DAHA İYİ BİR
GELECEK İÇİN KAPILARIN KİLİTİNİ AÇ…
Yaradılıştan
bugüne hangi yaşam zaman veya mekan, nasıl gelip geçtiğimiz
farketmez. İç içe açılan kapılardan geçerken ardımızdan
farkında olmadan kapatarak, kimi zaman O’ anlık ruhsal, duygusal,
psikolojik duygu durumumuza göre değişimler göstererek, reaksiyon
gösteririz.
Tepkinin boyutu,
kişiden kişiye değişir belkide ama, özden gelene cevap vermek
yerine, hislerin gücü ile davranışlarda bulunduğumuz zaman,
hareketlenerek tasarufumuzda bulunan kimliğimizden kendimiz sorumlu
oluruz.
“Kim
ne derse desin. Ne istediğin ve ne yaptığından kendin sorumlu
olursun”.
Hak ettiğinin
bedelini öderken, çevrendeki kişilerin tetiklemeleri ile değişen
yaşamından da kendimiz sorumluyuz.
Nereye gittiğimiz,
ne yapmak istediğimiz veya kimin himayesinde oluşumuza kadar ki
yaşam süreçlerimize hizmet eden hikayelerimizle, bir bir ardındaki
bağlantılarımızı kontrol altında tutmak gerekir.
- Bilinçli olmak,
okumakla alakalı değildir.
Dünya
görüşlerimiz, hayat okulu en büyük derstir. Her birimizin birden
çok ve farklı kalıpları bulunması, Iç içe açılan kapıların
ötesinde bizi bekleyen, şimdi şu anda duygu ve düşüncelerimizde
yarattıklarımızdır.
Aradığımız her
sorunun cevabı: sorumluluğu ile üstlendiğimiz, yaşamımıza,
nasıl katkımızın olduğunu algılamaktır. Bugünün değerini
belki de aradan geçecek zamanla daha iyi anlarız, belki de
anlamamak için üzerine bir çok anlamları aşılayarak
yansıyanlara karşı muhalefet duruşumuzu sergileyeceğiz.
Yaşamı farkederken
bilinçli olmak, bilgilendikçe farkındalık kazanmak, her birimize
O’ değişim fırtınası farklı etki yaparken amacımız: her
birimizin hayata sarılırken yaşamına’da kucak açıp birlik
beraberlik içinde yürümeyi öğrenmektir.
-“Bunu başaramam,
olmaz” deme.
Her birimizin
bilinçli bilgi donanımlı, zeki, akıllı olduğu kesindir. Ne
kadar çok kendini zihnini, bilgi dağarcığını geliştirebildiğin
“an” daha hızlı hedefine, amacına ulşabilmende ve değişiminle
değişen karşındaki engelin direncine göre yansıttığı
frekansınla yeniden aydınlanmaya başlarsın. Tiz bir sesle yada
tok, gürde olabilir. Bunu sağlayan, yansıttığın frekansına
göre geri dönüşümüde sana eşdeğer olacaktır. Sen bir
atarsın, o sana on gelmez. Karşılıklı alma verme enerjimizin
burada aktif olması gerekecek ki, ne istediklerini kendine göre
algılarken, hissettikçe derin duygularının yüzeye çıkışından
dersini alabilesin. Beklenilen her sorunun cevabının sana nerden
geleceğine takılma o her an gelebilir…
Algılarını
güçlendirmelisin ki, yansıttıkların yankılandıkça tetiklenen
duygularının farkındalığını yakalayabilesin. O güç içinde,
hislerindedir...
Duyular,
hayatın kontrolünü elinde tutarak bizi geçmiş ile geleceğin
arasında bilinmeyene değil bilinene yönlendiren birikimlerimizle
nerede ve nasıl olmamız gerektiğini hatırlatır…
Duymamaya odaklı
olma!
“Ben duymayı
seçiyorum” diye düşünmek sana “his” kazandırmaya
başlayacak.
Çeşit bin türlü
insan modelleri vardır dünyada. Bunlardan biri veya birileri
yaşantında karşı gelebilir. Işin özü ise kendinsin.
Bilinçli bir dünya
yaratmak için çok uğraşırız. Hayatı kendimize eziyet hale
getirerek yapmaya çalışırız da. Oysa, her şeyin içinde bir
şeyi farkedinceye kadar gelip geçen zamanla başlama ve bitme
sürecine dek yaşarız. Ardından ta ki benzer olanla karşılaşıp
düşüncelerimizi değişelim...
Yansıyan “Yankın”
la seçimlerindeki kilidini ardına kadar açabilmek, Kendini
kabullendirdiğin yaptıklarınla sınanırken bulursın.
Her ne olursa
“kendimden özür dilerim, kendimden af dilerim, kendimi seviyorum
“ demek sankide suçluymuşuz hissi ile tokat yermişcesine
savunaya gireriz. Acısını duygumuzda hissedebiliriz, savunduğumuz
kişi yine kendimizin oluşudur.
Her şeye sahipken
onu hiçlikle donatmamalısın. Sadece anlamlaştırdıklarından
soyutlarken olmasını dilediğin, istediğini ekle ve koy.
Her şeyin
ardındakilerin sana ait olmasına karşılık verdikçe “bu bana
ait değildir” dediğimiz an sadece başka bir gün, ay, yıllık
yaşam döngülerimizle bize kendi gelen hislerle yaklaşan
duyularımızla tepki oluşturduğumuzu farkedemeyiz.
Daha iyi bir
geleceği kim istemez ki? Zaman her birimizi olgunlaştırdıkça
içinden çıkamadığımız anlarda bile sarıldığımız zamanla
teselli bulduğumuzu, zamanın ardına bakarak geçmişi ogunlaşmış
bir şekilde şimdiye taşıdığımıza göre hareketlerin
yansıttığı yaşanmış olağan dışı davranışlarla
yüzleşiriz.
Kapalı kapıların
ardında ( içsel dünyamızda, kendi içimizde )kendimizle
mücadeleye gireriz. Hiç bir nedeni alıp kabullenemediğimizden,
tıkanmış yollarda ısrarcı olunca acabalar zihnimizi kırbaçlamaya
koyulur.
Hedefler kimin için
nasıl olmalıdır?
Ya kendini kendinle
kurallarına göre yaşamayı öğreneceksin. Ya da kendini kendinde
bırakıp olmasını dilediğin gibi davranacaksın. Yaşamayı
seçtiğin hayat. Seni içindeki duygularınla yoklamaya başladı mı
etkisiz kıldığın, eskiye güle güle derken yenisine hoşgeldin
dersin.
Tüm yaşamı hak
ettiğimizin en güzeli ile yaşarız. Içindeki sana ait olmayan
duyguları yokladıkça neyin sana ait olduğunu ve olmadıklarını
önce keşfetmek gerekir. Böylece acısıyla tatlısıyla var olana
teşekkür ederken, ne istediğini “olumlamalarınla
şekillendirdiğin bilinçaltını kodlamaya başla...”
NUMEROLOG:
Müjde Şener
5.7.2019
42/15/6
HABERAL KIBRISLI GAZETESİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder