22 Ekim 2019 Salı

GEÇMİŞ, GELECEĞİMİZİN ZIDDIDIR




GEÇMİŞ, GELECEĞİMİZİN ZIDDIDIR.

Geçmişimiz ile gelecek arasındaki bağlantılarımızın hayatımızı nasıl tetiklediğini anlamak isterken içinde boğuluruz.

Gelecek kaygılarımızın oluştuğu bu dönemlerde her birimizin içindeki merhamet duygusu inanılmaz sarsıntılı geçişlere sebep olurken bizi yoklamaya devam eder. Sürekli geçmişi anarken şimdinin yansımalarının farklılığı içinde eskiyi aramaya başlarız.
Anılar içimizi cırmaladıkça kendimize geliriz. Şimdinin ve sonranın uzantıları istem dışı aklımıza kodlanırken gerçekte olmasını tercih ettiklerimizin dışında yansımalara sahip oluruz.
“Geçmiş, geleceğimizin zıddıdır.” Var iken yok olmanın zamanı yoktur... Hangi zamanın tekkerrürü içindeysek, O’ zamanı yoklamanın verdiği ile şimdimizle sınanmaya koyuluruz.
Tüm yaşamımızı harekete geçiren geçmişimiz ile gelecekte var olan, yaşama sebebimiz olmaya meyilli ve her şeyden nasıl dersler alınması gerektiğini anlamamız gerektiğini farketmektir.
Insanlarla olan ilişkilerimizin deşifre edici yönlerini kullanarak ters yüz ettiğimiz ama, her derinlere bizleri taşıyarak duygumuzu bir şekilde tetikledikçe anlamsız gibi gelenlere, yeniden hayat vermeye koyuluruz.

Hislerimizle zamanı tek düze yaşamadığımız gibi, ileri geri yansıyana karşılık enerjimizin değişmesini farkederiz. Adrenalin patlaması yaratan yansımalarla tetiklenmelerimizdir aslında. Her birimizin en değerli olduğu, bugün değişmeyene ev sahipliği yaparken birileri tarafından deşifre edilişimize minnet duymamız gerektiğidir. Iyiki oldu diyebileceğimiz o anı yakaladık mı etrafımızda olan olmayanın hayrımıza olabileceğini görmemizi sağlayan ipuçlarımızdır.

Tüm yaşamımızın en güzel hale dönüşebilmesi: gerekli donanımlarımızın gereksiz olanlarla yüzleşirken, sebepsiz gelmemeleridir.
Her birinin bir birini tamamlama süreçlerinde ise, içsel olarak taşımış olduğumuz saatli bomba gibiyiz.

Kim isterse olsun kendimiz olabilmemizi gerektiren, bir çok hayat yaşam donelerimizin bizimle oluşudur. Kimliğimizi ifşa ettikçe altında sana, bana, bize ait olmayanlarla “bunca zaman ben nasıl yaşadım” demeye başlarız.

Kendimize gelmemiz ve her yönden hayatın bize hediye edilişinden minnet duydukça mutlu oluşumuz hislerimizi de olumlu yönde hareket etmesini sağlar.
Bu gelişe göre duyduklarımız arasındaki bağlantımızı hissederek tanımlayabiliriz. Sebeplerin dejavuya dönüşmesi, her olayın tekrar tekrar yansımasından bazen hoşlanabilirizde ama bunun tersi olurken “neden hepde benim başıma gelir” demeye başlarız.
Güzel olanlar daima iç huzur getirirken bırakmak istemeyiz. O na alıklanlık edinirken bağımlılığa dönüşmesini sağlarız. Bağımlı oldukcada bırakmamız olanaksız olur. Her geçmişin gelecek içindeki farklı olgunlaşma süreci birgün yok olacak. Böylece hiç bir şeye alışkanlık edinmemek, bağımlılığımız hale dönüşmemesi için ise olanı o an olduğu gibi kabul edip sevmenin nasıl bir his olduğunu farkedelim.

Harekete geçmeyi bekleyen duygularımıza yerleşen Atalarımızın mirası: inançları, kalıpları, genetik kodları ile nereye kadar kaçabiliriz. Zamanı yeni baştan başlatarak acabaları ortadan kaldırıyoruz belkide ama öyle olmaz. Hislerimizin harekete geçiyor oluşu ile sınırlarımızı aşmamızın sebeplerini ortadan kaldıramayız. İç içe geçmiş ve geleceğimize uzanan genetik kodlar, farkında olmadan farklı zamanlarda benzer duygularımızla, sözlerimiz, düşünceler fiziksel, zihinsel ve ruhsal olarak bizi yönlendirmeye başlar. “bu ben değilim. Ben sen değilim. Bu düşünce, bu his, bu algı, bu genetik kodlar bana ait değildir...” gibi değerlendirmelerimiz ile harekete geçmek farkındalığımızın kontrolünün elimizde oluşunun habercisidir. Dile getirdikçe deşifre edilecek inançların yeni inançlarınla olması ise, kendine hediyendir.

Yaşamayı seçmiş olduğumuz gibi yaşarız bu hayatta. Hiç bir şeyin ne kadar kolay veya zor olduğunu anlamak istemeyenlere anlatmamız zordur evet. Ama, değişimi isterken nasıl değişebileceğini bilmeyenler için bu değerlendirmeler ışık ve yol olacak. Her birimizin aradığı bir yol vardır. O yol ise, içsel dünyamızın aydın tarafında kolaylıkla ilerleyebilmektir. Buna engel olan veya olmaya meyilli olacak her şeyin tek kalemle yazılıp üzerinin karalanmasında ki rollerimiz farkındalıklı olmaktır.
içsel olarak bizleri olumlu olumsuz tetikleyen ve kurallarımız hale dönüşen duygusal, ruhsal dünyamızın içinde sıkışıp kalmamak elimizdedir.

Iyi bir yaşamı veya hayatı seçmek, gelecek nesillere taşımış olduğumuz genetik kodlarımızla birlikte mucizevi tercihlerimizle yeniden hayat verebiliriz. Bu inanç sende varsa o nu alıp kullanmayı seçerken kendin için hayatınla ilgili neler yapabileceğinin formüllerinin peşinden git.

NUMEROLOG:Müjde Şener

23.10.2019
63/18/9

HABERAL KIBRISLI GAZETESİ 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

KENDİN OLMA SANATI

KENDİNİ OLMA SANATI: SANA VERİLEN EN GÜZEL HEDİYE Bir sabah uyandığında aynada kendine bakıp "Ben kimim?" diye sordun mu hiç? Y...