25 Ekim 2019 Cuma

HAYATIN TADINDA YAŞAMAK...


HAYATIN TADINDA YAŞAMAK...

Sürekli olmasını istemediklerimizle mücadele içindeyken hayatın tadında tat alamamak en kötü histir herhalde.
Gerçekte, ne istediğimizi veya nasıl yetinme duygusunu bilirsek belkide o inandığımız “zor” elde edebileceğimizin geçmişle alakalı oluşu zorlayıcı engeldir ki zamanda bugün karşımıza farklı bir amaç için çıkıyor.
Küçük bir “iz”in şimdiki “an”a takılıp kalması. “Zor” kelimesini dilimize dolamamıza neden olması ise, inanılmaz ancak gerçeklerimizdir. Hep ardında kaynağa giden yollarımızla çözümleri yoklamak gerekir.
Farkında olamadan edilen bir sözle yıkıcı olabilirmişiz meğer. Istediklerimize odaklı kalamamak ve bir anlık öfke ile yıkıcı olduğumuz, istemediklerimizle kendimizi çezalandırırken yoklanılmak dahada üzücü olmaz mı?
Daha ne kadar gelmişimiz ile ve geçmişimizin arasındaki bağlantılarla dejavular yaşayarak silkeleneceğiz?
Benzer nedenlerin yeniden tekrar etmesi, var iken yok edipte yine benzer olanları hayatımıza mıknatıs gibi çekiyor olmamız komedi gibidir.
Arada biraz da kahkaha atabilmek enerjimizi yükseltecek. Arzu ettiğimiz ve talep ettiğimiz yaşamın hedefimizle yol aldığına göre kendimize güven duygumuzu aşıladık mı hedeflediklerimiz daima en doğru zamanlayıcı kod olur.

Kendi içimizde hayatınmızla yoklanırken, seçimlerimizle olduğunu anımsatan ve başkaların yansıttıkları ile arzu ettiğimiz hayatın duygularımıza dokunuşu canınmızı acıtabilir.
Burnumuzun ucunda bize hayallerimizdeki, duygu, düşünce, hislerimizde taşıdıklarımızın yansımaları ile seçim hakkı gösteren tablomuzda yansıtılmaktadır ve sen bunun farkında değilmisin?
Var olanı yarattığımız gibi yokta ededebiliriz. Taleplerimizin pek uzağımızda olmadığımızı gösteren kendi eksenimizleyiz. Birlikte olduğumuzu bize anımsatanlarlayız ve bunu yaşamamıza neden olanlarla görebiliriz. Her silkelenişimiz ve tetiklenen duygularımızı acıtarak canımızın yanması, geçmişimizin biryerinden taşımış olacağız... Zamanı geçmişimizde yokladıkça sınırları aşabilmemizin en büyük etkeni ise, bilinçli ve farkındalıklı çevremizden gelenin, “geçmişimle ne alaka” diye düşünmekten kendimizi alıkoyumadan gelen gideni arattırırmış.

Her şey iyi giderken kötü gelişmesi ve yaşamımızı alt üst eden nedenlerin arsında sıkıntımızı dile getirerek zamanı yoklatmaya başlarız. Toparlanmamız “imkansızdır” hissini taşımış olmak “olmamış olsaydı daha iyi olurdu” diye düşünmek varken. Her “iyi”nin ardında “kötü” bir art niyet aramak, her kötülükten bir iyilik yaratmak, yaratabilmemiz sanatımızı çok boyutlu görmemize yarar.
Olanı değilde olmayanı ararken olgunlaşmaya başlarız ve sürekli benzer nedenlerden dolayı karşımıza istemediklerimizin çıkması, günün sonunda “algılarımda bir sorun oluştu” diyede düşünebiliriz.

Etrafımızda olup bitenlerden sıkılıp kendimize yönelerek “farkındalıklı ve bilinçli olayları irdelemeye koyuluruz. “Ben bu kişiyle birlikte olmak istemem” diye düşünürken. “ben bu kimliğe sahip değilim. Bu hayatı onaylamıyorum gibi daha bir çok istememe rituellerinizle olumsuz ve umutsuz vakka modeline girmişsiniz bile.
Istememek, onaylamamak ve reddetmek imkansızlıkları zorlarken yüklendiçe üzerinize yükleri bindirmeye başlarız. Cevabı “iptal” etmek ve olan ile olmayanı keşfetmek için kolları sıvamak gerekir.
Mutsuzluk oyununu değiş... Yerine “ben mutluluk oyunu oynamayı seçiyorum” de mesela.
“Ben kendim olmayı seçiyorum” deriz. “Olmak istediğim kişi bu değil” derken kendin olmak istediğin modelini yarat. Ve kendini ödüllendir hediyelerini al! yeni bir iz yarat!.

Değişmeyen oldunmu hep ayni kalırsın ve zamanı geldiği gibi yaşamamak için direnmeye koyulursun. Hislerimiz ile taşıdıklarımız arasında kendimizi sınırlandırmaya başladıkmı hayatın ince ayarları arasında kendimize çeki düzen verebilmek için farklı yönlemleri denemek isteriz. Tek düze yaşam arasında ayni söz ve cümleleri devamli dile getirmeye başlarız. Bu her gün ayni şeylerin yeniden başa sarılan makara gibidir ve yansırken ayni uzantıların sorgulanışıdır.

Kim olursak olalım kendimiz olma yolculuğumuzda hayatın bizlere yansıttıklarını farketmişsek ve istediklerimiz ile istemediklerimizin arasında kendimize çeki düzen verebilirsek. Kimse olmamaya başlarsınız.

Kimliklerimizi deşifre ederken ince ayarlarımızın bizi nasıl farklılaştırdığını gözetmeye koyuluruz. Tıpkı mercek altına koyup ince eleyip sık dokuma gibi nedenleri ve niçinleri ayıklamaya başlarız.
Hep birşeyleri deşifre edip duygularımızı yokladıkmı bıraktığı his karşısındaki tepkilerimizle puanlama yaparız. Kendimiz için…

NUMEROLOG:Müjde Şener

26.10.2019
56/11/2

HABERAL KIBRISLI GAZETESİ 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

KENDİN OLMA SANATI

KENDİNİ OLMA SANATI: SANA VERİLEN EN GÜZEL HEDİYE Bir sabah uyandığında aynada kendine bakıp "Ben kimim?" diye sordun mu hiç? Y...