GÜLSÜN YÜZLER
Dünyama gülen bir
kalple geldim. Onun üzerine aşılanan kodlarla olumlu olumsuz her
bir nedenleri içimde barındıran başka bir dünya oluşturuyordum.
Anlamlaştırılan kodların her birinin bir biri ile özdeşleşmesi,
hatta bir biri ile uyumlanmasına alışmış ve ona bağımlı
kalmıştım.
Öz kimliğimi
unuttuğumu sanıyordum ama öyle olmuyor maalesef o hep orada
uyanışın doğru zamanını bekliyor. Gerçek hayatımın hangisi
olduğunu aynaya yüzümü gösterdiğim gibi bana geri yansımasını
beklerken öyle olmuyormuştu meğer. Hislerimin duyguya dönüşümü
ile beni kendi içimde hikayelerimi yaratmama katkısı olacaktı.
Aynaya bakıp kendimi gözlemleme şansımın olacağına
inanmıyordum. Hiçlik veya kurban psikolojimin beni yoktan var
edebileceğim pozisyonuma taşıması kadar endişemi gizlemedim. Ilk
günden gördüklerimi gelecekte ayak izlerimiz olur. Hep birilerin
izini takip edip dururuz. Bize ait olmayan her şeye takılıp
yolumuzu aramış olmamız bizi gerizekalı etmiyordu elbette.
O’gün, o’ zaman
bunu bu şekilde düşünenlerin kendilerince düşünceleri oluyordu
ancak. Kelimelere yeterli düşüncemi katmadan içinde boğulan biri
olmak istemeyiz.
Hayat zincirleme bir
birine ulanırken tekerrür eder. Kimi zaman çekeriz, kimi zaman ise
iteriz.
Sakla zamanı gelir
derdi eskierimiz. Öz’den geleni tetikleyebilir mi? Var olanın
bize nasıl bir his vereceğini bilmeden aklımızın ve mantığın
bilinci ile yoklanılmayı bekleriz. Küçük bir dokunuş ile
değişen hayatımıza nasıl katkı koyabilirimin izlerine bu kez
takıntılı kalmış arayışa giriyordum.
Tamamlanması
gereken beni bana bağlayan eksiklerimi yoklamam oldu.
Benzer benzeri
aramaya gerek yok!
Her birinin kendi
eksenimizde olduğunu anladığım zaman kişisel düşüncelerimizin
harekete geçişini ve farkedip ona göre davrnışlarıma çeki
düzen veriyordum.
Bir çok kendi
gelen hikayelerime katkısı olan benden başka beni bana anlatan
yansımalarımdı. Içimdeki o ses! O güç her ne ise o biliyordum
ki benimle olmam gerektiği yerde nasıl durması gerektiğini de
bilendir.
Her şeyin toplama,
biriktirme ve yansıtma özelliklerimiz ile kilidi içerden kırıpta
dışardakine dur demek veya buyur içeriye gir emrini kullanırız.
Hayatın aynalama yansımalarından ibaret olmasına ne demek
gerekir.
1- Basamak: bir
birinin aynisi olmasakta bir birimize katkımızın da sonsuz
olmadığıdır.
2- Basamak. yeterli
olanı alıp ihtiyacımız oluncaya kadar onu taşıyabileceğimizdir.
Var iken yok edilen
öz değerlerimiz: gülümseyen kalbimin üzerine başkaların
anlamlarının yüklenişi, değerlerimin tezat kuruluşlarına
ihtiyaç duyup kabullendiğimiz de, anlamamız uzun sandığımı
yıllarımıza neden olur. Ancak, tüm yaşanmışlığın
meyvelerinden almam gereken derslerim, tecrübelerim yeter dediğim
yerde ona “dur” diyebildiğim yerdir. Her birinin önemi ve
değerime değer katması bana gösterilen sevgidir… Nasıl bakıp
hangi açımızla olayları nasıl değerlendirdiğimizin bilincinde
olmak, “olanın değişmesinin başlangıcıdır”.
Hikayelerimizde olumlu olumsuz her yargı eleştiriler mevcuttur ama,
her birinden alma verme enerjimizle önce kendimizi silkeler,
ardından toparlar ve akabince ne anlama geldiğinden derslerimizi
çıkartırız.
Sebep ne? sensin...
Gülen kalbimin
değişmesine neden olmuşum. Bilmeden, her seçimlerimde attığım
adımlarımla kendime en büyük haksızlığı etmişim meğer. Ama
o haksızlığı alıp ta sorun etmemeyi öğrendim. Eski kimliğimin
yeni kimliğim ile beni kendime getirebileceğini zaman içinde
algılarken hayatın tümden benimle ahenkli olmasına da izin
vermeye başlamıştım. Tüm bu yaşama uyumlu olmamı sağlayan
yansımalardan çıkartacağım hikayelerim olacaktı. Beni kiminle
nerede kimlerle nasıl veya nedenlerimle hangi bakış açımdan
olaylara bakmam gerekeni gözlemleme şansı veren zaman oldu.
Olgunlaşırken toprak elementinin benimle gücünü farkettim. Her
birinin benden sana giden gelen hislerimdeki birikimlerimle sürekli
toprağı eşeleyen yapım oldu. Altını eşeledikçe kendimi aradım
yokladım ve birikimlerimin bna ait olup olmadıklarını anlamaya
çalışırken “var ise hepsi bana aittir” diye düşünmeye
başladım. Aklım ve mantığım öyle dedikçe uyanışa geçiyordum
ve diğer yönden bakınca tüm yaşamın mucizevi bir şekilde
yansımalarımla yankısını hissettiriyordu.
Hayat Amacıma giden
yollarmda her şeyin en iyisi en güzeli olurken deneyimlediklerimden
dersimi alıp “artık yeter” dediğim noktada “değişen ilginç
bakış açılarım en zor olanlarımın ardındakilerinin
güzelliklerim olduğunu bana hatırlattı”.
Doğru olan, kendi
deneyimlediklerimizdir. İnandıklarımdan başka bir şey değildi
bugün yaşadıklarım. Beni hayallrime yönlendiren yaşama teşekkür
etmem gerekirken tümden varlığımla olduğum her zamanıma minnet
duygumu anlamama katkısı olan yaşamıma yönelirken her nerede
kimlerle ne yaşamışsam, bana katkısı olmuş ise, olumlu olumsuz
beni incitmiş, duygularıma sıkıntı yaratarak yollarımın
değişimine kartkı koyanların hikayeme uyarlanıp toparlayan olmuş
rehberlerime hep minnet duygumu ifade etmek yersiz çünkü içimdeki
o his, küçük bir dokunuş ile seçimlerimde beni yalnız
bırakmayan yeter imkansız bir durumumda yol arkadaşım olan
zamanda yolculuğumun rehberleri ileyim.
Hayatıma yön veren
benden başka benimle seçimlerimi değerlendirerek o gün ay ve
yılların dökümünden başka bir gözle görmeme imkan sağlayan
güzelliklerim içimdeki his ile alt yapımdaki mücevher bilgilerim
oldu.
Iyiki değişimi
kabullendim ve iyikilerimle kendimi gözlemleme şansıma sahip
oldum. Bu benim kendime olan mucizem oldu.
Sebep veya nedeni
aramayı bıraktığın zaman sen kendi yolculuğuna çıkacaksın.
Sağlıklı insanın
en doğru kararından şaşmamalısı
Fiziksel olan her
rahatsızlık birinci adımınız olsun.
“Bir birimizin
aynısı olmasakta, bir birimizden alacağımızın katkısı
olacaktır. Kabullenmek, onaylamak, teşekkür etmek ve güle güle
diyebilmek gerekir…”
NUMEROLOG: Müjde Şener
2.1.2020
42/17/8
HABERAL KIBRISLI GAZETESİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder