BİLİNÇALTINI
ANLIYORMUSUN?
Eğer işleyiş
mantığımızı iyice kavrarsak işleyiş biçimini doğru ifadelere
dönüştürebiliriz. Bilmeden yada farkında olmadan söylediğimiz
o kadar çok olumsuz şey var ki,özelliklede dualarımız.
Dualarımızla çok iyi niyetlerle isteklerde bulunduğumuzu
sanırken, aslında ne kadar tezat şeyleri hayatımıza çektiğimizin
farkında bile değiliz.
Gelin biraz
bilinçaltımızı anlayalım ve açalım bakalım nasıl çalışıyor.
Bilinçaltımız:
tüm geçmiş yaşam anılarımızı olayları travmaları,
alışkanlıkları, duyguları, sezgileri, ve hayal gücümüzü
barındıran muazzam bir depodur. Çok yüksek ve birde akıl almaz
bir kapasite ile çalışır. Binlerce ayrı koku, tat, ses, his, ve
götüntüyü ayrıştırır. Yani çileğin kokusu ile ekmeğin
kokusunu ayırt eder ve asla bir birine karıştırmaz. Ve diğer
yüzlerce kokuyuda. Saniyede dört milyar bilgiyi işleyebilir. Zaman
kavramı yoktur. Dün, bugün, yarın on yıl sonra bir hafta önce
gibi kavramları asla anlamaz. Onun için sadece şimdi vardır.
Eğer siz otuz yıl
önce yaşanmış bir travmayı bugün hatırladığınızda hala
üzgülüp kahroluyorsanız. Hala derinden etkileniyorsanız bu
bilinçaltınızın durumu şu an da gerçekleşiyormuş gibi
algılamasındandır. Yani, sizin için geçmişte kalan şey
bilinçaltınız için tazedir. Bu noktayı eğer kavrarsak neden
üstünden yıllar geçtiği halde bazı olaylara, kişilere, yada
durumlara göre karşı hala güçlü tepkileri verdiğimizi anlarız.
Çünkü bilinçaltınız sizin en yüksek dozda verdiğiniz
tepkileri önemser ve onları evet bu durum onun için çok önemli
diyerek kaydeder.
Ve zaman kavramı
olmadığı için bu travmalarınız çözülmediği taktirde konu
daima bilinçaltınızın gündeminde kalır.
Ama siz, konunun
üstünü örttüğünüzü sanırsınız. Sadece sanırsınız.
Bazende yaşanan olaylar unutulup hatırlanamayabilir. Ama kişi
yaşamı süresince nedensiz olarak mesela bir kokudan etkilenip ona
karşı tepki duyabilir. Ve bunun sebebini de asla bilmez. Fakat
mutlaka bunun başladığı bir yer vardır.
Bir olay, bir
yaşanmışlık mutlaka vardır. Mesela! Bebek yaşlarınızda
üstünüze kaynayan bir süt tenceresi devrilmiştir. Ve fiziksel
olarak bu durum size çok acı vermiştir. Ancak, bilinçaltınız
üstünüze dökülen sütün kokusunu, yaşadığınız bu travmayla
etiketlemiş olabilir. Ve sizde yıllar boyu bilmeden süt kokusundan
nefret etmişsinizdir. Olayları hatırlamıyor olmak, onların
yaşamımıza etki etmediğini göstermez. Ve aslında işin ilginç
tarafı insanlar kararlarını bilinçli ve tam bir idrak içinde
verdiklerini ne istediklerini çok iyi bildiklerini düşünürler.
Hatta bundan emindirler. Yeminler edecek kadar. Ancak neredeyse
varlığımızın % 95 ini kontrol eden bilinçaltının bizi
yönettiğini anlayamayız.
Buyüzden sizin de
zaman zaman ben aslında şunu yapmak istiyorum ama gidip gidip hep
tam tersi oluyor. Dediğiniz deneyimleriniz olmuştur. Çünkü
uçağın pilotu siz olsanız bile uçağın pilot koltuğunda siz
oturuyor olsanız bile uçağı kullanan siz değilsiniz. Işte bu
yüzden kullanan uçağınızın otomatik pilotudur. Yani
bilinçaltınızdır.
Bir danışanım
bana nerdeyse otuz yıldır evine bir yemek masası almamak için
direndiğinden bahsetti. Yıllardır yalnızken yada misafirleri ile
yemek yerken sehpaları kullanmıştı. Ailesi, yakınları bir masa
alması için nekadar ısrar etmişlersede o şiddetle itiraz
etmişti. Peki ama neden? Kulağa mantıksız geliyor değil mi?
Değil!.
Çünkü, sorunun
kaynağına indiğimiz de sebep ortaya çıktı. Yemek masası onun
için ilkokula giderken, henüz okuma yazmayı öğrenirken babası
ile oturup ev ödevleri yaptığı ancak, babasının ona doğru
cevaplar vemediğinde kızıp onu azarladığı yerde, kendisi bu
anıları unutmuş olsada bilinçaltı yaşadığı bu tatsız durumu
yemek masası ile eşleştirmişti. Işte böyle siz tüm
kararlarınızı kendiniz aldınız sanırken altta işleyen
programlar buna karar verir. Farkında bile olmazsınız. Yani, çok
kullanan tabiri ile bilincimiz anyaya giderken bilinçaltımız
konyaya gider maalesef.
Her yönden
yaşamınızın nerden gelip nereye doğru gittiğin bilincinde
olduğunuz zaman daha hızlı sebeplerinize idrak etmeye
başlarsınız...
NUMEROLOG: Müjde Şener
6.1.2020
29/11/2
HABERAL KIBRISLI GAZETESŞ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder