KİLİTLERİMİZ İLE
ANAHTARLARIMIZI KEŞFEDELİM.
Ne çok önemliymiş
Aynalar şu hayatımızda. Bilmediğimiz onca teorilerle gerçek
sandıklarımız veya ağzımızdan çıkan tekerleme şeklinde
ritullerin anlamları ile kilitlerimize anahtar olduklarını
bilmeden elimizin tersi ile iterek sıra dışı yaşamda kendimizi
arar dururmuşuz oysa.
Herşey’de hiç
birşey arayıpta bulamamamızın bizi nereye taşıdığını
bilmeden yargılarmıyız?
Elbette, aynadaki
yansımamızın kopyasını yansıtırken, herkes her şeyi
yapamıyor. Kapasite, agı, his yada ders mi desem bilemedim. Bu beni
aşarken rollerimin ne olduğunu kendime sordukca itici gücümle,
çekim gücümün iyileştirici olduğunu gözlemlemiştim.
Ancak, en önemli
araç bana kendi etmiş olduğum düşüncelerimle, sözlerim
kelimelerimdeki tutukluluklarım oldu.
Zamanla derin vede
geçmiş mazilerimizin üstesinden gelecek olmak, tüm hikayelerimizi
gözden geçirerek gözümüzden kaçanların, zamanla gün yüzüne
çıkışı mücevher gibi parlamaya başlayacaktı.
Tüm yaşam bize
derslerimize odaklanabilmemiz için yansımadır.
Derslerimiz ise,
aldığımız her nefesimizle, duygularımızda yer alan,
düşüncelerimizden gelip geçen ve sözlerimizle kelimelerimizde
takıntılı olan vb…. gibi duyular, algılarımızdır devam eder…
Aradıklarımızın
yanıbaşımızda olması: istediklerimizin gerçekte isteyip
istemediklerimizi sorguladıkca olaylar inançlarımızı törpülemeye
başlarken buluruz kendimizi.
Bir olayı birçok
kez yazıp okudukca yaşarız. Bizi içine çekerek tutup kendimizde
gözlemleyemediklerimizin bilincini açığa çıkartırmışız ve,
zamanla karmaşık gelen bir cümlenin önüne ardına bakarak
zamanımızı deşifre etmemize kadar zorluyorken bir an evel neye
tutunduğumuzu bırakmak isteriz.
Bu, “Saçmalık”
derken zihnimiz onun üzerinde yoğunlaşarak kilitlerimizi açığa
çıkartmaya başlar.
Zamanı yoklamaya
çalışarak o zamanın içinde kendimizin yoklanılıyor oluşu bize
günün sonunda iyi gelmeye başlar.
Bu sözlerimizin
önü ve ardını bize anlatan hikayelerimizi irdelemeye koyuldukmu.
O gün ve o zaman hiç bir nedenlerin aslına nedensiz olmadığıdır.
Her olayın olması ile olmamasının tamamen bize ait olduğudur.
Gerçekte kimilerini ne için düşünürken, nasıllarımızla
kendimizi değerlendirmeye başlarız. Empati kur! Anlamaya
çalışırken sende oyuna bir gir. İzleyici ol, soru sor,
yoklanılmayı bekle çözümlerini hisset. Duygularına dokunarak
kilidi açarak içeride olmasını dilediklerinizi kodlayın.
Ilerleyemediğimizi
düşünürken yargılamaya koyuluruz. Itici gücümüz devreye
girdimi kaçmaya başlar yada uzaklaşırız. Oysa yüzleşirken bir
an geçmişi anımsar ve o an duygusallaşabilmiş olsak bile gelip
geçici olduğuna inandıralım kendimizi.
Kilit de biziz,
anahtarda biziz. Sadece birilerin bize bunu anlatmasını bekleriz.
Olumlu ve olumsuz olayların beklentimizle alakalı olduğundan
düşüncelerimizde yada hedef koyduklarımızdan farklı vede başka
düşünür olmalıyız.
Biraz kendimizi
zorladıkmı cevapsız kalmayan duygularımızın ardını anlamaya
çalışacağız. Her nedenlerin sebeplerinin bağımlılığımıza
dönüşür olması ile her olaydan derslerimizi alarak kendimizi
kendimizde yokladıkmı anlamsız gelenlerin dahi anlamlı olduğudur.
Yaşarken olmasını
istediklerimiz, dilediklerimiz taleplerimizdir.
Gerçektede
istemeyi bilirsek sadece “evet” isterim demekle olmadığımızdan
bunu biraz düşünün derim. Nasıl istersek istediklerimizdir
gerçek olur. Nasıl soruda kalayım? Diye düündükçede bu cevabın
sorusu nedir? gibi biraz zora girdikmi mecburen ardından basit ve
kolayı keşfedebilmemizin formüllerini yoklayacağız. Bu bizim
için geçiş sürecidir ve öylede oldumu bu döngüden almamız
gereken derslerimizi de alırız.
Adımlarımızı
ona göre atarsak başarılı olmaya başlarız. Nedense, herşeyde
olması gereken sabırdır. “Her olan olmayanda hayır vardır”
dedikleri ve bizi kendimizden çeki düzen verecek hikayelerin
önümüzden çekilir olması istememize bağlı olur.
Aynalar yalan
söylemez. Biz neysek yansıyan o dur… bakıp görmek
istemediğimiz bir yüz varsa önce kendimizinkini değiştririz.
Bilirizki dışardan yansıyan her şeyde bize kendmiz anımsatır.
Bizde var olanın dışında başka bir şey gördükmü yolumuzu
değiştirmek yerine kendi bakış açımızı değiştirmeliyiz.
Aynadaki
yansımalarımızın bize ait olması ile bakıp gördüklerimizin
kendimizden başkası olmaması her olayda itici gücümüz veya
çekim gücümüzle çevremizede o şekilde baktık mı var olan her
şeyi güzel görme sanatımızı keşfederiz.
NUMEROLOG: Müjde Şener
5.2.2020
29/11/2
HABERAL KIBRISLI GAZETESİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder