FARKLI VEDE BİR
BAŞKA “BEN” VAR KARŞIMDA.
Farklı kişilik ve
karakterler içerisinde olabiliriz. Oysa her birimizin en çok
ihtiyacı olan küçük bir dokunuş ile ruhumuzun okşanmasıdır.
Hayatımızın neresinde olursak olalım bizi kendi iç dünyamıza
götürebilecek olumlu motive edici veya yapıcı değerlerin olması
değil mi?
Kim olursak olalım
her nedenlerin başlıca sebepleri kendimiziz.
Bizi kendi içimize
yönlendiren olaylarda soru sordukça cevaplarımızı otomatik
olarak vermek, değerlendirdikçede gözlemlememiz bize çok şeyler
kazandıracaktır.
Kaybettiğimiz çok
şeyler var gibi görünsede, hiç birşey kaybetmiyoruz aslında.
Çünkü her şeye sahip olan kişileriz sadece farkında değiliz
elimizdeki cevherimizin önemini.
Sürekli değişim
halinde olduğumuzdan hikayelerimizin değişimi, hedeflediğimiz
hayallerimiz içinde sınırları açarak daha bir başka değerlerin
önemini keşfediyoruz. Ve, en önemliside her gün gelişirken,
hayallerimizin değişimi ile vede farklı açılarımızla
olgunaşarak ilerlediğimiz bu hayattan beklentilerimizinde
değişkenliğidir.
Insanlarla iç içe
olduk mu, istem dışı o düellolara mutlaka dahil olacağız.
Başkaları için değil kendimiz için nasıl yaşamamız
gerektiğini öğrenerek kendimizi bulacağız. Yazdığım kadar
kolay değildir elbette. Illa biraz zorlu süreçlerden geçerken
çözümü kabul ederek olan ile yüzleşerek fes etmeliyiz. Bizi
inciten, hayal kırıklıklarımıza nedne olan veya canınızı
acıtarak iğneleyen kim olursa günün sonunda en iyi dostumuz dahi
olabilecğidir.
Duygularımızı
acıtan insanlar bize günün sonunda “iyiki” dedirtebiliyorlar.
O zaman gücümüzü keşfetmeye başlarız. Kötü dediklerimiz,
yargılamış olduklarımız, eleştirdiklerimiz, beğenmediğimiz,
istemem demiş olduğumuz vs… hayatımıza koymadığımız her
şeyin gerçektede olması gerekenler olduğunu ben biliyorum.
Olanı sevmeyi
öğrendikçe geçmişi taramaya başlayacağız ve her nedenin
altındaki sebepleri de olduğu gibi kabul ederek farklı açımızla
gözlemleyebileceğiz.
Artık o kadar da
mücadelelerimiz olacak.
Tiki toko yaşamın
nasıl bir şey olduğunu anlayıncaya dek silkelenirken uzaktan
yakından evire çevire empati kurmayı keşfederek imkansızlıkların
kolaylığının bu denli eğlenceli olabileceğini bileceğiz.
Böylece geleceği yeniden yazarken ne istediğimizi, nasıl bir
ilişki istediğimizi yada sınırları kaldırıp sonsuzluğun
içinde olan enerjimizle dilediklerimizin, taleplerimizin önünü
açarak ilerleriz.
Istemediğimiz onca
biriktirdiklerimize rağmen, bugün mutsuzluğumuzun sebeplerini
bilirsek hayatımıza farklı gözle bakabileceğiz. Mutlu olmak
hepimizin de en doğal hakkı, güzel olmak, çekici olmamız bize
kendi haysiyetimizi kazandıracak. Özdeğerimizi elimizde tutmayı
öğretirken mutluluk hormonlarımız her daima en güzel şekilde
gücümüzü temsil ederek ilerleyebileceğiz. Dişil ve eril enerji
çatışmasında rollerimizle kimliğimizi önce bilmemiz gerekiyor.
Ben kimim ve ne olmak isterim?
Kişisel
düğümlerimizin bağımlılığında olmaktansa onları
özgürleştirmeliyiz. “Yaradılışımızdan bugüne dişil veya
eril enerjimizin biriktirmiş olduğu tabuların arasındaki yaşam
düellolarımızdan kendimizi azad ediyoruz.”
Yaşamış olduğumuz
herşeyde bizi kendimize getiren hikayeler “bize ait olanlardır”.
Kim olursak kendimiz
olma yolculuğumuz daima ileriye geri gitmemize aracı olacak
hikayelerden uyanışlar kazanırız. Her ikisi de bizi her yönden
hayatı daha iyi analiz edrek hangi yönde olursak olalım
olgunlaşmamıza aracı olacaktır. Yansıttığımız kadarını
alıp algılarken değerlendirmelere koyulacağız. Bu bizi nereye
sürüklerse her yaşam yolculuklarımız eğlenceli olur.
Yansımaların
önemini kavradığımız zaman, tümde geçmişimizin gözlerimizin
önüne gelirken gelecekte bizi neyin beklediğini, düşünce ve
sözlerimizde verdiğimiz kadarıyla yaşadıklarımızdır.
Bilinçli insan
olmamızın bize katkısı: hayallerimize doğru düşünceler,
sözler, duygularımız, hislerimizle yönlendirilirken değiştirmemiz
gereken nedenlerimizin olması içsel, duygusal sorgulamalarımızla
denge oluştırmanın içerisinde olduğumuzu bize anlata dursunlar,
her şeyde hep birçok nedenler bulabiliriz.
Düşüncelerimizin,
sözlerimizin arasındaki endişelerimizden kurtulmanın yolu takılıp
kaldığımız korkuların bize ait olmamasıdır.
Kim olursa olsun
bize kendimizi anlatan hikayelerde duygularımızı yoklattıracak
sebeplerin nedenler olarak karşımıza çıkar olmasıdır. Zamanı
geldimi etrafımızdaki her nedenlerin kaynağının gelişini
kendimize sormak gerektiğini çözeceğiz. Ne ekersek onu biçeriz.
Ne söylersek onu yaratarak yaşarız…
NUMEROLOG: Müjde Şener
HABERAL KIBRISLI GAZETESİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder