13 Şubat 2020 Perşembe

SEVGİ GÜNÜ HER GÜNÜMÜZ OLSUN...


Sevgi Günü Her Günümüz Olsun!

Başarı emek isterken değerimizin dengelerini bozarak yeniden yapılandıran bilinç, algı, hayat ve yaşam felsefemiz, kimlere göre değerlendirmiş olduğumuzu dahi anlamakta zorlanırız. Önemli kriterlerimiz ile olayları, hayallerimizi, nedensiz olmayan karşılaşmalarımızı biz bilmesekte olanları sindirmeye çalışırız.
Herzaman daha iyisi için değil mi? Her bir kimsenin hikayesinden örnekler çalarak kendimize hediye ediyorsak katkısını aldığımız için teşekkür ederiz.

Her gün birilerinden bir şeyler öğrendikmi kimsenin değil kendimizin hayatını toparlamamız gerektiğindendir.
Ufak tefek eksiklerimiz ile dengelerin bir biri üzerine kurulu olması ile, olmayanların arasındaki bağın gücüdür aradıklarımız ile hiçlik ile kurban psikolojisi oynarmışız meğer. Ve, bazen acılarımızla beslenirken buluruz kendimizi ve kendimize geliriz.
Bazen kimyamızı boz-yap oyunu içerisindeki yoklamaya alıp nerede eksiklerim var ve onu nasıl tamamlayabilirimi düşüncelerimizde değerlendirmeye başladıkmı, her bir algının bizlere hediyesi çevremizdeki faktörlerimizdir.

Kimse için fedakarlık etmemeyi zamanla öğrenirken alışırız. Anlamsız gibi gelen ve önümüzde duranın ise önemini zaman içinde anlarız. Kendimizden ödün verdikçe hayatın önemini anlamanıın zorluğunu zor olanlarla karşılaşırken farkederiz. Ve, hiç bir şeyin kimse için değişmemesi ile kendimizi kabul ettirinceye kadarlık süreçlerimizden zamanı yoklamaya almayız.

Sürekli değişim içerisinde kendimizi yoklamaya başladık mı kendimizden ödün verdikçe anlamsız kalan değerlerin bugünkü yaşam konumumuza zehirli sarmaşık misali dikenlerini düşündükçe anımsadıkmı batmaya başlarız. Acıyan duygularımızın izleri ile silkelenirken bunu yaratan çevremizdeki olaylar kısacası insanlarla olan ilişkimizdir.

Hak etmediklerimizden dolayı enerjimizi kaybederek hasta olabiliyoruz. Aslında düşüncelerimizdeki endişelerin, korkumuza dönüşmesi ile ilerlemeye çalışırken engellerin ardında kalıp yokluk ile olmayana, hatta olmayacağına ınanmaya başlarız. Bu ben miyim? Bu sen misin? Hayatta olmadığımız kadar çok karmalarımızın dibinde kalmış, öz kimliğimiz ile saklı kalan duygularımıza hasret kimlik arayışlarında oluruz.

Aslıda bilinçli bir kimliğimiz oldumu, önümüzde duran engelleri ortadan kaldırabilmemize ve elimizdeki donelere bakıp onu daha iyi duruma getirmenin formülüdür şimdi aradıklarımız.
Peki ya neden olan sebeplerin ardını yoklayabilme şansımız varken kaçmamızın analmını hiç yoklamayı düşünürmüyüz?
Kişisel düşüncelerimizi aktararak zamanı kendi hikayeme göre tasarlamaya koyulabilirim. Ancak her birimizin geçiş süreçlerinde zamanda atmış olduğumuz adımlarımızla farklı değerlerin dengelenmesi açısından önemli ipuçları olarak bu satırları okumuş olduklarınızı düşünebilirsiniz.
Elimizde somut veriler olsun isteriz. Pekala, farkında olmadan atılan adımlarınızın sebebi nedir? Kimse için değişmediğimiz müddetce kendimiz için bugüne kadar ne yapmışız? Diye dşünmeye başlarız.

Zor olan zihninizde sizi tetikleyen takıntılarınızlasınız. Kimse için değişmiyorsunuz. Oysa kendiniz için hikayelerinizin bir biri ardından yoklanılmayı bekleyen değerlerinizin algı kapasitesi ile seçimler yapıyor olmaktır.
Kaleme aldıklarınızın size ait olmasını dilersiniz. Geleceğinizi yaşarken yaratmış olabileceğinizin hakimiyetinde olmanın nasıl bir his, hayat bağlarınızın olabileceğini bilmeniz gerekmez mi?
Tam anlamı ile hikayelerinizin önünüzü açan anahtar olabileceğini bilmeyi öğretenlerle bir yaşam yolunda kalırsınız.
Sevgimiz emek ister gelecekte ne gösterir bilmeyiz ama bir meşgale bulmak zamanı geçiştirdikçe zihnizle kötü düşünmeden olumlu telkinler ile şifalanırız.

NUMEROLOG: Müjde Şener

14.2.2020
38/11/2

HABERAL KIBRISLI GAZETESİ 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

KENDİN OLMA SANATI

KENDİNİ OLMA SANATI: SANA VERİLEN EN GÜZEL HEDİYE Bir sabah uyandığında aynada kendine bakıp "Ben kimim?" diye sordun mu hiç? Y...