20 Aralık 2019 Cuma

TÜM YAŞAM TEKTİR...


TÜM YAŞAM TEKTİR...

Tüm yaşam tektir. Ölüm ve dirilişin ardındaki hayatı anlatan hikayelerin toplamı bir birinden farklıdır.
Bir zamanların gelişi ile gidişi gibi bir varız, bir yokuz değil mi? Kişisel dünyamızı algılarken diğer yaşamlara takılmadan sadece aklımızda olan rotamız üzerinde ilerlerken tercihlerimizi yaratıyor olmamız kendimize hediyedir. Her yarattıklarımızı yaşıyoruz aslında. Her kişinin, olayların, çevremizden bize yansımaları ile öğrendiğimiz ve bir çok farklı dünyaları keşfetmeye başlarken aradığımız kendimizdeki parçalarımızdır aslında. Ben kimim ve neden bu dünyadayım. Yaşadıklarımı ne kadarını hak ediyorum? Gibi değerlendirmelere koyuluruz.
Kim kimdir? Nedir veya ne olmayı seçiyorken kendi seçimlerimiz ile kendimize bir hayat çizer ve onu yaşarız. En öneliside altındaki temelinde olan nedir? Geçmişten gelen ile olmak zorundamıyız? Belki bir gün deneyimlediklerimizden olmak istediğimiz kişiliğimizi ararken “artık yeter” dediğimiz bir noktada o’nu değiştirmek isteyeceğiz.
Zengin olan bir kişi, yoksulluğun ne olduğunu ve yaşam tarzını merak edebilir. Yoksul olan birinin zengin bir kişinin yaşantısına özenerek hayallerinde olmak istediği kişiliğini yaratmaya başlayabilir. Kim kim olacak, kiminle nasıl dans edeceksiniz ve yaşamınızda ki rollerinizi belirlerken yaratıp yaşamaya başlarsınız. Tek ihtiyacınız olan içsel, duygusal yaklaşımlarıızı yakınlaştırmaktır.
onu da artık siz karar vermelisiniz. Çünkü, her ikisinin de altındaki temelinde insan olmak vardır. Kim olduğumuzdan önce nasıl insan olunur onu bilmemiz gerekir. Anne karnından genetik kodlarımızla dünyaya gelirir. Atalarımızın genlerinin bulaşıcı olması demek, onların yarattıklarını bizimde yaşamak mecburiyetinde olabileceğimizdir.

Zengin bir muhitteyiz. Oldukça güzel ve görkemli yapıtları ile olan ayrıca sükunet vardı ( dinginlik,sakinlik, huzurlu bir ortam içinde farklı yaşamlara sahip kişileri görmek mümkün. Herkes hayatında olmasını diledikleri ile donanımlıyken farklı vede farkındalık içinde bende varım diyen enerjileri ile bas bas bağırıyorlar sanki) her şeyin tek kalemle yazılıp çizildiği hayatların donanımları ile sahiplenilen varlığın mirascılarının nesilden nesillere uzanan birikimleri ile yaşanılmaktadır.

Bir arka sokakta bulunan gece kondu mahalesindeki yaşamı ancak yaşayanlar anlayabilirdi. Daracık bir sokakta yürürken görmüş olduğumuz manzarlar içler acısı idi bana göre. Belkide onlar buna alışmış, normal gibi gelsede dünyaya geldikleri için minnet duyarken şükredebilecekleri bir nedenleri mutlaka vardı. Geçimlerini dilenerek sağlıyorlardı. Aralarından geçerken biraz tebessüm etsek yanımıza gelerek para istiyorlardı. Birine versek diğeride yanımızda bulunur para isterlerdi. Bu deneyimi ilk gün yaşayınca sonrasında öğreniyor insan. Bir daha ayni hatayı yapmamaya gayret ediyor insan.

Bu hayata alışmışlardı sanki ve kendi doğruları olarak gördükleri her şeyin üstesinden bir şekilde gelebiliyorlardı. Biz yadırgayabiliriz. “Sağlıksız ortamda yaşam” gibi gelebilir bize. Ancak, sorun biz değil onlardır. (Nerede mutlu iseler o yaşamı kabullenirken istemediklerini de kabullenmek zorunda kalındığı için ikisi arasında giden gelen enerjilerinde baskın hangisi ise ona sahip olurlar.) Bu hepimiz içinde geçerli bir farkındalıktır. Böylece etrafımızda olup biten ve görmek isteyip istemediklerimiz arasında net olarak ne istediklerimizi dile getirmemiz gerekir. Evet yada hayır…

Bakıp görmek istediğimiz her ne ise hikayemizin başlama ve bitme süreçlerinde kendimizi hikayelerimizle tamamlayıcı olmaya çalışacağız.

Zenginlik nedir ki? Içsel, ruhsal, duygusal var ettiğimiz her şeyimizle kendimiz olabilmek değil midir?

Başkaların hayatını tuhaf görebiliyor olabiliriz. Kabullenmemiz önemlidir. Neyi nasıl alıp kabullendiğimizi bildiğimiz zaman kimsenin yapamadıkları ile değil yaptıkları ile de değil sadece kendi yaşamımız için elimizden geldiğince iyi bir hayatı yaratıp olması gerekeni yaptıkca mutlu olmayı öğreneceğiz.
Alışmadığımız için bakıp gördüklerimizi kabullenemiyor ve “ne yapabilirim” diye düşünen zihnimizle imkanlarımızla bir şeyler yapma ihtiyacı hissederiz.

Insanlarla olan ilişkimizdeki, var olan ile olmayanın arasındaki farkın gerçek nedenleri ile düşüncelerimize güven duymaya başlarken. “Nerede olursam, nasıl yaşarsam mutlu olurum?” dememiz gerekir.
Hayatın her kalemini yazarken yaşamak istediklerimizi dile getirebilmemiz en zor istek, arzu ve taleplerimizin ortaya konulmasındaki rollerimiz ile faydalanabiliriz...

NUMEROLOG: Müjde Şener

21.12.2019
63/18/9

HABERAL KIBRILI GAZETESİ 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

KENDİN OLMA SANATI

KENDİNİ OLMA SANATI: SANA VERİLEN EN GÜZEL HEDİYE Bir sabah uyandığında aynada kendine bakıp "Ben kimim?" diye sordun mu hiç? Y...