MUTLU OLDUĞUN HER
YER SANA AİT OLANDIR…
Her gün yeni
farkındalığa uyandığımız doğrudur. Nedenler, zihnimizi
kemirdikçe etrafımıza şöyle bir bakmanın zamanı geldi
sinyalleri, illa bir şekilde ortaya çıkacaktır.
Kimse için
değişmediğimize göre kendimize gelmenin farklı bir çeşidide
yansıma nedenleri ile gelişen ve sonuçlara götüren zincirleme
ulanan minik artcılardır.
Artı ve eksi
kutuplaşmalarımızla silkelenmek demek, amaçsız ilelediğimiz bu
yaşam yolundan kendimize dur sinyalleri ve değiş formatının
atılmasıdır. Bilinçaltımızda geçmişe dair her nasıl
yaratılmış, tıkanıklıklar varsa onlara imkan vermemizin
uyarılarıdır. Hiç bir şey bize ait değildir. “bu bana ait
değildir”.
Insanlar ve
lişkilerimizde: kimlerle nasıl bir dialog içerisinde olduğumuz
kendimizle alakalıdır. Ilişkilendirdiğimiz her bir nedenlere
sebepleri de ilave ettikmi, deşifre edilmeyi bekleyen onca geçmişin
birikimleri ile sınanmaya başlarmışız.
Ayak bağı olan
aslında kendimiziz... Kimseden bir beklentiye girmeden çözülmesi
gereken düğümlerimizleyiz.
“Neden ben bu
kadar rahatım” sorusu gündemde ve ben kendi içimde yaşanılan
hiç bir şeyi sorun hale dönüştürmeden kendi üzerime almam
gerekenleri toplar, tutar ve pirinçten taşları ayıklarcasına
temizlemeye odaklıyım”.
Insanların
kimileri: bildiği gerçek doğrularından sakınmadan karşısındaki
kişiye empoze ettiği gerçek dışı algısını aşılamaya
çalışır.
Aman dikkat!
Kimsenin hikayesi,
duygu, düşünce ve hislerine maruz kalmayın derim. Aksi halde
istemeden edilen her söze ev sahipliği yapmaya başlarsınız.
Sevmek veya
sevilmek: “Ben kimsenin hayat sınavından kalmasını dilemem,
istemem hatta tercihlerim arasında hiç olamadı olamazda.”
Insanlar ve
ilişkileri en zor sınavımızdır ve gelelim rahatlılığıma:
Takılmadan hayatı
hayallerimle eşelemeyi severim. Fervi davranışlarım olabilir.
Haklı iken haksız da olabilirim. Haksız iken haklı da oluruz
zaman zaman. Her ne isterse olsun özür dilemeyi severim.
Savunma mekanizmamı
frenlemem gereksede, içimdeki duygularım her ne ise o, her zaman
benimle ilerleyen güçlü iletişim faturamdır.
“Zamanın
birinde, her nerede ne zaman nasıl bir etki ile tepkiye maruz
kalmışsam bırakmaya, hatta beni zorlayan endişelerimden kendimi
azad etmeye gönüllüyüm” diye bilme cesaretime güveniyorum.
Seviyorum çünkü
bu bedenim sadece ama sadece bana aittir. Ruhsal alemlerden gelen bir
güç, enerji, veya sinerjilerin arasından sivrilebilmem zamanımı
almış olsa bile. Eğer bugün bir şeyler yada birileri beni
tetiklemişse durmam gerektiğini anladığım yerde durmayı
öğrendim. “Kimseye hak ettiğinden fazla değer vermeyeceksin...
Hak edilen her ne ise haklılık haksızlık politikasına dahi
girmeyeceksin... Sen zenginsen bende zenginim. Sen fakirsen bende
fakirim… amaç nedir bilirmisiniz?
Hayallerimize açılan
kapıdan birlikte hareket edebilmektir. Insanlar ve ilişkilerimizin
en başından itibaren oynadığımız yaşam oyunumuz senaryonun
küçük bir sahnesinden aldığımız alıntılardan ibarettir ve
derslerimizle deşifre edilmeyi bekleyen hücrelerimize aşılanan
geçmişten gelen kodlarlayız.
Zamanı yokladıkmı,
sanki daha dün gibi şimdimizde yaşadıklarımızla silkeleniyoruz.
Iyi bir geleceğe açacağımız kapılar ardından hikayemizi yeni
baştan başlatarak yaşayabiliriz. Iyi insanlarla, doğru frekansta
olduğumuz kişilerle ve hep daha iyi neticeler getirecek güzel
değerli olanlarla olmanın verdiği mutluluk kazancımızdır.
Mutluluğa giden yol
mutlu olan insanlarla olabilmektir. Her şeyden herkeste azar azar
vardır. Kimse kendinidekinin bilincinde veya farkında olmasa bile,
buna neden olan çevremizleyiz. “Iyiki oldu, iyiki uyandım ve
iyiki farkındalığım arttı” demek varken sorunlara problemle
cevap vermek niye?
Kimileri iyi bir
açıdan hayata bakmayı reddederken, istem dışı sistemin dışında
sadece gözlemci olmaya aday olur. “Izle ve hayatın nasıl olması
gerektiğini gör!” demek biraz zararlıdır elbette. Çünkü,
buna karar vermiş bir kişinin duyguları, bunları duymaya hazır
değildir.
Sindirim
sistemindeki inançlarına inat oluşu ile, kimyasının deşifre
edilmesinden haz alamayan, tutarlı ama dengesiz olmuş tavırları
ile silkelendikçe itici gücü sadece kendini disgalifiye eder.
Bu kendimize
gelmemiz için bir uyanış olacak. Hatta silkelendikçe arasından
kendimizi çekip çıkartabileceğiz.
Zaman hiç bir
şekilde seni’de beni’de bizleri’de olmak istemediğimiz yere
taşımaz. Hatta istenilmeyen yerde barınamayız bile.
Sistem: yaşamımızın
yasalarıdır ve buna uyum sağlayabilirsen bilinçle algın ve
hislerin arasında kendini zamana uyarlamaya başlarsın.
Iyi bir gelecek, her
birimizin hayatında hayallerinde olmasını tercih ettiğidir.
Kimsemiz dört
dörtlük bir hayat yaşamdan gelmez. Her ne kadarda parası olsa,
zengin olmuş olsa bile onun bir şeye ihtiyacı yoktur diye
düşünülmesi yanlıştır. Hepimiz insanız ve her birimizin kendi
içindeki eksiklikleri ile sınanmaya mahkum olur.
Dışardan bakıp
görmek istediğin gibiyim aslında ve teşekkür edrim. Dışardan
bakılıp görünmek istediğin gibisin sende ve nasıl göründüğüne
tüm bariyerlerini indirerek görmeye çalış kendine teşekkür et.
Nerede kimlerle nasıl mutlu isen sen orada kal! Çünkü, senin
yerin o an için orasıdır teşekkür ederim...
NUMEROLOG:Müjde Şener
7.10.2019
47/11/2
HABERAL KIBRISLI GAZETESİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder