16 Mart 2020 Pazartesi

GERİLİM HATTI ÜZERİNDEYİZ


GERİLİM HATTI ÜZERİNDEYİZ,

Gerilim hattı üzerinde patlamaya hazır bomba gibiyiz. Ne zaman, nerede nasıl patlayacağımızı bilemeyiz. Her birimiz duygu, düşünce, algı merkezlerimizin alıcı ve vericisiyiz. Varlığımızla çekim gücümüz devreye girdimi benzer benzer olanı çekerken hiç bilinmeyene karşı savaş açarken elbette güçlü olandır kazanan. Toplama, biriktirme ve yansıtma özelliklerimizle ayni frekanta olduğumuz insanlarla yüz göz olmaya başlıyoruz. Çekim gücümüze göre benzer olanı yaşamımıza çekeriz. Tüm dünya bu virüsle mücadele içindeyken sen mi güçlü olacaksın diyedebilirsiniz. Ancak, gelmiş geçmişin içinde her bireyin bize ayna görev yapıyor olması ile tecrübelerinin aktarılmasından uyanmayan bilinçlerin uyanmasını sağlayabiliriz. Yapmamış oldukları başka ne var? Her nerden gelmiş ise geldiği yere geri gidebilmesi için kişisel içsel olarak kendimizi gözlemlemek şart oldu. Bugün olmazsa olmazı değerlendirmeye başlıyoruz. Aynada kendimize bakıp ben kimim ve neden istemediklerimi yaşamak durumundayız. Kimseye zararım dokunmasın diye sokağa çıkmamaya, kimseyle temas kurmamaya, özenerek hiç olmadığından çok kendime yönelerek bakmaya başlamam emin olduğum tek çözümdür. Kimse ne yaptım ki bunu yaşamak durumundayım diye sormaya başladım kendime. O zaman ise beni kendime getiren geçmiş hikayelermin geleceğmin içerisinde yansımasını görebiliyorum. Ben bu senaronun bir parçası değilim, olmayı reddediyorum. Tedbirimle kendimi korumaya alıyorum. O da evde stabil kalarak…
Amaç, her gün en iyisine kendimizi hazırlamaktır. Konuyu açacak olursak bizi kendimize getiren olaylarda istemediklerimizle yüzleşirken gerçekte nasıl bir hayatı hayal ettiğimizi sorgulamaya başlıyoruz.
Zamanı yoklamak, olanlar arasında kendimizi gözlemlemek ve içsel duygusal yakınmaların dahi yapıcı tarafından farketmemizi, bizi daha iyi duruma yönlendirecek nedenlerle karşılaşmalarımız olacak. Önemli olan bizin ondan daha güçlü olmamızdır.

Dünyayı saran bu virüs ile başa çıkabilmemizin yollarını ararken her gün güne başka bakan gözlerimizle uyanmaya başladık. Ne kadar önlemler alınsada bir yerden sonra insanların duyarsızlıklarını gözlemledikçe içimizi saran korkuya dur demeyi öğreniyoruz. Öyle bir anda dışarıya bunu göstermek isteriz. Tedirginlik, telaş, sonrasında ne olacağım demeye başlarız.
Gelecek kaygısı, acı çekmek, kaybetmek vs… içimizi sararken buna izin vermememiz gerekir. Her nedenler elbette bize geçmişi anımsatan anılarımızdır.
Ama, yazılan senaryoda bizim bu oyunun içindeki hikayemizin neresinde olduğumuzu bilmeden, şimdi şu anı konuşabiliyor olmamızdır. Sonramızda ne yaşayacağımızı bilmeden hikayelerimizin başlama bitme döngüsü arasında hiç bir şeyden korkmamaya çalışmak, bilinçli bir kavramla zamanı yoklamamız hediyemiz olacak. Çünkü her bilinmeyeni bilmeye başlamak, tedbirli olmayı bize aşılayanlarla tanıştığımız duyarsız insanların arasında kimliğimizi yoklamaya başlarız.
Başkaları için bir şey yapamayacağımızı farkederiz. Kendimiz için “nasıl tedbir alabilirim”i düşünmeye başlarız.

Karma olan adamızda kendi insanımızla birlikte bir çok farklı din, dil, ırk yaşamaktadır. Farklı insanlarla mücadele etmek durumunda kalmak zorunda olduğumuzu bilmemiz ise üzücüdür. Her biri farklı vede başka bir kimlik, kişilik, duygu, düşünceleri olan, insani ilişkilerle donanımlıdır ve zamanı bir o kadar da bizi uyandıran bilinçle başkası için değil bunu kendimiz için yapmamız gerektiğini algılamaktır.
Yaşamın bir ucundan tutup diğer ucundan bıraktığımız geçmiş alışkanlıklarımızlayız.
Alışamadıklarımıza uyum sağlarken öğreniyoruz. Böylece, dünya geneline bakarken bize ne kadar şanslı olduğumuzu anımsatanlarla daha işin başında olmamızdır.
Geç kalmamamız için edilen mücadelelerimizde hiç olmadığımızdan daha çok bağışıklık sistemimizi güçlendirmeyi öğreniyoruz. Bunca zaman kendimize bakmadığımız kadar iyi bakmaya başlıyoruz.
Dünyanın küçük oluşu ile ne kadar büyük olduğumuzu şimdi daha iyi anlayacağımız dönemdeyiz. Öncesinde kocaman dünyada biz neydik ki diyen değerlendirmeleri bir kenara bırakıp silkelenmeye başlıyoruz.

Zora girdiğimiz zamanlarda disiplinli bir şekilde yaşamayı öğreniyoruz.
Biraz mecazori de olsa, bu sisteme idrak edebilmemiz bize imkansız gelmiş olsa da kolaylıkla başa çıkabilmemizi ve, yapabileceğimizi bilmenin yollarıdır aradığımız.
Çevremize uyarken insanlarımızın duyarsızlığı ile dirençlerine maruz kalabiliriz.
Ancak, her yönden yaşamı hayallerimizde yaratabildiğimize göre, içsel olarak güçlü olmamız gerektiğinden aklı selim davranarak ne kadar çok bu süreci atlatabilirsek o denli kendimize çeki düzen verebilmeye başlarız.

Sağlıklı şifa olsun
Müjde Şener



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

KENDİN OLMA SANATI

KENDİNİ OLMA SANATI: SANA VERİLEN EN GÜZEL HEDİYE Bir sabah uyandığında aynada kendine bakıp "Ben kimim?" diye sordun mu hiç? Y...