11 Şubat 2020 Salı

DEĞİŞİMİNİZ DEĞŞİKLİĞİNİZDENDİR.


DEĞİŞİMİNİZ DEĞİŞİKLİĞİNİZDENDİR.

DEĞİŞKENDLİĞİNİZ DEĞİŞİMİNİZDENDİR...

Sürekli üreten zihin yapımızla birlikte gelişen duyularımızın katkısını yansımalarla almaya başlarız. Sebepler zincirleri arasından ayrıştırdığımız, bize ait olmayanlarla değiliz. Bize ait olanlara ilaveten olmasını istemediklerimizin gelişmesi sonucu, ortaya çıkan birden çok kendimize katkısı olacak olanlarla yola çıkıyoruz aslında. Yaşamımızla dayanışma platformumuzun dengeleri üzerine kurmaya çalıştığımız değerimizle vede değerlerin bütünleşmesi önemlidir.
Kabullenememiş olduklarımız ile sebepler zincirlerinden kendimize çeki düzen vermeye başlarız ve her birinin altındak sebeplerdir yoklamaya aldıklarımız. Anlamlı yada anlamsız gelebilir. Ve, hiç bir şeyden ne çok şeyler türetebildiğimizi keşfederek zamanı geriye sararak ileriye yeniden taşıma isteği bizde doğar Böylece, çözümsüz kalan ile endişeye dönüşerek ilerlememizi engelleyen olayların tümü zorlayıcı olabilir. Hiç birşeyden kendimizi geri çekmemeliyiz aslında. Sebeplerin tümü ile değişmesi gereken her zor olana farklı bakıp kendimizde göremediklerimizdir algılamaya başladıklarımız. Dün geçmişimizde kalmışken onu alıp bugüne koyduğumuz sebeplerle silkeleniriz.

Sağlıklı bir zihin isteriz elbette. Olumsuz olaylar kirletirken zihnimizi, düşüncelerimizi hatta duyguya sebep olan itici gücümüz ile inançlarımızı irdelemeye başlamak gereksiz gibi gelebilir. Nerede hayır diyebileceğimizi bildik mi itici gücümüzdür devreye girecek olan.
Hislerimizin tümden cevapsız kalmaması bize ait çekim gücümüz ile alakalıdır. Istediklerimize odaklı kalmak, evet diyebilmek ve istenilmeyen bir şeyin karşısında hayır demeyi öğrenebilmemiz önemlidir. Mesela: Inançlarmızla bir yere kadar ilerleyebiliriz. Sınırlandırdığımız yaşama takılıp ilerleyemememiz zorluklar yaratır.
Anlamsız olanlara anlam yüklemeye başlandımı, kilitlerin yoklanışı ile cevaplardır aramaya başladığımız ve böylece, değişimini başlatabiliriz.
Kendimize çeki düzen verdikmi kim olursak olmaya devam ederiz ama, kendimize değerler katarak göremediklerimizin önemi ile farkında olmaya başlarmışız.

Sevgi emek ister. Ancak sen sevdikçe sevginin ne olmasını diledilkçe önce vereceksin ve katkısını alırken önemini farkedersiniz.
Birşeyin önemi sana göre nedir? Nasıl olursa kendini iyi hissedersin ve daha bir çok olayların ardındaki kendini bulmaya başladınmı değişen değişimlerinle birlikte özde, genetikte vede ruhsal olarak tüm var oluşunun anahtarıdır kaybedip yeniden bulduğunuz.

“Isterim ama istemem” mi dersiniz. Yoksa “istemem ama olursa da yok demem” mi dersiniz.
Aslında her yönden yaşadıklarımıza baktığımız zaman, her ikisinin de arada sırada bize değerin önemini anlatan hikayelerimizin gerçektede olduğuna kendimizi inandırmaya başlarız.
Sahip olmak isterken “istemem” der ve reddettikçe ona nasıl sahip olabiliriz diye düşünürüz.
Sahip olmadığımız ve nasıl bir his olduğunu bilmediğimiz bir şeyin önemini nasıl önemseyebiliriz değilmi.

Neyin nasıl his ve önemli olduğunu bilmeden istememizin etkisi olmalıdır.
O etkinin önce duygumuza dokunması gerekiyor ki, istemediğimiz nedenlerle karşı karşıya kalmış isek önümüzden çekilmesine yardımcı olabilelim.
Geçmişimizden gelen bir duygunun farkına varmamız, gelecektede ayni yerde üzerine başka benzer değerler koymamıza rağmen alt alta toplanmış olan istemediklerimizi çarpıp bölerek gerekli gereksiz nedenleri ortadan kaldıralım.
Her şeyi sadece toplayamayız. Gerektikçe ayrıştıracak vede gerektikçe dağıtarak gerekli yerlere bölünerek yeni sahiplerine teslim edilmelidir.

Her olayın perde arkasını görebilmeyi seçersek o zaman değişimlerimizin anahtarını elimize aldığımız zaman dengeli bir şekilde olayların gelişi ile gidişinin bizi nereye ve nasıl sürükleyişini eğlenerek takip sürebiliriz.

Muknatıs gibiyiz ve bizde var olanı çekerek gücümüze göre yönlendirilmeye mahkumuz. Bu her birimizin iyi bir iş olarak yansıtılması dahi eğlencenin bir başka boyutudur.

Dünyaya geldiğimiz andan başlayarak alt yapımız, temelimizin üzerindeki eşdeğer benzer olayların tamamlaması kaçınılmazdır. Çekim gücümüz ile toplama, biriktirme veya itici gücün savunmaları zorlu veya meşakatli olmaya başlarken sevginin kendisini unutur oluruz.

Saklı kalmış duygularımızın gün yüzünde oluşu ve şu andaki tavır davranış hal tutumların gün ışığına çıkma zamanı geldimi farkında olamadığımız ile içinde olduğumuz durumlardır.

NUMEROLOG: Müjde Şener

12.2.2020
36/18/9

HABERAL KIBRISLI GAZETESİ 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

KENDİN OLMA SANATI

KENDİNİ OLMA SANATI: SANA VERİLEN EN GÜZEL HEDİYE Bir sabah uyandığında aynada kendine bakıp "Ben kimim?" diye sordun mu hiç? Y...