31 Ocak 2020 Cuma


HİÇBİR ŞEYİN
YAŞAMANIZI ENGELLEMESİNE İZİN VERMEYİN…

Zamanı ne kadar doğru kullandığımızı sorgulamak en zor detaylara kadar bizleri kendi zihnimizden kopartarak vizyonumuzda gezinmeye başlar olmamız, inançlarımızı yeniden hareketlendirdikçe yaratmak. Zanaatımızı icra etmemiz ise, tıpkı “hayat yaşam sanatı” gibi tüm yaşamımızda bizimle değişimlerimizle gelişir.

Her yerde her şeyden her dokunun bir biri ile benzeşmeleri olurken, bilinçsizce ağzımızdan dökülen sözler, cümleler, tekrarları ile bizi kabuğumuza yönlendirir.
Yaşama sebeplerimizi anlatan hikayemizi görmemiz ile direndiklerimizin önümüzde siper alması nedendir? Bugüne kadar hiç sorgulamışmıydınız? Zamanın içerisinde akışına göre ilerlerken tüm bunlara sebep olan nedenlerimizi de yoklamaya başlar, gelişen her olayla birlikte analiz ederek anlamaya çalışırız. Ama tüm bu verilerimizin kendimizle alakalı olduğunu bize anımsatan içsel, ruhsal, duygularımızdır.
Tümden geçmişimizi irdelemek yerine inatcı tavır ve tutumumuzun kolayına kaçarak reddettiğimiz senaryolar olmuştur. “Ben oynamam, ben bilmem” derken. İşin aslı bu kaçışımızdır. Kolay sandıklarımız o an “kestirme”den zamanımızı erteleyen olur.
İNSANLAR BENİ MUTSUZ EDER… “bu sözler bana ait değildir” Söyleyen danışanımın ağzından istemeden de çıksa ruhunun daralışı, kelimelerine haikm olamayan “ego”sunun hükmeden olması ve, sahiplenemediği fiziksel, zihinsel, duygusal, ruhsal tüm yaşamının anahtarını teslim ettiği gerçeğini yansıtıyordu kendine.
Buna neden olan neydi? Ardına saklandığı, o inancına bağımlı kaldığı nedenini yaşamı boyunca sahip çıkması ile kurban pskolojisi oldu. Ve, O’nun üzerine kurduğu yaşamını sergiliyordu.
Tüm geçmişini geleceğe taşırken benzer şeylerle, hatta her gün için daha fazlasını biriktirdikçe ilerliyordu aslında.
Tehlike çanları kimin için çalıyor? Elbette kendinden başka kimsenin değildir.
ÇEVREMDEKİ HERKES MUTLU!.. iyi ya! güzel olanın sana görünür olması farklı açınla bakıp görmemize ve yansımalar ise bizlerin geri dönüşüm parçasıdır.
“Kendimize dönüpte ben herkes değilim ama onlar gibi olmamı engelleyen nedenin önümden çekilmesini istiyorum, talep ediyorum, arzu ediyorum, emrediyorum” diyerek kontrol dışı hikayelerimizin hükmeden olmasından farkına vararak kurtulmak gerekir.
Danışanımın sabırsız olması, olayların bir an evel olacaksa olması gerktiğini ve sürekli başkaların dedikleri, yaptıkları ile denge oluşturmaya çalışan alt yapısını deşifre edebilmemiz için onun içerden kapılarını açabilmesi gerekiyordu. Ama, hiç bir şey yapmadan, oturup beklerken o sihirli değneğin kendine dokunarak “bir mucize” derken ayni yerde saymayacakmıydı?
“Nerede hareket orada bereket” derler ve her insanın bir adım atarak geçmişin yükümlülüklerini farkederek bırakmaya gönüllü olması gerekiyordu ki hafifleyebilsin.
Bu kapının içerden açılabileceği yerde sadece talep edip istemek ve olmayınca doğru zaman gelmedi dememiz kaçışdır.

Bugün kendimiz için ne kadarımızın bilincinde ve farkındayız?
Her şeyin yüzeysel yaşar olmanızı ne kadar anlam veriyoruz ve bunun değişmesinde kendimizdeki anahtarımızı doğru kullanalım:
EMEK VEREREK, SABIRLI OLARAK, PES ETMEDEN DÜŞE KALKA DİM DİK AYAKTA DURMAYI ÖĞRENEREK SADECE KENDİNİZ İÇİN BUNU BAŞARMANIZ GEREKİR. ( değişimimiz: kendimizden başkası için değildir.)

“DOĞRU ZAMAN GELMEDİ HERHALDE…” Değişmemiz için doğru zaman arayışına girmeyelim. Çünkü, doğru zaman şimdidir.
Düşündüğümüz an gerçekleştirebileceğimiz andır. Her insan kendince fikir sahibidir. Her olayın diğer yüzünden ve farklı açısından dile getirerek anlatabilir yada görsel olarak bir şekilde rollerini oynarken uyanış yaşarken farkedersiniz.
Saklı kalmış duygumuzun düşlerimizden gelip giderken hayallerimizi süslemesi ve ona ulaşmamızın zor olduğunu, olumlu, güzel olanın önüne konulan dirençlerle dengelerinin bozulmaması gerekir.
Bu zihinle, algısı ile dirençlerinin muhalefete dönüşür olması. Bir yerden sonra durağan bir yaşama saplanıp kaldığımızı görebilirz.

Zamanımızı karanlığa değil ışığa yönlendirebilmeliyiz.
Kimsenin yaşaması gerekenlerin önünde durmayıp sadece kendimizi bize gösterecek kadar sabrımızla değişmek (irayetimizi) sergilememiz gerekiyor. Böylece, etkilerin ardından olumsuz yargı veya eleştirilerimizin bize ait olmayan parçaları toplayarak zamanı yakalamamız kolay olur.
Hiç bir şey kendinizi yaşamanıza engel olmasın. Bu düşünceniz ile çevrenizden size yansıyan olumlu veya olumsuz her nedenlerin hükmedici olmamasını akışta ve kolaylıkla yaşama sevginiz ile bakarak gördüklerinizden keyif alarak yaşama sıkı sıkıya tutunmak eğlenceli olacaktır. Sahip olduklarımız en değerli hazinelerimizdir her gün için onlara ilaveler koymak ve bir birlerini besler olmaları ile zenginliğnizi elde etmeye başlarsınız. Geleceğimize bırakabileceğimiz en güzel mirasımız yaşam kalitemiz ile kendimizi ödüllendirdiklerimiz olsun.
“Ben sağlıklı, sıhatli, huzurlu, mutlu, başarılı, zengin, sevgi ve aşk ileyim…”

NUMEROLOG: Müjde Şener

2.2.2020
26/17/8

HABERAL KIBRISLI GAZETESİ 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

KENDİN OLMA SANATI

KENDİNİ OLMA SANATI: SANA VERİLEN EN GÜZEL HEDİYE Bir sabah uyandığında aynada kendine bakıp "Ben kimim?" diye sordun mu hiç? Y...