17 Şubat 2020 Pazartesi

HİSLERİNİN ÖNÜNDE HER ZAMAN SEN DUR


HİSLERİNİN ÖNÜNDE HER ZAMAN SEN DUR.

Ne istediğimizi bilemediğimizde, zamanı geçiştirmek üzere kendimizi programlarız. Aslında bilemediklerimizle sınanıyoruz. Hissettiklerimizdir hayata geçirebildiklerimiz ve, her şekilde yaşamı tatlı tatlı gelip giden olsun diye anlamsız kılıp itici gücümüzle değerlendirmeye koyuluruz. Sebepsiz karşılaşmalar yada olayların içinde kendimizi bulmayız. Insanlarla olan ilişkimizde veya kendimizle olan duygu, düşünce, algı, hislerimizle dahi algılarımıza takılıp kalan sebeplerden dolayı itici güç içimizde savunmaya girer. Ama, “ben şuyum, oyum veya bu kişiyim” dedikçede imkansız olanlarla derin gelip giden yansımalardan kendimizi kontrol edemeyebiliriz.

Ne istediğimizi bilirsek vede kendimize güvenip emin olduk mu eskimeyen yüzümüzün içerisindeki öz kimliğimizin bize hediyelerini toplamaya başlarız.

Nedensiz yansımalar yaşamıyoruz.
Nerede olursak olalım insanların bize yansımaları ile şekillendirmeye başladığımız kişiliğimiz, öz kimliğimiz için gerekli olanlardır.
Sizinde başınıza gelirken başkaları neden bunun farkında değildir?
Konumumuzdan dolayı, elbette.
Hangi kategorilerle yaşam yolunda bulunduğumuz veya bizin hangi amaç içinde bulunduğumuz ise, ortama göre tasarlanıyor.
Kimliklerin değişimindeki öncülüğümüz buna neden olabilir mi? Altındaki nedenlerimizdeki düşünce veya tavır, davranış durumlarımızdan dolayı lider, öncü olma potansiyelimiz var mı?
Her insanın yaşaması gereken süreçlerinde ağzından çıkan sözleri (rituelleri) önemlidir.
Size kimler veya ne tür insanlar aynalık yapıyorken siz o kişilere nasıl yardımlaşma içinde oluyorsunuz?
Dikkat edilmesi gereken kendimizdeki çeki düzen dir.
Kimliklerin hayatımızdaki yeri: etkisi ile, benzer nedenle yüzleşirken duygularmızın hakimiyetinde kalarak ne tür bir durumla mücadele içinde olabileceğimizin bir işareti olabilir. Çevremizdeki insanlarla olan ilişkimizde kişisel olarak kendi üzerimize almamaya özen gösterirken itici gücümüz devrede olsun!
Başkasının başına geliyorsa bizimde başımıza gelecek endişesini ortadan kaldırmak gibi mesela: Ama nasıl? Sebepsizmiş gibi gelirken, inançlarımızın üzerimizdeki etkisi altında kalmamalıyız.

Eski imkansızlığımız bilinçaltımızdaki korkulardır ve artık kalmamıştır. Bundan böyle savunmasız hiç değiliz. O güç içimizdeki cevherdir ve biz de saklı kalmış olan duyguyu uyandırarak silkelendikçe saklı kalan duygularımızın hakimiyetini elimize geçirmeyi seçerek istemeliyiz.
Mesela: eskiden savunmasız olabiliriz. Oysa, bugün güçlü vede kendinden emin, ne istediğini bilen kişiliğe sahibiz. Kimseye bağlı kalmayan, sadece sevgimizle kendimize olan istediklerimize ihtiyacımız olanlara karşı denge ve uyum içindeyiz.
“Ben kendimle sahiplendiğim her şeyimle sağlıklı, sıhatli, huzurlu, mutlu, sevgi dolu, seçilmiş tüm dengelerimle zamanımın en değerli öz kimliğimde olmazsa olmazlarımın kontrolümle, sevgiyle sahiplendiğim her şeyime bağımlıyım. Insanların rollerinden kendimi azad ediyorum ve her bir nedenle karşlaştığım olaylar bana ayna olurken, “iyikilerim” arasında tümden var olanlara teşekkür ediyor, minnet duyuyorum. Sizi çok seviyorum…”

Bu gibi olumlu telkinlerimizin dahi aklımızdan duygularımızdan gelip gidişine çok dikkat etmemiz gerekiyor. En küçük bir olumsuz nedene takılıp kaldık mı, alevlendirdikce yakıcı olmaya başlarız.

Iyi bir ilişki en değer verdiğimiz hazinelerimizin içinde kendimize çeki düzen vermemiz için gereklidir.
Sanki dünü bugün yaşamıyorsun şimdinin sana verdiği iç huzurunla o günü bugün daha iyi ve sevgi dolu enerjinizle besliyorsunuz.

Mesele nedir? Evlilik zincirlerinizin kopması mı? Yoksa gevşemesi midir? Hiç birşeyden dolayı kendinizi hayattan kopartmamaya özen gösterin. Iyi bir ilişkide en doğru karar, kendi içinizdeki olumlamalarınızla silkelenirken bazı kriterlerinize inançlarnızın ardındakilerle birlik içinde törpülemenizdir.
Kimse için değişmiyoruz. Kendimiz için en doğru olanı alıp kabullenmeye başlarken unutmayın dışardaki her şey sanaldır. Olay veya esas gerçek kimlikleriniz sizinle birlikte ayni denklemler içinde kalan çekirden ailenizdir.
Her şeyde hiç bir şey bulamamış olmak nasıl bir kilittir.
Farkındasınız vede bilinçli bir dünyanız olmuş olsa bile bunu kontrolünüzden çekip çıkartırken ettrafınızdaki ilişkilerinizde en çok diye düşündüklerinizin değerinizle örtüşememiş olması itici gücünüzün dengelerinin yerlerinden oynamasına sebep olandır ve her ne isterse o olsun. Savunmalar dahi olsa, kimse imkansız değildir.
Mesele, beklentilerdir…
İhtiyacımız kadarını alıp bıraktıklarımızın ardındaki bağların gücüne bir bakıp “nerede seni kaybettiğimi anlamaya çalışıyorum” diye düşünebilirsiniz.
Hislerin altındaki kopukluğa neden olan dünyaya geri dön ve nerede buna ihtiyaç hissettiğini düşün derim.
Beklentilerinizi göremedikçe içinizdeki kopukluklara neden olan değerin yok olması demek sevginizin ardındaki yokluğa takılıp ihtiyaç listesini elinize alma zamanıdır.
Beslendiğiniz tablodan kimlerin size katkısı olabileceğini anlamak zordur. Düşüncelerinizin ardındakileri ile tıkanıklıklarınızın bir birini çözme zamanı gelmedi mi haladaha?
Hislerinizin dilinden konuşmaya başlayın.
Mesela: kendimi nerede kaybettim? Dersiniz. Ve sahip olmayı düşündüklerinizin dilinden konuşmaya başlarsınız. Olumsuz kalıplarınız ile kodlanmış olanlara tarafsız bakıp Sevgi nerededir? Değer veya önemini farkettikçe her şeyin önemi her zaman en başta korkusuzca önünüzde durandır. Rolleri değişmeyi seçin ve istemedikleriniz değil istediklerinizin önünde durmasını tercih edersiniz veya istemediklerinizin önünde durmaya başlarsınız.


NUMEROLOG. Müjde Şener

18.2.2020

42/15/6

YENİ BAKIŞ GAZETESİ 




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

KENDİN OLMA SANATI

KENDİNİ OLMA SANATI: SANA VERİLEN EN GÜZEL HEDİYE Bir sabah uyandığında aynada kendine bakıp "Ben kimim?" diye sordun mu hiç? Y...