GELENE HOŞGELDİN
GİDENE GÜLE GÜLE DEMELİ
Her gün aynaya
nasıl bakıp ne gördüklerimiz önemlidir. Ve, her yönden hayata
bakarken başka gözle bakmayı seçersek bize nasıl
yansıyabileceğini keşfetmemiz ile yaşam yollarımızda hayat
amacımıza doğru bizi yönlnediren şifreleri keşfedebileceğiz.
Her gün aynada
kendimizi en güzel halimizle görebilmeyi kim istemez. Bizi çirkin
gösteren aynalar mı yoksa kendimize çeki düzen verememiş olmamız
mıdır? Eminim ki fırsatları kolladıkca elimizde somut veri
olmadığını sanırken en yakınımızda olan bize ait eksik,
küçük, büyük, tam olan parçalarımızlayız.
Kimi zaman
kabullenmemiş olsakta gördüklerimizin ardından yoklanırken
olgunlaşmaya başlarız. Hayallerimize bizi götürdüğü gibi,
değerlendirmeye başlattığımız düşünceler: vizyonumuzun
gücüne kapılırken değişmeyeni değiştirebilen zihin yapımıza
güzel bakmayı öğretelim mi? Nasıl ki bir amaç ve bir hedefimiz
oluşurken zihnimizde ona giden yol! istemek, hissetmek, arzu duymak
vede alıp kabullenmektir.
Hislere dokunmalarla
duyguya dönüşerek bilinçaltımızda yer almış kodlar kilittir.
Yada ona düğümde diyebiliriz. Derleyip toparladığımız vede
kendimizi, zamana uyarlanmış olarak sürekli forvart atar gibi
yenileyerek, yeni baştan başlat tuşuna basarız.
Sabırlı olmayı
bize öğreten zorlu dirençler, kalıplar, sınırlar, kaygı, korku
vb… ne kadar olumsuz dirençler varsada karşımıza çıktıkça
insanın pes edesi yada isyan edesi oluşur. Oysa hislerimizde
kendimize ait yaşanmış bir çok farklı anlamlar çıkartarak
empati yapmamıza vesile olan ilişkilerle olduk mu, hiç birinden
kendimizi uzaklaştırmadan sadece kendimiz olmaya başlarız ve
hayalinde olmasını istediklerimizi yaşamaya koyuluruz. Böylece,
etkilendikçe etkisiz hale getirmeyi başarmanın mucizelerini
içimizde hissederken “ben bunu nasıl yaptım” diyen
düşüncelerimizle baş başa kalmaya başlarız.
HER BİR ŞEY
GÖRÜNDÜĞÜ GİBİDİR. Sahip olduğumuz en güzel şey, her
yönden hayatın bize yansıma moodelinin bize ait olanıdır. Dış
görüntümüz ile değiliz sadece, içsel duygusal yaklaşımlarımızla
vede ağzımızdan çıkan sözlerimizin de kullanım yeri önemlidir.
Her nerede dilimize dolanmış bir söz varsa o sözlerimizin esiri
an itibarı ile olmamız mümkündür.
Göründüğümüz
şekilde bize benzren kişilerin çevremizde var oluşu ile
karşılaşmalarımız olur. Kimi zaman olumlu kimi zaman olumsuz.
Doğru kişi veya kişilerin yaşamımızdaki rolleri belkide benzer
olmayan kimliktedirler ama öyle dahi olsa diğer yönden veya farklı
gözle bakıp görmemiz gerektiğini bize öğretecek hislerimizle
tanışabileceğiz.
Yansımış olmasını
hediyemiz olarak düşünebiliriz ve her olan olmayanın hayrtımıza
olduğunu bilerek hareket etmeyi öğreniriz.
Kendimizi
kandırdığımızı düşünebiliriz.Ve, istemediklerimizle
yaşamımızda yarattığımız huzursuzluk: gerek bilinçaltımızdan,
gerekse duygu ve düşüncelerimizdeki kaynağa dayalı yansımalardır
yaşadıklarımız.
Hayatta en çok
dilediğimiz ve istediklerimizi dile getiremeyebiliriz.
Düşüncelerimizde bunun hayalini bile kursak çevremizdeki
kişilerin yansıttıkları, istemediklerimiz olur.
Tüm buna neden
olan bilinçaltımızdaki korkuların olduğunu biliyormuydunuz?
Düşüncelerin ve sözlerin arasındaki tıkanıklıklar ya da
hayalimiz ile gerçek dışı olan yansımalardan yola çıkarak ne
istediğimizi dile getirmeyi denesek sorun vede tıkanıklıklar
ortadan kalkacak.
Biraz daha
açıklayıcı olursak, olmasını dilediklerimize ve, hikayemizi
yazarken yaşamaya başlayacağımız farklı olmazdı. Çünkü,
istediklerimize talebimizi koyuyor ve istediğimiz şekilde
hayallerimize yöneliyoruz. Şimdi ile, tekrar gözden geçireceğimiz
eskiyi ilim ilim dolaşmaktır.
Neydi vede Neden
oldu?, Niçin oldu? diye düşünmeyi bırakarak şimdiden sonra
“olmasını istediklerimiz ile engel olanların kaynağına
teşekkür ederek artık yeter” diye düşünmek. Zamanı yoklarken
yarattığımuz her “iyiki”lerin dilinden “ben burdayım”
diyerek daha etkin hatırlatmalarınla sadece isteklerine odaklanmayı
seçerek yaşamak olacak. Geçmişi deşifre edebiliriz ama,
değiştiremezken içinde yorulabilir, amaçsız gibi gelen bu
değersizlik mücadelesindeki hikayene benzeştirmeleri katarken
“neden ayni döngüde tekrar tekrar yaşıyorum”
düşünemediklerimizi hayalimizde değiştirebileceğimiz ve hayat
kavgalarından kendimize güç ve güveni getirerek sevgi ile
sarılırken tutunduğumuz dalı, bu kez de bırakmak
istemeyeceğimizdir.
Her kapı
açılmayacak kadar kapalı değildir. Her kapı içsel dünyamızda
bizlere yeniden şanslar verilerek iterken kendimizden emin adımlarla
ilerleyebilmemiz için özgüven, sevgi, değer ve dengede kalmanın
bir çok geçmişi kabullendikçe nasıl keyif alabileceğimizi
anlatmaktadır.
Kimsemiz kendi
içimizde mezarımızı oluşturmak istemeyiz. Her iyiliğin sevgi
getirmesi, her geleni sevgi ile kabullenerek bizi güçlendirmesinden
başka ne isteyebiliriz. Gelene teşekkür ederiz “hoş geldin,
gidene güle güle” diyebilecek kadar kendimizi sevmeyi
öğreniyoruz…
NUMEROLOG: Müjde Şener
18.2.2020
42/16/7
HABERAL KIBRISLI GAZETESİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder