HAYATIN OYUNLARI
İÇİNDE OYUNCULARIZ.
Hayatın hangi
aşamalarında nerden, nasıl veya niçinler gelip giderken bizi
nasıl rüzgar gibi savurduğunu bilmeden yaşarız. Zaman içinde
gelip gidene karşı anlamsız sıfat yüklerken kimi zaman negatif
kodlarla farklı anlam yükleriz ve ona sahip olurken inanırız da.
Oysa buna neden olan almış olduğumuz duyumlardır. Ve bunu ortaya
çıkartan bilançolar ile bizi tedirgin etmeyi başaran
bilinçaltımızdaki korkulardan başka bir şey değildir. Ardındaki
nedenlere takılıp bakarken emin olunuz ki geçmişten gelen bizi
rahatsız eden yaşanmış hikayelerdir. Her biri geleceğimizin
hikayelerinin bir parçası olarak doğru zamanı bekleyerek bizi
tetikleyecektir.
Bu zamana kadar
yaşanmış her bir anılarımızın hikayesinde yapmış olduğumuz
iyilikte kötlükte geleceğe yazılıyorken bugün yaşadıklarımıza
şaşırmamalı. Seni, beni, bizleri olaylar nasıl etkiliyorsa ve
hangi duygu içinde mücadele içindeysek onun önü ve ardını
yoklarken kendimizi olumlu telkinlerle olumlamalarımızla
güçlendirelim.
Evrende yaşayan
insan olarak bu dünyadayız. Hayatımızı ele alıp istikrarlı
olmamıza endişe yükleyen topluluklar arasında birlik içerisinde
nasıl yaşanması gerektiğini de öğreneceğiz elbette. Aslında
bildiklerimizi yeniden bize anımsatan olaylar arasında kendimizi
yeniden keşfediyoruz. Ve, her bir dokunuştur bizi geçmişimize
götüren, silkelerken anımsatılacak hikayelerden daha güçlü
olduğumuzu bilme hakkımız olduğunu.
Farkında
olamadıklarımızı anımsatan izler arasında korkularla
yüzleşiyoruzdur. Hep daha iyi derken kaybettiğimiz değerimizin,
önemini yitirirken nereye doğru gittiğimizi gösteren ilizyon mu
bu?_
Tüm dünyayı saran
bir visürten söz edilirken kendimi savunmasız toprak ananın
hediyesi olan doğaya vermiş olduğumuz zararları anımsadım. Kimi
zaman ekmek kırıntısına üşüşen karıncaların gelmemesi için
açtığımız savaş aklıma geldi…. Kimi zaman bahçemize
yapacağımız yüzme havuzdan dolyı asırlık ağacı söktüğümüzü
bir düşünsenize. Bunun gibi bir çok örnekler olsa bile geçmişin
geleceğe dokunduğunu gözlemleyebiliyoruz. Her şey olması
gerektiği için vardır ve biz olanı sevmeyi öğrenelim dedikçe
farklı insanların aklı, mantığı, şuuru ile çatışmak
durumunda kalıyoruz.
Belkide doğayı biz
bozduk ve biz düzelteceğiz ne dersiniz. Tüm bunların sorumlusu
her kim olursa olsun öz kimliklerimizin içinde sorgulamaya
başlattığımız aklımızı çelen düşüncelerin arasında
değerlendirmeye almış isek bunu düşünelim.
Kişisel
kimliklermizi anlamaya başladığımız zaman istemediklerimizden
kurtulmamız kolaylaşacak. Ama önce, bilinmesi gereken her şeyin
dengi denginde olduğunu kendi ekseninde tamamlayıcı olduğunu
farketmemizdir.
Hiç bir şey eskisi
gibi neden olmuyor? Dönüp geçmişimizi sorgularken bugüne kadar
geçirdiğimiz evrelerle birlikte evrimleştirdiğimiz zaman ve
süreçlerimizde toplama, birilktirme ve yansıtma özelliklerimiz
olmazsada olmuyormuş.
Hiç bir şeyin
göründüğü gibi olmadığını farkederken her gün için
eksikliğimizin giderilmesi içindir mücadelelerimiz. Küçük bir
formülün ters yüz hali ile dengelerin bozulmasına sebep olmuş
isek de bunun bedelini bir şekilde öderken bulabiliriz kendimizi.
Dünyamız denge
üzerine kurulmuştur.
Sevgi üzerine
endekse edilmiştir…
En büyük güç,
silahımız ise var olan, unuttuğumuz sevgi enerjimizdir. Sahip
olmaya başladığımız kendimizle birlik içerisinde olmak, olan
ile mutlu olabilmemizi sağlayan sinerjilerle silkelendikmi anlamsız
geleni yüreklendirmeye başlarız. Bu kişisel düşüncelerimizin
bize nasıl hediye verdiğine anlam verememiş olsak bile emin olun
ki bir yerde hayatla daha bir farklı olabilmemize aracıdır.
Mevsimlerin
geçişleri ile beraberinde değişimlerimizin fiziksel, zihinsel,
ruhsal duygusal her şeyimizle kararında tam oluşu, fazla veya
eksik oldumu zamanla birlikte bizi kendi içimizde yoklatan dünyamıza
hükmeden olmaya zorlarken silkeyecektir de bekide
Dünyaya ve olaylara
empati yapabilmiş olursak dönüpte kendimize millet olarak şu
soruyu sormamız gerekir.
Ben bunları
yaşayacak kime ne yaptım diye sormaya devam et.
Ne yaşadım? Nasıl
bir oyunun içerisindeym ve kime ne yaptım? Gibi…
Hayatın oyunları
içinde en büyük silahınız kendi elinizdeki gücünüzün
farkındalığında olmaktır. O güç ise sevginizdir…
NUMEROLOG: Müjde Şener
16.3.2020
41/14/5
HABERAL KIBRISLI GAZETESİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder