ÖNÜNÜZDEKİ
TEHLİKENİN FARKINDAMISINIZ.
Hiç bir şeyin
sebepsiz olmaması, yaşarken nedenlerimizi zihnimizde türeterek
korku kontrolcülüğümüzün hep de önümüzde durması, bizi bir
yerden sonra yormaya başlar oluşu kaçınılmazdır. Ama, kimlerden
veya nedenlerimizi önümüzden ve ardımızdan bir birini
kovaladıkca enlemesini, yüz ölçümü vb… gibi iz sürdüğümüz,
geçmiş ile gelecek çizgilerinde ilerlediğimizi farkederiz.
Benzer sebeplerle
konvoy gibi gelişi ile gidişinde farklı farkındlıklara ışık
tutarak “benden sana senden bana giden gelen kaygıları,
endişeleri, korkuları yıkıp yaratımını iptal ediyorum” diye
düşüncelerimizden, aklımız, zihnimizden, sözlerimizden telafuz
ederek “iptal” ederiz.
Beraberinde bizide
sürüklememesine şaşırmamalıyız.
Sürekli yarışır
halinde olmak, sanki dünkü ben ile bugünkü sen arasındaki farkın
benzersiz olduğu ile Aklınızın zihninizin, duygu ve
düşünceleriniz ile benzer özellikleriniz bir birinize
misillemelerde bulunurmuşsunuz gibi gelebilir.
Aslında
hikayelerimizin önü ardı bir birinin kopyası iken benzer
olanların yaşamımızı süslemesi: benzer olaylarla bizleri bir
birimizden alıkoyarak yürümemiz gerekenlerden derslerimizi alarak
görsel, işitsel, hissel, duygusal olarak etkilerken tetikleyen de
olur.
Kaygı, endişe,
özgüven eksikliği insanın önündeki düşmanıdır.
Her gün binlerce,
yüzbinlerce enerji vorteksi içerisinde kendimize güven kazanmak
isterken buluruz kendimizi. Aradığımız ne? Oysa, saplanıp
kaldığımız eksik olanlar değil mi. O eksik parçanın peşine
takılıp ilerleyeceğiz diye başka saplandıklarımız zihnimizde
“ama”larla bize direnç göstermeye başlar.
“Isterim yada
istemem”. “Giderim veya gidemem” gibi bir çok değişimler
arasında o dengeye sahip olamamış olmamız bizden kaynaklı
değildir.
Öyle dahi olsa,
başkalarını suçlamak yerine kendi özümüzün kimliğimizin
gerçek kahramanının önündeki sinsi düşmandır o.
Bu bize kimden veya
kimlerden gelmiş ve sahiplenmiştir onu bilmeden yaşarken mutlu
olduğumuz zaman mutsuzluk zinmizde kalırken bilinçaltmızda yerini
almıştır.
Ani değişimlerle
değişerek dengemizin bozulmasına stres denir. Denge çatışması
oluşur. Olumlu olumsuz nedenlerin arasında tıkanıp kalmış
yaşama sebeplerimizi araştırmaya koyuluruz ve her birinin
ardındaki nedenlere takılırken kimseden bir şey isteyemem gibi
olumsuz korku: saklı kalmış ilerlememizi engelleyen küçük de
olsa büyük bir engel yaratırız kendimize. Her olmayanın
ardındaki kaynak ile kendi aramızdaki bağı kontrol edebiliriz.
Küçük bir kaygı dahi olsa, endşeler dahi üretsek, zihnimizdeki
bağ ile problemi irdeledikmi, nedenin ardını yoklamamız gerekir.
Her bir nedenden
farklı enerji üreterek, vorteks yaratabiliriz mesela: bendeki
Kaygıya saplanıp kalmama neden olan her ne ise, “yıkıp
yaratımını iptal ediyorum” ve bu bende duygularıma nasıl sülük
gibi yapışmış ise bilinçaltım onun kabulü ile önüme var
olanı koymakla görevliydi. Bunun bilincinde olduğum zaman sadece
ona odaklı kalarak kendimi yoklamaya başlamıştım. Hedefim
ilerlerken ardımdan bir şeyleri de benimle sürüklememekti.
Temizleyerek ilerleyebileceğim inançlarım oluşurken düşe kalka
olayları enine boyuna yukarı aşağı tartarak zor dahi olsa
kolaylıklaştırarak önce zihnimden sonrasında da tüm
dirençlerim, kaygılarımdan, korku üreten alt yapımdan kendimi
temizleyerek gülümseyen kalbimi hissettim.
Böyle olunca, her
ilerleyişimde önümde küçük de olsa bir kaygı olmaya başlar ve
benzer olanların yaşamımda olmasına izin vermiş olurumdum. Oysa,
hiç biri bizlere ait değildir ve her bir nedenin önü ardından
yansıyarak takılıp kalan ve düşlerimizi süsleyerek zamanı
kendimizce yaratıp yaşadığımızı farkederiz.
Kaygıyı
kaybedersem ne olur? Beraberinde açığa çıkacak özgüvenim nefes
almaya başlayacaktı özgürce...Yürürken ilerleyebilecek,
kaybetmeden kazanabileceğiz. Hayatımız boyunca ilerlerken
önümüzdeki endişeler kaygıya dönüşürken, her şeyimizi o
zamanlar kaybederiz. Oysa şimdik farkında ve bilincinde
olduğumuzdan “çekil önümden ben ilerlemeye ve kazanmaya
niyetliyim” deriz.
Kaybetme
korkum: buna nerden sahip olmuşsam bırakmaya, özgürleştirmeye
niyet ediyorum.
NUMEROLOG:Müjde
Şener
28.1.2020
51/15/6
YENİ BAKIŞ GAZETESİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder