12 Kasım 2019 Salı

SEVGİ İÇİNDEKİ ÇOCUKTUR


SEVGİ İÇİNDEKİ ÇOCUKTUR.

Gelmiş geçmiş zaman içerisinde dünyanın bir ülkesinde çok güzel bir kız çocuğu yaşarmış. Ailesinin ikinci çocuğu idi. Hayatın getirdiklerinden bir habersiz yaşarken çevresindeki olayların dahi algısında olmadan iç güdüsel olarak var olana ihtiyacı olmuştu hep. Tek aradığı bir sevgi yumağı, sıcak bir kucak, gülen bir yüz neşe, çoşkuydu” oysa, dünyaya gelrken saf sevgisini baltalayan en büyük sınavı olacağını tahmin bile edemezdi.
“Yaradılıştan bugüne kimlere ne yapmışsak, bir gün gelir kapını çalarken anımsamazsın nedenlerini.” Yaşarken yarattıklarını anlamana yardımcı olan duygularındır sana. Yaratırken gelecekte yaşayacaklarının aynisi ile donanımlıymışız aslında.
Yaşamak isteyipte yaşayamadığımız çocukluğumuzdan hazfımızda kalan anılarımızın bizi derin yaralara götürmesine tahamülümüz yoktur. Sarılmayı bekleyen kalp acımızı sevgiye hasret kalmış geçmişimizde yoklarken bizi kim bilir hangi anılarımıza taşıyacak diye düşünmek dahi istemeyiz.

Derin yaralarımız, istem dışı oluşurken buna neden olan geçmişimizdeki küçük bir söz, iki kelimedir belkide veya düşüncelerimizdeki algılarımızla duyularımızın hapsettikleridir de diyebiliriz. Onun’da üzerine inşa ettiğimiz geleceğimizin ne kadar sağlam olabileceğidir bir düşünsenize. Tüm yaşamımızı kim yönetiyor?
“Sevgisiz büyümüş bir bebek sürekli azarlayan bir baba, kucağına almak istemeyen bir anne…” her nedenin altındaki sebepleri kurcalarken bakalım neler çıkacaktı, “duymak, görmek, işitmek istemediğimiz.” Hafızalarımızda kalan sadece istenilmeme, reddedilme, kabul edilememe, azarlanmalar, itilip kakılmamız vb… bir çok hafızamızı zorlayarak kilitleri kırmamızı bekleyen anılar... Ama , hepsi olumsuz kayıtlarımız olanlardır.

Geçmişine gerek var mı bugüne taşımaya? Bazen farkında bile olmazsın bugüne kadar gelirken şimdik yaşadıklarının benzer nedenleri ile mutsuz, kavga, stres içinde direnmiş fiziksel, zihinsel, ruhsal ve duygusal kimliklerinle oluşunu. Bir de sanırsınki çevrendeki kimliklerin enerjileri ile çatışıyorken kendini bulduğunda hissettiğin gerilim, stresin sana ait olmadığı halde çıkışlarının arasında boğuşmalarına tanıklık edersin. “ben böyle değilim ama beni bu şekile getiren senin tavrındır” dersin.
Hayatın acımasız tarafı ile yüzleşirken “bu seçim bize ait değildir” oysa. Atalarımızın bizlere kodladıkları kendi bildikleri ile doğrularıdır…

Amaçlar: Yolumuzu bulabilmemize katkıdırlar. Böylece bir hikayemiz başlarken ardından daha başka hikayelerin içerisinde sarmaşık çiçekleri gibi dolanıp duracak her noktadan yeniden başlayıp kök salıp yoluna hiç durmadan devam edecek, doğru olduğuna inandığı yaşamı başlatmış olacaktı.
Her var olanın geleceğimize kadar işleneceğini kimse düşünemez, belkide saçmalık derken sınırlandırdığınız yaşamınızda sadece kendi ekseninizde var olanlarla, her şeyinizle dönüp duracaksınız. Kabullendikçe cevabını anlamsız kılıp içinizdeki kapalı olan duygunuza işleyişinde
“ben mutluyum, ben seviyor ve seviliyorum. Geçmişim bugünüm ile sevgimle sarmalanıyor ve ben iyileştirici gücümü sevgimle alıp kabul ediyorum” gibi değerlendirmelerimizin en güzel haliyle donanımlarına sahip çıkmaya başlarsınız… Bu arzu ve taleplerin senin gerçeğin mi?

Duygularımızı tetikleyenlerden uzaklaşırken başka bir dünya arayışında oluruz. Herkese her şeyimizi anlatamayız “güven” ilişkilerimizin ardından kendiliğinden oluşur. Sebeplerimiz zincirleme ulandıkça anlamsız kılarak incinmiş duygularımıza kodlanmış, aşılanmış her şeyin üzerine inşa ettiklerimiz gelecek zamanın kendisinden başka bir şey değildir.

Hiç uğraşmadan, yorulmadan sadece sihirli değnek dokunsun diye hedeflerinize doğru o adımı atamayanlardanmısınız?

Açelyanın, geçmişinde unuttuğu çocukluğuna inmek. Ta derinlerden yüzeye çıkılmasına müsade etmeyen tarafı ile daha ne kadar direnebilecekti!
Bugün olmasını dilemediği, arzu etmediği bir çok nedenlerinin geçmişindeki çocukluğunda çözülmeyi bekleyenin içindeydi.
Farklı açıdan olaylara bakabilmek, Onun ozamanında kaldığını ve bugün hayatında kendine verilen ikinci bir şansın oluşunun, anahtarının kullanım kılavuzuydu.

Her değerin değişimindeki dengelerin bir birini tamamlama süreci kimyasının ta diplerin içindeki dipsiz kuyudan nasıl çekip çıkartabileceği düşünceleriyleydi.. Gelmiş ile gelecek daha nice yarınlara uyanırken iyikilerimiz çoğalarak bize yansısın.

NUMEROLOG:Müjde Şener

13.11.2019
54/18/9

HABERAL KIBRISLI GAZETESİ 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

KENDİN OLMA SANATI

KENDİNİ OLMA SANATI: SANA VERİLEN EN GÜZEL HEDİYE Bir sabah uyandığında aynada kendine bakıp "Ben kimim?" diye sordun mu hiç? Y...