GERİLİM HATTI
ÜZERİNDEYİZ,
Gerilim hattı
üzerinde patlamaya hazır bomba gibiyiz. Ne zaman, nerede nasıl
patlayacağımızı bilemeyiz. Her birimiz duygu, düşünce, algı
merkezlerimizin alıcı ve vericisiyiz. Varlığımızla çekim
gücümüz devreye girdimi benzer benzer olanı çekerken hiç
bilinmeyene karşı savaş açarken elbette güçlü olandır
kazanan. Toplama, biriktirme ve yansıtma özelliklerimizle ayni
frekanta olduğumuz insanlarla yüz göz olmaya başlıyoruz. Çekim
gücümüze göre benzer olanı yaşamımıza çekeriz. Tüm dünya
bu virüsle mücadele içindeyken sen mi güçlü olacaksın
diyedebilirsiniz. Ancak, gelmiş geçmişin içinde her bireyin bize
ayna görev yapıyor olması ile tecrübelerinin aktarılmasından
uyanmayan bilinçlerin uyanmasını sağlayabiliriz. Yapmamış
oldukları başka ne var? Her nerden gelmiş ise geldiği yere geri
gidebilmesi için kişisel içsel olarak kendimizi gözlemlemek şart
oldu. Bugün olmazsa olmazı değerlendirmeye başlıyoruz. Aynada
kendimize bakıp ben kimim ve neden istemediklerimi yaşamak
durumundayız. Kimseye zararım dokunmasın diye sokağa çıkmamaya,
kimseyle temas kurmamaya, özenerek hiç olmadığından çok kendime
yönelerek bakmaya başlamam emin olduğum tek çözümdür. Kimse ne
yaptım ki bunu yaşamak durumundayım diye sormaya başladım
kendime. O zaman ise beni kendime getiren geçmiş hikayelermin
geleceğmin içerisinde yansımasını görebiliyorum. Ben bu
senaronun bir parçası değilim, olmayı reddediyorum. Tedbirimle
kendimi korumaya alıyorum. O da evde stabil kalarak…
Amaç, her gün en
iyisine kendimizi hazırlamaktır. Konuyu açacak olursak bizi
kendimize getiren olaylarda istemediklerimizle yüzleşirken gerçekte
nasıl bir hayatı hayal ettiğimizi sorgulamaya başlıyoruz.
Zamanı yoklamak,
olanlar arasında kendimizi gözlemlemek ve içsel duygusal
yakınmaların dahi yapıcı tarafından farketmemizi, bizi daha iyi
duruma yönlendirecek nedenlerle karşılaşmalarımız olacak.
Önemli olan bizin ondan daha güçlü olmamızdır.
Dünyayı saran bu
virüs ile başa çıkabilmemizin yollarını ararken her gün güne
başka bakan gözlerimizle uyanmaya başladık. Ne kadar önlemler
alınsada bir yerden sonra insanların duyarsızlıklarını
gözlemledikçe içimizi saran korkuya dur demeyi öğreniyoruz. Öyle
bir anda dışarıya bunu göstermek isteriz. Tedirginlik, telaş,
sonrasında ne olacağım demeye başlarız.
Gelecek kaygısı,
acı çekmek, kaybetmek vs… içimizi sararken buna izin vermememiz
gerekir. Her nedenler elbette bize geçmişi anımsatan
anılarımızdır.
Ama, yazılan
senaryoda bizim bu oyunun içindeki hikayemizin neresinde olduğumuzu
bilmeden, şimdi şu anı konuşabiliyor olmamızdır. Sonramızda ne
yaşayacağımızı bilmeden hikayelerimizin başlama bitme döngüsü
arasında hiç bir şeyden korkmamaya çalışmak, bilinçli bir
kavramla zamanı yoklamamız hediyemiz olacak. Çünkü her
bilinmeyeni bilmeye başlamak, tedbirli olmayı bize aşılayanlarla
tanıştığımız duyarsız insanların arasında kimliğimizi
yoklamaya başlarız.
Başkaları için
bir şey yapamayacağımızı farkederiz. Kendimiz için “nasıl
tedbir alabilirim”i düşünmeye başlarız.
Karma olan adamızda
kendi insanımızla birlikte bir çok farklı din, dil, ırk
yaşamaktadır. Farklı insanlarla mücadele etmek durumunda kalmak
zorunda olduğumuzu bilmemiz ise üzücüdür. Her biri farklı vede
başka bir kimlik, kişilik, duygu, düşünceleri olan, insani
ilişkilerle donanımlıdır ve zamanı bir o kadar da bizi uyandıran
bilinçle başkası için değil bunu kendimiz için yapmamız
gerektiğini algılamaktır.
Yaşamın bir
ucundan tutup diğer ucundan bıraktığımız geçmiş
alışkanlıklarımızlayız.
Alışamadıklarımıza
uyum sağlarken öğreniyoruz. Böylece, dünya geneline bakarken
bize ne kadar şanslı olduğumuzu anımsatanlarla daha işin başında
olmamızdır.
Geç kalmamamız
için edilen mücadelelerimizde hiç olmadığımızdan daha çok
bağışıklık sistemimizi güçlendirmeyi öğreniyoruz. Bunca
zaman kendimize bakmadığımız kadar iyi bakmaya başlıyoruz.
Dünyanın küçük
oluşu ile ne kadar büyük olduğumuzu şimdi daha iyi anlayacağımız
dönemdeyiz. Öncesinde kocaman dünyada biz neydik ki diyen
değerlendirmeleri bir kenara bırakıp silkelenmeye başlıyoruz.
Zora girdiğimiz
zamanlarda disiplinli bir şekilde yaşamayı öğreniyoruz.
Biraz mecazori de
olsa, bu sisteme idrak edebilmemiz bize imkansız gelmiş olsa da
kolaylıkla başa çıkabilmemizi ve, yapabileceğimizi bilmenin
yollarıdır aradığımız.
Çevremize uyarken
insanlarımızın duyarsızlığı ile dirençlerine maruz
kalabiliriz.
Ancak, her yönden
yaşamı hayallerimizde yaratabildiğimize göre, içsel olarak güçlü
olmamız gerektiğinden aklı selim davranarak ne kadar çok bu
süreci atlatabilirsek o denli kendimize çeki düzen verebilmeye
başlarız.
Sağlıklı şifa
olsun
Müjde Şener
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder