BAŞKASININ DEĞİL
KENDİ MUTLULUĞUNU ARA.
Çevremdeki
insanların yansımalarıyla kendimi yoklamaya ve kim olduğuma
özenmeye başlamıştım. Herkesin farklı olması, kimsenin
göründüğü gibi olmaması, beni başta ürkütmüş olsada hiç
bir kimsenin hayatımda olması nedensiz değildi.
Her olan ve
olmayanların karşılaşmalarından sorumlu kişi ben olduğumu
anlamıştım. Zamanla olgunlaşırken geçmişi bugüne taşımamdan
kaynaklı, “karma” yarattığımdandı. Bilinçsiz olduğumdan
bugüne kadar taşımış olduğum kaygı ve korkularımda “Bende
onlar gibimiyim” diye düşünmeye başladım. Bilinçaltımda beni
bu düşüncelere yönlendiren neydi?
Ona sahip olduğum
gelmiş ile geçmişimde sebeplerin kayıtları her ne isterse olsun
değişmesine karar verdiğimden bakış açım beni o zamana değil
geleceğe onsuz nasıl ilerleyebileceğimin formüllerini zihnimde
değerlendirmeye yönlendirmişti (O zaman kendimi gözlemlemeye ve
Olmak istediğim kimliğim, kişiliğim herşeye rağmen ilk sıraya
yerleşti).
Aynaya baktığım
zaman olmak stediğim kimliğimi görüyordum. Ne zaman çevremle bir
şeyler yapmak istesem o zaman yalnız olduğumu beni kendimden
çaldıklarını farkederken olmak istediğimin dışında oluşuma
ürküyor sonrasında ben “ne olacağım” diyordum…
Anlıyordum ki,
tümden korktuğum hiç bir şeyden kaçamadığımı ve zamanla
yüzleşirken bu duyguya neden olduğumdan “kendimden özür
diledim”, kendimle barışmama sebep oldu. Vede olgunlaşıyordum...
Geçmişimi
düşündükçe ilerleyemediğimi, sadece olduğum yerde kalmama
neden olduğunu zamanın gelişi ile gidişini kaçırdıkca, bir
şekilde ilerleyen yaşamla yerimde sayıyor oluşumu farkedince
duraksadım. Kendime ne yapıyorum diye düşündükçe. Geçmiş
geçti gitti vede bitti. Şimdi şu anda önemli olan
yapabileceklerinin en iyisini yapmandır diyordu içimdeki ses.
Kimseden bir
beklenti içinde olmadan nasıl bir hayatın olması gerektiği
şekilde yaşayabileceğini de o zaman anlar insan...
Kişiye göre
değişen hayat derslerin, kişisel düğümlerin, düşlerinden
kopup gelişinden anlayabileceğin derslerinle yada ben öyleyim diye
sanırken dışa yansıttığım senaryomda mağdurları oynamayı
seçmişim.
Içimdeki gerçek
yansımalarımın karşılığını aldığım zaman kendime
kızıyordum. Sanki açığa çıkartılmış duygularımın oyun
bozan olan kırılmalarımlaydım.
Aslında her olan
olmayanın hayrıma olduğunu işte o bilincimin farkındalığı ile
algılamış oldum. Sınırlar içerisindeki dünyam ile, sonsuzluğun
içerisinde geniş yelpaze gibi açılan zenginliğin anahtarını
hak ettikçe, dirhem dirhem almayı seçmiş oluşumdan kaynaklıydı.
Ardındaki sebepler
başkası veya başkaları ne diyecek korkumun oluşuydu.
Bu bana Atalarımdan
kalan mirastı ve bilinçaltıma öyle yerleşmişti. Oysa bu bana
ait değildi. Yalnız kalma korkularım, terkedilme korkumdu veya
başaramamak gibi endişelerimlerydim.
Oldum olası
“dedikodu”dan korktum, yargıdan, eleştirilerden hep
kaçmışımdır. Insanlar beni olduğum gibi değilde olmadığım
şekilde varsayımları ile değerlendirmeye çalıyordu. Aslında
kötü bir şey değildi bekide, yakıştırdıkları içindi de.
Zamanla kendimi olumlu telkinlerle motive etmeyi başardım. Bıraktım
düşünmeyi ve demek ki önemseniliyorsun, değer veriliyorsun güzel
işler yapıyorsun ki konuşuluyorsun…
Oysa kendime haksız
yere mağdur edilmeyi yakıştırmıyorsamda, incindikce olumsuz
değerlendirmeler aklımı, zihnimi, bilinçaltımı bana
yoklattırıyordu.
Aynadaki yansımalar
modeli farklı bir başka imtihana tabi olmuş suçlu gibi
açıklanılması imkansız olan o anki bastırılmış duygularımla
sınavdaydım.
Benden hep bir
açıklama isteyen insanlarla yüzleşmek durumunda kaldığım zaman
cümleler ağzımda düğüm oluyorken, kendimi haksız yere mağdur
hissedip üzüldüğüm dönemler herşeyden kaçmama neden oldu. Bir
yerde yüzleşmem gerekirken savunamadığım kendimi kötü hissedip
olaylardan kaçmayı seçtim. Sebep veya nedenler yada savunmasız
kalmış imkansızlığın içerisinden çıkılmaz olduğum
dönemlerden kalma kırıntılardı bunlar.
Geride kalmış
olsada, aklımdaki veya duygumda bilinçaltmdaki kodların oluşuydu.
Sürekli değişimlerle birlikte değişirken imkansızlığın diğer
yönünden kaçışı bırakıp artık yeter dediğim zaman durdum.
O gün tüm geçmişe
meydan okumaya başlarken her nerede kimlerle nasıl düello içinde
kaldıysamda vizyonumdan filim şeridi gibi gelip geçen
mücadelelerime dur dedim.
Gücünü eline al.
Kimseye meydanı boş bırakma ve açık kapılarını kapat.
Insanlarla olan ilişkinde senin enerjini aşağıya çekenlere güle
güle dedikçe etrafındaki olayların seni etkilememesini sağlarsan
başlangıç seviyen yükselmeye başlar. Enerjilerin arasında
kendini önce tanımak zorundasın, ardından kimse için
yaşamadığını anlarsın ve yaşam yolun değişmeye başlar.
Herkes her şeyi
söylesede sen kim olduğunu biliyorken kimsenin yargılamasına izin
vermiyorum dersin. Ben kendimle gurur duyuyorum. Hayatımın tümü
kendi ellerimdedir diyerek olumlu telkinlerim işe yarıyordu.
Bilinçaltımdaki olumsuz yargılar eleştirilere bu şekilde cevp
verdikçe kendi yolumu değiştirip bir kapı kapatırken başka
kapılar açıyordum.
Farkında olmadan
bilinçaltımıza aşılanan kodlar ürkütücüde olabilir. Anlamsız
giden gelen düğümlerin arasında çözümler farkına vardığımız
an çözülmesi demek huzur, dinginlik ve mutluluğumuzdur.
Daha iyi bir hayatı
herkesten fazla hak ediyorsan sende kendin için en derin
duygularıdan çekip çıkartarak yüzleşmeyi seç. Kimse için
değişmediğini anladığın zaman hikayeni yeniden yazmaya
başlarsın.
Müjde Şener
23.2.2020
47/11/2
HABERAL KIBRISLI GAZETESİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder