DEĞİŞİMİNİZ
DEĞİŞİKLİĞİNİZDENDİR.
DEĞİŞKENDLİĞİNİZ DEĞİŞİMİNİZDENDİR...
DEĞİŞKENDLİĞİNİZ DEĞİŞİMİNİZDENDİR...
Sürekli üreten
zihin yapımızla birlikte gelişen duyularımızın katkısını
yansımalarla almaya başlarız. Sebepler zincirleri arasından
ayrıştırdığımız, bize ait olmayanlarla değiliz. Bize ait
olanlara ilaveten olmasını istemediklerimizin gelişmesi sonucu,
ortaya çıkan birden çok kendimize katkısı olacak olanlarla yola
çıkıyoruz aslında. Yaşamımızla dayanışma platformumuzun
dengeleri üzerine kurmaya çalıştığımız değerimizle vede
değerlerin bütünleşmesi önemlidir.
Kabullenememiş
olduklarımız ile sebepler zincirlerinden kendimize çeki düzen
vermeye başlarız ve her birinin altındak sebeplerdir yoklamaya
aldıklarımız. Anlamlı yada anlamsız gelebilir. Ve, hiç bir
şeyden ne çok şeyler türetebildiğimizi keşfederek zamanı
geriye sararak ileriye yeniden taşıma isteği bizde doğar Böylece,
çözümsüz kalan ile endişeye dönüşerek ilerlememizi engelleyen
olayların tümü zorlayıcı olabilir. Hiç birşeyden kendimizi
geri çekmemeliyiz aslında. Sebeplerin tümü ile değişmesi
gereken her zor olana farklı bakıp kendimizde göremediklerimizdir
algılamaya başladıklarımız. Dün geçmişimizde kalmışken onu
alıp bugüne koyduğumuz sebeplerle silkeleniriz.
Sağlıklı bir
zihin isteriz elbette. Olumsuz olaylar kirletirken zihnimizi,
düşüncelerimizi hatta duyguya sebep olan itici gücümüz ile
inançlarımızı irdelemeye başlamak gereksiz gibi gelebilir.
Nerede hayır diyebileceğimizi bildik mi itici gücümüzdür
devreye girecek olan.
Hislerimizin tümden
cevapsız kalmaması bize ait çekim gücümüz ile alakalıdır.
Istediklerimize odaklı kalmak, evet diyebilmek ve istenilmeyen bir
şeyin karşısında hayır demeyi öğrenebilmemiz önemlidir.
Mesela: Inançlarmızla bir yere kadar ilerleyebiliriz.
Sınırlandırdığımız yaşama takılıp ilerleyemememiz zorluklar
yaratır.
Anlamsız olanlara
anlam yüklemeye başlandımı, kilitlerin yoklanışı ile
cevaplardır aramaya başladığımız ve böylece, değişimini
başlatabiliriz.
Kendimize çeki
düzen verdikmi kim olursak olmaya devam ederiz ama, kendimize
değerler katarak göremediklerimizin önemi ile farkında olmaya
başlarmışız.
Sevgi emek ister.
Ancak sen sevdikçe sevginin ne olmasını diledilkçe önce
vereceksin ve katkısını alırken önemini farkedersiniz.
Birşeyin önemi
sana göre nedir? Nasıl olursa kendini iyi hissedersin ve daha bir
çok olayların ardındaki kendini bulmaya başladınmı değişen
değişimlerinle birlikte özde, genetikte vede ruhsal olarak tüm
var oluşunun anahtarıdır kaybedip yeniden bulduğunuz.
“Isterim ama
istemem” mi dersiniz. Yoksa “istemem ama olursa da yok demem”
mi dersiniz.
Aslında her yönden
yaşadıklarımıza baktığımız zaman, her ikisinin de arada
sırada bize değerin önemini anlatan hikayelerimizin gerçektede
olduğuna kendimizi inandırmaya başlarız.
Sahip olmak isterken
“istemem” der ve reddettikçe ona nasıl sahip olabiliriz diye
düşünürüz.
Sahip olmadığımız
ve nasıl bir his olduğunu bilmediğimiz bir şeyin önemini nasıl
önemseyebiliriz değilmi.
Neyin nasıl his ve
önemli olduğunu bilmeden istememizin etkisi olmalıdır.
O etkinin önce
duygumuza dokunması gerekiyor ki, istemediğimiz nedenlerle karşı
karşıya kalmış isek önümüzden çekilmesine yardımcı
olabilelim.
Geçmişimizden
gelen bir duygunun farkına varmamız, gelecektede ayni yerde üzerine
başka benzer değerler koymamıza rağmen alt alta toplanmış olan
istemediklerimizi çarpıp bölerek gerekli gereksiz nedenleri
ortadan kaldıralım.
Her şeyi sadece
toplayamayız. Gerektikçe ayrıştıracak vede gerektikçe dağıtarak
gerekli yerlere bölünerek yeni sahiplerine teslim edilmelidir.
Her olayın perde
arkasını görebilmeyi seçersek o zaman değişimlerimizin
anahtarını elimize aldığımız zaman dengeli bir şekilde
olayların gelişi ile gidişinin bizi nereye ve nasıl sürükleyişini
eğlenerek takip sürebiliriz.
Muknatıs gibiyiz ve
bizde var olanı çekerek gücümüze göre yönlendirilmeye
mahkumuz. Bu her birimizin iyi bir iş olarak yansıtılması dahi
eğlencenin bir başka boyutudur.
Dünyaya geldiğimiz
andan başlayarak alt yapımız, temelimizin üzerindeki eşdeğer
benzer olayların tamamlaması kaçınılmazdır. Çekim gücümüz
ile toplama, biriktirme veya itici gücün savunmaları zorlu veya
meşakatli olmaya başlarken sevginin kendisini unutur oluruz.
Saklı kalmış
duygularımızın gün yüzünde oluşu ve şu andaki tavır davranış
hal tutumların gün ışığına çıkma zamanı geldimi farkında
olamadığımız ile içinde olduğumuz durumlardır.
NUMEROLOG: Müjde Şener
12.2.2020
36/18/9
HABERAL KIBRISLI GAZETESİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder