KİM OLURSAN OL ÖNCE "BEN" OL! SONRA "BİZ" OLMAYA BAŞLA...
Kendimi bildiğim
zamandan bugüne kim olduğumu hep arayıp durdum. Eminim sizde benim
gibi kendini arayanlardansınız. Bu dünyaya neden geldiğimizi,
niçin geldiğimizi ve daha bir çok nedenlerimizle kendi içimizdeki
dünyan ile gerçek dünya arasındaki bağı anlamaya, algılamaya
çalışırız kim bilir… kısacası “evren ile dünya”:)
Okudukça saçma
gibi gelen düşüncelerede kapılarak direnecek olsanız dahi yinede
olsun, ben devam edeym.
Anlık öfkeniz,
yada içinizden gülüp geçerken cümleleri salıp savurabilirsiniz
belkide. Olumlu düşünüp aklımızın bir kenarında tutulması
gereken bir şeylerin oluşunu sizde doğru bir gün, ay, yılın
içinde bir yerlerde doğruluğunu farkedeceksiniz bakalım ne zaman.
Böylece, kimsenin neden bu işi yaptığını veya neden yapmak
için ısrar ettiğini yada niçin kendi işini gücünü bırakıp
başka işlerle uğraşamaya çalışılması akıl sıra
erdirilemez. Herşeyden önce önemliliğini farkedip kimliklerin
ifşa edilişi ile içimizde yatan o çoşkunun kimden ve nerden
gelişini keşfetmemiz gerekmez mi? Hayatta en büyük güç: “sevgi”
ile yaptığınız her şeyle birlikte “sabır” gerektirir, ve
ardında bu satırları okumamak için dirençlerinizle savunmaya
girebilirsiniz.
Hatta muhalefet
tavırlarınızla sebepler, nedenlerinizi veya bahanelerinizi dahi
aklınızdan geçirebilirsiniz. Yinede her şeye rağmen sevdiğimiz
işle uğraşarak hayallerimize giden yolda doğru olduğuna
inanıyorken “dur” demeden ilerlemenin keyfini ben
yaşayanlardanım.
Her şeyin başlangıç
ve bitiş zamanı vardır! Sonuna kadar yazıyı okumadan “sonra”
deyip belkide yarıda bırakacaksınız. Biliyormusunuz hiç önemli
değil. Doğru olduğuna inandığım herkesle çıktığımız hayat
yolculuğunda önce kendimiz için sonrada dünya ve evren için
katkılarımızı verdikçe almaya başlarız. Sabır, sevgi, şefkat,
değer ve önem illa bir yerlerden sonra kendi yaşam yollarımıza
yansıtılmaya başlayacak. Evet, yansımaya başladı bile!..
Her şeyin olması
gerektiği bir zamanı vardır ve eğer bu satırlar sizin karşınıza
çıkmış ise, elbetteki okumanız içindir ve kendinizi buna
zorlamalısınız. Emin olun ki bu satırlardan alacağınız
dersleriniz ile mesajınız vardır.
“Keşke bende
sizden bu satırların altında duygu ve düşüncelerinize ait bir
mesaj alabilsem” de günün sonunda sizdende bana bir katkı
gelse:)
Bilmiyorum! Ama,
sizde benim gibi bu düşüncelere sahipseniz sabırlı olup biraz
daha gayret edip okumanızı tavsiye ederim.
Herkes gibi
hepimizin bir birimizden alınması gereken dersleri vardır. En zor
fakat, en önemli dersleri almak üzere programlıyız. Bunu “katkı”
olarak düşünün. Bu bizde, geçmişimizden aşılanan kodlar,
inançların, tabularımızın formatları ile donanımlarımızın
farkında ve bilincinde olundumu anlamını o zaman daha iyi
algılarız.
Herkes gibi yaşamak,
hayatı kolaylaştırmak varken neden geçmişimde zoru seçtiğimi
merak ediyorsunuzdur.
“El emeği, göz
nuru” olan her şeye karşı apayrı bir merakım hep olmuştu.
Gördüğüm her şeyden “nasıl geri dönüşüm yapabilirim”
diye sorguluyordum. Ya da “bundan başka neler türetebilirim”
derdim.
Kimse bana bunu
öğretmemişti mesela: Bir butiğe gittiğimiz zaman ayni kıyafetten
varsa almazdım. Başkasındada giydiğim kıyafetin aynisi varsa
giymezdim, sevmiyordum. Halen daha öyle dürtüler bende zaman zaman
ortaya çıkıyor.
Neden diye
sorduklarında cevabım hazır dı. “Ben farklıyım” derdim.
“Herkesle ayni kıyafeti giymem” diye diretirdim ve böylece
büyük annem istediğim kıyafeti hayalimdeki modeli kendim çizer o
da dikerdi. Çocuk yaşımdan başlayan Yoktan var etmek, olmayana
hayat vermek, yeniden yaratmanın keşfindeydim hep ve sanatın
önemini değerinin paha biçilmez oluşunun harcanan zaman, emek,
sabrın, özverinin, en önemlisi de severek icra etmenin nasıl bir
his olduğunu biliyorum. Büyün annem bir yandan da bana
üretebilmenin becerimin en büyük katkısını sağlamıştı. Gel
sarılayım seveyim seni bir derken iki kolunu kocaman açar ve
sevgiyle, şefkatle sarıldığı zaman karış karış ölçümü
alırdı. Dikmiş olduğu kıyafetleri severek giydiğim zamanlar
yüzündeki mutluluğunu şimdi daha iyi anlıyorum. Çok mutlu
olduğunu hep dile getirirdir (Başkaların beğenisini kazanmanın
verdiği mutluluk anlatılmaz yaşanır).
Küçücük
dünyamızda zihnimizde algılarken yaratmanın ve o nu hayata
geçirmek, teşhir ederken sanat severlerle buluşturmak, çevremizde
çoğlabileceğini hayal etmemiz çok mu zor?
Maalesef bizim
adamızda öyle zor ki!
Sanat severin çok
oluşu sadece sözlerde kalmış. Dünkü bugünkü ben biz olmadık.
Geçmiş ile bugünü bir birine bağlamaya kalktıkmı, modern
çağda, teknolojinin çoğalışı ile sanatcılar, üreten herkesin
emeğinin önemsizliği gösterilmekte. “hazır alırım, uğraşmam
zamanım da bana kalır” diyenler topluluğu ile sınavdayız. Bu
satırlar ardından içsel olarak tebesüm etmem beni kendimle
sınıyor. (Sanatcılar Çarşısı Mağusada bir ilk ve her
birimizin kendi mesleği dışında hobi olarak başlanılan üretim
ile eğleniyor, keyif alıp bir araya gelip daha başka nasıl katkı
olabileceğimizi tartışıyoruz.) Amaç: üreten herkesein kendine
katkısını sağlayabilmektir. Ilk başlarda insanlar neden gelmez
diye sorgulamaya başladığımızda her ağızdan negatif bir cümle
çıktı. Bugün ise hiç önemi olmayan…
Nedenlerimizi artık
bırakıp eğlenmeye geçtik. Doğru olan yerdeyiz ve doğruluğu ile
mücadelemize devam ederken sanatın ve sanat severlerin günden güne
çoğalması ise, zihinlerimizi negatif olan her şeyden terbiye
etmekten geçer… ben değil biz diye düşünmeye sizi davet
ediyorum. Bunu nasıl yapabiliriz? Kendine güvenen, dirençlerinden
ve bariyerlerinden kurtulmaya niyet eden herkesin emeği harcanılan
kendine olan yolculuğundan yoksun kalmaması için bekleriz. Doğru
olduğuna inanan kişilerle çıktığımız bu yolda her yaşamımızın
yolları, benzer formüllerle tam ve bütün olur. İlgilenilmiyorsa
diye düşünülüyorsa demek oluyor ki gerçekte gerçek
sahiplerinin henüz çıkmamasıdır…
Bu benim düşünce
felsefem.
Siz sanat sever
kişilerin görücüsüne sunmanın ne kadar zor oluğunu artık ben
biliyorum. Sanat=Sabır ister. Emek ister, özveri ister ve sevgi
gerektirir. Her taşı bir bir üzerine koyarak dokunan duvar
gibidir. His gerektirir. Neşe ve çoşku oldumu amaçlarımız
hedeflediklerimizle tam ve bütün olur.
“Her koşulda
sanatını kendin icra ediyorsan, her yönden yaşamında
sabırlılığınla sınanıyorken kendini yoklanır bulursun.”
Sen kimse değilsin.
Sen herşeyden önemlisi özel, değerli ve kendi kişiliğinle
tamamlayıcı olacağın dünyanın içinde kimliğini arayansın.
Ne verirsek onu
alabileceğimize göre, gerçek alıcılarının, sahiplerinin
görücülüğüne çıkmalarını sağlayan en iyi reklam aracımız
insanoğluna çok büyük görevler düşer.
1-Katkı koyduğun
kadarıdır aldığın emek.
2- küçük
dokunuşlarla büyük mutluluk yaratmanın ve bunu verdiğin değer
öneminle dokuduklarınla kazanan ol!
3- Kişiye özel
oluşunu, sende kendi ayrıcalığını, önemini kazandırır.
Ellerine yüreğine, emeğine sağlık denildimi dünyalar bizim
olur.
Dünyanın her
yerinde en değerli, en önemli ve en özel olanın yansıtmış
olduğu özellik illa seni daha çok değerli yapacak. Paha biçilmez
olmaya, katkı olup katkı almanı hızlandırdıkça maddi ve manevi
gücünün artılarını toplamaya başlarsın.
Her şey para mı?
Emek, değer, sevgi,
zamanın ucuz mu?
Günümüzde emeğe
değer verilemediğinden saygı gösterilmemesinden şikayet edildiği
gibi dünyanın her yerinde her türlü sanat ve sanatcıların
kendini göstermesi muhteşem ve bunu yaparlarken gösterilen ilgi
maneviyat paradan daha değerlidir o an. Böylece üretmeye devam
ettikçe hep daha iyisi için mücadelelerinde kazançları
katlanarak artacaktır.
Küçük farkındalık
ile kendi değerine güven katmaya hatta, olmak istediğinin dışında
gösteren inançlarınla yenilendiğini farkedeceksin...
Başlarken sanatın
veya sanatcının kimliği, sıfatının farkı sizi neden
korkutuyor?
“Ben sanatcı
değilim” dersin. Oysa bizler dünyaya geldiğimiz andan, en
değerli varlıklar olarak, özel kimliklerimizle hayata sarılırız.
Sanacı bir dünyada sanata olan aşkımızla kimliğimizi görmeyi
deneyimlememiz gerçekte sebepler zincirlerimizden kurtuldukça
irdelenmeyi bekleyen kalıplarımızı deşifre etmeye
başlayabiliriz.
“Ben bu dünyaya
ait değilim” dediğimi anımsadım bir anda.
“Neden ben herkes
gibi olayım” diye düşünen bir yapım vardı hep. Kimse gibi
olmamak için herkesin tersinde hareketlerim, davranışlarım,
tavırlarım, alışkanlılarımın inadına gitmeme, kuralları
koyanların tersinde davranışlarımın olmasından dolayı yaramaz
çocuk oldum.
Ben kimim? Neden bu
dünyaya geldim diye düşünmeme beni yönlendiren etrafımdaki
insanların monoton, tek düze yaşamları gözüme takıldıkça ben
onlar gibi değilim der uzaklaşırdım.
Hiç nedenlerinizi
düşündünüz mü?
Bence düşünmeye
başlayın ben sen değilim sende ben değilsin. Yarış atı hiç
değiliz. O yapar bende yaparım modundan çıktığımız zaman
sınıflandırdığımız kimliklerimizin ardında mutluluk ve
mutsuzluk oyunlarımızı deşifre ettikçe imkansız olanı
yaratabilme sanatımızın gerçek kimliklerimizi ifşa ettikçe
anlamaya, algılamaya ve şifalanmaya başlarız.
Sanatı zanaat yapan
insanoğlunun kendisidir.
Müjde Şener
Numerolog
27.10.2019
67/13/4
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder