Zamanı ne kadar
doğru kullandığımızı sorgulamak en zor detaylara kadar bizleri
kendi zihnimizden kopartarak vizyonumuzda gezinmeye başlar olmamız,
inançlarımızı yeniden hareketlendirdikçe yaratmak. Zanaatımızı
icra etmemiz ise, tıpkı “hayat yaşam sanatı” gibi tüm
yaşamımızda bizimle değişimlerimizle gelişir.
Her yerde her
şeyden her dokunun bir biri ile benzeşmeleri olurken, bilinçsizce
ağzımızdan dökülen sözler, cümleler, tekrarları ile bizi
kabuğumuza yönlendirir.
Yaşama
sebeplerimizi anlatan hikayemizi görmemiz ile direndiklerimizin
önümüzde siper alması nedendir? Bugüne kadar hiç
sorgulamışmıydınız? Zamanın içerisinde akışına göre
ilerlerken tüm bunlara sebep olan nedenlerimizi de yoklamaya başlar,
gelişen her olayla birlikte analiz ederek anlamaya çalışırız.
Ama tüm bu verilerimizin kendimizle alakalı olduğunu bize
anımsatan içsel, ruhsal, duygularımızdır.
Tümden geçmişimizi
irdelemek yerine inatcı tavır ve tutumumuzun kolayına kaçarak
reddettiğimiz senaryolar olmuştur. “Ben oynamam, ben bilmem”
derken. İşin aslı bu kaçışımızdır. Kolay sandıklarımız o
an “kestirme”den zamanımızı erteleyen olur.
İNSANLAR BENİ
MUTSUZ EDER… “bu sözler bana ait değildir” Söyleyen
danışanımın ağzından istemeden de çıksa ruhunun daralışı,
kelimelerine haikm olamayan “ego”sunun hükmeden olması ve,
sahiplenemediği fiziksel, zihinsel, duygusal, ruhsal tüm yaşamının
anahtarını teslim ettiği gerçeğini yansıtıyordu kendine.
Buna neden olan
neydi? Ardına saklandığı, o inancına bağımlı kaldığı
nedenini yaşamı boyunca sahip çıkması ile kurban pskolojisi
oldu. Ve, O’nun üzerine kurduğu yaşamını sergiliyordu.
Tüm geçmişini
geleceğe taşırken benzer şeylerle, hatta her gün için daha
fazlasını biriktirdikçe ilerliyordu aslında.
Tehlike çanları
kimin için çalıyor? Elbette kendinden başka kimsenin değildir.
ÇEVREMDEKİ HERKES
MUTLU!.. iyi ya! güzel olanın sana görünür olması farklı
açınla bakıp görmemize ve yansımalar ise bizlerin geri dönüşüm
parçasıdır.
“Kendimize dönüpte
ben herkes değilim ama onlar gibi olmamı engelleyen nedenin önümden
çekilmesini istiyorum, talep ediyorum, arzu ediyorum, emrediyorum”
diyerek kontrol dışı hikayelerimizin hükmeden olmasından farkına
vararak kurtulmak gerekir.
Danışanımın
sabırsız olması, olayların bir an evel olacaksa olması
gerktiğini ve sürekli başkaların dedikleri, yaptıkları ile
denge oluşturmaya çalışan alt yapısını deşifre edebilmemiz
için onun içerden kapılarını açabilmesi gerekiyordu. Ama, hiç
bir şey yapmadan, oturup beklerken o sihirli değneğin kendine
dokunarak “bir mucize” derken ayni yerde saymayacakmıydı?
“Nerede hareket
orada bereket” derler ve her insanın bir adım atarak geçmişin
yükümlülüklerini farkederek bırakmaya gönüllü olması
gerekiyordu ki hafifleyebilsin.
Bu kapının
içerden açılabileceği yerde sadece talep edip istemek ve
olmayınca doğru zaman gelmedi dememiz kaçışdır.
Bugün kendimiz için
ne kadarımızın bilincinde ve farkındayız?
Her şeyin yüzeysel
yaşar olmanızı ne kadar anlam veriyoruz ve bunun değişmesinde
kendimizdeki anahtarımızı doğru kullanalım:
EMEK VEREREK,
SABIRLI OLARAK, PES ETMEDEN DÜŞE KALKA DİM DİK AYAKTA DURMAYI
ÖĞRENEREK SADECE KENDİNİZ İÇİN BUNU BAŞARMANIZ GEREKİR. (
değişimimiz: kendimizden başkası için değildir.)
“DOĞRU ZAMAN
GELMEDİ HERHALDE…” Değişmemiz için doğru zaman arayışına
girmeyelim. Çünkü, doğru zaman şimdidir.
Düşündüğümüz
an gerçekleştirebileceğimiz andır. Her insan kendince fikir
sahibidir. Her olayın diğer yüzünden ve farklı açısından dile
getirerek anlatabilir yada görsel olarak bir şekilde rollerini
oynarken uyanış yaşarken farkedersiniz.
Saklı kalmış
duygumuzun düşlerimizden gelip giderken hayallerimizi süslemesi ve
ona ulaşmamızın zor olduğunu, olumlu, güzel olanın önüne
konulan dirençlerle dengelerinin bozulmaması gerekir.
Bu zihinle, algısı
ile dirençlerinin muhalefete dönüşür olması. Bir yerden sonra
durağan bir yaşama saplanıp kaldığımızı görebilirz.
Zamanımızı
karanlığa değil ışığa yönlendirebilmeliyiz.
Kimsenin yaşaması
gerekenlerin önünde durmayıp sadece kendimizi bize gösterecek
kadar sabrımızla değişmek (irayetimizi) sergilememiz gerekiyor.
Böylece, etkilerin ardından olumsuz yargı veya eleştirilerimizin
bize ait olmayan parçaları toplayarak zamanı yakalamamız kolay
olur.
Hiç bir şey
kendinizi yaşamanıza engel olmasın. Bu düşünceniz ile
çevrenizden size yansıyan olumlu veya olumsuz her nedenlerin
hükmedici olmamasını akışta ve kolaylıkla yaşama sevginiz ile
bakarak gördüklerinizden keyif alarak yaşama sıkı sıkıya
tutunmak eğlenceli olacaktır. Sahip olduklarımız en değerli
hazinelerimizdir her gün için onlara ilaveler koymak ve bir
birlerini besler olmaları ile zenginliğnizi elde etmeye
başlarsınız. Geleceğimize bırakabileceğimiz en güzel mirasımız
yaşam kalitemiz ile kendimizi ödüllendirdiklerimiz olsun.
“Ben sağlıklı,
sıhatli, huzurlu, mutlu, başarılı, zengin, sevgi ve aşk ileyim…”
NUMEROLOG: Müjde Şener
2.2.2020
26/17/8
HABERAL KIBRISLI GAZETESİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder