DÜŞÜNCELERİN
SİHİRİNDİR
Ne düşündüğün,
istediğin ve talepde bulunduğun her minik zerrenin tek sahibisin.
Yaratırken ne
yaşayacağını bilerek geleceğini daha iyi gözlemleme olasılığı
sağlarsın. Yaşadıkların ise, hiç biri bugün nedensiz değildir.
Her bir nedene
sebebiyet verdiğini biliyormusun?
Geçmişini
yokladıkça ardındaki kaynağa ulaşmak zor mu?
İleri, geri gidip
gelen düşüncelerin arasında kaç kez durup düşünürsün?
Bilipte ona göre
geçmişi deşifre etmeye başlayacağın “inançlarınla,
kalıplarınla silkelenmeye koyulursun” ama, hiç bir zaman
değiştiremediklerinin ardında durmaman gerektiğini öğrenerek
silkelersin kendini.
Daha sonrası
kendini bilerek geleceğine yatırımında emin adımlarınla
ilerlemeye başlarsın.
(Ben önce kendimle
silkelendikçe “bu ben değilim” demeye başladıktan sonra
değişmeye karar verdiğim an değiştim. Kimse beni bana
anlatamazken kendi içimdeki düşüncelerimi eleştirmeye başlamama
neden olan çevremden gelen duygularımı acıtanlar oldu.
Aklımın her bir
düşünce zincirlerinden gelip geçerken, halen bugün geçiyorum ve
bundan şu an çok mutluyum. O zamanlar asi, isyankar, mutsuz,
muhalefet, kibirli, inat biriydim.
Önceleri şimdiki
gibi değildim. “kendini zavallı, aciz, hiç birşey bilmeyen,
yetersiz, ayakları üzerinde duramayan, başkaları için hayatı
yaratarak yaşarken kendini umutmuş biriydim.” Eskiler içimi
acıtırken her içine girdiğim yerden çıkışım uzun ve
meşakatli oluyordu. Inanmak istemedikçe içimdeki dünyam ile
mücadele ediyordum. Bir yanım “inanma” derken diğer yanım
“evet öyle” desede baskın karakter çıkan olumsuz yönlerim
di.
Ben kimim dedikçe
arayışa giriyor, bulamadıkça gözlerimden boşalan yaşlarım
boğazımı tıkıyordu. Sanki dikenli sarmaşığa sarılmış bir
his ile kekelmeye başlardım. Kendimle mücadeleye girdiğim zaman
yarattıklarımı temizlemekle bugün uğraşıyorum.
Ani uyanışlarım
“artık yeter” dediğim zaman başlar. Ve kendime gelmem,
olayların bir de farklı yönünden deşifre edebildiğim an, ani ve
hızlı değişimi sağlamaya koyuldum…)
İçimdeki ben ile
kavga ederken ruhsal olarak karmaşık halde her şeye sahip olmak
isterken kaybolmuştum. Bir işi tam yapmadan başka bir işe geçmek
gibi…
Her şeyden azar
azar bende var olanı keşfetmek zevkliydi oysa. Her silkelenişimle,
uyanışlarımda yoklanılmam, farklı bir kimlik bulmam çocuklar
gibi eğlendiriyordu beni. Böylece her bir nedenin sebebi,
alışkanlıklarım, bağımlılıklarımdır diyerek korku
kontrolcülüğümün ardındaki zamana yolculuğumla birlikte
sahiplendiğim, her şeyin hiç bir şeyim olduğuna inandırmıştım
kendimi. Bu benim kendime gelmeme neden oldu.
Düşünceleriniz
Sihirindir.
Seni yönlendiren
ve olacak dediğin an olmasına neden olduğun yaratımınlasın.
Gelecek nasıl geliyor üzerimize sanıyorsun. Hiç biri nedensiz
gelişmez. Istediklerini elde etme potansiyelin varken içindeki
düşüncelerin, duygularınla ve icraatınız, bazen bir birini
tutmaz.
“Olacak,
tamamdır, gidecek, gelecek bak göresin….” gibi
değerlendirmelere oldum olası savunmacı oldum. Kimsenin karmasına
girmemek için mücadele ederken, ağzımdaki cümlelerimi dolambaçlı
olarak ordan oraya esneterek anlatmaya çalışırdım. Halen daha bu
alışkanlığımın bende olduğunun farkındayım. (Kısa kes ve
çabuk anlat detayları bırak diyorum kendi kendime). Hiç kimsenin
kalbi kırılmasın., Ya istediği olmaz diye üzülürse, ya kalbi
kırılırsa derdim hep.
Geleceği ön görmek
ve gelecekten haberler vermek insana neden bu kadar ürkütücü
gelsin ki. Ben Medyum muyum? Bu yasağın kaynağını ortaya koyan
kimdir?
Konuşma
özgürlüğümü kısıtlayan ne olabilirdi? Her ne sebep olmuşsa
bırakmaya ve özgürleştirmeye niyet ediyorum. Artıklar yok!
Sahip olduğum her
zerremin hayrıma olduğuna inanıyorum. Elindeki verilerini
toplayarak sana ait olana sahip çıkarsan engellerini kendi
yarattığın şekilde kaldırmaya başlarsın.
“Var ise vardır,
yok ise yoktur” diyerek olabilecek olanın önüne engel koymam
gerekir diyebilirmisin? Kim isterse olsun, savunmacı ruh halimle
kafamın içindeki seslerin beni nereye doğru taşıdığını veya
nasıllarımla kendime çeki düzen verebileceğimi inadımla
sakındım.
Aklımla bir olmak
gerekir demekki. Saklı olanı ortaya çıkartmaya niteyliyim. Bende
var olan yeteneğimi kullanmayı seçiyorsam. Sende seçeceksin
anlamında değildir. Kendi içimizdeki her bir zerrenin sahibi
kendinden başkası olamaz. Sahip olduğumuz kendimize ait olan her
şeyin yönetiminden biz sorumluyuz.
Geleceğe açılan
kapılarımın ötesindeki hikayenin anlatımı var olanın değişmesi
ile harekete geçebilir. Örneğin yorumlarken olumsuz bir nedene
olumlu bakış açıları ile nasıl hediyelendirebilirsin?
Farkındalık ve
icraa etmek. Iyimserlik okulundan yola çıkarak kelimelerin dilinden
algıya dönüşmesi ve “sanatcı ruhunla” güzelleştirmek
gerekirmiş.
Her bir nedene birde
kulp takmak yerine onu alıp en iyi yere süleyerek koyup bakış
açımıza güzellikler aşılamaya devam edelim.
Hediyelendirdiğimiz
sadece yansıttığımız kişiler değildir. Buna kendimize de
katkısı olacağına inanarak görüp yarattığımız her bir
yoruma ilaveten farklı açıları katarak gözlemleyelim.
Zamanı geldimi
gerçek dışı hediyelendirmelerin ardından kopup kopup yerine
ilave edeceklerimiz en önemli araç olacak.
NUMEROLOG:
Müjde Şener
27.9.2019
66/12/3
YENİ BAKIŞ GAZETESİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder