GEÇMİŞ,
GELECEĞİMİZİN ZIDDIDIR.
Geçmişimiz ile
gelecek arasındaki bağlantılarımızın hayatımızı nasıl
tetiklediğini anlamak isterken içinde boğuluruz.
Gelecek
kaygılarımızın oluştuğu bu dönemlerde her birimizin içindeki
merhamet duygusu inanılmaz sarsıntılı geçişlere sebep olurken
bizi yoklamaya devam eder. Sürekli geçmişi anarken şimdinin
yansımalarının farklılığı içinde eskiyi aramaya başlarız.
Anılar içimizi
cırmaladıkça kendimize geliriz. Şimdinin ve sonranın uzantıları
istem dışı aklımıza kodlanırken gerçekte olmasını tercih
ettiklerimizin dışında yansımalara sahip oluruz.
“Geçmiş,
geleceğimizin zıddıdır.” Var iken yok olmanın zamanı
yoktur... Hangi zamanın tekkerrürü içindeysek, O’ zamanı
yoklamanın verdiği ile şimdimizle sınanmaya koyuluruz.
Tüm yaşamımızı
harekete geçiren geçmişimiz ile gelecekte var olan, yaşama
sebebimiz olmaya meyilli ve her şeyden nasıl dersler alınması
gerektiğini anlamamız gerektiğini farketmektir.
Insanlarla olan
ilişkilerimizin deşifre edici yönlerini kullanarak ters yüz
ettiğimiz ama, her derinlere bizleri taşıyarak duygumuzu bir
şekilde tetikledikçe anlamsız gibi gelenlere, yeniden hayat
vermeye koyuluruz.
Hislerimizle zamanı
tek düze yaşamadığımız gibi, ileri geri yansıyana karşılık
enerjimizin değişmesini farkederiz. Adrenalin patlaması yaratan
yansımalarla tetiklenmelerimizdir aslında. Her birimizin en değerli
olduğu, bugün değişmeyene ev sahipliği yaparken birileri
tarafından deşifre edilişimize minnet duymamız gerektiğidir.
Iyiki oldu diyebileceğimiz o anı yakaladık mı etrafımızda olan
olmayanın hayrımıza olabileceğini görmemizi sağlayan
ipuçlarımızdır.
Tüm yaşamımızın
en güzel hale dönüşebilmesi: gerekli donanımlarımızın
gereksiz olanlarla yüzleşirken, sebepsiz gelmemeleridir.
Her birinin bir
birini tamamlama süreçlerinde ise, içsel olarak taşımış
olduğumuz saatli bomba gibiyiz.
Kim isterse olsun
kendimiz olabilmemizi gerektiren, bir çok hayat yaşam donelerimizin
bizimle oluşudur. Kimliğimizi ifşa ettikçe altında sana, bana,
bize ait olmayanlarla “bunca zaman ben nasıl yaşadım” demeye
başlarız.
Kendimize gelmemiz
ve her yönden hayatın bize hediye edilişinden minnet duydukça
mutlu oluşumuz hislerimizi de olumlu yönde hareket etmesini sağlar.
Bu gelişe göre
duyduklarımız arasındaki bağlantımızı hissederek
tanımlayabiliriz. Sebeplerin dejavuya dönüşmesi, her olayın
tekrar tekrar yansımasından bazen hoşlanabilirizde ama bunun tersi
olurken “neden hepde benim başıma gelir” demeye başlarız.
Güzel olanlar daima
iç huzur getirirken bırakmak istemeyiz. O na alıklanlık edinirken
bağımlılığa dönüşmesini sağlarız. Bağımlı oldukcada
bırakmamız olanaksız olur. Her geçmişin gelecek içindeki farklı
olgunlaşma süreci birgün yok olacak. Böylece hiç bir şeye
alışkanlık edinmemek, bağımlılığımız hale dönüşmemesi
için ise olanı o an olduğu gibi kabul edip sevmenin nasıl bir his
olduğunu farkedelim.
Harekete geçmeyi
bekleyen duygularımıza yerleşen Atalarımızın mirası:
inançları, kalıpları, genetik kodları ile nereye kadar
kaçabiliriz. Zamanı yeni baştan başlatarak acabaları ortadan
kaldırıyoruz belkide ama öyle olmaz. Hislerimizin harekete geçiyor
oluşu ile sınırlarımızı aşmamızın sebeplerini ortadan
kaldıramayız. İç içe geçmiş ve geleceğimize uzanan genetik
kodlar, farkında olmadan farklı zamanlarda benzer duygularımızla,
sözlerimiz, düşünceler fiziksel, zihinsel ve ruhsal olarak bizi
yönlendirmeye başlar. “bu ben değilim. Ben sen değilim. Bu
düşünce, bu his, bu algı, bu genetik kodlar bana ait değildir...”
gibi değerlendirmelerimiz ile harekete geçmek farkındalığımızın
kontrolünün elimizde oluşunun habercisidir. Dile getirdikçe
deşifre edilecek inançların yeni inançlarınla olması ise,
kendine hediyendir.
Yaşamayı seçmiş
olduğumuz gibi yaşarız bu hayatta. Hiç bir şeyin ne kadar kolay
veya zor olduğunu anlamak istemeyenlere anlatmamız zordur evet.
Ama, değişimi isterken nasıl değişebileceğini bilmeyenler için
bu değerlendirmeler ışık ve yol olacak. Her birimizin aradığı
bir yol vardır. O yol ise, içsel dünyamızın aydın tarafında
kolaylıkla ilerleyebilmektir. Buna engel olan veya olmaya meyilli
olacak her şeyin tek kalemle yazılıp üzerinin karalanmasında ki
rollerimiz farkındalıklı olmaktır.
içsel olarak
bizleri olumlu olumsuz tetikleyen ve kurallarımız hale dönüşen
duygusal, ruhsal dünyamızın içinde sıkışıp kalmamak
elimizdedir.
Iyi bir yaşamı
veya hayatı seçmek, gelecek nesillere taşımış olduğumuz
genetik kodlarımızla birlikte mucizevi tercihlerimizle yeniden
hayat verebiliriz. Bu inanç sende varsa o nu alıp kullanmayı
seçerken kendin için hayatınla ilgili neler yapabileceğinin
formüllerinin peşinden git.
NUMEROLOG:Müjde Şener
23.10.2019
63/18/9
HABERAL KIBRISLI GAZETESİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder