3 Ekim 2021 Pazar

EN BÜYÜK ZENGİNLİĞİN YANSIMALARINDIR...

 

Değişmeyen bir gerçek varsa o da çekirdek ailenizdir. 

"Çekirdek ailem" derken, bakıp gördüğünüz, fiziksel, zihinsel, ruhsal duygusal taşımış olduğunuz his. Mutlu iken icten sizinde mutlu olduğunuz. Mutsuz iken mutsuzluğunuzu karşılıklı hissetmektir. 

DNA larımızdan başlayarak tüm yaşamınız boyunca sizlere akratımları ile devam ettirmeniz gereken soyunuzun gelişi gibi...

 ÖZ de, GENETİK, RUHSAL aktarımların gerçekliliği, var olan ile birlik beraberlik içerisinde yürütmeniz sizde neyi değiştirir? veya bozar? oysa tablonuza tüm gerçekliliklerinizle bakıp gördüğünüz, görmek istemediklerinizle olan sınavlarınız ve aktarımlarınız arasındaki düellolarınıza KARMALAR eşlik edecek.

Gerçek olan nedir? 

kimse henüz tam olarak neyin gerçeklilikleri arasında olaylara nasıl bakması gerektiğini farkedemiyor. Size nelerin doğru veya iyi geldiği gibi... 

Kişisel olarak sahiplendikleriniz ile gerçek dediklerinizin de değişen bakış açılarınıza sebep olan her ne ise önceki ile sonraki arasındaki bakış açılarınız nasıl oldu ve de değişti? 

Küçük bir dürtü ile uyandırdığınız benliğinizde "dostum / kardeşim / ailem / kankam dediklerinizin çevrenizdeki değişiminizin değişen düşüncelerinizden ve ilginç bakış açısı yakalamışsınız gibi, gerçek olan nedir? Sorusu sizde "hiç biri" olduğunu farkettirmişse "nerede ve kime hak ettiğinden fazlasını verdim? diye düşünmeye başlarsınız. Hayat yaşam yolunda kimlerle bayrak yarışını tamamlamak istediklerinizi gözden geçirmelisiniz.

Her yansımanızın karşılığı bir karenizi temsil edecektir.

Her yansıtılan ile tek düze kabulendiğiniz öz dediğinize sahiplenirseniz, genetik ve ruhsal aktarımlarıniza karşı açtığınız savaşın zorlu geçmez mi?

 

Kimse senin bir şeyin değildir. Ancak çok şeyindir. En büyük zenginliğin yansımalarındır. 

Öz de, genetikte ve ruhsal tüm duyguların içinde tutup biriktirdiklerinden başka bir şey değilmiş. Sana ne iyi hissettirir. "iyi" hissettiğin her şey... iyi gitmeyen bir duygu seline kapıldınmı inançların değişir ve vazgeçersin. Herkesin mutluluğu yaşadığı o an en iyi olduğu zamandır.  

Gerçek dost :) geleceğindede geçmişine uzanan dostun olandır…

Hikayeler bir birini kırbaçlar desemde, derin öz geçmişindeki kaynağa, senden başka kimse var ettiklerine kolaylıkla ulaşamaz. Sen istemediğin müddetçe. Ve bazende DOST acı söyler...

Hikayelerinde vezir ettğin ve ona inandırdığın nedenlerin sebepleri olduğu gibi, hiç bir şeyi değiştirmediğin müddetce değişmez. Gerçek dost, zamanı kendinden çaldıklarınla yok ettiğin gibi irdelediğin, odakta kaldığın o anda biriktirdiklerinle  zihninin kiri olur. 

Üzerine inşa edilmiş incinmiş duygularınla ,duygusal çark ve döngüden çıkışın kendine olan mücadelende istediklerinle olursun.

Gerçek dost, kendini sana sevdirten, doğruluğunla dostun olandır diye düşünme. 

Sana kendini her yönden yaşattırarak sahiplendikçe varlığını güzel hissettirendir. Iyi gününe sevinerek dost kabulün o olur. "ben  aradım o aramadı, sormadı, bekledim o gelmedi" gibi entrikalarınla savunmaya geçtiklerinde altında kalarak ezildiğini hissetmek, zamanı zorlaştıran inançlarınla


olmamalısın KAZIDIKÇA ALTINDAKİ NEDENLERİN GEÇMİŞİNDEN GETİRDİKLERİNDEN BAŞKA BİR ŞEY OLMADIĞI GERÇEKLERİNLE KİMSE HAK ETMEDİĞİNİ YAŞAMASIN. yaşamaz da. gerçek olan bütünsellik içerisinde olabilmektir. her yönden yaşamından, insanlardan, olaylardan keyif alabilir olmaktır. gelecekte geçmişine bakıp KEŞKELER geçtir ancak ayni dersin tekrarları ile savaşmadan ileleyebilmek en büyük ınavımızdır.


Dost, gerçek değerine önem verdiğin kadardır. 

Enine boyuna çekiştirdikçe uzantıları oynamak değildir...

Kendine verdiğin değerinle birlikte olanlarla ilerleyebildiğin kadardır...

Zamana dur diyebilen ilerleyebilir. Çünkü o zaman taşıdıklarından kendini soyutlayabildiğin an akışta, kolaylıkla gelir geçerken dostlukların baki kalırsın. Koşulsuz sevmek gibi...

Geçti, gitti vede bitti. Gerçekleri gördükçe ve sen bıraktıkça o da geçer gider... ya gerçek dostluk! onu her nerede yok etmişsen sebebi gerçek olmalıdır. 

Yaşama sebeplerimizin kontrollü olduğumuz kadar, disiplin çerçevesinde idareyi ele alan zihin yapımızdır. Her neye neden bağımlı olduğumuz ile ilişkilidir. Ataların, genlerimizin, ruhsal yaşamsal değerlerimizin birikimleri ile her yönden yaşama sebeplerimize eşdeğer hareket eden zaman en büyük mirasımız olurken dostlukların baki kalmasıdır arzu ettiğimiz. 

Zamana kimyamızı farkederek “dur” diyeceğimiz istemediklerimizle olma şansımızı yaratır.

Düşlerinde "yalnız kaldım, kimse yanımda değil, bana inanmıyor, sanki düşmanım" gibi diye değerlendirilen içsel duygusal kabulsüzlük en büyük dostları düşman gösterirken zamanı o düşüncelerine göre yansıtmaya başlarsın. Inandıkça ilerlettirdiğin yaşamına aktardıkların ise, geleceğinin mirası olur.


Dostlukların sonsuz ve baki kalabilmesi gerçek değerlendirmeye koyduğun inançlarından kurtularak kimsenin tek düze yaşamı olmadığını her bireyin farklı kimlik ve kişilik sahibi olması ile koşulsuz sevgi, değer bıraktığın yerden devam edebilmesidir. sahip olduklarının değerini önemsizleştirmeden yaşam diliyorum tüm dostlarıma... 

Çünkü sen benim dostumsun. var olma sebebimsin ve teşekkür ederim. Daha nice biriktireceğimiz güzel dostluklara.

NUMEROLOG

MÜJDE ŞENER

4.10.2021

37/10/ 1

2 Ekim 2021 Cumartesi

HER HİKAYENİN BİR NEDENİ VARDIR

 


HER HİKAYENİN BİR NEDENİ VARDIR.


Her hikayenin bir nedeni vardır ve bir birini kovaladıkça ardından gelene ev sahipliği yaparak zamanı geleceğine hediye edersin.

“Ben buyum kimse benim düşüncelerimi değiştiremez” densede. Denilen bu sözlerin hangi zamandan bugüne tekerür edişine uyanıyoruz...

Var olan hiç bir şey sebepsiz değildir. Her olan olmayanın geçmişten gelen geleceğe uzanan zincirler arasında güçlü bağı oluşundandır. Nedenler sebepleri geliştirdikçe, içerde hapsedilmiş, savunmayı bekleyen, kabulsüzlüğün cezası: şimdine uzantısı gibi yansıyorsa sana ve, “sessiz” kalarak en değerli olanını anlarsın.

içindeki çığlık sessizliğini bozar...

Bilinmeyene sessiz çığlıklarınla darbe yapar gibi sinsice saldırıların olabilir. Buna eşlik eden kabulsüzlüklerin olur. (Farkında olmadan ne çok istenilmeyenlere imza atıyormuşuz, onu farkedebilmeliyiz.) Sebepsiz, incir çekirdeğini doldurmayan olaylar arasında kalmamalı. O zamanı bugüne taşıdıkça tartışılması imkansız olup sarsıtıcı olurken dim dik ayakta nasıl durmalıyımı öğreniriz. 

Sinsi dost en büyük düşmandır... Kabullendirilmeyen inançların sana aktarılan alışkanlıkların beklentilerindir. Odaklandıkların, sebepsiz inançlara olan düellolarınla baş başa kalırsın. 

Ya sonra! 

“Bağışlayıcı olan” içsel savaşına negatif düşüncelerine son vermelisin ki sana iyi yönden yansısın. Geçmişte istemediğin bir nedene şahitlik ediyorsan bunun sendeki etkisi ne oldu? Ne hissettin? Hangi duyguların tetiklendi? Kendini nasıl hissettin? Ve en önemliside bana bunu hissettiren zaman ne idi? Diyerek sorguda kal. Görebildiğin en güzel anılarına odaklan.

Telkinlerinde: “mademki böyle olsun istedim öylede oldu!” Gelmişin içerisindeki sebeplerim geçmişe dayalı ise, “o zamanın üzerine hiçbir negatif nedenleri inşaa etmiyorum. Kabul etmiyor ve özgürleştirdiğim değerimin bana hükmeden inançlarına güle güle” diyorum…


NUMEROLOG

MÜJDE ŞENER

3.10.2021

54/18/9

KENDİN OLMA SANATI

KENDİNİ OLMA SANATI: SANA VERİLEN EN GÜZEL HEDİYE Bir sabah uyandığında aynada kendine bakıp "Ben kimim?" diye sordun mu hiç? Y...