EMEK VEREREK
ÜRETİLEN HER ŞEYİN DEĞERİ, KENDİ DEĞERİNİ SANA
YANSITANDIR...
Kendimi bildiğim
zamandan bugüne kim olduğumu hep arayıp durdum. Eminim sizde benim
gibi kendini arayanlardansınız. Bu dünyaya neden geldiğimizi,
niçin geldiğimizi ve daha bir çok nedenlerimizle kendi içimizdeki
dünyamızla, gerçek dünya arasındaki bağı anlamaya, algılamaya
çalışırız kim bilir… kısacası “evren ile dünya”:)
Anlık öfkeniz,
yada içinizden gülüp geçerken cümleleri salıp
savurabilirsinizde. Olumlu düşünüp aklımızın bir kenarında
tutulması gereken bir şeylerin oluşunu sizde doğru bir gün, ay,
yılın içinde bir yerlerde doğruluğunu zamanı gelince
farkedeceksiniz.
Kimse neden bu işi
yaptığını veya neden yapmak için ısrar ettiğini yada niçin
kendi işini gücünü bırakıp başka işlerle uğraşamaya
çalışılması akıl sıra erdirilemez.
Herşeyden önce,
önemli kimliğini farkedip, ifşa edilişi ile içimizde yatan o
çoşkunun kimden ve nerden gelişini keşfetmemiz gerekmez mi?
Hayatta en büyük
güç: “sevgi” ile yaptığınız her şeyle birlikte “sabır”
gerektirir ve ardında bu satırları okumamak için dirençlerinizle
savunmaya girebilirsiniz.
Yinede her şeye
rağmen sevdiğimiz işle uğraşarak hayallerimize giden yolda doğru
olduğuna inanıyorken “dur” demeden ilerlemenin keyfini ben
yaşayanlardanım.
Doğru olduğuna
inandığımız herkesle çıktığımız hayat yolculuğunda önce
kendimiz için sonrada dünya ve evren için katkılarımızı
verdikçe almaya başlarız. Sabır, sevgi, şefkat, değer ve önem
illa bir yerlerden sonra kendi yaşam yollarımıza yansıtılmaya
başlayacak. Yansımaya başladı bile!..
Her şeyin olması
gerektiği doğru zamanı vardır. Herkes gibi bir birimizden
alınması gereken derslerimiz gibi, en “zoru fakat, en önemli
dersleri almak üzere programlıyız.
Bunu “katkı”
olarak düşünün. Bu bizde, geçmişimizden aşılanan kodlar,
inançların, tabularımızın formatları ile donanımlarımızın
farkında ve bilincinde oldukmu anlamını o zaman daha iyi
algılarız.
Hayatı
kolaylaştırmak varken neden geçmişimde zoru seçtiğimi merak
ediyorsunuzdur.
“El emeği, göz
nuru” olan her şeye karşı apayrı bir merakım hep olmuştu.
Gördüğüm her şeyden “nasıl geri dönüşüm yapabilirim”
diye sorguluyordum. Ya da “bundan başka neler türetebilirim”
derdim.
Kimse bana bunu
öğretmemişti mesela: Bir butiğe gittiğimiz zaman ayni kıyafetten
varsa almazdım. Başkasındada giydiğim kıyafetin aynisi varsa
giymezdim, sevmiyordum. Halen daha öyle dürtüler bende zaman zaman
ortaya çıkıyor.
Neden diye
sorduklarında cevabım hazır dı. “Ben farklıyım” derdim.
“Herkesle ayni kıyafeti giymem” diye diretirdim ve böylece
büyük annem istediğim kıyafeti hayalimdeki modeli kendim çizer o
da dikerdi. Çocuk yaşımdan başlayan Yoktan var etmek, olmayana
hayat vermek, yeniden yaratmanın keşfindeydim hep ve sanatın
önemini değerinin paha biçilmez oluşunun harcanan zaman, emek,
sabrın, özverinin, en önemlisi de severek icra etmenin nasıl bir
his olduğunu biliyorum. Büyün annem bir yandan bana üretebilmenin
becerimin en büyük katkısını sağlamıştı. “Gel sarılayım
seveyim seni bir” derken iki kolunu kocaman açar ve sevgiyle,
şefkatle sarıldığı zaman karış karış ölçümü alırdı.
Dikmiş olduğu kıyafetleri severek giydiğim zamanlar yüzündeki
mutluluğunu şimdi daha iyi anlıyorum. Çok mutlu olduğunu hep
dile getiriyor, herkese anlatıyordu (Başkaların beğenisini
kazanmanın verdiği mutluluk anlatılmaz yaşanır).
Küçücük
dünyamızda zihnimizde algılarken yaratmanın ve o nu hayata
geçirmek, teşhir ederken sanat severlerle buluşturmak, çevremizde
çoğlabileceğini hayal etmemiz çok mu zor?
Maalesef küçük
adamızda öyle zor ki!
Sanat severin çok
oluşu sadece sözlerde kalmış. Dünkü bugünkü ben biz olmadık.
Geçmiş ile bugünü bir birine bağlamaya kalktıkmı, modern
çağda, teknolojinin çoğalışı ile sanatcılar, üreten herkesin
emeğinin önemsizliği gösterilmekte. “hazır alırım, uğraşmam
zamanım da bana kalır” diyenler topluluğu ile sınavdayız.
Bu satırlar
ardından içsel olarak tebesüm etmem beni kendimle sınıyor.
(Sanatcılar Çarşısı Mağusada bir ilk ve her birimizin kendi
mesleği dışında hobi olarak başlanılan üretim ile eğleniyor,
keyif alıp bir araya gelip daha başka nasıl katkı olabileceğimizi
tartışıyoruz.) Amaç: üreten herkesein kendine katkısını
sağlayabilmektir. Ilk başlarda “insanlar neden gelmez,
katılmıyor” diye sorgulamaya başladığımızda her ağızdan
negatif bir cümle çıktı. Bugün için ise hiç önemi
olmayanlardır…
Nedenlerimizi artık
bırakıp eğlenmeye geçtik. Doğru olan yerdeyiz ve doğruluğu ile
mücadelemize devam ederken sanatın ve sanat severlerin günden güne
çoğalması ise, zihinlerimizi negatif olan her şeyden terbiye
etmekten geçer… ben değil biz diye düşünmeye sizi davet
ediyorum. Bunu nasıl yapabiliriz? Kendine güvenen, dirençlerinden
ve bariyerlerinden kurtulmaya niyet eden herkesin emeği harcanılan
kendine olan yolculuğundan yoksun kalmaması için bekleriz. Doğru
olduğuna inanan kişilerle çıktığımız bu yolda her yaşamımızın
yolları, benzer formüllerle tam ve bütün olur. İlgilenilmiyorsa
diye düşünülüyorsa demek oluyor ki gerçekte gerçek
sahiplerinin henüz çıkmamasıdır…
Sanat sever
kişilerin görücüsüne sunmanın ne kadar zor oluğunu artık ben
biliyorum. Sanat=Sabır ister. Emek ister, özveri ister ve sevgi
gerektirir. Her taşı bir bir üzerine koyarak dokunan duvar
gibidir. His gerektirir. Neşe ve çoşku oldumu amaçlarımız
hedeflediklerimizle tam ve bütün olur.
“Her koşulda
sanatını kendin icra ediyorsan, her yönden yaşamında
sabırlılığınla sınanıyorken kendini yoklanır bulursun.”
Sen kimse değilsin.
Sen herşeyden önemlisi özel, değerli ve kendi kişiliğinle
tamamlayıcı olacağın dünyanın içinde kimliğini arayansın.
Katkı koyduğun
kadarıdır aldığın emek.
Küçük
dokunuşlarla büyük mutluluk yaratmanın verdiğin değer ve
öneminle dokuduklarınla kazanan ol!
Özel oluşun,
kendi ayrıcalığının önemini kazandırır. Ellerine yüreğine,
emeğine sağlık denildimi dünyalara sahip olduğunu sanırsın.
Dünyanın her
yerinde en değerli, en önemli ve en özel olanın yansıtmış
olduğu, illa seni daha değerli yapacak. Katkı olup katkı almanı
hızlandırdıkça maddi ve manevi gücünün artılarını toplamaya
başlarsın.
NUMEROLOG:Müjde Şener
28.10.2019
HABERAL KIBRISLI GAZETESİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder