DEĞİŞİMİNİN
FATURASINI KENDİNE ÇIKART
Güne günaydın
diyerek başlayabilmenin keyfini uzun yıllar alamıyordum. Ne çok
geçmişi bir kalemle silebilip yeni bir güne uyanarak
farkındalığımla güzellikleri karşılayabildiğime şükürler
olsun diyebileceğim ise aklımın ucuna gelmezdi. Sadece dilediğim,
istediklerimin gün ışığının ruhumu aydınlatableceği güne
kadar. Inandıkça inançlarımın değişebileceğini farketmiştim.
Bunu anlamak, ve anlatabilmem ise zamanımı benden çalacağı
endişelerimden kimseye bir şey anlatarak zamanımı geçiştirmeyi
bıraktıkça, daha başka yaşanmışlıkların ardındaki izleri
sürmeye karar verdim.
Her birimizde
bulunan “inad ile, ego” illa bir yolunu bulupta yaşantımızdaki
önemli rollerini keşfetmek gerekir. Çözümlerin olabilmesi için
çözüme odaklı olurken her yansıyanın değişimimize ışık
olduğunu görebiliriz.
Düşlerimizdekini
kağıdı elimize alıp içini dilediklerinle doldurabilme lüksünü
yaratabiliriz. En zor olan nedir bilirsiniz? “zor” olana dışından
olumlu ve güzel bakabilmektir.
- “Bunu nasıl
başarabilirim” diye düşünenlerimiz için bu bir nottur:
Kalemin önemini şimdi daha iyi anlamaya başlayacağınız
dönemdesiniz. Istediklerini yazarak yarattığının bilincinde
olmuş olabilmek olaylara bakış açılarımızı değiştirmez mi?
Ben değiştiysem ve bunu başarabilmişsem tüm geçmişimi bugüne
taşıdıkça bana geri yankılanarak gelişinden derslerimi alıp
toparlanmalıydım ve öylede oldu.
Mesela: içinizdeki
zehiri dışarıya atmanın yolu: onu defalarca deşifre
edebilmektir. Dizelere dökerek nerede hata yaptığını düşünmeden,
başkasına mükemmel görüneceksin diye enerjini aşağıya
çekmeden nasıl kendini bu sınavdan soyutlayabileceğin ve en basit
olan ise, yaşam yolunuzu korkusuzca özgürleştireceğin ruhunun
önündeki kalıplarından feragat etmendir.
Inci gibi dizilmiş
tabular, inançlar, algılamış olduğumuz zor ve kontrol edici
özelliklerimizle “inadın”, ve daha bir çok kendini en iyi
bildiğin kendinle nasıl baş başa kalabileceğin, uygun ortamların
olduğuna inanmandır...
Yaşamımızı ala
bora ettiğimiz bir dönemdeyiz. Ve ya bunu yaratacağız ki her
değişimin içindeki farkındalığımıza farklı
algıladıklarımızdan kolaylıkla değişimimizi çözerken daha
başka değişimlere uyanabilelim.
- Neden mi?
Daha iyi ve kaliteli
bir yaşam için…
- Benim ondan neyim
eksik? diye düşünüp hayıflanacağımız yerde eksik olanlarımızı
keşfedebilmek için kendimize ayıracağımız zaman gerekir.
Bunun için ise,
önünde kendi yarattığımız engellerimizi keşfetmekdir.
1- Önce kabullenmek
gerekir ki, her var olanı kendimizin yarattığını farkedebilelim.
“Yaratmadığım
şeyi neden kabul edeyim ki,” de diyebilirsiniz. Ancak, geniş
açılardan olaylara bakarak görmek, yaratmadığımız hiçbirşeyi
yaşamadığımızın bilincinde olmaktır. Ne ekersek onu alıp
kabullenmek durumundayız.
Söylememiz
gereken, “farkında olmadan yarattığım ve yaşadıklarımdan ben
sorumluyum ve bu sorumluluğumu fes ediyorum, ediyorum ettim...”
gibi olumlamalarla bilinçaltımıza emir ekini yüklemektir. Kodlar
aşılayarak daha farkı ve başka kodlara kendimizi hazırlamaktır...
bunu yarattığımız zaman, algımızın, inançlarımızın,
tabularımızın, kalıplarımızın, aşılanan anlamların” bizi
zorladığı ile silkelenişimizdir.
“Sözlerin
dilinden: dilediklerinin değişimine katkın olsun”.
Değişim ile
birlikte farkındalığını kazanmaya başlarsın.
Söz düşüncelerinin
kemiğidir. Düşüncelerin ise sözlerinin kontrolündedir. Ikisi
bir arada bir birini dengelediğinden hayatına yön vereceğine
inanırken, farklı açılardan kombinleri yapmaya başlarsın.
Mesela: benim inatcılığımla kabullenemediklerimin tersinden
olaylara muhalefet yaklaşımımı beni tanıyan herkes bilir.
Önceden kimliğimin
dışında kendimi gösteren tablolarda yer aldım, ardından
kendimde var olanı alıp kabullenerek “ben buyum” demeye ve
“daha başka neler yapabileceğime inandırdım zihnimi”.
Kabullendiğim her şeyin basitleşmiş olması ile, istemediklerimin
hayatımda beni zorlayan olduğunu algıladıkça, her şeyin hiçlik
içinde olmasına karar verdim. Böylece bana “zor” gelen bir şey
ortada kalmadı. Korku ile beslenmediğimi, her olaydan olumlu
sonuçlar çıkartarak mutlu olmanın nasıl bir his olabileceğine
karar verdikçe ben kendim olmaya başladım.
Inatcı bir
kimliğimle herkesin dilinden düşmeyen, yaramazlığım sayesinde
kendimi kalıplardan soyutlamayı başardığıma inanıyorum.
Herkesin yaptığının
tersini yapmam, beni doğrularıma yönlendiriyordu. Deneyimledikçe,
değişen bakış açılarımda kendimi nasıl mutlu, huzurlu
hissettiğim ve nerede kimlerle nasıl olmak istediğimi anlamam,
algılamamla değiştirdim.
Zamanın ötesindeki
kimliğinle barışık olmak isterken, inançlarına duygusal
yaklaşmamaya, hatta hayatı olduğu gibi kabullendikçe “nötür”
kılacağın “hiçlik” formülü ile sadece akışta kalmak ve
anı yaşamak tercihinle alakalıdır.
“Sen ben değilim
ama, ben de sen olamazken birlik içinde nasıl yaşanılması
gerektiğini bizlere öğreten yankılarla, karmik bağlarımızın
gücünü ise kendi içsel duygusal bağlantılarımızla ben senden
daha iyiyim” diye düşünmeyip sadece kendini kabuğundan çekip
çıkartacak sözleşmelerinin bilincinde ol!.
NUMEROLOG:
Müjde Şener
5.7.2019
42/15/6
YENİ BAKIŞ GAZETESİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder