DEĞİŞİMİMİZ
İÇİN DEĞİŞMEYİ GÖZE ALMALIYIZ.
Küçük
dokunuşlarla değiştirebileceğimiz hayat! yaşam kalitemizi
yükseltebilirken gerilediğinizi mi düşünüyorsunuz?
Dünyanın sonu
nereye giderse, sende onun peşinden mi gitmek zorundasın?
Kabullendikçe değiştirdiğiniz dengeniz ile onun’da üzerine
kurduğunuz hayat yaşam sizi nereye doğru sürüklüyor hiç
düşünmeden ileriye bakmanız gerekirken, doğrusu geriye doğruda
yönlendirebiliyor geçmişin de izleri.
Bir anda olayların
arasında kalmış vede sıkışmış, ne isteyeceğimizi bilmeden
kendimizi olayların arasından silkelerken uyanmaya başlarız ama
nasıl?
Küçük bir uyarı
gerekir, tetikleniş ile zihin devreye girdimi düşünmeye
zorlanırız.
Olanı kafamızın
içinden büyüterek farklı senaryolara dalıp dalgaların arasında
sözleşmelerimizi geleceğe aşılamaya hep devam eder dururuz. Hiç
bir şeyin farkında olmadan nereye doğru gideceğimizi düşünemeden
hayal gücümüzde büyütürken geliştirmeye ve yaratmaya
başlarmışız. Yeniliklere açık olabilmek, daha iyisine farklı
başka projeleri yaratabilir olmamıza ve başka nelerin mümkün
olabileceğini aramaya başlarız. Oysa, bu pek istediğimiz bir şey
değildir. Gelecek kaygısı, boşa kürek çektiğimizi sandığımız
hayat bize ne çok ipuçları veriyormuş ve bizim bundan haberimiz
yokmuş demeye başlarız.
Kimse için
değiştirmeyeceğimiz ve hayata bakış açılarımızda
duyarlılığımızdan ödün vermeden, iyiliğimizin önüne set
çekmeden, insan olduğumuzu unutmadan gördüklerimizle,
duyduklarımız, hissettiklerimizin zararından kendimizi
koruyabilmek, nefsimize hakim olabileceğimiz gücümüzü kontrol
altında tutabilmeyi bilmemiz gerekirmiş. Sürekli deneme yanılmalar
arasında boz yap oyunu gibi hayatın düellolarında kendimizi
yoklattıran hikayelerimizi zihnimizde yeniler oluyoruz. Sanki daha
dün gibi olmuş bir olayın bugüne yansımış hali şaşırtıcı
olsa bile aradan çok uzun yılların gelişi zamanın bize
yansıttığı takvim yapraklarında gösterdiğine inanmak
durumundayız.
En iyi kanıt
gözlerimizle gördüklerimiz, kulaklarımızla duyduklarımız,
hissettiğimiz, taddıklarımızdır.
Böylece, kimse
için değişmediğimize inandırılırken kendimizi görebildiğimiz
nereden nereye, nasıllarımızla kimliğimizi deşifre etmeye
başlarız.
Her
yaşanmışlıklarımız bizlere geçmişimizden gelen mirasımız
olur. Geçmişin izleri ile geleceğimizi zihnimizde kurcalamaktansa,
bir yere varamayacağımızı bilir nereye gideceğimizi nasıl bir
yaşama kendimizi hedeflendiğimizi ve geleceğin izlerini üzerimize
çekebilmemiz gerekirken bunu istemek, olacağına inanarak
gerçekleştirebilirmişiz. Başta kendimize güven duygumuzun
önündeki tüm bariyerlerimizi serbest bırakarak başlarız.
Ardndan küçük değişiklikle değişen kendi eksenimizde bizi biz
yapacak bir çok nedenlerin gelişi ile durup nereye doğru
gidiyorsun diyen iç sesimizle kendimize geliriz.
Farkındamısınız
herkes sadece konuşur durumda ama ne?
Hayat herkesin
gözünde o kadar basit mi? Bende dahil bazı endişelerimden kendimi
ayrıştırdıkca başka bir gözle bakmanın bana verdiği huzuru
hissettim içimde. O zaman bir anda kendimi görebildiğim her şeyde
rahatlamış ve güvende hissedişim ile sadece o an başka bir
kimliğim olduğunu farkedince değişimin anahtarının kendi
ellerimde oluşu mucizelerim oldu.
Başımızı
yastığımıza koyduğumuz zaman rahat uyumanın verdiği hazzın
nasıl bir his olduğunu bilmeden nasıl o talepte bulunabiliriz ki?
Her şey
deneyimlediklerimizin sonrasında başka yansımalarla kendini bize
göstermeye başlar.
Var olan kayıtlar
bilinçaltımıza kodlanırken, konuşmaya başlayan geveze
bilincimiz, önümüze geçmişte deneyimlemiş olduğumuz
başarısızlığı, acıyı, korkuları koyarak aynisini yaşamamak
için direnç gösteririz. Öyle bile olsa her birimizin
hikayelerinden kendimize çeki düzen vermeye başlaroz.
Olmasını talep
ettiklerimizin ardındaki korkularımızdır bugün yansırken onun
ardındaki kendimizi ötelemeye başladığımız. Böylece,
öteledikce itişmelere gireriz. Ardımızda olan bilinçaltımızın
kodlarıdır ve yansımalarından kendimize çeki düzen veremeyip
nasıllarla direnç göstermeye başlarız. Oysa dirençlerimize çeki
düzen vermenin yolu: yansıyan her şeyin ardındakileri yoklayarak
özgürleştirmemizdir.
Daha iyisi için
başka neler mümkündür?
Hiç bir şeyin
gerçek nedenlerini ortaya koymadan, O’ an! yanı başımızdaki
yansımaları sebepsiz yere yargılarken onun da bizi tetikleyen
duygumuzun ardını yoklamayı deneyimleyelim. Böylece ayni
nakaratları yaşamamıza neden olan kilitlerin çözümleri içinde
kendimizi bulabiliriz.
NUMEROLOG: Müjde Şener
29.1.2020
52/16/7
HABERAL KIBRISLI GAZETESİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder