KALBİNİN MEREZİNDE
KAL
Öncelikler
merkezinin neresi olduğunu biliyormusun? Ondan gelip geçen her
şeyin sana nasıl katkısı olabileceğini bilerek, bilinçli bir
şekilde kendini görmeyi seçmiş olmanız size ne kazandıracaktır.
En büyük katkısınının, ona neyin iyi geldiğini ve ne olursa
ömrünün uzun olabileceğini bilipte davranılması gerekirmiş
(Her şeyde olduğu gibi).
Iç içe geçmiş
yaşamlarımızın anahtarı, bilinçli olup olaylardan önce
kendimizin hakimiyetinde olmak ve elimizdeki o gücümüzün farkında
olmaktır.
Ne zaman kurulmuş
pilak gibi önünüzdeki dirençlerden, saplantılarınızdan,
kalıplarınızdan, geçmiş bağımlılıklarınızdan,
alışkanlıklarınızdan kurtulacaksınız. Ve, sadece
farkındalığınızla olup kimlerin size iyi gelip gelmediğine
yönelerek yaşamınıza takılmadan ilerleyebileceksiniz o zaman
hikayelerinizi akışta tamamlamaya başlamış olacaksınız.
Bir çok nedenlere
dayalı terkedilmiş mekanlar vardır. Ve bir çok nedensiz olmayan,
yürütülemeyen işletmeler olur. Kapısı bir kez kapandımı
açılaması zor dediğiniz sözleriniz, kelimelerinizin gücü ile
kilitlediğiniz, bu kezde zorla açılsa bile işlemeyecek, kazanç
getiremeyerek ve yürümesi güçleşirken olduğu yerde kalır.
Her birinin
ardındaki nedenleri yoklarken kendimize sorarız. “Bunun sorumlusu
ben miyim” diye? Nedensiz kaybedilen yükümlülüklerin gün
ışığından alamadıklarını karanlığa taşınırken, içerden
dışarıya yansıyan hikayelerin birikimleri ile dokunulmaz sancılı
zamana tekerür eder ve
her şeyin elbette
bir nedeni olur.
Kimse durduk yere
evini, işini, eşini, hayatını yok yere alabora etmez ve nedenleri
aradıkca ardındaki kazanç kazanı: aşk kazanı: sağlık
kazanının yerine güçsüzlük geçer. Ama neden? Ama niçin?
Akışı tıkayan
nedeni bulmamız gerekiyor. Sebepler her ne isterse olsun, gelişinin
önünde duran güç sadece fiziksel değildir. Öz,de, genetikte
vede ruhsal olan hakimiyetin dirençlerini kıran, küçük bir
nedenlede akışı engelleyebilir elbette.
Sebepleri düşündükce
sizi derinlere yönlendirecek ve, başka başka olayları
anımsattıkca hiç bir şeyin nedenini kendimizde aramazken
düşüncelerimizde, kelimelerimizde yargılar, eleştirir savunmaya
geçeriz. Aslında en tetikleyici olanı alevlendirmiş olduğumuzu
dahi anlamadan yapıyoruz. Çünkü, sebep kendi içimizdedir.
Dışarda değildir. Kelimelerimiz düşüncelerimizle önümüzü
blokluyoruz.
Birileri bir şey
mi yaptı düşünceleri dolaşır zihnimizde. Belkide doğrudur,
belki saçmalık. Özden gelip hiçliğe doğru giderken sanırız ki
kimse bize göre değildir. Her insanın yaşantısı, algılamış
oldukları hikaylerden kendilerine o enerjiyi aşılar. Şimdik esas
konumuza gelelim.
Bir mekanın
enerjisinin yükselebilmesi neden bu kadar önemlidir? Sadece
yükselişi yeterli olur mu?
Her mekanın tıpkı
biz insanlar gibi “kalbi, duygusu,” vardır.
Her duygu, düşünce,
algılarımız gibi onlrın dahi kendi içlerinde kilidi içerden
açmanın yolları olur. Ben nerede kime ne yaptım ki bugün bunları
yaşıyorum dediğini düşünsenize.
Tıpkı senin benim
gibi onların dahi ağzı olsada konuşsa değil mi? Ama yok sadece
varlıkları ile sindirilmemiş kayıtların tutanakları ile
sınırların araında yok olmayı beklerken üzerine kurulan başka
bir yaşam ile ne kadar dirençli olabilir. Böylece kaleyi içerden
fethetmek gerekiyor.
Birilerin aracı
olması gerekirdiki onların dilinden size tercüme edebilsin.
Her şey enerjidir
ve mekanlarda tıpkı insanlar gibi çekme özelliği ile
donanımlıdır. Yansıttığı frekanslarının ise gülen kalb
olanlarla yeniden atmaya başlaması gerekir. MUTLULUK, NEŞE, ÇOŞKU,
HEYECAN. Uyumlu olan ile farklı bir algı taşımaya başlanırken,
şifalanmaya başlar.
Hayat beni kendi
içime yönelttikçe, kendimi buldum. Keşettikcede her gün kendimi
tanıyordum. Her şeyim ile kendimi farkettikçece başka başka
algılarım ile beni zamanda yolculuk ettiğim sırada yansımaların
vasıtası ile yansıyan taleplerle karşı karşıya buldum. En
önemliside ne biliyormusunuz? her şeyin bizimle kesişmesi ile
öğrenmek, olan olmayanın hediyesini alıp kabullenmek, onaylamak
ve teşekkür etmekmiş.
Oysa bu seçim
hakkını yürüterek yönlendiren tarafın hakimiyetidir. Sanırız
kimse için değişmeyen ve sadece onun tarafından yönlendirildikçe
komutayı eline geçiren yürütmeye çalışırken alt yapının
bozulması iyileşmesine engel olunurken sadece mevcut olanlarla
yönetilmeye çalışılması koskoca impiland bandını yaktı.
Sebeplerin ardı
ardına ulanışı ile kimliklerin değişip içlerindeki duvarların
örgüsünün güçlenilişinde sahiplenilmeyi bekleyen zararın
nerden, kimler tarafından ve nasıl olduğu önemlidir.
Sebep senden
kaynaklı ise onun değişiminden de sen sorumlu olacaksın.
Kimsenin yaşamının
anahtarının başkalarına uyması gerekmez.
Sorumluluk sahibi
olmuş bir kimse için sadece bir uyarı: dikkat edilmesi gereken
sahip olmadığı o konuda kendini kapılmış hissetmesi çok
zararlı olur.
Her insan bu işi
yapamaz.
Karmik enerjiler ile
sen kendine ait olmayana ne kadar dayanabilirsin?
Her şeyin bir
nedene bağlı enerji hattı oluşur. Bu gel gitlerin yada oluşumunu
gözden geçirerek dirençlerimizden kendimizi çekip çıkartarak
yok yere ayak bağı olmuş hikayelerimizi gözden geçirmek gereksiz
değildir. Inanıyorum ki her birimizin altındaki nedene bağlı
çıkarcı dünyamızın nedenleri de vardır.
Farkındalıklı
olmak, olmak istemediklerimizin karşısında dim dik durabilmek.
Yüzleşirken kiminle ve neden olduğunu bilmeden bunu yapmamız
saçmalık değil mi?
Ben sana ne yaptım
ki özür dileyim. Hücrelerimize işleyen ve doku gibi orada kalan
enerjimizin yeniden aktif oluşu ile yüzleşerek amacımıza uykuda
olan benliklerimize gülümsememize izni vereceğiz.
Her varlığın
kendi içinde, haneleri ile nasıl yaşadığını çözer gibi…
NUMEROLOG:Müjde Şener
24.1.2020
47/11/2
HABERAL KIBRISLI GAZETESİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder