HER YÖN
HİZMTİNDEDİR.
Herkesin bir şekilde
yaşamına, duygularına dokunur olması ile her sebeplerin önüne,
ardına bakmadan iyileşmesine katkısı olacağına inandırılırız.
Bir birinize alma verme enerjinizle ufak ta olsa yoklanrsınız.
Yansıyan her
nedenlerin gerçek kaygısı ardındaki sebepler ortaya çıkarken ne
olduklarına dikket ettiğimiz zamanlarda emin olmak, o sihirli
dokunuşların iyi geleceği inancı ile gerçekte ne için tüm bu
duygularımıza sarılıp yaşadığımızı anlarız.
Dikkat ettikçe
içinden çıkılmaz olanların kolaylıkla ve basit formüllerle
bize kendimizi gözlemleme şansını verir.
Hayatımıza nasıl
takıldığına bakmayız. İncinen duygularımızda kimse için
değil kendimiz için hikayelerimizi yoklamanın anlamını
zihnimizde oluşuyoruz.
Kendigelen
hikayelerimizin sahibi ben isem bu değişime katkısı olanı alıp
istemediklerime “dur” diyecek kadar gücsüzmüydüm?
Evet!.
Kendime gelmem,
toparlanmam ise zamanımı benden çalacak diye olanı
yaşayamıyordum. Geleni anlamaya çalışırken bilememiz gereken
bie katkısının ne olduğudur. Geçmişimizin tekrar geleceğimizle
birlikte yansıyacağını. Beraberinde bilinçli bir tur atıp
yenden zamanı yakalama şansımızın bizimle olması mucizemiz
midir? Yoksa hepimize verilen şans bu mudur?
İsteklerimizin
önündeki engeller yoklanılmayı bekleyenlerdir. Bilinç
altımızdaki senaryomuzdaki gizem ise, onu istemememizin sebeplerini
anlatıyor. Nasıl yazılmış olursa olsun onun gerçek sahibi olan
biziz. Müdahale edebilecek osakta önce anlamamız gerekir.
Her birinin gücü
etkisi itaatkarlığımız sonucu gelişmeye başlar.
Beğenmediğimiz
istemediklerimizi söyleyen geçmişimizdeki biz kimiz? Hafızamızdan
hiç çıkmayarak dirençlerimizle, inançlarımızla yıllarca ona
tutsak kalıp sahiplendiğimiz bağımlılıklarımız ile olabilecek
ihtimallerimizi anımsatan başka olaylarda farklı ilginç bakış
açılarımızı aradığımız olur.
Değişim
sürecimizde olgunlaşmamıza neden olduğu için mi farklı bakıp
değerlendiriyoruz her olayı. Deneyimledikçe sevebildiğimizi
farketmiş olmak mıydı bu. Yoksa içimizdeki kendimize olan
bağımlılıklarımızın yansıttığı duygusal yıkımlarımız
mı? Her yönden değerlendirdiklerimizden derslerimizi alıyoruz.
Ama birikimlerimizden yoksun kaldıkça “ancak başarabilirim”
diye düşüncelerimizden gelip geçer bir an.
“Kendim olmaya
niyet ediyorum”. Oldu mu? Imkansız gibi giden gelen zihninizdeki
kelimelere tutsak kalmak istemediğin gibi evire çevire sözlerin,
kelimelerin uçuşu seni bulamaç gibi zihninle yoruyor. Kim olursan
ol! kendiniz olma yolculuğunuzda “kendimi bulmaya niyetliyim, öyle
de oldu ben bunu başardım…”
Elbette ki
deneyimledikçe sevdiğinizi farketmiş olmanız hayatınızı
değiştirirken geçmişe bakıp “keşke şimdiki aklımla
olsaydım” dersiniz demesine. Gerçekten neden bunu söylediğini
anımsadıktan sonra sözlerini geri alıp kendinizi kendinde
yoklamaya başlayıp amaçsız ilerleyen yolunu kendin çizip oyununu
oynadığını farkedinceye kadar yaşam çizginizde, rotanızda
olanlarlayız.
Şimdinizi
yaratarak yaşıyorsunu.
İncinmiş
duygularınızın her olayda o anı yaşıyor olmanızla pekişir.
Geçmişi bugün
yeniden yaşamanıza neden olan, gelen yansımalarınızı
geçmişinizle size anımsatır olmasıdır.
Gelecek geçmişin
içerisindeki “gizem”’dir. Saklı kalan hislerin açığa
çıkmasında öncülük ederken bilinmeyeni her an keşfederek geçen
zamanınıza odaklı kalıp detayları yakalamaya başladık mı
herbirimizin farklı bakış açısı ile başka keşif içinde
kendinizi yokladıkça bir birinizden alma verme enerjisi hiç bitmez
ve sonsuz sınırsız bilgileri içinde tutarak size yansıtır.
Böylece TÜM YAŞAM
TEKTİR. Biz ise yaşamın içinde minik bir zerrecikten ibaretiz.
Kişisel kimliğimizi
deneme yanılmalarımızla kendimizi kendimize adadıkça, daha çok
olaylara odaklı kalıp her yansıyanın katkısını farklı açıdan
bakmaya ve görmeye başlarız.
Zamanı yoklamayı
hepimiz de seviyoruz. “Sevmiyorum” demiş olduklarınızla ciddi
ciddi bir sınavın içerisinden geçeriz. Farkındalıklı olmak,
olabilecek her bir nedenden farklı anlamlar türeten zihin yapınıza
sahip oldunuz mu, iyimser olarak yaklaşmanız en doğru seçimleriniz
olur.
Hikayelerimi
değiştirmeyi sevebileceğim aklıma gelmezken bugün geçmişimdeki
ben ile yeni kimliğim arasındaki düellolarımdan bahsederken
“İyileşmiş hali:” istemediklerimi, beğenmediklerim ile
korkularımın korkusuzluğu arasındaki sebepler zincirlerinden
kendinize çeki düzen verme durumunuz doğmaya başladığı zamanda
kendinizi görmek olur.
“Ben kendimi
seviyorum...” diyebilmem çok kolay olmadı. Bana beni değil
benden başka kimlikleri çağrıştırdıkça kendimi içinden
çıkılmaz dirençlerimle buluyordum. Kim olduğumdan çok geçmişime
takıntılı kalmışım. Sevgi inanılmaz özel bir anahtar olmasına
rağmen kendimde onu kullanmama gibi dirençlerim bende oldu. Kim
olduğuma takılmıyordum. Kendimdeki benliğim ile cavaplara
çözümler bulma formülünün elimdeki sevgi kelimesinde gizli
oluşuna inanmayı hiç istemedim ama neden? Kendimce hakllıklarım
vardı elbette. Yaşamımda En zor sınavım oldu. Sevgi = Müjde (
güzel haber anlamında) = kilit ve anahtarımızdır...
Zamanı geriye dönüp
saracak olursam geçmişimi bana anımsatan çok güzel anılarımın
içerisinde kendimi keşfetme yolculuğuma çok güzel ayna olmuş ve
elimdeki anahtarıma sahip olabilmem için geçmem gereken yollarımın
tümden katkısını almama yardım edecek, birden fazla
ihtimallerimide görebilmem için mücadeleye girecektim. Kim olursam
olayım kendim olmam gerekirdi. Sadece kendime özel kılmam gereken
hayatımın anahtarına sahip olurken elde edebileceklerim
kazançlarım olması gerekirdi. Dahası, hiç bir nedenlerin
sebepsiz yaşamımıza uyarlanmadığı gibi isteklerim arzu ve
taleplerimdi elbette. Benim istediğim gibi değildi ve sadece
herkesin kendilerince yaşamak, kendi dünyalarını yaratıpta
istedikleri gibi hayatlarını sürebilmeleri gerekiyormuş.
Bende olmam gereken
kimliğimle olmaya gayret ederken yaşama sıkı sıkıya tutundukça
kopan dallardan kendimi hep kollamaya çalışan oldum. Kim olursam o
olmadığımı bilmem gerçekten de imkansız olanın içindeki çıkış
yolumun benden kaynaklanır olmadığıdır.
Her bir nedenin
gerçek kimliklerimize ait olmadığı gibi sadece saklı kalan
duygumuzda doğru ilişki ve insanlarla nasıl yaşanması gerekeni
öğreten rollerimizle oluyormuşuz.
.
3.1.2020
26/17/8
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder