4 Temmuz 2019 Perşembe

DAHA İYİ BİR GELECEK İÇİN KAPILARININ KİLİTİNİ AÇ...



DAHA İYİ BİR GELECEK İÇİN KAPILARIN KİLİTİNİ AÇ…

Yaradılıştan bugüne hangi yaşam zaman veya mekan, nasıl gelip geçtiğimiz farketmez. İç içe açılan kapılardan geçerken ardımızdan farkında olmadan kapatarak, kimi zaman O’ anlık ruhsal, duygusal, psikolojik duygu durumumuza göre değişimler göstererek, reaksiyon gösteririz.

Tepkinin boyutu, kişiden kişiye değişir belkide ama, özden gelene cevap vermek yerine, hislerin gücü ile davranışlarda bulunduğumuz zaman, hareketlenerek tasarufumuzda bulunan kimliğimizden kendimiz sorumlu oluruz.

Kim ne derse desin. Ne istediğin ve ne yaptığından kendin sorumlu olursun”.

Hak ettiğinin bedelini öderken, çevrendeki kişilerin tetiklemeleri ile değişen yaşamından da kendimiz sorumluyuz.
Nereye gittiğimiz, ne yapmak istediğimiz veya kimin himayesinde oluşumuza kadar ki yaşam süreçlerimize hizmet eden hikayelerimizle, bir bir ardındaki bağlantılarımızı kontrol altında tutmak gerekir.
- Bilinçli olmak, okumakla alakalı değildir.
Dünya görüşlerimiz, hayat okulu en büyük derstir. Her birimizin birden çok ve farklı kalıpları bulunması, Iç içe açılan kapıların ötesinde bizi bekleyen, şimdi şu anda duygu ve düşüncelerimizde yarattıklarımızdır.
Aradığımız her sorunun cevabı: sorumluluğu ile üstlendiğimiz, yaşamımıza, nasıl katkımızın olduğunu algılamaktır. Bugünün değerini belki de aradan geçecek zamanla daha iyi anlarız, belki de anlamamak için üzerine bir çok anlamları aşılayarak yansıyanlara karşı muhalefet duruşumuzu sergileyeceğiz.

Yaşamı farkederken bilinçli olmak, bilgilendikçe farkındalık kazanmak, her birimize O’ değişim fırtınası farklı etki yaparken amacımız: her birimizin hayata sarılırken yaşamına’da kucak açıp birlik beraberlik içinde yürümeyi öğrenmektir.

-“Bunu başaramam, olmaz” deme.
Her birimizin bilinçli bilgi donanımlı, zeki, akıllı olduğu kesindir. Ne kadar çok kendini zihnini, bilgi dağarcığını geliştirebildiğin “an” daha hızlı hedefine, amacına ulşabilmende ve değişiminle değişen karşındaki engelin direncine göre yansıttığı frekansınla yeniden aydınlanmaya başlarsın. Tiz bir sesle yada tok, gürde olabilir. Bunu sağlayan, yansıttığın frekansına göre geri dönüşümüde sana eşdeğer olacaktır. Sen bir atarsın, o sana on gelmez. Karşılıklı alma verme enerjimizin burada aktif olması gerekecek ki, ne istediklerini kendine göre algılarken, hissettikçe derin duygularının yüzeye çıkışından dersini alabilesin. Beklenilen her sorunun cevabının sana nerden geleceğine takılma o her an gelebilir…
Algılarını güçlendirmelisin ki, yansıttıkların yankılandıkça tetiklenen duygularının farkındalığını yakalayabilesin. O güç içinde, hislerindedir...

Duyular, hayatın kontrolünü elinde tutarak bizi geçmiş ile geleceğin arasında bilinmeyene değil bilinene yönlendiren birikimlerimizle nerede ve nasıl olmamız gerektiğini hatırlatır…
Duymamaya odaklı olma!
“Ben duymayı seçiyorum” diye düşünmek sana “his” kazandırmaya başlayacak.
Çeşit bin türlü insan modelleri vardır dünyada. Bunlardan biri veya birileri yaşantında karşı gelebilir. Işin özü ise kendinsin.

Bilinçli bir dünya yaratmak için çok uğraşırız. Hayatı kendimize eziyet hale getirerek yapmaya çalışırız da. Oysa, her şeyin içinde bir şeyi farkedinceye kadar gelip geçen zamanla başlama ve bitme sürecine dek yaşarız. Ardından ta ki benzer olanla karşılaşıp düşüncelerimizi değişelim...

Yansıyan “Yankın” la seçimlerindeki kilidini ardına kadar açabilmek, Kendini kabullendirdiğin yaptıklarınla sınanırken bulursın.
Her ne olursa “kendimden özür dilerim, kendimden af dilerim, kendimi seviyorum “ demek sankide suçluymuşuz hissi ile tokat yermişcesine savunaya gireriz. Acısını duygumuzda hissedebiliriz, savunduğumuz kişi yine kendimizin oluşudur.

Her şeye sahipken onu hiçlikle donatmamalısın. Sadece anlamlaştırdıklarından soyutlarken olmasını dilediğin, istediğini ekle ve koy.
Her şeyin ardındakilerin sana ait olmasına karşılık verdikçe “bu bana ait değildir” dediğimiz an sadece başka bir gün, ay, yıllık yaşam döngülerimizle bize kendi gelen hislerle yaklaşan duyularımızla tepki oluşturduğumuzu farkedemeyiz.

Daha iyi bir geleceği kim istemez ki? Zaman her birimizi olgunlaştırdıkça içinden çıkamadığımız anlarda bile sarıldığımız zamanla teselli bulduğumuzu, zamanın ardına bakarak geçmişi ogunlaşmış bir şekilde şimdiye taşıdığımıza göre hareketlerin yansıttığı yaşanmış olağan dışı davranışlarla yüzleşiriz.

Kapalı kapıların ardında ( içsel dünyamızda, kendi içimizde )kendimizle mücadeleye gireriz. Hiç bir nedeni alıp kabullenemediğimizden, tıkanmış yollarda ısrarcı olunca acabalar zihnimizi kırbaçlamaya koyulur.

Hedefler kimin için nasıl olmalıdır?

Ya kendini kendinle kurallarına göre yaşamayı öğreneceksin. Ya da kendini kendinde bırakıp olmasını dilediğin gibi davranacaksın. Yaşamayı seçtiğin hayat. Seni içindeki duygularınla yoklamaya başladı mı etkisiz kıldığın, eskiye güle güle derken yenisine hoşgeldin dersin.

Tüm yaşamı hak ettiğimizin en güzeli ile yaşarız. Içindeki sana ait olmayan duyguları yokladıkça neyin sana ait olduğunu ve olmadıklarını önce keşfetmek gerekir. Böylece acısıyla tatlısıyla var olana teşekkür ederken, ne istediğini “olumlamalarınla şekillendirdiğin bilinçaltını kodlamaya başla...”

NUMEROLOG:
Müjde Şener

5.7.2019
42/15/6

HABERAL KIBRISLI GAZETESİ 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

KENDİN OLMA SANATI

KENDİNİ OLMA SANATI: SANA VERİLEN EN GÜZEL HEDİYE Bir sabah uyandığında aynada kendine bakıp "Ben kimim?" diye sordun mu hiç? Y...