30 Ocak 2020 Perşembe

İYİLER HAYATIMIZIN HER ALANINDA DAİMA VARDIRLAR.


İYİLER HAYATIMIZIN HER ALANINDA DAİMA VARDIRLAR.

Olumlu olumsuz her yaşamın bize katkısını anlamak istediğimiz kadarı ile donanımlıyız. Kimse için değişmediğimiz şu dünyamızda başkaların dedikleri için gelip giden zamanın değerini öneminin kıymeti içinde hep sorgularız. “Senin bana katkını alıp kabul ederken, benden sana giden geleni sen alabiliyormusun?”
En zor sınavlarımızı en iyi ve eğlenceli hale dönüştürmek bizim için keyifli olması gerekirken bunu zorlayan, olumsuz nedenlere takıntı yaparken enerjinizi aşağıya çeken birileri illa olacak. Olsun da! Benzer benzeri çekerken kendimizdekini alıp kabullenmeyi ihmal etmek, İlla ayni dozajda olacak diye bir şey yoktur.
Lakin bıraktıkca ve ardını üstelemedikçe kimsenin enerji alanında olmamaya ça
lışırsınız. Böylece kimsemiz direndiklerimizin bize ait olmaması kadar, kendimizide bazı başkaların kontrollerden arındırmaya başlarız.

Iyi insanlar hayatımızda herzaman var olacak elbette. Onlar canınızı acıtacak, sizi sinirde edecek zamanınızıda çalacaklar. Duygularınızı dahi yoklamanıza nedenler olacaklar. Her hikayenin bir birinin ardını yokladıkca ortaya çıkan benzer hikayelerin geçmişinizle alakalı tıkanıklıklarının bugün değişmesi ile, dengelerin bir birinin üzerine oturması uyanışlarımız olacak. Bu tetiklenişlerin değişimimize ışık olması dengelerin yerli yerine oturması, ihtiyacımız olan her şeyimizle kendimize gelmemizi sağlar.

 Iyi bir iz üzerindeylen çıkan sorunların dengeleri bozmaya çalışır olunması enteresan değil mi?
Öyle bile olsa bize ait olmayan enerjiyi kesmek gerekirken sizde bunu yapın.

"Sen bana ait değilsin. Sen ben değilsin. Bu enerjiyi kesiyorum, kesiyorum, kesiyorum..."

En önemli gelişmelerimiz nedr bilir misiniz? Kabuğunuzdan çıkmak ve doğru yaptığınız bir şeyin yanlış olduğunu size anlatacak küçük sebeplerin probleme dönüşmesidir. Öyle olunca “pirinçten taşları ayıkla” deriz kendimize ve, Sürekli değişimlerin arasında kaldıkmı cevapsız kalan hikayelerimizin bizi nereye götüreceğinide bilemeyiz.

Her değişimin artıları ile eksileri olacak. Olmazsa olgunlaşamayız elbette. Ancak, bu süreç canımızı acıttıkca suskunluğumuz çözülmeye başlar.
Dikenler arasında yaralanarak ardından yaramızı saracak merhemi aramaya başlarız. O caresizlik ile nereye nasıl bakıp kendimizi nasıl taşıyabileceğimizi sorgularız.
Taşımış olduğunuz nedenler gibidir var ettiklerimiz ve kimseye karşı gelmeden, herkesin iyi oluşu ile, farklı baktığınız olayların ardında düşüncelerinizi nasıl beslediğinizi farketmeniz gibidir her şey.
“Bu bana ait değildir” deriz.

Kimsenin hayatınızın bir parçası olmasını dilemez, istemezsiniz fakat size yetişmeye çalışan ama yetişemeyen bir kimsenin kaprisi ortasında kalmak nasıl bir dirençle karşı karşıya kaldığımızı, yanlışı içinde doğruluğunu kanıtlamaya çalışan birileri ile münakaşa içinde kalabilirsiniz.

Her sözlerinize muhalefet olmuş bir kimsenin hayatınızdaki rolleri: nerden size yazılmış hiç düşündünüz mü?

Kaprisli, Ego’sal olarak geçmişinin hesabını sorarcasına kabullendirtmeye çalışılması, hikayelerinden sadece sancılı olan kısmını iyileştirecek ve o süreçlerinin şifalanmasinda baskalarından medet umarak istediğini alabilinceye kadar merhemini arar gibidirler.

Bu gibi insanların kişiliklerinin değişememesi yada değiştiremediklerinden, İyileşmesi: atacağımız her admlarda bizi alt etmesi ile kendi mucadelesi olur. (Buna musade ettigimiz icindir) Oysa, Tercihlerimiz bu değildir.
Böylesi hiç değildir. Her insan özde IYI dir.
öylede olsun!

"Üzüm üzüme baka baka kararır" ancak, kimlerin sizinle ilgili değerlendiremediklerine öncülük ederek savunmalar veya ego çatışması arasında kalmış onunla beslenir oluşunu farkettiğiniz zaman geri durmak en doğru adımdır. Iyi bir insan olduğunu biliyorsunuz...

Sahip olduğumuz taşımış olduğumuz kimyamız ile, imkansızlıklarımız ile donanımlı olamamamız,  çevremizin kendi gelen yansımaları ile toplama briktirme özelliklerimizin olması, olayların ardından kendimizi bize gösterecek hikayelerin hakimiyetinde olmak. Olası olaylardan sınırlar arasında yoklanılmayı bekleyen oluruz.

Kaybedilen hic bir sey yok aslında zamanın iyileşmesi icin siz kendì ICINIZDEKI kimyanizi sifalandırın.

Benden sana senden bana giden gelen her yansımayı SEVIYORUM...

Sen kimsin? ben kimim? biz kimiz veya nerede kimlerle nasıl bir yaşam kulvarı içinde olmamız gerektiğin anlatan hikayelerimize kadar içsel, ruhsal, duygusal yoklanılmayı hep bekleriz.

Biz icin önce “ben” olmayı bilirsek birliğimizin gücü ile donanımlı olmaya başlarız. Böylece her şeyde birlik beraberlik içerisinde çocukca kapris, egosal olarak direnç ve memnuniyetsizlik te getirmez oluruz. Varlığımızla tam ve bütün koşmalıyız...

Tüm yaşama sebeplerimizin hayat bağlantılarımızın bir birini beslemesi ile yaşam yolumuzda güvenle ilerlemeye başlarız.
Unutmayalım ki, hayatı her alanımızda kopyaliyoruz...

NUMEROLOG: Müjde Şener

31.1.2020
54/18/9

HABERAL KIBRILI GAZETESİ 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

KENDİN OLMA SANATI

KENDİNİ OLMA SANATI: SANA VERİLEN EN GÜZEL HEDİYE Bir sabah uyandığında aynada kendine bakıp "Ben kimim?" diye sordun mu hiç? Y...