HİÇ BİR ŞEY
GÖRÜNDÜĞÜ GİBİ DEĞİL, HER ŞEY GÖRÜNDÜĞÜNÜN DE
ÖTESİNDEDİR.
Hayata ve yaşamınıza
geniş açılardan bakabilmiş olsaydınız “nasıl bir dünya
içerisinde olduğunu gözlemleme şansında olabilecekti?
Hiç bir şey
göründüğü gibi değildir. Ama, her şey göründüğünün de
ötesindedir diye bilirim. Geleceğin kendi ellerindeyken buna izin
verebildiğin müddetce kazançlı olabilirsin. Zaman: birlik
zamanıdır. Her değişimimizin faturasını keseceğimiz birileri
olsada, buna sen kendi insiyatifini de katarken, empatini yap. Her
bireylerin bize katkısını toplayıp farklı açımızdan
irdelemeye başlarsak, hatta bunu kendimize odaklanarak nerede
eksiklerimiz olduğunu, bizleri yönlendirenlerle yol bulabiliriz.
“Zamanı
Garantinamız altında tutarken” ne kadar kazançlı olduğumuzun
ardını yoklarken ilerleyebildiğimizi farkederiz. Ve, her
değişimimizin faturasını başkalarına keserken dikkatli
düşünmeliyiz.
Nedenlerimizin
kimden geldiğini veya niçinlerle kimseyi yargılamamalıyız.
Sebep ise:
ardımızdaki sinsi düşmandır.
O’ da negatif
düşünce değerlendirmelerimizdir…
Düşüncelerimizi
kontrol altında tutabilmemiz, istenilmeyenlere karşı açmış
olduğumuz savaşı mücadeleye dönüştürmek gibi olumlu
telkinlerimizin daima ilerlememize yardımcı olduğunu artık
biliyoruz.
Aydın bir kitle
olmamız, topluluklar arası dahi kendimizi izole edebilmeyi öğreten
bir başka sinsi düşman varken olan olmayanın hayrımıza olduğunu
bir kez daha gözlerimiz önündedir.
Hiç olmadığı
kadar çok zamanı kendimize hediye ederken öz’de, genetik’te ve
ruhsal olarak da keşif turuna çıkıyoruz.
O zamanı ve
süreçlerinizin sizi tutsak ettiği kendi içinizdeki zakkum çiçeği
gibi zehirli olmasına izin verdiğinizdendir. Buna izin verdiğiniz
kadarına sahip olurken, istemediklerinize kucak açmayın. Tıpkı
“ego”muzla savaşırken ona savunmasız kaldık mı, bizi etkisi
altına alan bilinmeyen virüsle mücadelede kalmamız gibidir ve
böylece her istenilmeyenlere kucak açmış oluruz.
Kimlerden emin
olacağını bilmezsin. Istemediklerinle yüzleşmemek için
tedbirini alıyorsun. O zaman geç kalmadan, kimseyi üzmeden, acı
çekmeyelim diye birlikten güç doğarken, önlemlerin üst düzeyde
olmasına sende destek vereceksin ki önüne güvenle bakabilesin.
Elimizdeki güc! En
büyük silahtır. “İmkanız, yetersiz” diye düşündüğünüz
hiç bir şeyin seni alt etmesine değil yoktan var edebileceğimiz,
elimizdeki cevherin öneminin bir kez daha farkına varıpta neler
yapamam dediklerini gözden geçir.
Elindeki gücün ise
varlığındır... Aklın, mantığın, duyguların, düşünce ve
zihnindir. Hayatta en büyük zenginliğimizin farkındalığını
yakalama zamanı fırsatların yılı derken içimizdeki cevherimizin
açığa çıkması demek geleceğimize kazancımızdır.
Elindeki
anahtarlarını doğru kullanabilir ve iç içe aılacak kapılarını
açmayı başardın mı gelip geçen zamanın arasındaki
süreçlerimiz de bizlere kazanç getiren, her şeye alışkanlık ve
sonrasında bağımlılık getirebiliriz. Öyle olsun ama sen güvende
kalmayı başarırsan bu zaferin olacak.
Duyarlı olman,
olan ile olmamış gibi yaşama tutunmaya gayret etmen bu zorlu
sürecin sonunda evrenle dengeli vede uyumlu olmaya başlayacağının
müjdesini hissedeceksin. O güvenceni kendi içinde önce sen
kazanmalısın.
Her şey
göründüğünün de ötesindedir aslında. Bizlerin bunu
farkedebilmesi, istenilmeyenlere savaş açmak durumunda kalmaya
mecbur edilmemiz kendi içimizdeki uyanışlarımız içindi. Öylede
oldu.
Kendi içimizde
olmamız gerekenlere uymayı öğrenirken, sebep her ne isterse
olsun. Gözlemlediğimiz önce kendimiziz.
Ardımızdaki
tabularımız, kalıplarımız, inançlarımızın birikimleri ile
tıkandığımız nedenlere olan savaşımızdır. Ve, onlara nasıl
anlamlar yüklenilmişse, sebep toplumdan başkası değildir deriz.
Aslında zincirleme bir birini takip eden domino taşları gibidir
her şey.
Ardından,
sikelenirken sevdiklerimizle olupta sürekli ardımızdaki “ya lar,
ama lar, tedirginlikler” dir yeniden nüksetmeye başlar.
Korku: zihnin
oyunudur. Bilinçaltına olur olmaz yerlere dokunarak duygular
arasında yayılır ve her sebepten karşımıza yansımaya başlar.
Ta ezelden bugüne
izleri takip eden alışkanlıkların şu anda kurbanı mı olmamız
gerektiğinin bilincinde olmanın zamanıdır.
Birilerinin ortaya
attığı bu salgının yada virüsün veya zararlı atıkların vs…
istediğin adı sen koy. Şunu bilmenin faydası vardır ki hiç
olmadığından daha bir başka bizi kendi içimize yönlendiren
durumla iç içeyiz. Bu, “adı düşmanın” dünyanın artık
yeter dediği bir dönemdir sanırım. Dünyanın denge üzerine
kurulu olmasını bozan “insanlar, doğa, hayvanlar” olmasıdır.
“Sen değişmezsen ben değiştireceğim” diyerek silkelendiğimiz
döneme sen “zor” diyorsan içinde bulunduğumuz ülkemiz bizim
şansımızdır... ( her yönden değerlendirdikçe anlarsın.)
Varlığınla birlik
içerisinde nasıl olman gerektiğini her yönden anlamak, algılaman,
bütünsel olarak geleceğe bakman içindir. Evrenin bize verdiği
dünya mirasımızdır. Sen de ona ne verdiysen katlanarak
aldıklarınla ödüllendiriliyorsun.
Şu anda savaşır
olduğun dünyanda kendi varlığınlasın. Kişisel dünyan
içerisindeki virüslerindir seni öldürüp öldürmeyeceğine yine
kendi mücadelelerinlesin. Ülkene, dünyana ve evrene sıra
gelinceye dek ayni zamanı solumaya devam edeceğiz.
21.3.2020
46/10/1
HABERAL KIBRISLI GAZETESİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder