İNSANIN KİŞİLİĞİ
KİMLİĞİNDE SAKLIDIR.
Insanın kişiliği
kimliğinde saklıdır.
Kim olursak olalım
kendimize uygun frekansta olanlarla çıktığımız yaşam
yollarımızda bir birimizin ekseninden yararlanarak ve bir
birimizden aldığımız derslerle tamamlayıcı olmaya çalışırız.
Kimsemiz için
değişmiyoruz, önce kendimiz için hayatın hangi oyunu içerisinde
yazıp çizdiklerimizi oynadığımızı anlamlaştırmakla yükümlü
olduğumuzu ve deneme yanılmalarla anlamaya çalıştığımız her
şeyden, hiç bir şey anlamamak veya algılamadığımız zamanları
yokladıkmı “Bırakmaya gönüllü olduğumuz, alışkanlıklarımızın
bilincine varmış olacağız”.
Kendimizi bilmeye
başladığımız zamanımızın öncesi vardır. Bizi kendimize
getiren olaylar arasındaki mücafelelerimizle silkeleniriz.
Farkındalıklarımızla bugün anımsadıklarımız ve bir şeyleri
toplama, biriktirme ve yansıtma oyununda kendimizi buna dahil
ederiz. Böylece, her olan olmayanın arasında istemediklerimizi
olumlu yönde görebilmeyi başardıkmı, cevap her yönden hayrımıza
olmaya başlar.
Çocukluktan gelen
bende kimsenin sevmediği huy edinmiştim. Evet, her konuya maydanoz
olmayı nasıl oldu ve seçmiş oldum anımsayamadım. Muhalefet
tavırlıydım hep. Kendi gözlerimle görmeden, kulaklarımla
duymadan inanmam derdim ve öylede yaptım.
Elimde her zaman
inandırıcı, somut veriler olsun isterdim. Kim ne derse desin
inandırıcı gelmiyorsaydı o ortamdan uzaklaşırdım. Kabulde
değildim ve olumsuz negatif itici olanlara karşı savaşım
olmuştu. Ta ki çok sevdiğim birinin ölümü ile tanışayım.
Sonrasında, yaşamıma ve hayatıma olan isyankar tutumum oluştu
bende. İtici gücümün farkındaydım. Kabule geçecek, çekim
gücümü kullanacaktım ki arzu ettiğim yaşamı hayatıma mıknatıs
gibi çekebileyim.
O’ süreç ve
zamanın öncesi ile şimdinin arasındaki bağım, her zaman en
doğru kararım oldu hayatımı değiştirmemde.
Rollerimin değişmesi
ile şimdimle sabırlı olabilmemi sağlamıştı. Arada sırada
cereyan eden parazitler çevremizde olabiliyor. Kimsemiz dört
dörtlük olmamasına rağmen bazen sabrımızın ötesinde,
duygularımızı zorlayan birilerinin çıkışı, günün sonunda
denendiğimizi, değişmesi gerekenleri hissettiriyorlar bize.
Böylece, her olan
olmayanın hayrımıza olduğunu kabullenerek zamanı yakaladığımız
O’ an hediyelerimiz olarak yansımasını hissedebilir ve
değişirken mutlu olabiliriz.
Yıllarca geçmişime
sünger çekerek ilerleyebildiğimi sandım. “Geçmiş, geçti ve
bitti” derdim. Benzer olayları sürekli yaşadıkça,
karşılaşmalarımda incelemem gereken geçmişim ve duygularımın
beni tetiklemesi. Kendimle yüzleşmem gerektiğini bana anlatıyordu.
Buna rağmen geçmişimi yeniden anımsamamak için elimden geleni
yaparak bugün direniyordum. Onca kötü anılarımın birikimleri,
inadıma, kin, nefret, öfkelerimle, kırgınlıklarımla yeniden
yüzleşmeye hazır olamamıştım. İlla bir şeyler vesile olacaktı
ki, beni geçmişime taşısın.
O’ zamanı ve
geçmişimi yoklamaya başladığım zaman beni içsel dünyamla
karşılaştıran yazılarım oldu. Kitabımı yazmaya başlamıştım.
Her satırı ayrı bir hikayem idi. Bir cümlesi ile bir çok
nedenleri bir araya getirmeme yetermiş... Tekrar tekrar okudukça
düşüncelerimdeki kimyamın deşifre edilişi ile deşifre edilmeyi
bekleyen daha başka duygu savaşım beliriverdi. 2008 yılından
bugüne durmadan yazıp deşifre ettiğim geçmişim ile geleceğime
yatırım yaptığım aklıma gelmezdi.
Her istemediklerime
sünger çekip istediklerime odaklanmaya başladım. Geleceğimizi
nasıl yaratabiliriz? Içimdeki hüzün, üzüntü, nefret
edişimizle taşıdıklarımıza kin tuttuğumuz kişiler vardır
elbette.
Şu an kendi
dünyanı görmemezlikten gelerek savunmaya çalıştığın
kendinden başkası değilsin.
Yılların bir
birini kovalaması ile eninde sonunda “artık yeter” diyeceğimiz
o gün geldimi yakala. “Tamam Artık Yeter” diyebildiğimiz zaman
ve sonrasında, kısa sürede kin, nefret ve öfkenin fiziksel,
zihinsel, ruhsal, duygusal, tüm hücrelenden gidebileceğine kendini
inandırdığın zaman başarabilirsin.
Uzun yıllar
sahiplendiklerinle, inandığın her parçalarını geleceğine
taşınmak istemeyeceksin.
Yaradılışımdan
bugüne üzerimde taşıdıklarım bana ait değildir. Ben kim
olduğumu ve ne olduğumu bilirim. Var olan her şeyden dersimi aldım
ve dersimi verdim teşekkür ederim. Şimdi şu andan itibaren tüm
yaşamım bana neşeli, ihtişamlı ve çoşkuyla hediyemdir…
Bu nasıl oldu? diye
düşünmeye başlamışsınızdır.
Tamamen yalnız
başıma kaldığım ve kimsem yok diye düşündüğüm dönemlerimde
klidi kırıp içeriye girmeme vesile olan negatif itici gücüm
inadım oldu. Patlamaya hazır volkan gibiydim. Bu hayat bana ait
değildir. Ben bu kimliği istemiyordum. Istemediğim her şeye sahip
iken gerçek hayatı yaşamam olanaksız oldu. Tutarsız
davranışlarımla acabalarımızın sonu yok!
Muhalefet tavrım
ile silkeleniyordum evet!.
Sakla, zamanı
geldimi kullanmaya mecbur olacağın senden başka bir çok
parçalarınla birliktesin. Hedef koyarken belirleyebildiğin an,
içindeki tüm duygularınla zamanı gösteren takvimini ortaya
koymaya başlarsın. Bu takvim ise, seni içinde tutacak bir çok
hediyelerinin yansımalarıdır. Işık ve sevginle hikayelerine
yeniden başlama şansını yaratabilirsin mesela.
“Ben değiştiysem
sende değişebilirsin”. “Ben yaşadıysam, sende benim
yaşadıklarımın aynisini yaşamak durumunda olmamalısın”.
Bugünkü benliğime sahip olmak pek sanıldığı kadar kolay
olmadı. Kimi zaman bana gelip bende senin gibi olmak isterim
diyenlere hep sunu derim. Bana ait benim ayakkabılarımı giyersen
ve geçtiğim yollardan geçmek durumunda kalırsan bundan pek
memnuniyet getirmeyeceksin…
Böylece etkilenilen
her insanın hayatı, yaşam tarzı, bugünkü geldiği noktadan ne
zaman kurtulabilirsen o zaman kurtulursun.
Iyi bir gelecek
istersek önemli gelişmelerin seni nasıl yokladığı önemlidir.
Bugün sende var bendede yok ise, geçmiş ile bugün arasındaki
kimliğinde kendini yoklamalısın “nerede eksiğim var?” diye.
NUMEROLOG:Müjde Şener
17.10.2019
57/12/3
HABERAL KIBRISLI GAZETESİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder