GELECEĞİN
GEÇMİŞİNİN İŞARETLERİDİR.
( BUGÜNÜME
TEŞEKKÜR EDERİM)
Kimse göründüğü
gibi değildir. Hiç bir şey gerçek değildir.
Hangi açıdan
hayatına ve olaylara bakarsan bak. Zamanı geldimi çevrendeki
kişilerin dahi değişimi ile sözlerindeki iğneleyici ve keskin
cümlelerin gerçek değişmesi gereken kişiyi işaret eder. O kişi
SENSİN.
GÜN GELİR DEVRAN
DÖNER. Kimin ne olacağını kimsemiz bilemeyiz. Düşmez kalkmaz
bir Allah’tır derler.
Herkes beni ne
sanıyor bilmiyorum ancak sözlerin veya düşüncelerin arasından
kendimi çekip çıkartarak olmak istemediğim hiç bir şeye ev
sahiliği yapmamayı öğrendim (Sende öğren). Kimin içten veya
yapmacık olduğunu biliyoruz diyemeyiz. Geçmişinde sende birine
istemediğin bir şey yapmışsın. Bugün de o kişi sana yapmıştır
veya yapıyordur.
Herşeyim karşılığı
mutlaka olacaktır ama iyi ama kötü.
Kısacık
hayatımızda ne çok şeyler sığdırarak yaşıyoruz. Kimlerin
bize ne kadar katkısı olmuşsa bizim de o kadar olabileceğimizi
düşünürüz. Oysa hangi açıdan olaylara, kişilere veya
şahıslara nasıl bakarsan bak. Öz’de, genetik’te ve ruhsal
olarak kendine çeki düzen vermenin verdiği çoşku ile sadece
kendinsin eğlenen.
Çevrendeki
kişilerin senle ilgili ne düşündüğünü bilemezsin. Güzel bir
şeyler yaparsın ama kimse ayağa kalkarak seni alkışlamaz bunu
unutma. Içindeki o çoşku, heyecanını kendinle kutlaman
gerekecek. Hayatını kendinle paylaşarak zamanını kazanacaksın.
Geçmiş zamanımızda isyankarlıklarımız niyeydi veya neden olur?
Kimsem yok, ben yalnızım, beni sevmez, param yok, değersizim,
güçsüzüm, başaramazsam, vs… gibi olumsuz yargılarla açlık,
kıtlık yaratarak zayıf karaktere ev sahipliği yapıyor oluruz.
O’ Zamanı geride
bırakıyoruz. Geleceğimize yeni bir ben yaratarak ilerlerliyor
olmak eminim ki keyiflidir denemek gerekir. Ben denemeyi seçiyorum
ve buna inanarak adımlarımı atmaya başladım bile. İlişkiler en
zor ama bir o kadar da eğitici ve güçlü öğretmenimizdir.
Kırılması gereken geçmişten gelen kalıplarımızla sınanıyoruz
sürekli. Içsel olarak hücrelerinin hareketliliği ile
silkelendikçe inadına imkansızlığa meydan okumayı sevmeye
başlarız.
Geçmişimde ettiğim
sözlerim bugün içimi dağlıyor. Bunu ben “nasıl oldu da
yarattım” diye düşündükçe, o zamana beni götüren anılarımla
silkelenmeye başlamıştım. Hiç bir şeyin nedensiz olduğu gibi
her şeyin bir sebebi olduğunu öğrendim. O zamanlar var olan ve
içimi dağlayan her birinin bir birine bağlantısı ve çoğalarak
farklı farklı senaryolara beni taşıyacağını bilememiştim.
Bugün yaşamama
neden olan ve bu gücümle tanışmaya başladığım andan itibaren
aklımda, zihnimde, duygularımda boğazımı düğümlüyorken
çevremdeki insanların sözerini işittikçe irkiliyor, uyanıyorum.
O zamanki ben ve
yansıyan tavırların benzer oluşunu görüyorum. Ama, takılmadan
sadece gülünüp geçildiğini sansalarda öyle olmuyormuş
maalesef. Geçmişte kimin için her ne düşünürsek katlanarak
geri gelişine tanıklık ederken nedenler devreye girer.
Ben yaşadım, sen
yaşama!..
Hayatın hangi
zamanlardan bugüne taşındığını bilmeye gerek yok, zaten onu
sana anımsatanlarla yaşıyorsun. Sende var olanın yansımları ile
yankısı şiddetine göre değişir. “Acı mı, feryat mı, keder
mi, hüsran mı, vs…” hiç biri bize ait olmayan ve bu
hayatımızda önümüze engel olarak yaratıldığına göre buna
bilinçli ve farkındalıklı olmamız gerekir.
Saklı olan ve
hislerimizdeki her birinin deşifre edilişleri ile silkelendiğimiz
o ana kadar ki duygularımızın kilitlerini zorlayarak açmaya
çalışırız. Kimin için hangi açıdan olaylara bakmaya başlarsak
başlayalım zamanı kontrol altında tutarak birikimlerimizi ifşa
edebiliriz.
Yarım kalan ve
birilerin deşifre edişleri ile harekete geçen olaylarda
kimliklerimizi değerli tutabiliriz. Sana yapılmasını
istemediklerini sende başkalarına yapmayacaksın. Her yönden
hayatın yansımalarından derslerimizi alıp bir üst sınıfa
geçermişiz gibi değerlendirebilirsiniz mesela. Harekete geçen
zihin, algı, anlamlar önce silkelenmene neden olurken içindeki
“kin, nefret ve öfkenin temizlenmesi gerekir.” Dışardan bakan
herkesin gözünde sen hep farklısın ama değişik yorumlarla
algılanılabilirsinde. Kim olursa olsun, ne denirse denilsin
teşekkür et. Sen olman gereken kişi ol ve buna engel olanlara
karşı dim dik dur. Hiç kimsenin umurunda dahi olmayacak belkide
ancak saklı kalmış duyguların açığa çıkmasındaki rollerin
gelişi ile silkelenmeye devam ederken birilerin kurbanı
olmamalıyız. Mesela: eskiden öyleydi buydu, şuydu gibi… elbette
eskiler istenilmeyen oldumu bizleri rahat bırakmayacak.
Duygularımızda o zamanın acısını hissederek hareket edebiliriz.
Sindirim
sistemimizdeki karın ağrısı ile yaşamayı reddediyorum. Sağlıklı
bir insan olmanın formülleri ise beni mutsuz eden olaylardan
kendimi sakınmaktır. Olmasını istediğine odaklan ve yapmak
istediklerini yap. Yanlış olan zihnindeki kalıplarındır.
Kimsenin seni onore etmesine değil senin elini vijdanına koyupta
rahat, huzurlu ve mutlu oluşuna bak.
Zamanın gelişi her
gün iyiliğindir. Sana geçmişinden bir parça anımsattıkça
teşekkür et. Yeni gibi görünsede birilerin hayatının her
dönemlerinden kendine gelmene etken olacak. Iyi ve güzel
işaretlerdir bunlar. Kendini sev!
NUMEROLOG:Müjde Şener
24.9.2019
63/18/9
HABERAL KIBRISLI GAZETESİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder