17 Haziran 2019 Pazartesi

GÖRÜNEN İLE GÖRÜNMEYEN ARASINDAKİ FARK NEDİR?


GÖRÜNEN İLE GÖRÜNMEYENİN ARASINDAKİ FARK NEDİR?


Görünen ile görünmeyen arasındaki farkı anlamakta zorlanırız. Her birimizin sandığı farklı ve ilginç bakış açılarıyla kendimize düşüncelerimizle inançlarımız eşlik eder.

İçimize çekildiğimiz, düşüncelerimizle dünyamızı değiştirmemize neden olan duygularımızı zorlayan insanlardır.
Anlam veremediğimiz “an”, düşüncelerimiz ile vizyonumuzun, hayallerimizle ya da kendimizi yöneten inançlarımızda “haklı nedenler” arayışımız olur.

Enerjimi aşağıya çeken insanlara olan bağımlılıklarımın bilincindeyim ama nasıl değiştirebileceğimi anlamam bende zamanımı yoklamama neden olan inançlarımın deşifre edilişi ile oldu.

Her nedeni bir biriyle bağladıkça, bilincimde olup bırakamadığım alışkanlıklarımla sahiplendiğim düşüncelerimin yaşamımın parçaları olmaya başlamasıydı. Tüm bunlar bende geçmiş ile alakalı olabileceğini söylediklerinde inanmak, kabul etmem imkansız “Saçmalık” dedim ve tek düze yaşamaya devam ettim.
Inanmamı engelleyen kalıplarım oldu. Elimde somut kanıt ararken sadece dış etkenlerin bendeki yerlerini aradım. Değişimi reddeden alışkanlıklarımla olduğum ise sonradan idrak ettim.
Her alışkanlığımın bağımlılığıma dönüşmesi, bırakmamı engelleyen inanç kalıplarımın olması sandığım korkularımla beslenişim, yaşamımın zehirli sarmaşıkları hale dönmesiyle geleceğimi tıkıyormuşum meğer.
Her inişin illa bir uyanışı olacaktı ve o gün geldiğinde yaşamak zorunda kalacağım zorlu düellolarımla baş başa olmam beni “ARTIK YETER” dedirten “SON” noktaya taşıması oldu.
Her birimizin hayatı, yaşamımızdaki rolleri ile denizde toplu iğne aramaya benzetildi.
Yansıyarak duygumuzda biriktirdiğimiz roller ile “ben bunu hangi zamanda sahiplendim” demeye, kimse için hayatımızı riske atmamayı, mutsuzluğa neden olanları hayatımızda tutmamayı ve istemediklerimizle nasıl baş edeceğimizi bilememekten gelişiyordu.

Hayatta ne istersem önceliğim başkaları içindi. Kendimi unuttuğumu, hiç bir talepte bulunmadığımı farkettikçe sıkıntılarımın kaynağı ortaya çıktı. “Hep verici olursan ve almayı bilmezsen sana geleni reddederek sıkıntısını yaşadıkça zararını affetmeye ve kendini anlamaya başlarsın”. Tüm bu yaşam beni olgunlaştırdı.
O gün değişen duygu ve düşüncelerimle birlikte farkındalığımı kazanarak uyanışım oldu.

Zamanla deşifre edilecek duygularımızda bizi üzen, kıran kalıplarımızı keşfederek, olumsuz tetikleyen çevremizde bunu üstlenecek ve rolünü en iyi şekilde yapmayı başaracak kişilerdir.
Kim olursa olsun sahip olduğumuz güç: içsel, duygusal var ettiğimiz, biriktirdiklerimizi düşünmeden nasıl kendi himayemizde kontrol altında tutmak gerektiğidir.

Her insanın farklı, ilginç bakış açıları vardır. Sebeplerin düşünceleri zorlaması. Olmayanı nasl olmuş gibi düşünebileceğimizin hikayemiz olabileceğini, istediklerine odaklanarak yaratmanı bekleyen olumlamalarındır.

Olumlamalar nedir? Neye göre veya kime göre? Iyisi de kötüsü de taleplerindir. Neyi nasıl düşünürsen onu hayatına çekersin. Istemediklerini değil, istediklerini dilemek, istemen veya kabul etmen seni diplere sürükleyen yaşamın içinden kendini çekip çıkartarak bunu kolay bir şekilde yaratmak demektir...
Iyi niyetli olmak, hayatın renkli kısmından yaşama bakman seni ve beni nasıl mutlu kılarsa en doğru olanın o olmasını sağlarken inanmak önemli.
Mucizelerin dilinden anlamak zor değil. Bu iksir ise mutluluktur. Içsel duygusal farkında olamadığın, göremediğin frekansının titreşimleri ile beslenirken dış etkenler bunun tam zıddıdır. Açık bıraktığın kapı oldumu herkesin içeriye girme lüksü olur. Böylece sana ait olmayanlarla mücadelelerinde mutsuz olur, strese girer, hasta olursun. Ama içerden kilitledikçe sadece sana ait olduğunu isteklerinle, onayladıklarınla, kabul ettiklerinle kalırsın.
Kendimizi göremediğimiz, içinde olduğumuz sıkıntılı döngü (girdap) “sana seni anlatan ya da gösteren tablolarınla sınanırsın”. Baktıkça sadece bir tablo dersin. “bu kime aittir?” oysa kendinde ne kadar çok eksik yada tam anlamlarıyla bir araya getirmeye neden olan yansımaları görmeye başladın mı, kimin Ruhu sana seni anlatıyorsa, sen de onun Ruhuyla tam ve bütünleşirsin.

Iyi bir ilaç, iksir veya ruhuna hitap edecek renklerin gücü ile tam anlamı ile yolunu bulmaya başlarsın.

Her yönden deşifre edilip bilinmezliğe mi gidiyorsun? Farkılı objektiften olaylara bakmayı denemek, istediğin an değişmeye başlayan görüş alanında “ben bunu daha önce nasıl göremedim?” demeye başlarız.

Hislerin dilinden anlamaya başladık mı, biriktirmiş olduğumuz nedenlerin kökenini deşifre edeceğimiz başkaların farklı hikayeleridir.

Görünmeyen bir olayın perde arkasından bakarak farklı bir yalıtımla içsel duygusal düşüncesel bir biriyle alakası olabileceğini bilerek izlenilen yolun değişimini başlatacağına, inançlı olan insan topluluğu ile tek başına bir yere varamazsın.
Bunu taşıyabilecek güçte biri olsun yada olmasın. Her birinin doğru frekansa hizmet ettiği yönünde dengeli ve uyumlu olması, olabilecek farklı farkındalık çizmeye başla.
Kaleni içerden keşfetmeye hazırmısın? Evet…

Her insanın duygulara dokunma şekli farklıdır. Kimseyi yargılamadan, eleştirmeden şimdi şu anda kendini deşifre ettikçe görmen gereken duygunun altındaki kalıplarındır.
Her şey çok kolay, zorlaştıran ise düşüncelerdir. Zihninin sana oynadığı oyunlardır.
Hayatın sana aynlık yapmasına kızma. Her olana teşekkür et. Senden özür dilerim derken seni seviyorum diyerek olumlu telkinlerinle sadece var olan varlığına, zenginliğine minnet duy…

NUMEROLOG:
Müjde Şener

18.6.2019
54/18/9

YENİ BAKIŞ GAZETESİ 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

KENDİN OLMA SANATI

KENDİNİ OLMA SANATI: SANA VERİLEN EN GÜZEL HEDİYE Bir sabah uyandığında aynada kendine bakıp "Ben kimim?" diye sordun mu hiç? Y...