İYİLİK ANLAYIŞINIZ NEDİR?
( her insanın hayatı anlamlaştırılmış değerleri ile ölçülür. Kimse dört dörtlük değildir. Ikili ilişkilerinizdeki duruşunuz en önemli ve bir o kadar da en zor olandır. Bunu bilir ve ölçülü, dengeli olup farkındalığı yakaladınız mı eğlenceli olmaya başlar. )
iyilikten ne anladığınızı sorgulayınız...
Hayatı anlamak ve anlamlaştırdıkça çevrenizde var olan, olup biten veya gerçek değerinizle sizi sınayarak gözetmeksizin irdeleyen insani ilişkilerniz hep var olacaktır. Öyle dahi olsa kim olursanız olunuz, sadece kendiniz için bu dünyada varmışsınız gibi yaşayınız. Öylede yapıyorsunuz zaten. “Gerçek” çünkü, birlik beraberlikten yoksun, değerleri yok eden ve küçük güzelliklerin önünde duran negatif duygularınızın, düşüncelerinizin esiri olmanız, birde yaşama at gözlükleriniz ile bakmanız kaçınılmazınız olur.
Tüm yaşamınızın gerçek kendinizi ölçüp tarttıklarınızla doğru dediklerinizle ve sadece kendinizle rekabet içinde olgunlaşıyor olmanız içinde bulunduğunuz durumlarla ilişkilidir.
Iyileştirici ve yapıcı olmak istemezmiydiniz? Bu size etik gelmiyor olabilir. Nedeni ise “benim burdan karım ne olacak?” düşüncelerinizin zihninizden dolaşıyor olmasından dolayıdır.
Değişiminizi başlatmak sizin için geç değildir. Çevrenizde, toplum içinde kimse değişmezken ya bu deveyi güt derler yada bu diyardan git! Diyen atasözü aklıma geldi.
Enine boyuna yaşanmışlıklarınızı, olayları tartarak irdelediğiniz “fiziksel, zihinsel, ruhsal değerleriniz” ile, kimin için ne kadar özverili olduğunuz, hangi duygularınızın üzerine temel oluşturmuş olduğunuzu ancak kendiniz bilir ve ona göre tartarak yaşarsınız.
Size neyin iyi gelişi, nelerin önünüzde engeller yarattığını bilirken değişime giden yollarınızın ne kadarının bilincinde olduğunuzu bilebilirsiniz. Istemediklerinize değil istediklerinize odaklı kalarak yaşamın anahtarını elinize alıp ilerlersiniz. ( kendi yaşamınızın anahtarını)
Sorun yok!
Inançlarınıza olan bağımlılıklarınızdan geçmişten gelen alışkanlıklarınızdan kurtulamamış olmanız kaldığınız yerden devam eden zamanın tekerürleri ile dans edip durursunuz “bir, iki, üç, bir, iki, üç...”
Öyle ya! zamanı gelmeden gerçek olanın üzerinizdeki o yükümlülüğünü, size neyin iyi gelenle nasıl bir yol çizdiğinizin rotasının belli oluşu kaçınılmazınızdır. Ve öylede olur...
Kimse için yaşamadığınızın farkındalığına sahip olduğunuz an değerlendirdiklerinizde size kaçının nasıl davrandığını ve bundan nasıl derslerinzi almış olduğunuzu anlamanıza aracı olur.
Çevrenizdeki kimlikler, kişiler ve sizi endişelendiren hal tavır sergilenen ilişkilerde, duygusal duyularınıza “imdad” diyen sinyaller mi alıyorsunuz?
Oysa “hiç biri size ait değildir.”
küçük değerleri büyüterek, kocaman dünya hale getirenlerin arasındaki savaşa dahil olmak istemezseniz bırakacağınız enerjiyi kesip kendinizi emniyete alacaksınız.
Kimse, “içinde olmadığınız durum ile olgunlaşamazsınız. Çünkü, o değeri taşıyamazsınız”.
Ait olmadığınız nedenlerin başkaları tarafınızca duygunuza aşılanmaya çalışıyor olması en büyük tehlikedir. Kendinizi emniyete alıp kişisel değerlerinizi yüksek tutmalısınız. Tıpkı bağışıklık sisteminiz gibi...
Olur olmaz bir çok nedenleriniz arasında “kendinizi yok yere yargılayarak itham etmeniz” ve hiç bir şeyden mutsuzluk oyunu içinde kalarak beslenenlerdenmisiniz?
Birçok nedenlerinizle savaşıyor olmanız, sizde kaybetme telaşınız ile panik atak geçiriyor olabilirsiniz…
“Benim bu duyguya ihtiyacım yok! kabul etmiyorum teşekkür ederim…” dersiniz.
Bu duygu içinde olan bir kimsede “tehlike çanları” çalıyor demektir.
Aman dikkat küçük bir dokunula büyük farkındalığınızı alıp kabul ederek kendinize çeki düzen verebilirsiniz.
İçinizdeki korku: nefret: tedirginlik savaşı ta derinlerinizden, çocukluktan veya Atalar’ının Mirasın’dan kaynaklı aktarımlarındandır.
Her şeyin farkında olup hiç bir şeyden keyif alamadığınızı düşünüyorsanız o enerjiden kurtulunuz.
Geçmiş aktarımlarınızın ne kadar bağımlısı iseniz, o zaman ona sığınarak bırakamadığınız ve her nedenlerin karşısında kavgalarınız (silahınızı çıkartarak) ile diş bilemeniz normalleşir. Sadece kendinize tabiki
Eğer büyük bir kaygıya kapılıyorsanız onun ardındaki nedenler, duygularınızda hapsedilerek sizi derinlerden yüzeye çıkartan vede küçük artcı depremleri ile sınaması ile sarsarak tetiklemesi “UYANIŞINIZ” olacak.
Özellikle, eski ile yeni beklentileriniz arasındaki korku: sebepsiz incir çekirdeğini doldurmayacak nedenlerle savaşıyorken “hep bir neden”, hep bir bahaneleriniz” mutlaka hazırdır.
Tamamlanması gereken süreç: her ikili düellolarınızdan kendinizi yoklarken eski olana “dur” demeniz gerekmekte.
Yeni düşünceleriniz, zamana uygun yaşamsal desteğiniz, gülen kalplerinizle iyimser olurken daha iyi gülen kalplerin size katkısı iyileştiriciniz olur.
Gelmişin içerisindeki geçmiş hep yerini alıyorken. Sahip olduklarınız en “kötünün iyisi” olsun!
Korku kontrolcülüğünüz arasında, mutsuz duygularınız önünüzde duvar olabilir.
Öyle bile olsa, savunmaya hazır muhalefet tavrınız ile sindiremediklerinizle size tuzak kuracaktır…
Hayat size hak ettiklerinizin en güzellerine sahip olabilmeniz için ve değerinizin önemini vurgulamaktadır.
En büyük zenginliğiniz dünyevi “iyiliklerinizdir.”
Bizler Tanrının misafirleriyiz.
Doğru veya yanlış, iyi yada kötü diye tanımlanan her nedenlerin önü ardını yokladıkça çıkılan nokta/ yer: öz kendinizdir.
Içe yönelerek kim olduğunuza gülümseyiniz.
Toplum içinde yansımalara “dur” diyebilmeniz için onu önemsizleştirerek bunu başarabilirsiniz. Tek bir silahınız vardır o da sevgi ile gülümsemelerinizdir.
Kendini sizinle bir tutarak rekabet içerisinde olan kimliklerin savaşı: içsel duyguları ile ilişkilidir. O da olanı kabullenmek ve sevgidir… kendinizi seviniz, iyilik yapmaktan korkmayınız.
Farklı kimlikler arasında başka kültürel ilişkilendirilmiş duygularda kendinizi keşfediniz.
Duygu, düşünce, algı, his, alışkanlıklar, bağımlısı olduklarınız vs…
Kelimelerinizin dilinden, sözlerinizin dizeleri misali herbir etkileşimle savaşarak toplumu zehirleyen olumsuz yargılar, eleştirilerle vede kendinize yöneldikçe ya da yönelebildiğiniz kadar “iyiliğin” önemi, özünüze işlerken takılıp kalmanızın “seçimlerinizdeki duruşunuz ile olursunuz”.
- Yıllarca sizi takip eden alışkanlıklarınız nelerdir?
- Bırakamamış olduklarınız?
- Hırslanmanıza neden olan kaybetme korkunuzla, çevrenizdeki insanlara ilişkilerinizle örtüştüremedikleriniz gibi... dengede kalmakta zorlanarak hırs içinde kabullendirilmeye ihtiyaç duymanız sizi nereye kadar taşıyabiliyor?
Öz kimliğinizin önünde durana itaat edecek kadar inandıklarınız sizin gerçek doğrunuzdur. Özünüzü size anımsatan çevrenizin yansımaları “yeryüzü iyilik meleklerine” karşı savaş açıp konduramadıklarınıza dim dik duracak kadar sözlerin ardında kalabilirsiniz.
Hayatı anlamak, anlamlaştıracak kadar özel yetenekleriniz blokajlanabiliyor olması tıkanıklıklara nedendir.
Kıymet, değer bilemedikçe iyiliğinizin kayboluşu ve sadece “ben” derken kendinize yönelerek toplum içinde kendinizi nasıl gösterebileceklerinizin peşinde “hırs kavganızın kabuğunuza girmenize engel olması sizce nedir?”
Daha çok “ben” diyen iç sesinizle mutlu olup dış etkenlere savaş açarak, toplum içinden çıkıp “ben” diye bağıran, “sadece benim” diyen “ego dostunuzlasınız”.
Tüm duygularınızı besleyen ve size iyi gelen içsel genetik aktarımlarınız da ne varsa o dur…
Her nedenlerinizin, niçinleri, amaları her an fiziksel, zihinsel, ruhsal her alanınızda, yerinizde oldu mu sizin için İYİ ve HER ŞEY DOĞRU olur.
Bu nedenle her yönden yaşamınıza dokunan ve her bireyin iyilik anlayış farkı arasında kalarak savaşçı kimliğe sahip olursunuz.
Kendi içinde savaşan kimselerle ne kadar birliktelik içinde olabilirseniz o kadar sizi yüceleştirdiğini farkedersiniz. Teşekkür etmeyi unutmayınız. Farkındalık farklı yaklaşımlar arasında sizin en büyük gelir kaynağınıza dönüşerek etkileşim araçlarınız “duygularınız ile duyularınız dengeli, uyumlu olarak aktifleşir.”
NUMEROLOG
Mujde Şener
548 873 1313
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder