YANSIMALARLA SAVAŞIRKEN AVLANMA...
Hiç birşey nedensiz değildir ve her bir nedeni tek bir şeye bağlamak, bu
nedenlerin gerçek veya alem dışı algı, his, hüsnü kuruntu
olması, hayaller aleminde dolaşan küçük bir kıvılcım olsa
bile “GERÇEK” doğru, yalan yanlış bir biri ile eşleşerek, paralel
hareket ettiğini gözlemleyebiliriz.
Gizlide kalmış sesiniz: Düşüncelere düştümü kaybolmamak için direnen olursunuz. Var ettikce yansıması daha hızlı ve kolay kendini belli eder. Size tıpkı bir işaret gibi pusula görevi yaparken sanki “kırk yıldır tanırım” dersiniz.
Oysa buna neden olan frekanslarınıza eşlik eden benzerlerinizdir.
Duyguları tetikleyen nedenleinizi görmezden gelemezsiniz. Birbirleriyle bağlantısı olan her
nedenlerle sebeplerinizin açığa çıkması ile görüş alanınızı geliştirmeye başlamanız için gerekli gereksizlerle çabalamalarınızdan daha başka ne öğreneceğinizi farketmenizdir.
Bunu tetikleyen nedenlerin beklentileriniz olarak uyandırılışlarınıza dikkat edip algılamaya, anlamlaştırdıklarınızla daha farklı dünya yaratacağınız olasılıklar elde edebilirsiniz. Bu size ne kazandıracak:
1- Hayatı tanımaya başlarken yarınınıza güvenle
bakabilmeyi.
2- Olmayı arzu ettiğiniz nedenlerinizde: bir çok
alışkanlıklarınızla yaşanışlarınzdan kaynaklı oluşunuza
güvenerek her güne güzel bir gün ilave edebilmeyi.
Farklı, başka bakan gözlerinizle, düşünceleri, anlamları, algılarınız ile
sınandığınızı unutursunuz. Oysa bir şeyi çok isterken veya öyle
sanırken hayal kırıklıkları en büyük dersiniz olur. Kimseye
bağımlı kalma, bağımlısı olma!...
Aklına düşen gerçeğine kimse yalan diyemez. Lakin, sözlerinden gelip geçerken
var olan veya görüş alanında olmadığı “yalan” kaynak gibi
yansımasında içine düşen “his” taşıdığın gerçeğin olur.
Şimdinin düşüncesinde “güven” duygusu sarsılmış deprem artcıları
gibidir. Şiddetini ancak sen bilirsin. Şok etkisi kişisel
sahiplendiklerinle ilişkilidir. Geçmişinden bugüne
birikmiş ne ise ve bu birikim neticesinde şiddeti: akıl almaz saçma
salak gibi görünsede önemsizliği “bardağı taşıran son
damlan olur.” öyle bile olsa silkelenişlerinde geçmişi
bırakabilmeli. Her geçen gün, zamanın yükümlülükleri
arasında mutluluğunu kaybedecek, değerini küçümseyecek,
varlığınla yoksunluğa taşınıyorsan “dur”. Yok!
sahiplendiğin kadar sana sahiplenildiğini hissettiriyorsa bırakamaz
devam eder ve taşıyamayacağın yükümlülüklerini de beraberinde
taşırsın. Böylece bir birini kovalayan hikayelerini ayrıştırmak
zorunda kalacağın küçük bir uyanış ile farkındalığında ta
geçmişine derinlerine kadar uzanmak gerekecek.
Tamamlanması gereken zaman ve süreçlerinde sana iyi gelene güven duyarsın ve
oda biter, geçer giderken giden sağlam temeller üzerine
tutunamayanlar ile başlangıç yaparsın. Ardı çorap söküğü gibi gelecektir merak etme.
Hakkın olan yansımaların seni nereye taşıdığını takip ederken öz’ünde
kaybolmamaktır. Sahip olduğun değerine itibar edilmeden yola devam edenlerle beklenmedik
misafirler veya daimi eşleştirilmiş kaynağın ardında eksikleri
tamamlayan isen, yine beklentilerine yönelerek “kimse için
kendimi kandırmıyorum” dersin… ( bu ders nitelikli imtihanın
ile sınanıyorken kendini bulursun. Çünkü gerçek iki dudağının
arasından çıkan sözlerindedir. )+(bazen tetiklenmeler seni bu
düşüncelere zorlarken baskın karakterin istekleri doğdultusunda
isyan ederken çıkan sözler arzu edilen isteklerindir.)
Her alanıma hizmet eden, hayat yaşam değerime ilaç gibi gelen yaşama
susamadan ilerlemeyi seçiyorum… ( süreçler ışık hızı kadar
“an” lık sinerji içerisine girmemizi sağllamıştı ).
Kıymet ve değer bilinmediği ortamlardan kaçınmalısınız. Her alanımıza “iyi gelecek”, bizleri güldürecek, hayat, yaşamın tadında seçimlerimiz ne olursa “iyileştirici/ yapıcı” olmasına
tanıklık ederken düşüncelerde gezinen tilkinin olmaması için
şavaşcı olmalıyız. ( olumlu telkinlerinle sadece ama sadece
kendine güvenmelisin.) Çünkü savaşcı oldukca her alanını korumaya almak zorunda kalırsın. Şimdinin içerisinde kendine güvenerek yansımaların hangi alanındaki
duygularına nasıl dokunarak tetikleyeceğini bilemezsin deneyimlemedikten sonra.
Her tetiklenmeler farklı başka zamanlara tekerrür eder sandıklarımız aslında bizi şimdiki zamana hazırladıkca bizi uyandıran zamanı o zaman yakalamış oluruz.
NUMEROLOG: MUJDE ŞENER
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder