HİSLERİNİN ÖNÜNDE
HER ZAMAN SEN DUR.
Ne istediğimizi
bilemediğimizde, zamanı geçiştirmek üzere kendimizi
programlarız. Aslında bilemediklerimizle sınanıyoruz.
Hissettiklerimizdir hayata geçirebildiklerimiz ve, her şekilde
yaşamı tatlı tatlı gelip giden olsun diye anlamsız kılıp itici
gücümüzle değerlendirmeye koyuluruz. Sebepsiz karşılaşmalar
yada olayların içinde kendimizi bulmayız. Insanlarla olan
ilişkimizde veya kendimizle olan duygu, düşünce, algı,
hislerimizle dahi algılarımıza takılıp kalan sebeplerden dolayı
itici güç içimizde savunmaya girer. Ama, “ben şuyum, oyum veya
bu kişiyim” dedikçede imkansız olanlarla derin gelip giden
yansımalardan kendimizi kontrol edemeyebiliriz.
Ne istediğimizi
bilirsek vede kendimize güvenip emin olduk mu eskimeyen yüzümüzün
içerisindeki öz kimliğimizin bize hediyelerini toplamaya başlarız.
Nedensiz yansımalar
yaşamıyoruz.
Nerede olursak
olalım insanların bize yansımaları ile şekillendirmeye
başladığımız kişiliğimiz, öz kimliğimiz için gerekli
olanlardır.
Sizinde başınıza
gelirken başkaları neden bunun farkında değildir?
Konumumuzdan dolayı,
elbette.
Hangi kategorilerle
yaşam yolunda bulunduğumuz veya bizin hangi amaç içinde
bulunduğumuz ise, ortama göre tasarlanıyor.
Kimliklerin
değişimindeki öncülüğümüz buna neden olabilir mi? Altındaki
nedenlerimizdeki düşünce veya tavır, davranış durumlarımızdan
dolayı lider, öncü olma potansiyelimiz var mı?
Her insanın
yaşaması gereken süreçlerinde ağzından çıkan sözleri
(rituelleri) önemlidir.
Size kimler veya ne
tür insanlar aynalık yapıyorken siz o kişilere nasıl yardımlaşma
içinde oluyorsunuz?
Dikkat edilmesi
gereken kendimizdeki çeki düzen dir.
Kimliklerin
hayatımızdaki yeri: etkisi ile, benzer nedenle yüzleşirken
duygularmızın hakimiyetinde kalarak ne tür bir durumla mücadele
içinde olabileceğimizin bir işareti olabilir. Çevremizdeki
insanlarla olan ilişkimizde kişisel olarak kendi üzerimize
almamaya özen gösterirken itici gücümüz devrede olsun!
Başkasının başına
geliyorsa bizimde başımıza gelecek endişesini ortadan kaldırmak
gibi mesela: Ama nasıl? Sebepsizmiş gibi gelirken, inançlarımızın
üzerimizdeki etkisi altında kalmamalıyız.
Eski imkansızlığımız
bilinçaltımızdaki korkulardır ve artık kalmamıştır. Bundan
böyle savunmasız hiç değiliz. O güç içimizdeki cevherdir ve
biz de saklı kalmış olan duyguyu uyandırarak silkelendikçe
saklı kalan duygularımızın hakimiyetini elimize geçirmeyi
seçerek istemeliyiz.
Mesela: eskiden
savunmasız olabiliriz. Oysa, bugün güçlü vede kendinden emin, ne
istediğini bilen kişiliğe sahibiz. Kimseye bağlı kalmayan,
sadece sevgimizle kendimize olan istediklerimize ihtiyacımız
olanlara karşı denge ve uyum içindeyiz.
“Ben kendimle
sahiplendiğim her şeyimle sağlıklı, sıhatli, huzurlu, mutlu,
sevgi dolu, seçilmiş tüm dengelerimle zamanımın en değerli öz
kimliğimde olmazsa olmazlarımın kontrolümle, sevgiyle
sahiplendiğim her şeyime bağımlıyım. Insanların rollerinden
kendimi azad ediyorum ve her bir nedenle karşlaştığım olaylar
bana ayna olurken, “iyikilerim” arasında tümden var olanlara
teşekkür ediyor, minnet duyuyorum. Sizi çok seviyorum…”
Bu gibi olumlu
telkinlerimizin dahi aklımızdan duygularımızdan gelip gidişine
çok dikkat etmemiz gerekiyor. En küçük bir olumsuz nedene takılıp
kaldık mı, alevlendirdikce yakıcı olmaya başlarız.
Iyi bir ilişki en
değer verdiğimiz hazinelerimizin içinde kendimize çeki düzen
vermemiz için gereklidir.
Sanki dünü bugün
yaşamıyorsun şimdinin sana verdiği iç huzurunla o günü bugün
daha iyi ve sevgi dolu enerjinizle besliyorsunuz.
Mesele nedir?
Evlilik zincirlerinizin kopması mı? Yoksa gevşemesi midir? Hiç
birşeyden dolayı kendinizi hayattan kopartmamaya özen gösterin.
Iyi bir ilişkide en doğru karar, kendi içinizdeki
olumlamalarınızla silkelenirken bazı kriterlerinize inançlarnızın
ardındakilerle birlik içinde törpülemenizdir.
Kimse için
değişmiyoruz. Kendimiz için en doğru olanı alıp kabullenmeye
başlarken unutmayın dışardaki her şey sanaldır. Olay veya esas
gerçek kimlikleriniz sizinle birlikte ayni denklemler içinde kalan
çekirden ailenizdir.
Her şeyde hiç bir
şey bulamamış olmak nasıl bir kilittir.
Farkındasınız
vede bilinçli bir dünyanız olmuş olsa bile bunu kontrolünüzden
çekip çıkartırken ettrafınızdaki ilişkilerinizde en çok diye
düşündüklerinizin değerinizle örtüşememiş olması itici
gücünüzün dengelerinin yerlerinden oynamasına sebep olandır ve
her ne isterse o olsun. Savunmalar dahi olsa, kimse imkansız
değildir.
Mesele,
beklentilerdir…
İhtiyacımız
kadarını alıp bıraktıklarımızın ardındaki bağların gücüne
bir bakıp “nerede seni kaybettiğimi anlamaya çalışıyorum”
diye düşünebilirsiniz.
Hislerin altındaki
kopukluğa neden olan dünyaya geri dön ve nerede buna ihtiyaç
hissettiğini düşün derim.
Beklentilerinizi
göremedikçe içinizdeki kopukluklara neden olan değerin yok olması
demek sevginizin ardındaki yokluğa takılıp ihtiyaç listesini
elinize alma zamanıdır.
Beslendiğiniz
tablodan kimlerin size katkısı olabileceğini anlamak zordur.
Düşüncelerinizin ardındakileri ile tıkanıklıklarınızın bir
birini çözme zamanı gelmedi mi haladaha?
Hislerinizin
dilinden konuşmaya başlayın.
Mesela: kendimi
nerede kaybettim? Dersiniz. Ve sahip olmayı düşündüklerinizin
dilinden konuşmaya başlarsınız. Olumsuz kalıplarınız ile
kodlanmış olanlara tarafsız bakıp Sevgi nerededir? Değer veya
önemini farkettikçe her şeyin önemi her zaman en başta
korkusuzca önünüzde durandır. Rolleri değişmeyi seçin ve
istemedikleriniz değil istediklerinizin önünde durmasını tercih
edersiniz veya istemediklerinizin önünde durmaya başlarsınız.
NUMEROLOG. Müjde Şener
18.2.2020
42/15/6
YENİ BAKIŞ GAZETESİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder