Sevgi Günü Her
Günümüz Olsun!
Başarı emek
isterken değerimizin dengelerini bozarak yeniden yapılandıran
bilinç, algı, hayat ve yaşam felsefemiz, kimlere göre
değerlendirmiş olduğumuzu dahi anlamakta zorlanırız. Önemli
kriterlerimiz ile olayları, hayallerimizi, nedensiz olmayan
karşılaşmalarımızı biz bilmesekte olanları sindirmeye
çalışırız.
Herzaman daha iyisi
için değil mi? Her bir kimsenin hikayesinden örnekler çalarak
kendimize hediye ediyorsak katkısını aldığımız için teşekkür
ederiz.
Her gün
birilerinden bir şeyler öğrendikmi kimsenin değil kendimizin
hayatını toparlamamız gerektiğindendir.
Ufak tefek
eksiklerimiz ile dengelerin bir biri üzerine kurulu olması ile,
olmayanların arasındaki bağın gücüdür aradıklarımız ile
hiçlik ile kurban psikolojisi oynarmışız meğer. Ve, bazen
acılarımızla beslenirken buluruz kendimizi ve kendimize geliriz.
Bazen kimyamızı
boz-yap oyunu içerisindeki yoklamaya alıp nerede eksiklerim var ve
onu nasıl tamamlayabilirimi düşüncelerimizde değerlendirmeye
başladıkmı, her bir algının bizlere hediyesi çevremizdeki
faktörlerimizdir.
Kimse için
fedakarlık etmemeyi zamanla öğrenirken alışırız. Anlamsız
gibi gelen ve önümüzde duranın ise önemini zaman içinde
anlarız. Kendimizden ödün verdikçe hayatın önemini anlamanıın
zorluğunu zor olanlarla karşılaşırken farkederiz. Ve, hiç bir
şeyin kimse için değişmemesi ile kendimizi kabul ettirinceye
kadarlık süreçlerimizden zamanı yoklamaya almayız.
Sürekli değişim
içerisinde kendimizi yoklamaya başladık mı kendimizden ödün
verdikçe anlamsız kalan değerlerin bugünkü yaşam konumumuza
zehirli sarmaşık misali dikenlerini düşündükçe anımsadıkmı
batmaya başlarız. Acıyan duygularımızın izleri ile
silkelenirken bunu yaratan çevremizdeki olaylar kısacası
insanlarla olan ilişkimizdir.
Hak
etmediklerimizden dolayı enerjimizi kaybederek hasta olabiliyoruz.
Aslında düşüncelerimizdeki endişelerin, korkumuza dönüşmesi
ile ilerlemeye çalışırken engellerin ardında kalıp yokluk ile
olmayana, hatta olmayacağına ınanmaya başlarız. Bu ben miyim? Bu
sen misin? Hayatta olmadığımız kadar çok karmalarımızın
dibinde kalmış, öz kimliğimiz ile saklı kalan duygularımıza
hasret kimlik arayışlarında oluruz.
Aslıda bilinçli
bir kimliğimiz oldumu, önümüzde duran engelleri ortadan
kaldırabilmemize ve elimizdeki donelere bakıp onu daha iyi duruma
getirmenin formülüdür şimdi aradıklarımız.
Peki ya neden olan
sebeplerin ardını yoklayabilme şansımız varken kaçmamızın
analmını hiç yoklamayı düşünürmüyüz?
Kişisel
düşüncelerimizi aktararak zamanı kendi hikayeme göre tasarlamaya
koyulabilirim. Ancak her birimizin geçiş süreçlerinde zamanda
atmış olduğumuz adımlarımızla farklı değerlerin dengelenmesi
açısından önemli ipuçları olarak bu satırları okumuş
olduklarınızı düşünebilirsiniz.
Elimizde somut
veriler olsun isteriz. Pekala, farkında olmadan atılan
adımlarınızın sebebi nedir? Kimse için değişmediğimiz
müddetce kendimiz için bugüne kadar ne yapmışız? Diye dşünmeye
başlarız.
Zor olan zihninizde
sizi tetikleyen takıntılarınızlasınız. Kimse için
değişmiyorsunuz. Oysa kendiniz için hikayelerinizin bir biri
ardından yoklanılmayı bekleyen değerlerinizin algı kapasitesi
ile seçimler yapıyor olmaktır.
Kaleme
aldıklarınızın size ait olmasını dilersiniz. Geleceğinizi
yaşarken yaratmış olabileceğinizin hakimiyetinde olmanın nasıl
bir his, hayat bağlarınızın olabileceğini bilmeniz gerekmez mi?
Tam anlamı ile
hikayelerinizin önünüzü açan anahtar olabileceğini bilmeyi
öğretenlerle bir yaşam yolunda kalırsınız.
Sevgimiz emek ister
gelecekte ne gösterir bilmeyiz ama bir meşgale bulmak zamanı
geçiştirdikçe zihnizle kötü düşünmeden olumlu telkinler ile
şifalanırız.
NUMEROLOG: Müjde Şener
14.2.2020
38/11/2
HABERAL KIBRISLI GAZETESİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder