınıza istediklerinizi odaklarnız, kabul eder ve
ilerlerken her yansıyandan derslerinizi alarak güzel dileklerinizi
ilave ederek kaynaşmaya başlarsınız. Yaşamın kuralları: her
birimize farklı bakış açılarımızla görsel: işitsel: hissel:
algısal olarak takıntılı bir şekilde yansımaya başlayabilir.
Yinede kimliklerimizi gözlemledikmi istemediklerimize teekkür edit
güle güle derken istediklerimize hoşgeldin diyerek selam
verebiliriz.
Her olumlu ve güzel
yaklaşım illa bir yerden sonra içsel duygusal yakınmalarımıza
huzur ve mutluluk getirerek görmemize katkı sağlayacaktır.
Kabullendiğiniz hiç
bir şeyi eliniz ile itmemeye başlarsınız. Sadece istediklerinize
odaklı kalıpta istemediklerinizi bir kenara bırakırken onun da
zamanının geleceği ile birlikte hissederek her olanı sever ve
kabul etmeye başlarsınız.
Işte yaşamın
altın kuralı: hiç bir şeyi yargılamadan, eleştirmeden nasıl
kendi istedikleriniz için yaratabileceklerinin hikayesinde mutlu
olabilmenin, gülümserken eğlenceli yaşama katkısı
olabileceğinin hikayelerinin başlangıcı ilesiniz.
Memnuniyet getirmek:
zamanın size katkısı ile gelecek içinde rahat yaşama sıkı
sıkıya tutunabilmeniz için gerekli her türlü imkansızlıklara
karşı nasıl direnmeniz gerektiğini size anımsatan başka
hikayeleri gözlemleyebilirsiniz.
Sürekli değişim
içinde farklı kimlikler arasında sırası gelen ile düellolara
girebilirsiniz. Yindede kimin için hayatı yaşamaya çalışır
olursak kimse için değil kendimiz için bunu başarabilmemiz
gerekir. Zamanı geldimi gelen ile gidenin arasındaki gerçekte
olması gereken her şeyden dersimizi alıp uykuda olan
benliklerimizi uyandıralım. Zamanı yakaladık mı bugünün bize
katkısını almaya başlıyoruz.
Her şeyin içinde
kendimizi kendimizde aradığımız hikayelerimizde yoklamaya
başladık mı kimse için değil daha çok kendimiz için yaşam ile
uyumlu olabilme çabamızda duygumuzda bizi tetikleyen her olaydan
derslerimizi alıp bırakma eylemimiz ile farklı algı, anlamların
bizimle değişebileceğini fark edebilelim. Amaç: kimde için değil
de kendimize çeki düzen verdik mi yaşama sebeplerimizde
varlığımızla istediklerimizin katkısına sahip olabilelim.
13.12.2019
55/10/1
HABERAL KIBRISLI GAZETESİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder