IŞIKTA SENİN, YOLCU DA SEN, REHBERİN DE
SENSİN...
Tüm
yaşamımızın
hediyelerini toplayarak Dünyamıza
gülümseyen kalple
geliriz.
Var olan her şeyimizin içinden kendimize alma, tutma, bırakma veya
verme enerjisi ile dengelemeye çaba sarf ederiz.
Neden
cabalamak durumundayız?
Akışta
olması gerektiği gibi, her şeyi alıp kabullenmek varken takılıp
ilerleyemediğimiz nedenlerimiz nedir?
Tüm
yaşama sıkı sıkıya sarılırken aslında var olanlara bağımlı
kalırmışız. Alışkanlıklarımıza inanırken sahip
olduklarımızın bize ait olduğunu sanarak bırakmak istemeyiz.
Onunda
üzerine aşılanan kodlarla olumlu olumsuz her nedenleri içimizde
barındıran ve
kendimize başka dünya oluştururken
anlamlaştırılan
nedenlerimizle,
yaşama sebeplerimize
takılıp ilerlemeye başlarız.
Yaşarken
kendimizi ne
kadar şanslı kılabiliyoruz ki,
İlla
birden fazla nedenlerin gün yüzüne çıkışı ile,
istemediklerimizin olmasında
canımız acıdıkca daha iyi değerlendirmeyi
öğreneceğiz öyle değil mi?
Hep
bir beklenti içerisinde kalıp birilerin değişimi başlatmasını
isteriz ve öylede
olur.
(Farklı
kimlikler arasında öncülük eden birilerin izlerini sürmek ve
sonrasında ona yetişmeye çalışmak ve rekabet içerisinde olmak
içgüdüsel gerçekleşirken tüm yaşama sıkı sıkıya sarılmanın
nasıl bir rota çizilmesi gerektiğini bize anlatan yansımalardır).
Farkında
olmadan Onun arkasına takılıp enerjisi içinde takipcisi oluruz.
Oysa, istemediğimiz bir olay, küçük bir
neden yaşamadan önlemini alabilmemiz
zormuş gibidir. Bu, kime göre, ona
göre gerçeğidir
ve öyle değerlendirilmiştir.
Günün sonunda
arındaki nedenlerin bugünkü yaşamını etkilediğindendir.
1-
Zoru görmeden
kolayı öğrenemeyiz...
2-Başımıza
bir şey gelmeden önlemini almak aklımıza gelmez mesela.
Hep
deriz “olmadan bir şeyi
olmuş gibi düşünüp yaratmayın”
diye. Nedeni ise: aklınızda
kötü olan takıntılar, kuruntular,
yargılarınız, eleştirilerinizin
zıddı olanı da
iyi düşüncelerinizi de
yaratabileceğinizdendir.
Her
şeyin bir kalemde yazılışı ile, istediklerimiz ile
istemediklerimizi yaratabilme gücümüz vardır. Bilinçaltı sen
ne ekersen onu biçersin.
Düşüncelerinizde
her nedene takılıp kalmanızın
sebebi de budur. Zamanla ben ne istersem o olur derken aklıma sadece
iyi şeyler geliyordu. Fakat meğersem istemediklerimin de
gerçekleşmesi ile acısı tatlısı ile her şeyin içerisindeki
çekim gücümle yarattığımdan olduğunu
anlayıncaya dek ağlarken gülen gülerken ağlayan kimliğimi
keşfetmiştim.
Küçük
bir neden olur ve
sebebe dönüşür.
Ardından
keşkelerimiz
başlamaz mı? Aynen
öyle. “Şimdiki aklım olsaydı
yapmazdım” deriz.
Vizyonumuzdan
gelip geçen her
düşüncelerimize
katkı koyan düşlediklerimizleyiz.
Ve, daha başka
yaratıcı gücümüzle
ifadelerimizin
kurbanı olabildiğimizi
farkettikçe dönüp geçmişimize
hesap sormaya başlarız.
Ancak, bu yargısız infazların arasında
boğuldukça çıkış yolu ararken
bizi
bilinçaltımıza
yönlendirecek.
Çünkü,
her şey orada ve ne ekersek neyi nasıl yaratırsak her şeyi ile
alıp kabullenen hazineden bahsediyorum. Sebeplerimizin zincirleri
arasında tek tek halkaları açıyor ve istediklerimizi,
istemediklerimizden ayrıştırarak yeniden yapılandırmaya
başlarız.
Tüm
geçmişimin hayat hikayemle örtüşmesinin tek sebebi bizlere
kendimizi anlatan
seçimlerimizdir.
Bir
düşle başlayan ve hayallerimizle süsledikçe düşüncelere
kodlanır. Alışkanlıklarımız ise inanca dönüşürken zaman
içinde bağımllığımız olur.
İstemediklerimize
alışkanlık edindikçe
vede bağımlı
oldukmu
kendimizi feragat etmeye başladık mı,
duygu, düşünceler, kelimeler, hislerimizin arasındaki
düellolarımızın nötür oluşundan ortaya farklı kimliğimizi
çıkartacağız.
Böylece, geleceğimiz istediklerimizin
üzerine kurulacak yaşama sebeplerimiz olarak bize
yol gösterebilecek. Işık
ta sensin, yolcu da sensin... elimizdeki feneri tutarken nereye
gideceğimizi yaratarak ilerleyebilmemiz kendi ellerimizde ve biz
bunu imkansızlıkların arasında farkedip ortaya koymaya
başlıyoruz. Unutma yol gösteren “Rehber” de sensin...
Derin
nefesler alıyoruz ve derin nefesler veriyorken önümdeki
engellerimin çekilmesini niyet ediyorum. Bana ait olmayan hiç bir
şeyin sahibi değişim. Öylede oldu...
numerolog:Müjde
Şener
14.1.2020
37/10/1
YENİ BAKIŞ GAZETESİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder