TÜM YAŞAM
TEKTİR...
Tüm yaşam tektir.
Ölüm ve dirilişin ardındaki hayatı anlatan hikayelerin toplamı
bir birinden farklıdır.
Bir zamanların
gelişi ile gidişi gibi bir varız, bir yokuz değil mi? Kişisel
dünyamızı algılarken diğer yaşamlara takılmadan sadece
aklımızda olan rotamız üzerinde ilerlerken tercihlerimizi
yaratıyor olmamız kendimize hediyedir. Her yarattıklarımızı
yaşıyoruz aslında. Her kişinin, olayların, çevremizden bize
yansımaları ile öğrendiğimiz ve bir çok farklı dünyaları
keşfetmeye başlarken aradığımız kendimizdeki parçalarımızdır
aslında. Ben kimim ve neden bu dünyadayım. Yaşadıklarımı ne
kadarını hak ediyorum? Gibi değerlendirmelere koyuluruz.
Kim kimdir? Nedir
veya ne olmayı seçiyorken kendi seçimlerimiz ile kendimize bir
hayat çizer ve onu yaşarız. En öneliside altındaki temelinde
olan nedir? Geçmişten gelen ile olmak zorundamıyız? Belki bir gün
deneyimlediklerimizden olmak istediğimiz kişiliğimizi ararken
“artık yeter” dediğimiz bir noktada o’nu değiştirmek
isteyeceğiz.
Zengin olan bir
kişi, yoksulluğun ne olduğunu ve yaşam tarzını merak edebilir.
Yoksul olan birinin zengin bir kişinin yaşantısına özenerek
hayallerinde olmak istediği kişiliğini yaratmaya başlayabilir.
Kim kim olacak, kiminle nasıl dans edeceksiniz ve yaşamınızda ki
rollerinizi belirlerken yaratıp yaşamaya başlarsınız. Tek
ihtiyacınız olan içsel, duygusal yaklaşımlarıızı
yakınlaştırmaktır.
onu da artık siz
karar vermelisiniz. Çünkü, her ikisinin de altındaki temelinde
insan olmak vardır. Kim olduğumuzdan önce nasıl insan olunur onu
bilmemiz gerekir. Anne karnından genetik kodlarımızla dünyaya
gelirir. Atalarımızın genlerinin bulaşıcı olması demek,
onların yarattıklarını bizimde yaşamak mecburiyetinde
olabileceğimizdir.
Zengin bir
muhitteyiz. Oldukça güzel ve görkemli yapıtları ile olan ayrıca
sükunet vardı ( dinginlik,sakinlik, huzurlu bir ortam içinde
farklı yaşamlara sahip kişileri görmek mümkün. Herkes hayatında
olmasını diledikleri ile donanımlıyken farklı vede farkındalık
içinde bende varım diyen enerjileri ile bas bas bağırıyorlar
sanki) her şeyin tek kalemle yazılıp çizildiği hayatların
donanımları ile sahiplenilen varlığın mirascılarının nesilden
nesillere uzanan birikimleri ile yaşanılmaktadır.
Bir arka sokakta
bulunan gece kondu mahalesindeki yaşamı ancak yaşayanlar
anlayabilirdi. Daracık bir sokakta yürürken görmüş olduğumuz
manzarlar içler acısı idi bana göre. Belkide onlar buna alışmış,
normal gibi gelsede dünyaya geldikleri için minnet duyarken
şükredebilecekleri bir nedenleri mutlaka vardı. Geçimlerini
dilenerek sağlıyorlardı. Aralarından geçerken biraz tebessüm
etsek yanımıza gelerek para istiyorlardı. Birine versek diğeride
yanımızda bulunur para isterlerdi. Bu deneyimi ilk gün yaşayınca
sonrasında öğreniyor insan. Bir daha ayni hatayı yapmamaya gayret
ediyor insan.
Bu hayata
alışmışlardı sanki ve kendi doğruları olarak gördükleri her
şeyin üstesinden bir şekilde gelebiliyorlardı. Biz
yadırgayabiliriz. “Sağlıksız ortamda yaşam” gibi gelebilir
bize. Ancak, sorun biz değil onlardır. (Nerede mutlu iseler o
yaşamı kabullenirken istemediklerini de kabullenmek zorunda
kalındığı için ikisi arasında giden gelen enerjilerinde baskın
hangisi ise ona sahip olurlar.) Bu hepimiz içinde geçerli bir
farkındalıktır. Böylece etrafımızda olup biten ve görmek
isteyip istemediklerimiz arasında net olarak ne istediklerimizi dile
getirmemiz gerekir. Evet yada hayır…
Bakıp görmek
istediğimiz her ne ise hikayemizin başlama ve bitme süreçlerinde
kendimizi hikayelerimizle tamamlayıcı olmaya çalışacağız.
Zenginlik nedir ki?
Içsel, ruhsal, duygusal var ettiğimiz her şeyimizle kendimiz
olabilmek değil midir?
Başkaların
hayatını tuhaf görebiliyor olabiliriz. Kabullenmemiz önemlidir.
Neyi nasıl alıp kabullendiğimizi bildiğimiz zaman kimsenin
yapamadıkları ile değil yaptıkları ile de değil sadece kendi
yaşamımız için elimizden geldiğince iyi bir hayatı yaratıp
olması gerekeni yaptıkca mutlu olmayı öğreneceğiz.
Alışmadığımız
için bakıp gördüklerimizi kabullenemiyor ve “ne yapabilirim”
diye düşünen zihnimizle imkanlarımızla bir şeyler yapma
ihtiyacı hissederiz.
Insanlarla olan
ilişkimizdeki, var olan ile olmayanın arasındaki farkın gerçek
nedenleri ile düşüncelerimize güven duymaya başlarken. “Nerede
olursam, nasıl yaşarsam mutlu olurum?” dememiz gerekir.
Hayatın her
kalemini yazarken yaşamak istediklerimizi dile getirebilmemiz en zor
istek, arzu ve taleplerimizin ortaya konulmasındaki rollerimiz ile
faydalanabiliriz...
NUMEROLOG: Müjde Şener
21.12.2019
63/18/9
HABERAL KIBRILI GAZETESİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder