MEYVELER GİBİ
ZAMANI GELDİMİ OLGUNLAŞIRIZ.
İnsanları şaşırtan
olaylar arasında silkelendikçe kendine gelirsin. Ama en önemliside
kendini silkeledikçe ardındakilerin eteklerine dökülüşünden
hiç bir şeyin sebepsiz olmadığını anlarsın. Çevreden
başlayarak birikimlerinin üzerine inşa ettiklerini yıkıp
yaratımını iptal edinceye kadar hafiften başlayarak şiddetli
tepkilerle deşifre edilmeyi bekleyen kalıplarınla karşılaşmaya
başlarsın.
Etrafınızda olup
biten nedenlerin, olayların nasıl geliştiğinden ziyade, duyguları
tetikleyen ve kendindekini duygularınla tepki koymaya başlarsın.
Nasıl reaksiyon
gösterdiğine bakmadan, hayatına şekil verdiğin an, farklı bir
kimlik içinde olduğunu anlarsın.
Istem dışı kendi
gelenlerle seçimlerin arasında kodların içinden kendini bulursun.
Oysa, bu sana ait
olmayanlardır. “bu bana ait değildir” deriz. Her bir zerrenin
takipcisi iken bırakamadıkların, alışkanlıklarındır.
Bağımlılığa dönüşürken o olmazsa hayat hiç bir şeydir diye
düşündürten olaylar arasında başka bir hikayeye sarılırsın.
Böylece, yansıyanlara tepkili olur, bırakamadıklarını deşifre
edip te içindeki duygusal namelerin yarattıklarından başka,
farklı bir hikayen ile yeniden başlarsın.
Zamanı kontrol
eden, seni içinde tutan biriktirdiklerinle sınanmak, silkelenmen,
deşifre etmeni bekleyenlerin ardında tuttuklarınlasın.
Özgürleşmesi gerekenleri nerede bırakırsan orada durağanlıktan
kendini çekip çıkartabilmen hayrınadır.
Hislerinle kendini
aramak, bulmak ve yaptığın tercihlerinde “istediklerine odaklı”
olmak hayat kurtarır. Nedeni ise: enerjinin nerede kimler tarafından
çalındığını keşfetmen, kendi dünyanın hakimiyetinde olmayı
başarman ve kimseye dreksyonu teslim etmemeyi bildikçe
öğrendiklerinden kendine çeki düzen vermeye başlarsın. Zamanı
yakalamak, etkilendiklerinden kendini soyutlayabilmen öz kimliğine
girmene etken olur. Böylece ruhsal olan maskenin ardındaki tablonda
her yaptıklarının da artısı ile dengede kalmaya başlarsın.
Hiç bir şeyin
nedensiz olmamasına alışırken, kaldıramayacağın yüklerle
karşılaşmazsın. Tümden var olan, olması gerekenler ve
birikimlerindeki hazinelerini yeniden yapılandırmak, deşifre
edilmeyi bekleyen ve özgürleştikçe rahat nefes alıp vermeni
kolaylaştıracak farklı hikayelere yönelebileceksin
Ancak, kimseye nasıl
oldu demeden bildiklerinin ne kadarı o olayla ilgilidir diye düşün.
Şanslıyız ve her
bir zerreciklerimizle kendi dünyamıza çeki düzen veririz.
İnançlarımızın bizi sürüklediğini, geçmişe götüreceğine
anlam veremeyiz. Bilinmeyenliğe doğru kim nereden nasıl bilebilir
diye düşünmek gerekir.
Sevgi ile
beslendiğimiz doğrudur. En önemli derslerimizdir ve en zor
deneyimlerimizdir. Var iken yokmuş gibi bakamayız. Yok iken nasıl
var olduğunu anlayamayız. Saklı veya gizmli olan olması gereken
birden fazla farklı detaylara göre düşünmeye bizi zorlayan çekim
gücümüzleyiz.
Sadakat, değer,
özverili olaylara yaklaştıkça insanlara sırtımızdan
bıçaklanacakmışız hissi ile başka başka senaryolara ev
sahipliği yaptığımızı anlarız. Güveni nerede kaybettik.
Sevgisizliği nerede yok ettik. Hangi yaşam zaman veya mekanlardan
kendimizi bugünün içinde yok etmişsek yeniden keşfetmek ve nasıl
faydalı olabileceğimizi sorgularız. Hareketlerimizin deşifre
edilişi ile seçimlerimize göre tutsak olduklarımızı yudum yudum
özümsediğimiz hayatı sonrasında nefes alamayacak kadar
düğümlerin oluşumu ile çözümlere odaklı kalmaya başlarız ve
başardıkça bir kapı daha açar yeni bir içsel donanımlarımızla
öz değer, güven, güç ile karşı karşıya kalırız.
Bugün bize göre
ilginç ve gerçek bir hikaye dinledim. Hayatın anlamlı anlamsız
oyunları içerisindeki düşüncelerle bize güzel dilekleri
tutmamıza neden olan derslerle silkeleniriz.
2004 yılında
Endonezya da tisunamiden Babasını kaybeden genç kızın dramlı
hayat yolculuğu kendini ülkemize kadar getirdi. Şanslı olduğumuzu
anlayabilmek için illa olumsuz bir şeylerin mi olması gerekir.
Henüz onyed yaşlarındaydı o felaketin olduğu gün ise evde
değildi. Annesini arar ve gece gelmeyeceğini söyler. Ertesi günü
ise felaketin olması ile ailesini bulmak için yollara düşer. Iki
gün boyunca herkesle dağa doğru kaçarken ailesinide ararken ardı
ardına sahnelenen felaketlerle dramalar yaşanır. Dört kişilik
ailesinden henüz babasının izini bulamadıkları gibi Anne ve
kardeşinin ruhsal psikolojik destek aldıklarını söylüyorken
gözleri dolup boşalırken ailesine katkı olabilmek için
imkansızlıkları zorlayıp çalışmak, para kazanmak ister.
Üniversite hayatı O zamandan sonra biter ve kendini farklı bir
yaşam çizgisinde bulur. O dönemlerde okuyabilmek için biryandan
da çalışıyordu.
Geçmiş oldu vede
bitti diye düşünebilirsiniz. Hayatı anlatan dünya ve içindeki
her bir yaşamla derslerimizi alırken olgun bir meyve gibiyiz. Her
birimizin hayatında inişler, çıkışlarla çeki düzen vermeye
başlarız.
NUMEROLOG
Müjde Şener
56/11/2
HABERAL KIBRISLI GAZETESİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder