AŞK İKSİRİ…
Kalbinin tarifini
nasıl anlatabilirsin?
Gelmişin içerisinde
kaybetmişsen yokluğunu daha çok hissedeceksin. Belkide o gün
bugündür.
Biten bir ilişki
ile birlikte nerede veya ne zaman, en son nasıl duygu içerisinde
onu nasıl hissettiğini anlamaya çalışırken, kendinizi eski
defterlerini yeniden gözden geçirme zamanın gelmiş diye
düşünebilirsin. O’ çarkın döngüsünden, gelişi gibi giden
zaman en büyük hediyenizdir.
Hislerinde ömrü
vardır. Kaybettiğin aşk ile yeniden alevlenmesi gereken duygunun
sahibi kim olursa olsun teşekkür edersin sana o duyguyu yeniden
kazandırdığı için. Çünkü en önemli iksir ikili ilişkiden
gelip geçerken duygularının analizin yapmaya başlarsın.
Eksiklerini tamamlarken nerede tamam olması gerektiğini bilerek
denge ve uyumlu olursunuz.
Her bir dokunuşun
önemini daha iyi hissettiğin o an, sanki zamanı durdurabileceğini
bilirken, farkında olmadan hiç bir şeyden elini ayağınızı
çekmediğini anlarsın.
Tarifi zor olan
iksir aşktır. Imkansız olanı başardın mı bırakmayı hiç
istemden o zamanı daima sahiplenmek isteyeceksin. En küçük bir
eksiklik korkuya kapılmana neden oldumu kendini görmek
istemeyeceğin çıkış yolu bulamadığın ve bir yerde savruk
dağınıklıklar yaşarmışçasına silkelenirsiniz. Okyanusta
yolunu arayan küçük bir saçma salak nedenlerle kalabilirsiniz.
Zamanın birinden
başlattığınız o süreçin pek de uzağınızda olmaması,
kendinizi duygularınızı yoklamaya teşfik ederken
silkelenebilirsiniz.
Dünü bugün
yaşıyoruz ve gelmişin içerisindeki geçmişinizde takılıp
kaldınızmı, üzerine inşa ettiğiniz başka başka nedenleri
yoklamak gerektiği hissi ile, formüller zihninizden gelip
geçecektir.
Nerede sebepler
ararken, öncesinde her ne olmuş ise: o duyguyu tekrar yaşama hissi
bizde kaybedecek zamanımızın olmadığını düşündürtebilir.
Aslında, kaybettiğimiz zamanımız yoktur, bu duyguyu hissettiğimiz
o an, gelen his ile duygudur. O’ an açılması gereken kapılarımız
olduğudur., “Düğümlerimiz” diye düşünerek üzerine inşa
ettiğimiz başka bir yaşamdır karşılaştığımız aslında
şimdi.
Geçmiş
alışkanlıklarınızı bırakamadıkca kendinizi avuttuğunuz her
anınızın “başınızın üzerinde yeri olduğunu” size
söyleten her ne ise, ona takılıp kalabilirsiniz.
Oysa gelmişin
içerisindeki geçmiş oldu vede bitti. (Alışkanlıklarınızdır
sizi acıttıkca onu yaşatmaya çalışmanız ve bir gün sonrasında
o da gelip geçecek vizyonunuzdan başka bir his olmayacak.) O
zamanı bugün yeniden yaşamanın hiç bir anlamı olmazken
derslerimizden daha iyi şeyler yapabileceğimizi bilmek hakkımız
olur ve öylede oluyor zaten.
Canınız her
acıdığında sizi tetikleyen o duygu veya hissi özgürleştirirken,
onunla birlikte sevgi, aşkı inşa ederek birlikte yaşamaya
başlarsınız. Her inişin ardından çıkış yolu ile farklı
bakan gözlerinizdeki ışığı hiç kaybetmeyin. Nedeni ise: sizi
ona bağlayan sebeplerdir besleyen hücrelerinizi. Ona engel olan
ise, hangi korkularınız burada devreye girmişse: bu korkular bana
ait değildir diyerek savunmalarınızla birlikte o enerjinin daima
önünde durmaya çalışın.
Kaybetme korkunuz
mu? yoksa değişim korkunuz ile zamanı geriye sarma korkunuz mu
tetikliyor sizi. Hepside mi?
Hiçlik, kurban
psikolojinizin geçmiş ile gelecekte size kendinizi aratması
imkansız gibi gelmiş olsada, her şeyden hiç bir şeyin olmayacağı
anlamını zihninizde taşımamalısınız.
Insanlarla olan
ilişkimizden kendimize çeki düzen verdikmi elimizi ayapımıza
çeki düzen vermenin yolu, kimyamızın ayaklar altında olmadığını
hissederiz. Daha iyi yaşama uyanmak değil mi tüm çabalarımız.
Beklentilerimiz
sürekli değişim içerisindedir ve karışıklığa sebep olabilir
günün sonunda. Bilmemiz gereken kendimizden daha fazla ödün
verdikmi eski imkansızlıklarımızın bilinci ile farkındalığımızı
yakalamaya başlarken sevgi ile aşk ile, bağlı kalmayı
başardığımız kendimizden başkası hiç değildir.
Gelen gelir vede
giden gider misali etkisinden arınmayı seviyorsak “bırakmayı,
özgürleştirmeyi hatta sevgi ile sahiplenilen değerimizin
öneminden derslerimizi alırken kimseyi kendinden alıp
değiştiremeyeceğimizdir”.
Herkes kendini
yaşasın…
Kimse bizi
incitmeden, duygularımıza dokundurmadan fırsatları önümüzdeki
aşk ile takılarak ilerleyebiliriz.
“Kendimi
seviyorum, aşk ile donanımlıyım, kalbim başkasına karşı nötür
ise, bu beni korkutmaz çünkü kendimi nerede sevmeyi unutmuşsam
hatırlamaya başlıyorum.”
Hiç bir yargıyı
kabul etmeden sözlerin arasında emin oluruz ki, ihtiyacımız olan
ipuçlarıdır bize yol gösterecek olan.
Mesela: her şeyi
bırak, hiç bir şeyle ilgilenme benimle ilgilen gibi…
onu kendi üzerime
alıyorsak sadece kendimizle ilgilenmemiz gerektiğini anlamanın
formülü küçük dokunmalardır o da duygularımıza.
Hayatla birlikte
başkaları için yaşamadığımızı anlamamız gerektiğinin
önemini anlatan hikayelerin farklı oluşu, başkalarının aramızda
yoklanılır olması gerekiyormuş ki kendimizi sorgulayarak
kimliğimizi anlamaya başlayalım..
Sakla zamanı gelir
dedikleri kadar itaat edlmiş farklı duyguların hakimiyetinde
kalmamız zamanı bize yoklattıracak başka başka hikayelerle
karşılaşmalar başlıyor. Her birinin hayat ile yaşamımızın
arasındaki bağın gücüdür şimdiki döngü. Biz o döngüden
derslerimizi alarak olgunlaşacağız.
Zamanı kimse için
değerli kılmamalıymışız. Bunca zaman geride kalmışken gelecek
bu birikimin içindeki yazılımdaydı. Kendi geleceğinizin formatı
nedir?
Her olan olmayan
kişisel düşüncelerimiz arasında başkalarına ait olanlar bizi
ilgilendirdimi sadece karma olur.
Amaçlarımızın
içerisinde bu kimliklerde yer almış ise, onlarla çıkılan bu
yaşam yolunda hayat ile ilgili tamamlanması gerekenleri farketmek.
Aşk her zaman
kapınızı çalarken siz açmaktan korkmayın. O duyguya ihtiyacımız
var ise teşekkür edin.
NUMEROLOG: Müjde Şener
19.2.2020
43/16/7
HABERAL KIBRISLI GAZETESİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder