15 Temmuz 2019 Pazartesi

İÇİMİZDEKİ ÇOCUĞA SEVGİ


İÇİMİZDEKİ ÇOCUĞA SEVGİM

Uzaklarda aradığımız mutluluğun içimizde olduğunu zamanla farkederiz. Hangi yaşam zaman ve mekanlardan hayatın senaryolarıyla kendimizi sınarken bulduğumuzu bilemeyiz. Oysa, her gün birileri mutluluğun içimizde olduğunu, kulağımıza fısıldadıkça yaşamın zorluklarıyla mücadele içindeysek duyamayız. Ancak enerjimizi yüksek tutabilirsek ve her şeye rağmen dim dik ayakta durmayı başardık mı tüm bunun kaynağının hiç bir olaya takılmamamızdır. Ta ki birileri bizi silkeledikçe uyanabilelim. Içimizdeki çocuğa dokunabilelim, sarıldıkça o güzelliği hissedebilelim.

Kendimize yönelerek nerede nasıl bir çocukluk geçirdiğimizi anlatan hikayelerimizle donanımlıyız. Senden bana benden san giden gelen zincirleme her duygunun günden güne birikimleri ile çoğalmasındaki rollere dur diyebiliriz. Zamanı yoklarken nerelerde takılıyorsak ve dur diyemediğimiz o dönemlerde çocuktuk, güçsüzdük diye düşünen zihin yapılarımızda haklıydılar diyen iç sezgilerimiz vardır. Kimi zaman kavgalı ortamlarda mutsuzluğu deneyimlerken bazı zamanlarda bir çukulata ile gönlümüzü fetheden ailelerimizle mutluluğu, sevgiyi içimizde çoşku ile hissederek büyürüz.

Içimdeki çocuğa sevgim, aradığım mutluluğun ta kendisiydi. Aradan yıllar geçsede o benim bıraktığım ama bugüne yansıyan heryerdeydi.
Duygularımızın anlatmaya çalıştığı, etkisinden kurtulamadığımız senaryolar ise, her birimizi çocukluğumuza götürdükçe kendimizdeki acı dolu anılar aklımızı deşer. Kötü anılar çocukluğumuzu bize unutturdukça güzel anıların yerini dolduracak, daha başka acı ollaylara izin vermeye başlarmışız. Ardı ardına benzer olaylarda rol almaya başlarken “neden ben” diye düşünürüz.
Kabullenemediklerimiz ile olgunlaşırken, küçük çocuk bıraktığımız yerdedir. Zamanla deşifre edilmeyi bekler, eksik olan sevgisini hissetmek ister, onaylanılmak ve terkedildiği yerden başlayarak toparlayıcı, tamamlayıcı olmak ister. Bunu yeniden yapılandırmak isterken geçmiş ile yüzleşerek acı dolu isyankarlığımızdan kendimizi azad edeceğiz.
Zihnimizdeki itici güç. Hangi duygu taleplerimizin önüne geçiyorsa benzer olanları hayatımıza çekmemize nedenler oluyordu.
Nerede, kimlerle, nasıl senaryo içinde olduğumuza ve her birinin, bir birine bağlı olması hayatımızı yönlendirmemize bizi iten güçtür. Olacak olaylarla beslendiğimizden, bize çocukluğumuzu unutturacak o gücü iptal etmeliymişiz. Olmasını dilemediğimiz hayatın senaryolarında mağdur olmuş küçük bir çocuk varsa, “mutlu olmanın nasıl bir his olduğunu bilmezse, mutlu olabilirmi?”
Hangi zamanın anılarıyla donanılı olduğunu sadece sen bilirsin. Her birimizin en iyi kendini bilmesi ve içindeki küçük çocuğun sevgisizmi, mutsuz mu olduğunu bilerek nelerin onu tetiklediğini, üzdüğünü, kırdığını anımsadıkça teşekkür edip iptal etmesi gerekir.
Çevremizde birileri bize eğer çocukluğumuzu anımsatıyorsa ve sürekli karşımıza benzer olaylar çıkıyorsa, kendi içimizde değiştirmemiz gereken kalıplarımız olduğunun habercisidir.
Farkında olmadan edilen bir söz, atılacak adımlarda toplumun ön yargıları, eleştirileri ile olmak dahi, içimizdeki duygumuza ilaç gibi gelecek.
Nedeni, geçmişte yarım kalmış ve eşleştirilmeyi bekleyen zor anların artık olmadığına inandırmak içindir. Geçmiş geride kaldı ve bitti, ama bugün içimizdeki küçük çocuğa teşekkür ederek özür dilediğimiz o an, içsel, duygusal tüm travmaların önünde dim diik duruşumuzu göstermeye başlaydık demektir. Önemli olan sana yapılmasından hoşlanmadığını sende bir başkasına yapmamaktır. Nefsine hakim oldun mu hakimiyetinin kontrolü elinde olmaya başlar. Duygusal travmaların kökeninde gezindikçe asi, isyankar olmak yerine yaradılışımdan bugüne kadar hangi yaşam zaman veya mekanlardan üzerime taşıdığım bu yüklerin bana ait olmamasıdır kabul etmiyorum kendimden özür dilerim ve teşekkür ederim diyebilmek bilincimizde yer almış korku tohumlarını iptal etmeye yarar.
Hayatı anlamak, yaşarken duygularımızda istemediklerimizi yoklarken bizi geçmişe götürmesi acıdır. Anılar zihnimizi kurcaladıkça bırakamadıklarımızla yaşadığımızdan mutsuz oluruz. Beklentilere cevap aradıkça olmama nedenleri ta derinlerdeymiş meğer. Taleplerin gerçeğe dönüşmemesinden dileklerimizin gerçek olmamasından sorumlu olan geçmişte eksik olan yaşamımızdaki döngülerimizdir.
Yansıyan her şey seni geçmişine götürüyorken O’ an, oradasın…
Böylece, “bu düşünceler, bu yaşam bana ait değildir” demek illa yaşasak dahi kabullenmediğinizden zihninizde anı olarak kalacak.
Mutlu olmak istiyor ama mutsuzsak, o’nu geçmişle tamamlayıcı olmalıyız. Geçmişi bugüne taşıdıkça eşleştirdiklerimizden ders alarak olgunlaşır ve yaşam yolumuzu şifalandırabiliriz.
1- affedilmeyi bekleyen bireylerden başla. Olaylar zincirinden kopyalanmış dna ların hücrelerine işleyişlerinden arınmayı seç. Kimse için değil kendin için yaşamanın nasıl güzel bir his olabileceğini bilecek bunu yapmak gerekir.

Çukluğuma olan sevgimin mutluluğa dönüşebilmesini bilmem gerekirdi, öylede oldu.

NUMEROLOG:
Mujde Şener

16.7.2019
53/17/8

YENİ BAKIŞ GAZETESİ 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

KENDİN OLMA SANATI

KENDİNİ OLMA SANATI: SANA VERİLEN EN GÜZEL HEDİYE Bir sabah uyandığında aynada kendine bakıp "Ben kimim?" diye sordun mu hiç? Y...