ZAMAN
İYİLEŞTİRİCİDİR.
Zamanın
iyileştirici özelliği olduğunu düşünebiliriz. Bu nedenden
dolayı yirmi otuz yıl önce yaşanmış bir olayın çok önce
olması, üzerimizde hiç bir etkisi olmadığını da düşünebiliriz.
Ama ne yazık ki tepkisel zihin açısından “çok önce” sözcüğü
şimdi ile aynıdır. Bilinçaltımızdaki kayıtların çoğu
bilinçsizce alındığından farkında bile olmadan hayatımıza
işlerler. Böylece var olan hayatın kuralları olarak bizi kontrol
altında tutan kayıtlarla ömrümüzün sonuna kadar yaşarken,
benzer olaylarıda yaşarız. Çok önceki yaşanmışlıklar bizimle
birlikte gelişir. Sürekli benzer cümlelerin ağzımızdan çıkması,
ve o sözlerin anımsatmış olduğu bir duygunun derinlerdeki yeri
ta çocukluğumuzdan gelmektedir. Esasta, temelinde olmuş derin
inançların alt yapısı Anne ve babanın genetik kodlarından, anne
karnında yaşanmış duyguların hücrelerimize kaydedilmesinden ve
DNA larımıza işlenirken kaderimiz olarak yaşarız ta ki biz
farkedinceye kadar bu böyle devam eder.
Neden ve ya
niçinlerimize yönelirken, her bir kayıtların yaşam amacımızı
belirleyen kayıtlardan dolayı olduğunu biliyorum.
Yaşanmış, olmuş
ve bitmiş bir olayın perde arkasındaki nedeni, gelişi ve
yerleşimi nedensiz değildir.
Bilinçsizce,
bilinçaltımıza işlenerek proglamlandığından. Yaşamak
durumunda kaldığımız her an, her saniyelerimizin daha çok
önemine sahip olduk mu, çevreden gelen seslere duyarlılığımız,
farkındalığımızla, bu olayı neden yaptığımızın
derinlerdeki sebebini çözmeye başlarız.
Iki dudağımızın
arasından çıkan sözler aslında birer şifredir. Fiziksel,
zihinsel, ruhsal, duygusal her birinin bir birini tamamlayarak
beslediğini bilirken, her şeyi olan bir insanın halen neden mutsuz
olduğunu anlamakta güçlük çekerken “ben onun yerinde olsam bu
şekilde yaparım “der kendimizi onun yaşantısında hayal ederiz.
Bu bir talep mi? Tercih mi? Yoksa bilinçaltındaki bilinçsizliğinin
kurbanı mı?
Ya da yoksul bir
insanın, hiç bir şeyi olmayan birinin mutluluğunu sorgularız…
aslında, her şeyi olmuş yada olmamış iki kişinin arasındaki
eksikleri ile fazlalıklarını eşleştirdikçe ortaya kişisel
tercihler çıkar. Ben sen değilim sen de ben değilim. Farklı
yaşamlardan topladıklarımızla kendimize ait olmayan düşüncelerin
kodlarının himayesinde kalmak en büyük acıdır. Kendimiz olmanın
yolu bizi rahatsız eden olaylarda kendimizi soyutlamaktır.
Sağlıkta,
başarıda, hastalıkta, sevgi, aşkta, birlik içerisinde olmuş
karışık zihinle ne istediğini bilip bilmemek arasındaki
düşünceleri kişinin kendini yokladıkça anıları, anımsadıkları
geçmişinden gelen yaşanmışlıklar, kodlar, frekanslar vb...bir
çok zamanın karmik neticelerini toplama, biriktirme özelliklerini
taşırız. Yeni formüllerle farklı farklındalık kazandığımız
zaman geleceğimizi nasıl olumlu güzel ve kaliteli hale
getirebileceğimizi. Bundan böyle ne yaparsak kendimize, çevremize,
topluma faydalı olabileceğimizi keşfederiz.
Bilgi: kelime
hazinelerimizdeki bankamızdaki verilere baktıkça, o kadar çok
kendi gelenlerle şekillendirdiğimiz yaşantımıza çeki düzen
verme zamanı geldi.
Gerekli gereksiz hiç
bir şeyi taşımıyoruz belkide, ancak olumsuzluğa dönüşerek
hayatımızı olumsuz etkileyerek duygularımızı zorlayan
kayıtlardan kurtulmamızın yolu, onu farketmek, kabullenmek ve
değiştirmektir.
“Iptal” sözcüğü
zihninde nasıl yer etmişse ve butona basıp “delete” yaparak
silebiliyorsak, bilinçaltımızdaki kelimeleri bilinçsizce
kullandıklarımızı kontrol altında tutmanın yolu: onu beslemek
yerine altındaki nedenleri alıp teşekkür etmektir. Bugüne kadar
sana ait olmayan verileri kullanıp artık değiştirme zamanı geldi
diye düşünüyorsal. Alışkanlığını bağımlılıklarından
bırakmaya gönüllü isen ve seni olumsuz rahatsız ediyorken
fiziksel, sinirlerinin alabora olmuş frekanslarının düşüşlerinden
başarısızlığa nedne olmuş isen
1- Enerji
frekansını düşürecek nedenlerden uzak durmalısın.
2- yapmak
istediklerinden seni alıkoyacak korku, endişe, evham, vb.. her bir
nedenin kökenine gitmeye gönüllü ol!.
a) sabırlı
olacaksın. b) değişimden korkmayacaksın...
(Hiç bir şey için
geç kalmadığımızı, anımsadıkça, kayıtlardan istemediklerimi
silmek, yaşamını olumsuz etkileyen verileri bırakmanın zor
olmadığını gördükçe daha fazlasını isteyeceksin. )
Bize acı veren
olaylarda, fiziksel, zihinsel, ruhsal, duygusal var olmuş
farkındalığımıza daha derinlerden bakıp mercek altında
inceledikmi, “daha başka” neler olabileceğini gözlemleyerek
keşfettiğimiz kendimize çeki düzen verelim.
Örneğin: “Zordur”
kelimesi sana sende hangi duygunu tetikliyor, seni hangi zamanda
yolculuğu yaptırıyor. Kendini nasıl hissediyorsun? Zor dur
diyerek zamanı ertelemekten se onu deşifre ettikçe kökenine
temeline gitmeyi seçelim.
Olumlu cümleler her
zaman önümüzü açar, zor olan kelime oldu mu engel teşkil eder.
Tek başına bile olsa ilerlemeni zorlar.
Daha nice güzel
keyifli yarınlara…
NUMEROLOJİS:
Müjde Şener
12.7.2019
49/11/2
YENİ DÜZEN GAZETESİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder