ATALARIN AKTARIMLARI ÜZERİNE KADERİMİZ...
Bugünkü kaderimizin geleceğimiz olduğu "gerçek" kendi değerimizin hesaplaşmaları ile bir birinden benzerlikleri toplayarak, eksilterek ve üzerine ilave ederek tamamlandığını biliyoruz. O zaman bugünkü akıl, mantık ve şuurumuzla kimin için yaşadığımızın ne çok önemi olduğu gerçeğimiz ile kendimize yönelerek kendim için bugüne kadar ne yaptım? sorumuzu soralım.
Taşımış olduğunuz hislerinizin size hediye olduğunu biliyormuydunuz?
Hediye derken hangi ilginç bakış açılarınızla nasıllarınızın hedefi olmak, olduğunuz ortamlarda bekentilerinize duvar ördüğünüz, engeller ile sınırlar içerisinde yaşama tabii olurken nelere nasıl tepki koyduklarınızla ilişkilidir. Ve,her duygunuzda var ettikleriniz gibi…
Bir birinden farklı nedenlerinizinle kendi ekseninde dolaşarak zamana “korku, endişe” koymadan ilerlemenin ne çok getirisi ile götürüsü olduğunun farkındasınız. “Lakin, var olanlarla nereye kadar ilerleyebiliriz ki”. Sürekli ilerlemek isterken ilerleyememek gibi mesela. Bir çoğumuzun en büyük kaygısı, güvensizliği, çaresizliği, endişeleridir…
Korkularınızın altındaki nedenlerin geçmişinizden ta çocukluktan geldiğiniz bilsenizde ona teslim olmanızı gerektiren tabularınız da olduğunu bilerek engel olurdunuz…
Ta derinlerinizden gelen Atalarınızın doğruları üzerine inşa edilen hayatın sundukları sizin gerçeğiniz değildir. Çünkü, bu sizin seçimleriniz değildir... Sadece formatına göre yaşamınızı idame ediyorsunuz o kadar ve, gerçekte de geçmişinizden gelenlerin geleceğinize uzantısına dur demek, son vermenizin sebebi sebepsizliğe, çaresizliğe sizi sürüklemeden değişmeyeceği ve gelişmeyeceğidir.
Bir birini kovalarken benzerliklerin fedakarlığı ile yansımaları kazancınızdır. “Bak gör ve uyan” der gibi silkelenmenize aracıdırlar.
Kaç bin kez tekrar edenlerin karşısında ayni nakaratları tekrar ettiğinizin ne kadar bilincindesiniz? Farkındalığınızın ne kadarının farkındasınız?
Kimlerin nasıl bir oyunu içerisinde kaldığınızın size yansımalarındaki rollerinin ne olduğunun ne kadarının inancı ilesiniz?
Duygularınızın nasıl tetiklediğinin ve nasıl bir his taşımanıza aracı olduğunu kendinize yönelirken daha güçlü algılarken idrak edebilirsiniz. Böylece bir birinden alıp verdiklerinize “dur” demek daha bir eğlenceli olmaya başlar.
“Öz” den gelen hisleriniz, inançlarınızı törpüler.
Kıymet değer bilinçli algı, anlamlaştırdıklarınızla ilişkisi: doğru ile yanlışların arasındaki bağlarınızla ilişkilidir.
Örneğin: ne dilersen olur. Ne istersen gerçekleşir gibi... O da bir farklı değerin size yansımalarıdır. Böylece, etkilendiklerinizle etkisizleştirilmesi sonucu kontrollerinizde “ben değerliğim, özelim, kendimle kabuldeyim” diyerek olgunlaşmalısınız.
O zaman bugün kü ben kimim?
Kim olursam kendim olurum?
Ne olursam öz kimliğimle olacağım? Diyen sözlerinize izin veriniz de kalpten duygularınıza dokunsun...
Şimdide özgürleştirdiklerinizle, seçimleriniz arasındaki köprüden kaç milyon kez geçtiniz. Ne zaman sorun yaşasanız farklı zamanlarda benzer nedenlerle savaşıp duracağınız yeniliklere yelken açmaya başlarsınız ama, biliniz ki! herbirinin geliş nedeni “çekim gücünüz” dür ve sizde var olanlardan başka bir enerji değildir.
Atalarınızın sizlere aktarımı, sizden de çocuklarınıza geçen virüs gibidir taşıdıklarınız. Ve neyin size iyi geldiğini tartarak dengede tutmaya çaba sarfediniz. Hiç bir aktarım nedensiz değildir. Bugünkü yaşamınız da öyle. “Bu kaderim” diye düşünürken minimize edilmesi gereken şu an içinde bulunduğunuz durumla ilişkilendireceğiniz taşımış olduklarınızdır.
Neyin size iyi geldiğini o zaman için gerçekten de doğru seçimleriniz olsa bile bugünün şartlarında o doğrunuzun yanlışı ile karşı karşıya olabilirsiniz.
Zamanı kime nasıl hediye ettiğinizin önemi ilesiniz.
Önünüzde durması, endişe veya evhamlarınızın. Geçmişe saplanıp kaldıkça ilerleyemezken kime tutunduğunuzu bilirseniz hedeflediklerinize ulaşabilmeniz böylece kolaylaşır….
Numerolog
Müjde Şener
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder