22 Şubat 2020 Cumartesi

BAŞKASININ DEĞİL KENDİ MUTLULUĞUNU ARA


BAŞKASININ DEĞİL KENDİ MUTLULUĞUNU ARA.

Çevremdeki insanların yansımalarıyla kendimi yoklamaya ve kim olduğuma özenmeye başlamıştım. Herkesin farklı olması, kimsenin göründüğü gibi olmaması, beni başta ürkütmüş olsada hiç bir kimsenin hayatımda olması nedensiz değildi.

Her olan ve olmayanların karşılaşmalarından sorumlu kişi ben olduğumu anlamıştım. Zamanla olgunlaşırken geçmişi bugüne taşımamdan kaynaklı, “karma” yarattığımdandı. Bilinçsiz olduğumdan bugüne kadar taşımış olduğum kaygı ve korkularımda “Bende onlar gibimiyim” diye düşünmeye başladım. Bilinçaltımda beni bu düşüncelere yönlendiren neydi?
Ona sahip olduğum gelmiş ile geçmişimde sebeplerin kayıtları her ne isterse olsun değişmesine karar verdiğimden bakış açım beni o zamana değil geleceğe onsuz nasıl ilerleyebileceğimin formüllerini zihnimde değerlendirmeye yönlendirmişti (O zaman kendimi gözlemlemeye ve Olmak istediğim kimliğim, kişiliğim herşeye rağmen ilk sıraya yerleşti).

Aynaya baktığım zaman olmak stediğim kimliğimi görüyordum. Ne zaman çevremle bir şeyler yapmak istesem o zaman yalnız olduğumu beni kendimden çaldıklarını farkederken olmak istediğimin dışında oluşuma ürküyor sonrasında ben “ne olacağım” diyordum…
Anlıyordum ki, tümden korktuğum hiç bir şeyden kaçamadığımı ve zamanla yüzleşirken bu duyguya neden olduğumdan “kendimden özür diledim”, kendimle barışmama sebep oldu. Vede olgunlaşıyordum...

Geçmişimi düşündükçe ilerleyemediğimi, sadece olduğum yerde kalmama neden olduğunu zamanın gelişi ile gidişini kaçırdıkca, bir şekilde ilerleyen yaşamla yerimde sayıyor oluşumu farkedince duraksadım. Kendime ne yapıyorum diye düşündükçe. Geçmiş geçti gitti vede bitti. Şimdi şu anda önemli olan yapabileceklerinin en iyisini yapmandır diyordu içimdeki ses.
Kimseden bir beklenti içinde olmadan nasıl bir hayatın olması gerektiği şekilde yaşayabileceğini de o zaman anlar insan...
Kişiye göre değişen hayat derslerin, kişisel düğümlerin, düşlerinden kopup gelişinden anlayabileceğin derslerinle yada ben öyleyim diye sanırken dışa yansıttığım senaryomda mağdurları oynamayı seçmişim.
Içimdeki gerçek yansımalarımın karşılığını aldığım zaman kendime kızıyordum. Sanki açığa çıkartılmış duygularımın oyun bozan olan kırılmalarımlaydım.
Aslında her olan olmayanın hayrıma olduğunu işte o bilincimin farkındalığı ile algılamış oldum. Sınırlar içerisindeki dünyam ile, sonsuzluğun içerisinde geniş yelpaze gibi açılan zenginliğin anahtarını hak ettikçe, dirhem dirhem almayı seçmiş oluşumdan kaynaklıydı.
Ardındaki sebepler başkası veya başkaları ne diyecek korkumun oluşuydu.
Bu bana Atalarımdan kalan mirastı ve bilinçaltıma öyle yerleşmişti. Oysa bu bana ait değildi. Yalnız kalma korkularım, terkedilme korkumdu veya başaramamak gibi endişelerimlerydim.

Oldum olası “dedikodu”dan korktum, yargıdan, eleştirilerden hep kaçmışımdır. Insanlar beni olduğum gibi değilde olmadığım şekilde varsayımları ile değerlendirmeye çalıyordu. Aslında kötü bir şey değildi bekide, yakıştırdıkları içindi de. Zamanla kendimi olumlu telkinlerle motive etmeyi başardım. Bıraktım düşünmeyi ve demek ki önemseniliyorsun, değer veriliyorsun güzel işler yapıyorsun ki konuşuluyorsun…
Oysa kendime haksız yere mağdur edilmeyi yakıştırmıyorsamda, incindikce olumsuz değerlendirmeler aklımı, zihnimi, bilinçaltımı bana yoklattırıyordu.
Aynadaki yansımalar modeli farklı bir başka imtihana tabi olmuş suçlu gibi açıklanılması imkansız olan o anki bastırılmış duygularımla sınavdaydım.
Benden hep bir açıklama isteyen insanlarla yüzleşmek durumunda kaldığım zaman cümleler ağzımda düğüm oluyorken, kendimi haksız yere mağdur hissedip üzüldüğüm dönemler herşeyden kaçmama neden oldu. Bir yerde yüzleşmem gerekirken savunamadığım kendimi kötü hissedip olaylardan kaçmayı seçtim. Sebep veya nedenler yada savunmasız kalmış imkansızlığın içerisinden çıkılmaz olduğum dönemlerden kalma kırıntılardı bunlar.
Geride kalmış olsada, aklımdaki veya duygumda bilinçaltmdaki kodların oluşuydu. Sürekli değişimlerle birlikte değişirken imkansızlığın diğer yönünden kaçışı bırakıp artık yeter dediğim zaman durdum.
O gün tüm geçmişe meydan okumaya başlarken her nerede kimlerle nasıl düello içinde kaldıysamda vizyonumdan filim şeridi gibi gelip geçen mücadelelerime dur dedim.
Gücünü eline al. Kimseye meydanı boş bırakma ve açık kapılarını kapat. Insanlarla olan ilişkinde senin enerjini aşağıya çekenlere güle güle dedikçe etrafındaki olayların seni etkilememesini sağlarsan başlangıç seviyen yükselmeye başlar. Enerjilerin arasında kendini önce tanımak zorundasın, ardından kimse için yaşamadığını anlarsın ve yaşam yolun değişmeye başlar.
Herkes her şeyi söylesede sen kim olduğunu biliyorken kimsenin yargılamasına izin vermiyorum dersin. Ben kendimle gurur duyuyorum. Hayatımın tümü kendi ellerimdedir diyerek olumlu telkinlerim işe yarıyordu. Bilinçaltımdaki olumsuz yargılar eleştirilere bu şekilde cevp verdikçe kendi yolumu değiştirip bir kapı kapatırken başka kapılar açıyordum.

Farkında olmadan bilinçaltımıza aşılanan kodlar ürkütücüde olabilir. Anlamsız giden gelen düğümlerin arasında çözümler farkına vardığımız an çözülmesi demek huzur, dinginlik ve mutluluğumuzdur.

Daha iyi bir hayatı herkesten fazla hak ediyorsan sende kendin için en derin duygularıdan çekip çıkartarak yüzleşmeyi seç. Kimse için değişmediğini anladığın zaman hikayeni yeniden yazmaya başlarsın.

Müjde Şener


23.2.2020
47/11/2
HABERAL KIBRISLI GAZETESİ 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

KENDİN OLMA SANATI

KENDİNİ OLMA SANATI: SANA VERİLEN EN GÜZEL HEDİYE Bir sabah uyandığında aynada kendine bakıp "Ben kimim?" diye sordun mu hiç? Y...