HERKES HER ŞEYİ
YAPABİLİR Mİ?
Herkes her şeyi
yapabilir mi?
Neden herkesinde yapabileceği kadarını yapması gerektiğini bilmiyor?
Herkes herşeyi
yapar diye bir kural yoktur. Ancak, insanlarla olan ilişkilerimizden birçok şeyler öğrendikçe,
o günün katkısını alırken her günün değişkenliğinden farlı bir algı, anlamlarımızla daha iyisine yaşam yolumuza devam ediyor olmak eğlenceli olmaz mı?
o günün katkısını alırken her günün değişkenliğinden farlı bir algı, anlamlarımızla daha iyisine yaşam yolumuza devam ediyor olmak eğlenceli olmaz mı?
Küçük
deneyimlerle değişen hayata bakış açılarımızın doğru
kişilerle doğru zamanı ortaya koyarak ilerleyebildiğimizi
gözlemleriz. Nedeni ise, değişim içerisindeki kimliklerimizin
olmasıdır. Farklı insanlarla olmak demek değildir. Hedeflediğiniz
bir amaç içinde ilerlerken size inanan insanlarla olmanız ve doğru
yolda olduğunuzu size anlatan akış, ilerleyebildiğinizi
doğruladığınız zaman belli etmeye başlar.
Her işi herkes
yapacak diye bir kural yok. Işe göre doğru insanların hayatınızda
olması başarıya sizi götürecek projelerinizle ilerlemenize etken
olacak. Yapılacak işe göre kişilerin belirlenişi kendiliğinden
size yansımaya başlar. Böylece, kimseden bir beklentiye girmemeye,
herkesin kendince olmak istemediği yere sığamadığını
gözlemlerken seçimlerinizden sizi yoklattırdıkca evet veya hayır
kelimelerinizin arasında kalmamaya başlarsınız.
Ben bilirim, “bende
onun yaptığını yapardım” diye kuralımız yoktur. Yada “benim
ondan eksiğim nedir?” diye düşünenlerin arasında tıkanmış
yollarda ilerlemeye çalışır olmak, yansıyanın enerjisi
arasındaki etkileşimine göre fiziksel, zihinsel titreşimlerden
maruz kalabiliriz.
Bu neye benzer?
Başkaların
dedikleri ile bir yola çıkarsak kendimizi bulamayız. Sadece
başkaların dediklerini hayata geçirerek, yaşama sebeplerimizi
törpülemeye başlarız. Kimse için bir şey yapmamaya
başlayabilirsiniz ama, kendinizi dışarda tutan zihinsel
düşüncelerinizin altındaki takılmalarınızın hesabını
sormaya başladınız mı, hiç beklenmedik vede içsel sıkıntılara
girmenize neden olan sebeplerinizdir ortaya çıkan. Bazen küçük
nedenlerle, yansıyan enerji arasında düşünce, algı, his
çatışmaları arasındada kalabilirsiniz. Öyle dahi olsa emin
olunuz ki her nedenlerin sebepleri ile olgünlaşmaya başlayacak
düşünceleriniz, algılarınız, hislerinizdir.
Bir birini takip
eden ve zincirleme ulanarak senide o halkaların içerisine dahil
eden bir sebep olacaktır. Olaylar zincirleme gelip giderken
ihtiyacınız kadarını algılarsınız. Zamanla kendini kendinde
aramaya başlarsınız. Ben kimim neyim ve ne yaparsam nasıl bir
hayatı hayallerimde olmasını talep edebilirim diye düşünmeye
sizi yönlendirecek hikayelerinizi enine boyuna tartmaya başlarsınız.
Hep daha iyisi için en güzel olanın olmasını düşünerek
parçaları bir arada tutmaya çalışın böylece size katkısı
olabilecek kişileri de yaşamınıza çekmeye başlarsınız.
Her günün katkısı,
almak istediğin kadardır sana yansıyan. Kimlerin nasıl bir
hediyesi olabileceğini sana anlatacak hikayelerinizden
anlayabilirsiniz.
Toplum olarak bir
çok güzel şeylere adım atmak ve elmizden geldiğince iyi şeyler
yapmak isteriz değil mi? Önce kendimizi geliştiririz.
Hayallerimizi gerçekleştirmenin peşindeyiz. Ardından birilerine
katkı koymak hedefimiz olur. Daha sonrasında başkaları için bir
şeyler yapabilmek dileğimiz olur ve daha başka hesap kitaplarımızı
evire çevire derleyip toparlamak hissi eksikliklerimizden doğarken
tamamlayıcı olacağız. Bir daha ayni hatayı yapmamak, emin olmak,
ilerlerken ardımızı yoklamamaya ve gülerek devam edebileceğimiz
yaşamı derin inançlarımızdan hissederek taşımalıyız.
Burada neyi unuttuk?
Tabiki, kendimizi. Kendimizden ödün vererek başkalarına katkı
koymak alkışlanmak, onore edilmek “ego”muzu beslerken günün
sonunda bunların hiç birinin yanımızda olmaması silkelenmemize
neden olurken açılır gözlerimiz. Ben kimin için ne yaptım?
Kimler benim için bana ne yaptı? Kendimden neyi yok ettim? Kimler
için nasıl bir hayat rotamı değiştim vs…
Kimse için bir
şeyler yapmamaya odaklı değiliz. Toplum olarak vermek ve
verdikçede almanın önemini kaybettikçe anlarız. Insanlar ve
ilişkilerimizde insanları tanımak istersen verdikçe vermeyi
keserek o kişilerin yanımızda olup olmadığını anlarız.
Kendimize gelmenin yolu: verdiğimiz kararların doğruluğu olmaya
başlar. Her birimizin bir birimizden alma verme enerjisinden kopuk
yaşarken nedenleri sorgulama işi bugün bana düştü. Insan olmak
en zor en meşakatli en verimli en güzel şeydir. Tüm yaşama sıkı
sıkıya sarılıp ihtiyacımız kadarını alıp verdikçe her işin
patronunun kim olacağını veya o gün ve zamanın bize verdiği
değerle sahip olduklarımızın katkısından ne aldığımızı
anlamaya çalışmalıyız.
Geçmişin geleceğe
uzanabileceği mechul olur bazen. Senin rolun o gün içinse orada
kalmaya kendini mahkum eden düşüncelerin ile fiziksel, zihinsel,
ruhsal, duygusal dirençlerinden kaynaklı olur. Bu senin kim
olduğunu sana anlatacak geçmişindir. Zamanına göre sende
olgunlaşırken büyümeyi seçmelisin…
NUMEROLOG: Müjde Şener
30.1.2020
53/17/8
HABERAL KIBRISLI GAZETESİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder