KİM NE DERSE DESİN
BANA YARAR.
Her inişin bir
çıkışı vardır. Sağlam, iyi bir yapılanma istyorsak, geçmiş
tüm kalıpların yerlerinin değişmesi gerekir. Var olan her şeyin
bize ait olduğunu biliyoruz. Kimi zaman olumlu kimi zaman olumsuz.
Pozitif ve negatif de denilse sonuçta her var olana nasıl sahip
çıkılması gerektiğini öğreniyoruz.
Hiç bir şey bana
ait değildir ama her şeye sahibim…
Güzel bir güne
uyanıyorken etrafımızı saran hislerin içerisinde kendimizi o
duygu ile boğuşurken bulabiliriz. Neredesin? Neyle uğraşıyorsun?
Nasl bir sorunla başetmeye çalışsan da, bir çok olumsuz inanç
kalıplarını olumluya dönüştürebilmek için sihirli bir değnek
ararsın. “Bir mucize olsun hayatımda” dersin. Oysa, her şeye
sahipken, hiç bir şeyimiz yokmuş gibi deli gibi olmamak
imkansızdır.
Bağışlamak,
affetmek, imkansızlıkların dilinden kurtulamamak, topluluklar
arasında mahkum olmak, çeşitli bahaneler yüreğimizi dağlar.
Okuduğun makaledeki haber, zamanı durdurmadığın için
kırgınlıkların vs… hislerin dilemediği kadar yüklendiğini
biliyoruz ancak, kelimelerden kopartacağın dilemediklerine imkan
sağlamayı seçmek yerine onunla beslendiğini farkedinceye kadar bu
döngüde ilerleriz. Zamanı kabullendiğin an, istemeden
haklılıklarını ortaya koyan iletişim problemlerinide kökünden
terkederek özgürleştirmeye başlarsınız.
Zamanı
kabullendiğinde, hayatın akışı seni rahatlatarak içsel dünyanda
sahip olduklarını bırakmaya özgürleştirmeye başladığını
anlarsın.
Bağışaldığın
her bireyin, olayın, yaşamın kuralları farklıdır. Taşıdığın
onca geçmişin yaşanmışlıkların yükleri ile donanımlı,
nereye kadar ilerleyebileceğini anlayıncada dek, yansıyan her
şeyden tokat yemeye devam edersin.
Duyduklarına mı
inanırsın?, gördüklerine mi? yoksa hissettiğine mi?
Topluluk içinde
birlikte ilerlememize olanak sağlayan ayni frekansta olmamızdır.
Kendini yaşayamamak, kendin olmadan kalıplarına bağımlı olup
tek düze yaşama sarılarak yaşamayı seçmişsen beklentilerini
minimize edipte, daha geniş açıdan hayallerine giden yolu
yaratamazken yaşamana engel olur.
Her birimizin hayata
bakışı, algısı, hayalleri, anlamları vs… farklıdır. Hiç
birimiz kendimiz olamadığından başkası olma mücadelesinde
mtluluğu arar dururuz.
Kimyanın peşinde
ilerlerken, ardında temelinde olup içsel huzuru, dinginliği,
mucit, bilinçli, bilgi dağarcığının üzerine inşa edilen
yaşanmışlıklarınla nereye kadar kendin olmaya başlayabilirsin?
Hiçlik yada heplik
içinde “ben kimim?” der dururuz. Oysa, her yönden hayallerimize
giden yaşam yollarımızla sınırlar arasında boğulup yeniden
silkeleninceye dek, sürekli değişimle mücadeleye gireriz. Hayat,
zamanı kırbaçlarken, zaman herşeyden çok bize hizmet etmek için
vardır. Daha iyi kuralları yaşamamıza aracıdır. Bilinçle,
algılarımız arasındaki bağı güçlendirebilmek üzere
yansımalardan dersler alabilmek içindir…
Sorumlulukların
peşinden gitmek yerine, hayatın içinde basitleşmiş kurallarla
yaşamayı seçmiş topluluk içindeyiz. Kolay yolla düşüncelerin
özgürleşmiş hali: istedikleri şekilde harmanlayarak her kimin
için ne düşünülüyorsa, konuşmak terapidir diyenlerde var.
Zamanını kabul
ederek kaçırdıkları kendine ait olmayan boşluklarını
doldurmaya çalışmak, kontrol dışı kalmış olan bireylerin
işleri ise dedikodu yapmaktır (kimi zaman olumlu, kimi zaman
olumsuz). Ancak, ardındaki nedenleri yoklamaya kalkıştıkca
çevrenin başarılı olanlara nazaran başarısız olanların
hatalarını baltalamak keyif verici hale dönüşür.
Çevreden yansıyan,
tolulukların arasından kendini soyutlamak gerekli ve deşifre
edilmiş olan duyguların gerçekte ihtiyacı olanları farkederken
“iyiki de öyle olmuş” demeye başlarız.
Iyileştirici
tarafından olayları deşifre ederken “başkaları nederse desin
benim hayrıma olsun” diye düşünmek, yansıyan her olumsuz
duyumların ardında kendini daha güçlü kılan inançlarınla
iyilik yapıldığını farkedersiniz.
İsteyen istediğini
söylesin emin olunuz ki her duyum, dedikodu, gerçek aslı olmasa
bile farkında olmadan iyilik yaptıklarıdır.
Yazılanlar, gerçek
dışı olan hikayeler, vs., emin olmadan edilen sözlerle duyguları
inciten acı vererek iğneleyi önce kendine batırabilmiş olsa
farklı değerlendirdiği düşünceleri kendini iyileştirmeye
başlayacak.
Duyumlar önce
acıtabilir belki ama, birikmiş “ tüm kalıpların, blokajların,
inançların günün sonunda yıkılması için ardından sağlam
yapı oluşması için muhteşemdir”.
Yaşanmışlıkların
hayat hikayeleri, seçimleri ile bireylere aittir.
“HER KİM NE DERSE
DESİN GÜNÜN SONUNDA BANA YARAR”.
NUMEROLOG:
Müjde Şener
28.6.2019
64/10/1
HABERAL KIBRISLI GAZETESİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder