18 Şubat 2020 Salı

AŞK İKSİRİ...



AŞK İKSİRİ…

Kalbinin tarifini nasıl anlatabilirsin?
Gelmişin içerisinde kaybetmişsen yokluğunu daha çok hissedeceksin. Belkide o gün bugündür.
Biten bir ilişki ile birlikte nerede veya ne zaman, en son nasıl duygu içerisinde onu nasıl hissettiğini anlamaya çalışırken, kendinizi eski defterlerini yeniden gözden geçirme zamanın gelmiş diye düşünebilirsin. O’ çarkın döngüsünden, gelişi gibi giden zaman en büyük hediyenizdir.
Hislerinde ömrü vardır. Kaybettiğin aşk ile yeniden alevlenmesi gereken duygunun sahibi kim olursa olsun teşekkür edersin sana o duyguyu yeniden kazandırdığı için. Çünkü en önemli iksir ikili ilişkiden gelip geçerken duygularının analizin yapmaya başlarsın. Eksiklerini tamamlarken nerede tamam olması gerektiğini bilerek denge ve uyumlu olursunuz.

Her bir dokunuşun önemini daha iyi hissettiğin o an, sanki zamanı durdurabileceğini bilirken, farkında olmadan hiç bir şeyden elini ayağınızı çekmediğini anlarsın.
Tarifi zor olan iksir aşktır. Imkansız olanı başardın mı bırakmayı hiç istemden o zamanı daima sahiplenmek isteyeceksin. En küçük bir eksiklik korkuya kapılmana neden oldumu kendini görmek istemeyeceğin çıkış yolu bulamadığın ve bir yerde savruk dağınıklıklar yaşarmışçasına silkelenirsiniz. Okyanusta yolunu arayan küçük bir saçma salak nedenlerle kalabilirsiniz.

Zamanın birinden başlattığınız o süreçin pek de uzağınızda olmaması, kendinizi duygularınızı yoklamaya teşfik ederken silkelenebilirsiniz.
Dünü bugün yaşıyoruz ve gelmişin içerisindeki geçmişinizde takılıp kaldınızmı, üzerine inşa ettiğiniz başka başka nedenleri yoklamak gerektiği hissi ile, formüller zihninizden gelip geçecektir.

Nerede sebepler ararken, öncesinde her ne olmuş ise: o duyguyu tekrar yaşama hissi bizde kaybedecek zamanımızın olmadığını düşündürtebilir. Aslında, kaybettiğimiz zamanımız yoktur, bu duyguyu hissettiğimiz o an, gelen his ile duygudur. O’ an açılması gereken kapılarımız olduğudur., “Düğümlerimiz” diye düşünerek üzerine inşa ettiğimiz başka bir yaşamdır karşılaştığımız aslında şimdi.

Geçmiş alışkanlıklarınızı bırakamadıkca kendinizi avuttuğunuz her anınızın “başınızın üzerinde yeri olduğunu” size söyleten her ne ise, ona takılıp kalabilirsiniz.
Oysa gelmişin içerisindeki geçmiş oldu vede bitti. (Alışkanlıklarınızdır sizi acıttıkca onu yaşatmaya çalışmanız ve bir gün sonrasında o da gelip geçecek vizyonunuzdan başka bir his olmayacak.) O zamanı bugün yeniden yaşamanın hiç bir anlamı olmazken derslerimizden daha iyi şeyler yapabileceğimizi bilmek hakkımız olur ve öylede oluyor zaten.

Canınız her acıdığında sizi tetikleyen o duygu veya hissi özgürleştirirken, onunla birlikte sevgi, aşkı inşa ederek birlikte yaşamaya başlarsınız. Her inişin ardından çıkış yolu ile farklı bakan gözlerinizdeki ışığı hiç kaybetmeyin. Nedeni ise: sizi ona bağlayan sebeplerdir besleyen hücrelerinizi. Ona engel olan ise, hangi korkularınız burada devreye girmişse: bu korkular bana ait değildir diyerek savunmalarınızla birlikte o enerjinin daima önünde durmaya çalışın.
Kaybetme korkunuz mu? yoksa değişim korkunuz ile zamanı geriye sarma korkunuz mu tetikliyor sizi. Hepside mi?
Hiçlik, kurban psikolojinizin geçmiş ile gelecekte size kendinizi aratması imkansız gibi gelmiş olsada, her şeyden hiç bir şeyin olmayacağı anlamını zihninizde taşımamalısınız.

Insanlarla olan ilişkimizden kendimize çeki düzen verdikmi elimizi ayapımıza çeki düzen vermenin yolu, kimyamızın ayaklar altında olmadığını hissederiz. Daha iyi yaşama uyanmak değil mi tüm çabalarımız.
Beklentilerimiz sürekli değişim içerisindedir ve karışıklığa sebep olabilir günün sonunda. Bilmemiz gereken kendimizden daha fazla ödün verdikmi eski imkansızlıklarımızın bilinci ile farkındalığımızı yakalamaya başlarken sevgi ile aşk ile, bağlı kalmayı başardığımız kendimizden başkası hiç değildir.
Gelen gelir vede giden gider misali etkisinden arınmayı seviyorsak “bırakmayı, özgürleştirmeyi hatta sevgi ile sahiplenilen değerimizin öneminden derslerimizi alırken kimseyi kendinden alıp değiştiremeyeceğimizdir”.
Herkes kendini yaşasın…
Kimse bizi incitmeden, duygularımıza dokundurmadan fırsatları önümüzdeki aşk ile takılarak ilerleyebiliriz.
“Kendimi seviyorum, aşk ile donanımlıyım, kalbim başkasına karşı nötür ise, bu beni korkutmaz çünkü kendimi nerede sevmeyi unutmuşsam hatırlamaya başlıyorum.”
Hiç bir yargıyı kabul etmeden sözlerin arasında emin oluruz ki, ihtiyacımız olan ipuçlarıdır bize yol gösterecek olan.
Mesela: her şeyi bırak, hiç bir şeyle ilgilenme benimle ilgilen gibi…
onu kendi üzerime alıyorsak sadece kendimizle ilgilenmemiz gerektiğini anlamanın formülü küçük dokunmalardır o da duygularımıza.

Hayatla birlikte başkaları için yaşamadığımızı anlamamız gerektiğinin önemini anlatan hikayelerin farklı oluşu, başkalarının aramızda yoklanılır olması gerekiyormuş ki kendimizi sorgulayarak kimliğimizi anlamaya başlayalım..
Sakla zamanı gelir dedikleri kadar itaat edlmiş farklı duyguların hakimiyetinde kalmamız zamanı bize yoklattıracak başka başka hikayelerle karşılaşmalar başlıyor. Her birinin hayat ile yaşamımızın arasındaki bağın gücüdür şimdiki döngü. Biz o döngüden derslerimizi alarak olgunlaşacağız.
Zamanı kimse için değerli kılmamalıymışız. Bunca zaman geride kalmışken gelecek bu birikimin içindeki yazılımdaydı. Kendi geleceğinizin formatı nedir?
Her olan olmayan kişisel düşüncelerimiz arasında başkalarına ait olanlar bizi ilgilendirdimi sadece karma olur.
Amaçlarımızın içerisinde bu kimliklerde yer almış ise, onlarla çıkılan bu yaşam yolunda hayat ile ilgili tamamlanması gerekenleri farketmek.

Aşk her zaman kapınızı çalarken siz açmaktan korkmayın. O duyguya ihtiyacımız var ise teşekkür edin.

NUMEROLOG: Müjde Şener

19.2.2020
43/16/7

HABERAL KIBRISLI GAZETESİ 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

KENDİN OLMA SANATI

KENDİNİ OLMA SANATI: SANA VERİLEN EN GÜZEL HEDİYE Bir sabah uyandığında aynada kendine bakıp "Ben kimim?" diye sordun mu hiç? Y...