HAYAT
BAŞLAR VE BİTMEDEN BIRAKTIĞIMIZ YERDEN DEVAM EDER...
İkili
ilişkimizin neden bu denli önemli olduğunu bilmek istermisiniz?
Bazen önemsiz gibi gelen ve bizi olmak istediğimiz kimlik
kişilikten alıkoyabilecek o güç içimizdeki tılsım,
iyileştirici gücün ta kendisi olduğunu unuturuz. Sahip
olduklarımızın bizim için en değerli olması gereken olduğuna
inanmak istemeyiz. Sanki düşüncelerimizden uçup giderse
etkisinden yoksun kılınacağımız ve bu varlığın, yani kısacası
sevgi enerjimizin ta kendisinden bahsetmek istiyorum.
Zamanı
kendi içimizden yoklarken kayıp giden ve bizi olmak istemediğimiz
bir yerlere sürüklerken durağan olmadığını, hatta daha
fazlasına sahip olduğumuzu bize anımsatanlarla düşler sokağından
geçmek zorunda kalırız.
Bu
düşler sokağı nedir? Çocukluktan gelen bilinçaltmıza
aşılanırken tereddütlere izin verdikçe başkaların korkularını
aldıkca, üzerimize tümden bir araya getirerek bize sorular soran
seçimlerimiz ile birilerine cevaplarını verirken kendimizi
bulabiliriz. Her değişmeyeninde bir gün değişebileceği gibi
beklentilerimize hikayelerimizi eklemeye devam ederiz. Sanki
evlenince ve birde çocuk sahibi olunca bizi bir birimize bağlayacak.
Ve, bir şeylerin olabileceğine tanıklık ederken yoklanılmayı
bekleyen çocukluğumuz devreye girecek.
O güç
içimizdeki histir. Bilinçaltımızın yansıttığı küçük bir
ipucudur. Sanki dün gibi hatırlamaya başladığımız evel zaman
içindeki hayallerimizin oyunu ile dengi dengimize bir şeyleri
yeniden yaratmaya başlıyormuşuz gibiyiz. Oysa benim için “en
zor olmuş, bitmiş” bir olayda bugün dünkü ben olmadığımı
ve her şeyin basitce, kolayca olduğu düşüncelerimle yaratığım
sonuçlarından kendimize gülümseyebiliyor olmak dengelerimizi
oturtmaya başlamış olabiliriz. Zamanı kimlerin üzerine yeniden
kurduğumuzu anlamak gereksizdir. Çünkü, her yönden yaşama sıkı
sıkıya tutunurken kendimize oynadığımız bahis oyunlarından
kendimiz sorumlu olacaktık ve böylece tüm geçmişimizin bugüne
yansımış olmalarından uyanışlarımız sayesinde farkındalığımız
ile farklı açıdan bakıp yeniden gözlemlemeye başlıyor
olacağız. Zamanı kendime göre uyarlamaya başlarken
hilkayelerimin üst üste gelişi ile dengelerin oturmaya başlaması
sonucu hayat başlar ve bitmeden bıraktığımız yerden devam
eder...
dünkü
ben ile bugünkü ben arasında ne var bilmek isterseniz? önce
kendinize bu soruyu sormaya başlamalısınız. Sanki dünü bugün
yaşarken kimsenin değişmemesinden kendimiz sorumluymuşuz gibi
düşünebiliriz. Çünkü, en büyük değişimi kendimizden başkası
yapmaz böylece başkaların değişimini düşünürken kendinizi
farketmezsiniz bile.
Üç
yıldır görmediğim arkadaşımı yeniden gördüğüm zaman
sankide bu kadar uzun yılar geçmemiş gibiydi ve onca zamana ne
oldu?
Zamanın
gelişi ile gidişine takılmadık ve bir birimizin yaşama
sebeplerinden ötürü müteşekkir olmuştuk.
Saklı
zamanın gelmişi ile gideninin arasındaki farkımız ne idi?
Birilerin bir şeye ihtiycı varsa o birilerin birinden alması
gereken her ne isterse olsun. Bilinçaltının kendisine hediyesi
doğru olmasını dilediği her şeyi yaratmaya başlar. Çekim gücü,
istek, arzu veya talepler her birimizin en büyük tercihlerinin gücü
ile bilinçaltına aşılamaya başlarken yaratır ve yaşarız.
O
kendi dünyasında bunu dilemiş ki bende onun karşısında her
yönden yaşamına katkımın olduğuna inanıyorken onun da bana
katkısını almaya başladığım zaman gülümseyen kalbimizin de
boşluklarını doldurmamıza yetti desem nasıl olur...
iyi
bir yaşama nasıl sıkı sıkıya sarılabileceğimizi bize anlatan
hayat hikayelerimiz, en büyük okul diye düşünebiliriz.
Cevaplarımızın ardımızdaki bilinçaltımızda oluşu ile
silkeleniyoruz ve bize bunu anımsatan yansımalar: her yönden gelen
herkes olabilir. Saklı kalan duygularınızın açığa çıkması,
artık yüzleşme zamanı olduğu gibi ciddi geçişler
uyandırılışımız olurken bilinçaltı tetiklenmelerimizin
dengeleri ile silkelenmeler yaşarken her nedenin bizim için
olduğunu bilirsek hiç bir şeyin olumsuz etkisi bizi incitmemeye
başlayacak.
Daha
güzel vede güçlü hayatlar için kendimize bilimsel
yaklaşımlarımızla yakınlaşabiliriz. Bunun için kim olduğumuzu
bilmekle başlayalım.
NUMEROLOG: Müjde
Şener
17.1.2020
40/13/4
HABERAL KIBRLI GAZETESİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder