29 Kasım 2019 Cuma

KALBİNİ GÜLÜMSET


KALBİNİ GÜLÜMSET

Kalbimizi gülümsetmeyi gerçekten de aramaya başlamışsak emin olunuz ki hayatınızın eksik olanını yüzümüze tokat gibi geldiği gibi giden zamana bizi yönlendiren anılarımıza baktığımız an! kendimize gelmeye başlarız.
Aman olsun! o zamanı bugün yeniden gözlemleme şansımızın olduğunu: fiziksel, zihinsel, ruhsal duygusal sorumluluk projelerimizin içerisindeki kendimizi nerede unuttuğumuzu başkaları için değil kendim için ne yapabileceğimi ve bugünden sonra ne yapmak istediğimi sorgulamamın bana güzel bir işarettir...
Hayatta yapmak istediklerini artık toparlama isteğin ile daha çok zihninde olgunlaştırmaya ve var olanlarla pekişmeye başlarken kendini yoklarken eksiğini farkedersin.
Ben ne isterim? Diyerek daha dikkatli düşünmeye seni yönlendiren, akışınla tam ve bütün olurken yine kendini kendine sorgulamaya, aramaya, keşfetmeye başlarsın.
Sağlıklı bir bedene sahip olmaktan çok seni mutlu edecek olanı alıp kabullenmeye başlarsınız. Kendiniz için nerede eksik yaptığını ve kimler için hayatını şekillendirdiğini gözlemleyen tarafınla uyanırken “bugün dünden başka bir gün olduğunu kabullenirsin.”
“Artık ben kendim için yapableceklerimin en iyisini, en doğru olanı ve yaşamımda beni mutlu edecek ilişkilerle nasıl eğlendiğim önemlidir.”
Kimse için yaşamadığımıza kanaat getirdikçe, yansıyan herkesin sözlerinin duyguna dokunmadığını, artık seni acıtmadığını hissedersin ve ruhunun tebessüm edişini içinde hissederken o bile seni huzurlu kılar.
Önceden beni inciterek savunmaya geçtiğim hiç bir şey artık eskisi gibi değildi. Bu beni mutlu ederken hangi duygumu nereye bıraktım? diye düşündüren hislerini yoklarsınız. Kendimize geldiğimizi farkettiğimiz an, kayıplarımızın nedensiz olmadığını, gidene güle güle derken gelene hoşgeldin demeye başlarız. Otomatiğe bağlanan hislerin gücü içimizdeki duyguların deşifre edilip incinmemizi engelleyen mutluluk hormonu olmazsa olmaz.

Iyileştirici olan tarafımızla, sahip olduklarımızı görmemiz ve içimizdeki duygularımızın farklı algılanmaya başlandımı günlük rutin işlerimizin bizimle birlikte yapıcı, yaratıcı olup iyileştirici olmasından çok kendine gülen bir ruh hali bırakarak zamanını yeniden yapılandırmaya başlarsın.

Zaman zaman gülmeyi bize hatırlatacak bir şey veya birilerin de olabileceğini hatırlayalım.
Kimlerin bugün sana katkısı olabileceğini düşünme sadece zamanın gelip giderken sözlerin arasında gelenin hediyelerin olabileceğini ve sana anımsatanlara teşekkür et.
Her gelen ile geçmişi sorgulamaktansa aldığım derslerimle çok mutuyum demek bizi daha çok gülümsetmeye başlayacak enerjimizi alıp kabullenelim. Böylece hislerimizin derinlerimize kadar giden gelen yansımalarla iyileşmesine izin verebiliriz.

Gülmeyi bana her nerede unutturmuşlarsa bravo. Yani bunu öyle güzel başarmışlar ki gerçekten kendime kızıyorum. Oysa kimsenin seni beni, bizleri olmak istediklerimizden alıkoymasına müsade etmediğimiz an, bunu başaramayacakları güce biz zaten sahipmişiz de farkında değiliz.
Pekala nedir bu güç? Onu nasıl alıp kabullenmemiz gerekir ki evrenle tam ve bütün içsel duygusal tetiklenmelerimizle sistemli inançlara karşı dim dik durabilelim.
Şimdinin gücü içindeki hislerin hareketlerinde sürekli değişim fırtınasıdır. Tıpkı mevsimlerin değişimi gibi esen bir meltemle gücüne karşılık verebilir veya veremediklerimizle savunma mekanizmalarımızı değerlendirebilelim.

Hayatın akışında kendimize yönelirken EKSİKLERİMİ farkettiğimiz zaman yüzümüze tokat gibi çarpar oluşunu ve her ne kadar izlediğimiz yaşam izlerimizle içerisinde olduğumuzu anımsatan birileri olsada “bende varım, beni unutma!” diyen kalbimize gülümsemek gerekir.

Hayatta en büyük zenginliklerimizin biri de GÜLÜMSEYEBİLMEKTİR.
Hayata kızmayıp kendimizi onore ederken birikimlerimizin içerisindeki büyüleyici iksirin sırrı GÜLMEKTİR. KAHKAHA atabilmek, neşeli olmak, kalıplarımızın tabularımızın değişebilmesindeki önemli rollerimizin içinde her derde deva oluşunun bilincinde olduk mu, bırakmamız gereken dirençlerimizin önemini burada daha çok anlamaya başlarız.
Gülme Okulu: gülümseyebilme iksiri için formül: “ben hangi yaşamımda zamansız gelenin ardında yasınıttığım acı, keder, kırgınlık, kızgınlık, küskünlük, memnuniyetsizlik mutsuzluk, vs… her neye sebep olmuşsam bırakmaya önümdeki mutluluğuma engel olan dirençlerimi kırmaya niyet ediyorum ve öylede oldu. Ben neşeli, mutlu ve bol kahkahalı enerjimle tam ve bütünüm…
Tüm hayatımın eksik parçalarımın kolaylıkla ve neşemle bana ulaşmasını izliyorken kabul ediyorum teşekkür ederim.

NUMEROLOG:Müjde Şener

30.11.2019
71/17/8

HABERAL KIBRISLI GAZETESİ 

28 Kasım 2019 Perşembe

ALIŞKANLIKLARINDIR BAĞIMLILIĞA DÖNÜŞEN


ALIŞKANLIKLARINDIR BAĞIMLILIĞA DÖNÜŞEN

GELMİŞ GEÇMİŞİMİN İÇERİSİNDE BIRAKMAMI ENGELLEYEN BAĞIMLILIKLARIMDAN KENDİMİ AZAD EDİYORUM. ÖZGÜRLEŞTİRDİM VE ÖYLEDE OLDU- OLDU- OLDU.


Kendimi DEĞERSİZ hissettiğim doğrudur ama bu benim tercihim değildir. Çevremdeki herkesi hayatıma yön vermeye çalışır olması ile kendimi göremediğim yere ait olmak istediğim için mücadele ediyormuşum meğer.
Sorunların üzerime üzerime gelmesi, sürekli benzer olanlarla çatışır olmamdan dolayı hayatımı hangi zamanda buna benzer olanlarla sınanırken buluyorsam, bunun her nereden geldiğini sorgulamak bana düşer elbette ama, hiç bir kimsenin yaşamıma yön verebileceğini ihtimal etmedim.

Acabalarımı sindiremedim, geçmişimi unutmaya çalışırken bıraktığım yerden başka zamanla birlikte farklı insan modelleri bana aynalık yapıyormuş meğer. Yeniden onu saklamak için elimden geleni yapıyorken çözümüm kaçmaktı..
En kötüsü “kaçan kovalanır”ken reddedilen benim ve her şeyi alt üst ederek kendimi haklı iken haksız konuma koydum.

MUTLU olmak istiyorum. DEĞERLİ olduğumu hissetmekti tek dileğim. Başklarına değer verirken bana küçükde olsa bir ayna yansıtılması ile tahamülsüzlüğümle mücadeledeydim. Kaybetme dürtülerüm, karamsarlıklarımla yoktan yaratan zihnim ile yargılar, eleştirirken daha çok yıkıcı oldum.
 Kimsenin yaşamımla birlik beraberlik içinde olmadığına inanırken öyle olması duygusal beni yormaya başlarken hasta ettiğim hücrelerimden ve kendimden özür dilerim.

Güvenecek dost aradım hep çevremde. Sığınacak liman aradım her düştüğümde. Tam buldum derken güvendiğim ve sığındığım herkesin bende gördükleri bir önceki yansımalarımdı. Bu bir değil, iki değil, üç değil hangi zaman, yaşam ,yılların bir birini kovalamacalarından yorgun bir şavaştı oldum.
Ben ne kadar da sabırsızmışım derken aslında sabrımı ters yönde kulanıyormuşum. İstediğim gibi hiç bir şeyin gerçek değerimle örtüşmemesinden yakındım. Çevremde dost dediklerimin bana ait olmadıklarını anlıyordum anlamasınada yinede bir şey yapamıyordum...


Kimliği kendinde saklı olan danışanımın hayatında bir çok olumsuzluklara ev sahipliği yaparken farkında olamadığı her birinin bir biri ile benzer sebeplerin olmasıdır.
“Ben hala daha ayni şeylerle çatışıyorum” derken onun adına üzülmeme rağmen bırakamadığı alışkanlıklarına olan bağımlılığından kendini artık soyutlaması gerekir diye düşünüyordum.
Zamanı yoklarken yaşamında hiç bir şeyin neden olduğunu, niçinlerine takılmadan bahaneleri olmuştur. Mutlaka kendini haklı çıkartmak için farklı savunma mekanizmasını devreye koyacaktı ama nereye kadar…
Hepimiz gibi öz’ündeki kişiliğinin üzerine inşa edilen başka başka anlamların kodlarına sahip çıkarken DOĞRU larım demeyi ihmal etmiyor. İçsel olarak her şeye duygusal yaklaşımları ile sabırsız olması ve sürekli değersizleştirdiği ilişkisinde denge ve uyum sebeplerinin önüne koyduğu endişeli yaklaşımlarıyladır. Endişeler: ardındakileri düşünerek düşüncelerinizde olumlu empati kurunuz.
Hep birilerine bir şeylerin bir de ters-yüz tarafından anlatılması gerektiğini biliyorum ama bunu nasıl anlatmam gerektiğini bende bilmiyorum. Her insanın anlama, algılama kapasitesi farklıdır. Içinde olduğunuz durumla alakalı o da değişkendir.

- Bana herşey nasıl oldu da kolay oldu? Öyle mi sanıyorsun! Ayni yollardan geçiyoruz ama farklı zamanlarda...
- Bunun için kendimden ne kadarda çok ödün vermişim ben bile bilmiyorum. Kabul etmem gerekir kimseden bir şeyin nedenini sorgulamadan kendimi her daim arayıp durdum.
- Şimdi bu kişi hayatımda neden var?
Hep birilerin hikayesine takılırdım. Ya da onlar bana takılarak yardım isterlerdi. İnsanların ilişkilerindeki savaşa karşı dirençlerim: Başka insanların yaşamındaki boşlukların dolmasına aracıydım. Misyonumuz yaptığımız işimizden memnun, mutlu isek o bizim hayat yolumuzda yapmamız gereken iş meslek olduğuna inancımızlayız.
Kimse mutsuz olmasın!
Hayatı tiye, dalgaya, eğlenceye almak: olayları komikleştirmek, problemleri alıp ta sorun hale getirmemeye çalışırken zamanı yoklamayı seviyorum.

Her birimiz için en değerli olanlardan biri zamanımızdır.
 Kaybedecek başka zamanlara ihtiyacımızın olmaması, olayların bize hediyesinin olduğuna inanırken İNSAN olmak en zor olan güç olduğuna inanıyorum.
Hay allah ben insan değilmiyim!!
Öyle olduğumuzu bilmek ve biz öyleyiz diyenlere inanırken gerçekte sen insan mısın? ( biraz ağır gibi gelmiş olabilir buna takılıp cümleyi alıp uzatmayalım.)

Insan olmanın nasıl bir şey olduğunu bilirsek gerçektede insanlığımızın değeri ve öneminin bilinci ile kimse için değil kendimiz için hayatı, yaşamımızın içerisinde dengeli uyumlu olmamız gerektiğini net bir şekilde ifadelerimizle savunmalarımızın altındaki kalıplarımızın, inançlarımızın
ve değer yargılarımızın altındaki hiç bir şeye ev sahipliği yapmayız.
Mutluluğumuzun önüne engel koymadan sadece olanı alıp kabullendikmi çok daha iyi ve güzelliklerin bilincinden kendimize çeki düzen vereceğiz.

- Olanı sev!.. Kabullendiğin her şeyden ders çıkartarak kelimelerine takılmadan, tutsak olmadan sadece kendini içinde yoklarken bulursun. Birikmiş olan geçmişin hikayelerinden geleceğin içerisinden yansımaları ile yankısından toparlamaya başlarsın onu. Bir bir anlamsız geleni deşifre edipte zamanı yoklarken neydi de ne oldu demeye başlarsın.

Hayat hayallerinde yaratıldımı seni kendi içinde iyileştiren olur. Bunu kabullen ve teşekkür et!

NUMEROLOG:Müjde Şener

29.11.2019
70/17/8

HABERAL KIBRILI GAZETESİ 

HİÇ BİR ŞEYİ ALIP ONUN DA ÜZERİNE İNŞA ETME!


HİÇ BİR ŞEYİ ALIP ONUN DA ÜZERİNE İNŞA ETME.

Sorunlar her zaman herkesi için değişkendir. Bugün benim için olan bir şey, senin için olmayabilir. Değişirkende olan zamanı hayallerimizde yoklamaya başlamak gerekir.

Sorumluluk sahibi insanlarız ve her yönden hareketlerimize dikkat edeceğiz ki, kimilerimize “dur” demek gerekirken başkalarına geçerli olmayan bu düşüncemizin arasındaki farkın farkındalığında olabilelim.

Diğer yönden “yürü de korkma” demek zorundayız.
Kalıplarımızla yaşama direnç gösterirken kimse için deoğru değerlendiremediklerimizi bırakıp incir çekirdeğini doldurmayan bir rüya aleminden nasıl kendimizi çekip çıkartacağımızı, zihnimize çeki düzen vermeye başlarken bir nedeni alıp farklı açısıyla gözlemlemeye başladık mı algıladıklarımızın cevabını bulmaya koyulacağız.

Herkesin her şeyini düşünürken kendimizi yaşayamadığımıza bizi kimler zorlarken olumlu yönden bakamadığımız için direnç gösteririz.

Kimseye hak ettiğinden fazlasını vermemeyi ne zaman öğreneceksin?
Illa bir yerden başının tokuşması mı gerekiyor?

 Sana seni anlatan hikayelerin derinlerinden duyguna aşılanmış olma ihtimalini alıp kabullenmek istermisin?
 Asla dediğini duyar gibiyim.
Istemediğin bir şeye karşı ani ve seri tepkilerinle ASLA! Derken seni rahatsız eden bir nedenle yüzleşmemekten bu cevabı verdiğini düşünebilirim.
Ama kimse için bir şey yapmayacağım artık derken bir yerden sonra kendini sıkışmış duygu içinde zihninden hiç çıkmayan geçmişinin anıların boģazında dizilmiş de olabilir…

Bu dirençlerin nereden geldiğini bilmek istersen kendine çeki düzen verebileceğine inanırsın.
Inanç ise: saklı kalan duygularınla yaşamına ve zamanındaki yansımaların kitabına göre uyarlanır olman gerekir.
Bu denge seni uyumlu hale getirir belkide ancak, aklında olan çok şeylerin içinden seni endişelendirenlerin kaynağından başlayıp arındırman gereken,  içsel yolculuğunla tam ve bütün olman gerektiğini artık kabullenmen gerekir.

Kimse için değiştirmeyeceğiniz her bir nedene takılmak yerine ilerleyebilmenizin gerçekteki sebebi: sağlıklı olman, huzurlu, mutlu , sevildiğini hisseden kimliğine önem verirken O’ kimliğin kendinden başkası olmadığına önce inanman gerekir.

Beni en çok ne mutlu eder bilirmisiniz?
Bana kendimi anımsatan olaylar oldu mu, neden her ne olursa olsun. Sınırlarımın ardını yoklarken, endişelerimin dinmesini başlatarak ardındaki nedeni, sebeplerini yoklamak ve ardındaki kaynağın artık sahibinin ben olmadığımı dile getirerek reddetmek ve teşekkür etmemdir.

Hepimizin biri birimize katkısı vardır ve her birimizin öncülüğünü yaparak bize hayat veren imkanlarımızla yolumuzu açan birilerin olmasındaki rolllerimizi görmektir.

Hayat okadar eğlencelidir ki bunu gösteren yansımalara rağmen görmemekte direnerek dirençlerimizle kavga etmekten başka bir şey yapmadığımızı farkettiğim zaman “artık yeter” desemde kendim için bunu demişim.

Yaşamın mukemmelliyeti ile kendminkinin arasındaki farka bakarken peki benim burdan almam gereken dersim neydi?

Hayatımın eğlenceli olmasını engelleyen her ne ise dirençlerimi bırakmaya gönüllüyüm peki ya sonra bu sözlerimle alıp kabullendiğim yaşamımın eğlenceli olması benim için öyle olacak mı?

Değiştirilmeyi bekleyen onca birikimlerin bize ait olmadığını bilmek ve değişeceğine inanırken alışkanlıklarımızın bağımlılıkları ile sınırlandırdığımız tek düze yaşamdan başka bir şey olmamasıdır.

Yenilikler bir şekilde hayatımızın içerisinde duygularımıza dokunarak tetiklerken başka ve farklı açıdan bakarak görmemiz sayesinde tek düze yaşamak durumundan çıkabiliriz.

Şimdi zamanı yoklarken, iyi Ve gelecek olanları toplayarak ben kimim ve ne olmak isterimin peşinde olmayı seçiyorum.
Ya sen!
Eğer sende değişimin ile sınırlandırdıklarının ötesinde kimlerle, nerede ve nasıl bir hikaye aşılaman gerekiyorsa, imkansızlıkları ortaya koymaya başla. Seni rahatsız edenleri düşüncelerinden geçirerek aklının, mantığının el vermediklerini bir araya toplarken değiştirmen daha kolay olur.
 Her olumsuzu olumlu telkinlerinle toparlayan ol! Yapıcı olmak demek en doğru yerde kimin senin için doğru olmadıını alıp taşımamaya başlarsın. Hiç bir şeyi temelinde tutup üzerine başka şeyleri toplayıp koyupta inşa etme...

Farkında olmadan onca istemediklerimize ev sahipliği yaparız ki, aklından mantığından hiç çıkmayan bir nedeni sebep hale dönüştürdüğünden yollarını tıkadığını farkedip değiştirmen için kolları sıvarsın. Evet, geçmişden gelen her bir nedeni bir şeymiş gibi değerlendirmeyin. Her yanısıyanın duygularını tetikler olması canını acıtarak tepkisel savunmalarını ortaya koyar. Oysa kitabına göre yasalarına uygun yaşamak istediğin her birinin bir birinden kendine çeki düzen veripte hareketlerini toparlamanda katkısı olacak.
Var olan olmayan her şeyin gelme sebebi benzer olanın sende olmasıdır. Hiç bir şeye sahip çıkma, bağımlı olma. Geldiği gibi gitmesine izin verirsen temelindeki sevgin ile olan olmayanın sana katkılarınıda görerek keşfetmeye başlarsınız.

NUMEROLOG: Müjde Şener

29.11.2019
68/14/5

YENİ BAKIŞ GAZETESİ 





27 Kasım 2019 Çarşamba

HAK ETTİĞİN DEĞERİNE SAHİP ÇIK


HAK ETTİĞİN DEĞERİNE SAHİP ÇIK.

Kendine ne kadar çok DEĞER veriyorsun?

Tüm yaşamımızda hayatı anlamak ve anlamlarla dengeli uyumlu nasıl yaşanır hale dönüştürebilmemiz gerçektede inançlarımızla kendimize çeki düzen vermeye başlarken, olayların arasında farklı bakış açılarımızla toparlayıcı olmak gerekir.
Ama nasıl? diye düşünürken kendimi yoklamaya başladım ve hiç bir şeyin nedensiz yansımadığını farkederken beni bana anlatan geçmişimin hikayelerinin üzerine inşa ettiğim gelenin geçmişe tekerür etmesini sağlamıştım. Bu nedenle nedeniz hiç bir şeyi yaşamadığımı anladım.

Oysa beni bana anlatan yaşamın anahtarı elimdeyken gerçek ben ve kimliğimin BİLGİM=BİLİNCİM in deneyimlerle tam ve bütün oluşunu farettiğim an! değişen DUYGU ve DÜŞÜNCELERİM in esiri olduğumu, geleceğimin önünde DİRENÇLER im olarak olmak istediğim hedefimden uzaklaştırarak zorlaştırdığını anlamıştım.

Başka insanların değerlerinden kendi değerimin öneminin farkında olamamış olmam beni başkalarına hak ettiğinden daha fazla değer göstererek sınayan yaşama kızıyordum.
Farkında olamadığım geçmiş zamandaki duygularımın tokat gibi yüzüme vurması ve Neden hak ettiğimi alamıyordum? Benim ondan eksiğim nedir? Sorularımın cevabı bendeydi.

KİMSEYE HAK ETTİĞİNDEN FAZLA DEĞER VERME mektir. Kendi değerinin farkındalığı ile tüm yaşamının sana katkısını alıp kabullenmeye başlarsın.
Maddi manevi değerlerimizin bilinci ile oldukmu savunduklarımızın bir önemi kalmadığını anlar ve ona göre yaşamımızda eksiklerimizi toparlamaya koyuluruz.
Nedenlerin ile, her yönden kendine güvenerek hareket ettiğin zamanın olumsuz nedenlerle kurban rollerinden sıyrılmaya başlarsınız.

Neden kurban rollerine gireriz?
Eğer şu an para durumunuz istediğiniz gibi değilse, kesinlikle KURBAN ROLÜ oynuyorsunuz demektir.
   Bolluk- bereket yolculuğunuzda halletmeniz gereken ilk ve EN ÖNEMLİ şey kurban rolü oynamayı bırakmanızdır.

Genellikle bolluk bilinci olan kişilerinde kurban rolü oynadığını görüyoruz. Herkesin de bilinbçaltında kıtlık bilinci vardır. Bir kaybetme korkusu, değersizlik, değişim, olumsuz yargı, eleştiriler, ben bilmem, ben yapamam, korkarım, param yok ki! Gibi vb… daha bir çok nedenler türetilebilirim.
Mesela: niye paranızın olmadığını açıkladığınız her SEBEP, ama her her her her SEBEP, son derece bariz bir KENDİNİ KURBAN GİBİ HİSSETME HİKAYESİDİR.
Yaşamdan keyif alamamak, olayların üzerimize gelişi ile birlikte geçmişide birtürlü bırakmaya gönüllü olamayız. Çevremizdeki etkilerşimlerin çekim gücümüzle birlikte olması, olayların ardında hapsedilmiş duygularla birlikte anıların içsel duygusal kök salmış halleri ise yıkıcı olur.

Bırakamaya korkarken onu tutmana neden olan SEBEP nedir? Kendine çeki düzen vermeye başlarken sahip olduklarının seninle birlikte değerli oluşu ve önemsediklerinle birlikte yaşama sıkı sıkıya tutunma arzun katlanarak sana gelmeye başlar.
“Sen ne isen yaşamında sahip olduklarında o olur.”
Neden veya niçinlerinin ardına bakıp görmen gereken kendinden başkası değildir.

Bugün mecburi değişen zamanında yolculuk etmeye yönlendiren hikayelerinden farklı zaman ve başka yaşam rollerinden benzerlikler bulman için yönlendiren küçük nedenlerin değersizliklerinle örtüşmesidir.
Kendimize haksızlık ettiğimizi farkettikçe silkeleniriz.
Çevrenizdeki kimliklerin yaşamımızdaki katkısını alıp kabullendikçe içsel duygusal hapsedilmiş ve irdelenmiş hayat hikayelerimizle yeni baştan sabırla başlatıyor olmamıza tepki koymayalım, yargı ve eleştiri ile sınırlandırmamaya özen gösterelim.

Her değişimin bedeli: frekansları arasında şiddetine göre senaryosu da değişir.
Geleceği geçmişimizde sorgularken değiştirdikçe yatırım yaparız.

(Kimse için değil kendimiz için hayatımıza yön verdiğimiz an, gelenin geçmişinin hangi dönemlerinden geldiğine takılmak yerine eksik olanlarını farkederken tamamlayıcı olmaya, hatta hep daha iyisi için bir şeyleri üzerinize çekmeye başlarız) Atacağınız adımlar önce “ben” demek ve ardından daha iyisi için başka nasıllarını keşfederek bilinçli yaklaşmanızı kolaylaştırır.

Kendine sahip çıkarken çevreni yoklamaya başla. Sebeplerini bir kenara koyarak inandıklarının sana ait olmadığını, her bir nedenin geçmişten gelen alışkanlık olduğunu +bağımlılığa dönüşerek kabullendiğin her şeyin sana ait olduğunu sanırsın.
Oysa, bu sen değilsin, düşüncelerin, algıların, sözlerin, inançlarının dahi sana ait olmaması olabilecek her şeyden kendini özgürleştirerek algılarının hediyelerinden olumlu empatiler kurabilirsin.

Her nedenlerin gelecek içinde yeniden elden geçmesi demek olgunlaşma süreçlerinde seni kendine getirecek savunma mekanizmalarının arasında dirençlerinin de ön planda oluşudur.

Bilgi+ bilinç+ deneyim= Farkındalık tır.

Numerolog.Müjde Sener

28.11.2019
69/15/6

HABERAL KIBRISLI GAZETESİ 

25 Kasım 2019 Pazartesi

HİÇ BİR ŞEY GÖRÜNDÜĞÜ GİBİ DEĞİLDİR GÖRMEK İSTEDİĞİN GİBİDİR.


Hiç bir şey göründüğü gibi değildir görmek istediğin gibidir…

Gelecek hikayelerin geçmişinin tekerrüründen ibarettir. Hissettiğin duygu veya acının tarifi sende bıraktığı izler bugün yaşarken taşıdıklarından dolayıdır ve öylede olurken gerçekleşir.
Çevremizdeki herkes: duymak istemediğimiz şeyleri bize söylerlerken sahip olamak istemediklerimizin kulaklarımızda çınlamasına tepkili yaklaşırız ve bu bizi üzer.
“Daha önce buna benzer bir olay, başka zamanda yaşadınmı?” düşüncelerini zihninde zorlarken aramaya başlarsın. Öyle olma ihtimalleri yüksek olunca daha derinlerde buna benzer nedenlerin temelden gelişini farkedersin. Istesekde, istememiş olsak bile alt yapımız çocukluk ve yetişkinlik arasındaki, bir birine paralel yaşamlarımızın hayat hikayelerimizi nasıl olumlu olumsuz etkilemesi inanılmaz olur.
“Tüm yaşamımızın mucizevi bir hayatın kopyası olarak bize tekerrür etmesinden, başka zamanlarda farklı hikayeler yaşadığımızı sansak bile ayni senaryoyu farklı zamanlarda başka insan rollerinde yaratıp yaşarız.” Çekim gücümüz en iyi kullandığımız araçtır. Onu kullanmayı becerebilirsek elimizdeki gücün imkansızlıklara karşı kullanabileceğimiz silahımız olacak.
Kilidi kırıp içeriye girebilme özgülüğümüz elimizde en zamansız gelişen silahımız “sabır” dır.
Sakla zamanı gelir deriz ve o’nun da etkisini alıp kabullendikmi değerimizin kimyası avuçlarımızın içinde iki dudağımızın arasındaki sözlerimizdedir.
Sanki tüm yaşamımızla birlikte uykuda olduğumuzu sanırız bir anda fakat, bu düşün tanımı hangi aşamada hayatımızı sorgulattırdığı da önemlidir.
Gelmiş gün, ay ve yılın geçmişin içindeki bir zamanı bizde yoklattırıyorken kendimize çeki düzen vermenin nasıl etki ettiğini anlamamıza yardımcı olacak.
Hafızamızda bulunan kayıtların an ve zamanın hediyeleri olarak işlemesi ile kodlanırlarken sonsuza kadar zihnimizde kazırnırlar. Ta ki sana kendini hatırlatıp silme ihtiyacını isteyesiniz..

“Keşke bu düşten uyansam” diye düşünürken o düşten uyanmanın yolu: “o hissi yalanlamaktır.”
Sen bana ait değilsin… ben sen değilim sende ben değilsin ben seni kabul etmiyorum . Bu düşünceler bu sözler, bu his benim değildir vb… olumsuz red cevaplarınla kabul etmiyor, onaylamazken teşekkür ederek geldiği gibi gitmesini sağlamaktır.
Alıp kabullenmek sahiplenmek demektir…

Hayatın hayallerimizden ibaret oluşundan uykuda olup uyanmayı beklerken uykuya dalmaya hazırlanan bilinç dışı bize ait olmayan her nedenlerin kaynağı içimizdeki duyguların duvar gibi önümüzde siper almasıdır.

Özgürlüğüne düşkün kadının yaşamında evlilik sözleşmenin bitmesi ile yeni bir ilişkiye geçişinde başka anlaşma yapar ama sözleşme yapmaya cesareti olmaz. Bağımlılık çerçevesinde onu yoran duygularıdır.
Kişiliğinde: severse tam sevmeye bağımlı olan yönleri ile kimyasına çeki düzen verebileceği an iyileştirici yönlerinden kendine gelmesi gerekir.
Iyileştirici olan tarafı: iyimser ve merahametli oluşudur…
Mesela: olaylara takılıp ilerlemesindeki engellerinin, endişeye dönüştürmesinden yollarını tıkar. Bu kaynak işi: içsel duygusal yollarının bir birine bağlantılarındaki envayi yöntemlerinin oluşudur. Göründüğü gibi değildir, görünmek istediği şekile görmeyi sever.
Bu yaşamındaki değerle, denge ve uyumunda kendine çeki düzen vermesi gerektiği kadarına sahiptir demektir.
Yokluktan bolluk yaratabilecek imkansız olana güç verebilecek bir kimliğe sahiptir.
Tekrar eden benzerlikler onu korkutur. Değişmeyecek olan itaatsizliğinden kaçmaya çalışarak zamanı yoran düşünceleri ile ve inadı iledir.
Vizyonuna ve hislerindeki takıntılarından kopamıyor. Ayni nakaratlar: ayni olayların ve değişmezliklerinden de beklentileri onun ilerlemesine engeldir.
Sevmek en büyük tutkusu iken sevilmenin nasıl bu kadar özel olabileceğine inandıramadığı kendi ile silkelenmektedir. Her insanın kader çerkı farklıdır ve endişelerin kökenindeki alt yaısının kelimelerinde boğazında düğümlü oluşu, onun karşı gelmesini engeller. Böylece zamanı kontrol altında tuttuğunu sanıp hiç bir şey yapamamaktan aklındaki duygu ve hisllerini yoluna koyması zaman ister…

Hissettiği acısını çinde taşırken ayni hayatın yeniden olmasını engelleyecek kadar dirençleri oluşur. Zihnindeki tablosu: hayatın akışında yaşama alıştırdığı kendindeki eksiklikleri ile sınırlandırdığı yaşamından bir şekilde kurtulmaya çalışması idi. Sakla zamanı gelir diyerek gelmiş ile geleceğindeki eksikliklerini tamamlama evreleri biraz meşakatli oluyordu.

Biten bir ilişkinin peşini bırakamaz… saklı kalan duygularındaki hikayelerini yeniden canlandıran hisleri ile duygularında çatışarak bırakamadığı inançlarına yenilmemek üzere kendini frenlediği, gerçek ilişkinin boyutunda silkeleniyordu.
Ben “kim olursam” olayım “nasıl kendim olabilirim?”

Sınırlandırdığınız yaşamınızdan kendinizi ayrıştırmaya ihtiyaç duyduğunuz an bıraktığın ilişkinin ardındaki izleri silememiş olman seni yormaya başlar.
Anılarındır seni takip eder…
Bırakmak istesende o peşini bırakmayacak ve olumlu olumsuz anılarının zihninden atamadığın zamanları yoklarken sınanıyor olacaksın ve kendini sudan çıkmış balık gibi sağa sola yalpalanarak boşlukta, yalnız, hissedersin. Biten ilşkini kafanda bitiremedikce, kalbinden atamadıkça sürekli kendine ( sözde: biten ilişkisine) sinyaller vererek ilişkiyi mesajlarınla baltalayarak. Her duygulara dokundukça ilişkiyi güçlenmesini sağlarsın. Ne yaptığının farkında olmadan sadece o an geldiği gibi davrandığını baltalayarak korumaya aldığının farkında değilsin.
Aklınızın bir kenarında “ben seni istemem” derken diğer kenarında anıları tazeliyor ve(Bitene sen “bitti” demiş olsan bile sözleşmen bitmemişse aradan yıllar geçsede yolları bir yerde yeniden kesişecek ta ki gerçekten sözleşmeleri bitsin…) Bittiğini söylediğiniz halde onu ilişkiden kopartmaz daha çok yakınlaştırırsın. (Sadece burada dikkatli olunması gereken, ilişkinin boyutu ve şeklini düşünerek, onu korumaya almaktır. Herşeyin olgunlaşma zamanı vardır ve bu zaman içindeki süreç: her ikisi için olmazsa olmazlığın çerçevesinden tabloya bakabilme modelidir. Sabırlı olacaksın... Sevgini dile getirmekten kendini kasmayacaksın... Duygularını paylaşırken savunmaya girmeyeceksin... Kendine güvenerek dim dik ilişkinin yanında duracaksın...
“Ben seni sende beni seviyorken biz birimizle tam ve bütünüz” diyeceksin.

NUMEROLOG:Müjde Şener

27.11.2019
68/14/5

HABERAL KIBRISLI GAZETESİ 



ENERJİNİ TAKİP ET!


ENERJİNİ TAKİP ET!

Bazen hiç bir şey istediğimiz gibi olmaz ve her şeyin ters yüz olmuş olması ile değişmeye başlayan yaşam hikayelerimizde kendimize çeki düzen vermek ve başka nedenlerle dirayetli olmak zorunda kalırız.

Hepde, sorunlara zorunda kalarak keşkelerimiz ile meydan savaşı açarken buluruz kendimizi. Oysa, sebepsizmiş gibi gelen veya bir başka şekilde yansımaların deşifre edilmemesi ile sindirmeye çalıştığımız kendimizden başkası olmaz.
Her ne kadarda uzakta aradıklarımızı bir gün gelip anladığımız zaman “nasıl olur da yakınımdakini fark edemedim” dersin.
Sınırlandırdığımız yaşamı her yönden anlamak gerekir ki geniş açımızdan olayların gelişine göre değerlendirebilelim. Mesela: Önü: arkası: sağı: solunu gözetleyebilmek gerekir. Çünkü, hangi yönden nereden kimden ve nasıl dokunuşlarla ne hissettiğimizi sorgulamadan anlayamayız. Altını deşifre ederek neler çıkacağını yokladıkmı işimize yarayan olan olmayan her şeyin hayrımıza olduğudur.

Değişen ile değiştiremediğimiz sorumluluklarımızlayız ve hangi arada, sırada her ne yapacağımıza çeki düzen vermeye çalıştıkça anımsadıklarımız hep kalbimizde olacak.

Hayat bu kadar basit midir? Nasıl olurda farkedemediğimizi farklı açıdan yakladıkmı iyi gelmeye başlarmış onu öğreniyoruz. Illa bir şeylerin ters gitmesi mi gerekir uyanışımız için?
Bazen evet! Daha çok sevdiklerimize sarılmayı, onlara seni seviyorum diyebilmeyi ve daha çok birlikte zaman geçirmenin önemini... (Işte o zaman anlamamıza yardımcı olan küçük bir dokunuş ile değişecekti yaşamımız. Yıkıcı olacakmıştı ki tek düze yaşamdan kendimizi çekip çıkartalım).

Hayat sandığın kadar sana düşünceli değilmiş gibi gelmeye başladımı, ardındaki olumsuz can yıkıcı olan sebepsiz karşılaşmalarınla yüzleşmek durumunda kalırsın. Ama, günün sonunda farklı bir açıdan hayatını değiştirecek mucize bir gelişmenin sana iyi gelişinin bilincinde olup kendinle onore olduğun an, zamanın senin için de değişebileceğini farkedersin. Oysa hayatın tğmü her birimizin gelişmesi için en zor deneyimlerimiz ardından dahi iyikilerimi olmaya başlar. Bu benim gibi senide endişelerinden arınmana katkısı olacak dokundurmalarınla karşılıklı alma verme enerjileri silkeleyecek. Farkındalık ile inançlarına işlemeye başlarken bulursun kendini.

Her yönden gelen ile gidenlerin arasında kendi istediklerimizin gerçek olması içindir tüm mücadelelerimiz.

Bir varmış bir yokmuş demeye başlarken anımsamış olduğun masallar, pembe bulutlar üzerindeki saf hikayelerin içerisinde hayal dünyandan hiç uyanmak istemezken, elinden bırakamadığın hikayelerini anımsarsın. Her yönden hayatın bize kendimizi yansıttığını unuturken hangi zamanlardan gelmiş ile geleceğe uyarlanırken silkelenmek zorunda kalırız. Hislerimizin duygularımızı zorlaması, daralan kalbimize ateş düşer gibi yakıcı olduğunu yaşadığımız bir olayın arasında çıkış yolu bulamadıkça anlarız.

Her günün katkılarını almaya başladınmı çevrende sana yansıyanların sebeplerini irdelemek bize düşer. Bu kişi bende hangi duygumu tetikliyor ki bana yansırken kendimde görmemi engelleyen dirençlerimleyim?
Hissettikçe çoğalan sezgilerin ve başkaları için her şeyi yaparken kendin için bir şeyler yapamaman en zor olandır. Zahmetli ve meşakatli iş olarak kendini düşünme. Herkesten önce kendine olan değerinle olmak zorundasınız.

Gelmiş ve geçmişinin içinde kendinden ödün verdiğin ilişkinle sınırlandırdığın yaşamla silkelenmek durumunda kalmışsındır. Şimdinle geçmişinin arasındaki farkının bilincinde misin? Dört dörtlük olamadığımız doğrudur. Ama kaybetmeye göz yumarsak bu bizim için ne kadar adil olur onu düşünmek istemezsiniz. Hele bir de alışkanlık ile bağımlılığın varsa kabul edemediklerinde oldumu etrafındaki enerji vorteksi arasındaki bağının denge ile uyumuna odaklanmalısın.
1- ilişkilerde senden ona ondan sana giden gelen her olumlu olumsuzluklar arasında zaman zaman iyi zaman zaman kötü değerler söz konusu çatışmaya kadar sizi sürükleyecektir…

2- kontrol edici özelliklerin ile sınırlandırıklarınla çatışmaya girmeye başlayabilirsin. Kimlik çatışmalarında ben kendimi nerede gördüm ve hissettim diyebilirsin ve kaybetme endişelerin ile sınırlar arasındaki bağımlılıklarından kurtarmalısın kendini...

3- kim olursan ol kendin olmayı seç! Sağlıklı sıhatli olman, değişmesi gereken dünyanın ekseni içinde olan kendine güvenerek doğrularını değerlendir…

sağlıklı bireylerin gerçek dışı gelişmesi demek etrafınızdaki olup bitenlerin bir de ruhsal fiziksel dünyanız le sahiplenilmeye kadar sevgi enerjinin seni nereye sürükleyeceğini takip edebilirsin...

NUMEROLOG: MÜJDE ŞENER


26.11.2019
67/13/4

HABERAL KIBRISLI GAZETESİ

24 Kasım 2019 Pazar

HER ŞEY GELİP GEÇER BİR TEK GERİYE SEN KALIRSIN


HER ŞEY GELİP GEÇER BİR TEK GERİYE SEN KALIRSIN.

Dünyanın bir çok yerinde hayatı hayallerimizde süslememize etken olan ve hislerimizi nasıl kullanmamız gerektiğini bize hatırlatan birilerin olması en büyük hediyemizdir.

Farkında olmadan hayatın içinde tiki toko yaşarız aslında. Ancak, en önemli olan nedir bilirmisin? Bize katkısı olanlara karşı savaş açıp mücadele etmemize etken olan, yoktan var ettiğimiz sebeplerdir… sürekli nedenleri besler büyütürken düşünmeden attığımız adımlarla ve bizimle birlikte ilerlemeleridir.
Benzer nedenleri üzerine çekerken sende günün birinde “neden hepde benim başıma gelir" diye sorgulamışsındır
Hiç düşünemediğimiz varlığımızdır ve “mıknatıs” gibi benzer olayları üzerimize çektiğimizdir. Şimdik şu anda bunun farkındalığında olmuş olsaydın neler yaratmazdın?
“Sen varlığınla tam ve bütün yaşayan bir canlısın.” Senin duygu düşünce, algı, hislerinden başlattığın hayat derslerin le nereye kadar bilinç dışı yaşayabilirsin ki!..
Etrafında olup biten herkesin sana katkısını alıp kabullendikçe "senden ona, ondan sana giden gelenlerin benzer oluşu ile kendin olmaya başlarsın" ve her şeyin içinden ( olayların, istemediklerinin) kenini çekip çıkartarak kaybettiğin geçmişinden geleni yeniden yapılandırmaya başlarken, farkında olmadan geleceğinin şifalanmasına katkını görebileceksin.

Tüm yaşamımızın hayallerimizden gelip geçmesine en büyük katkısı kendimizden başkası değildir.
Hiç bir şeyin nedensiz olmadığını, gelmiş geçmiş zaman içinde derslerimizi alarak, belkide düşe kalka bir yerden sonra “dur” demeyi öğrenince silkeleneceğiz. Ama günün sonunda bugünü başarabilmemiz içinmiş  tüm bu çabalarımız Elbette O’nunda bir zamanı vardır. O zamanı belirleyen kendimizden başkası değildir. Hazır olduk mu eminim ki içimizdeki bağlarımızın çözülmesini hisserken hafiflediğimizdir. (Hazır olmadığın zamanki his ile farklı olduğunu anlamaya çalış.) Her ikisi arasındaki bağın gücünün bilincinde olmayı seçerken kendimize yönelip zamanı da beraberinde yokladıkmı ne demek istediğimi sizde anlarsınız.

Zamanın gelişi ile geçen zamanı yakalayamama endişeleri, içine düşen karanlık yönündür. Endişelerin seninle birlikte büyümesi, korkuya sahip çıkışın, yoktan var ettiğin negatif duyguyla yarattıklarını ve keşkelerinin bilinçaltında başlama sebebin olarak içindeki dürtülerin iyileştirici oluşuna bağla. Empati yaparak ve olumlu düşünmeye kendini yönlendirdikçe sabırla ve inadınla mücadele edeceğin en büyük düşmanını yenmenin eğlenceli tarafından olaylara bak!..

Kendimize telkinlerde bulunurken “şimdiki aklımla olsaydım keşke” dediğimiz oldu. Bu düşüncelerimizin kimyamıza şurup gibi geldiğini ve geçmişte yaşadığımız veya yapmış olduğumuz hataların tekrarlanmaması içindir…

Şimdi şu anı bir daha yaşayamayacağını düşündükçe aklından gelip geçenlerin hatasız olmasını tercih edersin. Ancak o ana takılıp ilerlerken hep daha iyisini istersin daha kötüsünü değil. Değişmesi gereken düşüncelerindir. Adım adım iyimserlğe seni yönlendirecek olan “iyiki”lerindir. Akışta yolunu kolaylıkla bulmanın verdiği iç huzura hepimizin ihtiyacı olduğunu biliriz. Bazen birinin yanımızda durduğunu hissetmek dahi güç verecek. Yeterki kimseye bağımlı kalma. Her şey gibi o da gelip geçerken geriye bir tek sen kalırsın.

Düşünmeden dere tepe dümdüz ileri geri sözlerimizle sarf ettiğimiz cümleler yakıcı yıkıcı olurken yapıcı olmamız için yaratıcı olan düşüncelerimize ihtiyacımız olacak.
Alışkanlıklarımızdan vazgeçebildiğimiz yerde değişen yaşamla iç içe gelmiş ile geleceğin yeniden yapılanmasında en zor aşamalar takılıp kaldıklarımızdır.
Kimse için değiştirmeyeceğimiz takıntılardan kendimize çeki düzen vermek gerektiğinde illa birilerin en can alıcı yönlerimizle bizi tetiklemesi mi gerekir?
Maalesef öyle oldumu, endişelerimiz duygularımızın da yardımı ile katlanarak içsel hücrelerimizde çoğalır ve yavaş yavaş onu mnimize etmeye başlayan zaman içinde, kendimizi buluruz.
Her şeyin evrimleşme ve olgunlaşma süreci vardır. Bu süreçte kendi içinde onu besleyen, büyüten nedenlerinin nötürlenmesi ile kendiliğinden deşifre olur.

Değişen dünyanın değerini bildikçe içindeki hücrelerine hapsettiğin sana ait olmayan hiç bir şeye ev sahipliği yapmamaya başlarsın. Otomatik olarak kendiliğinden gelip gitmesine izin verip teşekkür ederken bile içsel duygusal inançlarının gülümseyişi, iç huzurun ile mutluluğuna yol açacak.

O kadar çok fakatlar veya amalarla düşünceleri imkansız hale dönüştürürüz ki, Klişeleştirdiğimiz hayatı: hangi yaşam ve zamanla tekerür edip içinden çıkılmaz bir hal alıp ilerlemeye çalıştığımıza anlam veremeyiz bazen. Amalar ihhtiyacımız olanın gerekcelerini de yaratarak farketmemize engel olan inanç kalıplarımızı, tabularımızın silkelenişidir de. Bu nedenle kendinizi kasmadan var ettikleriniz ile farkındalık için bir amaç belirleyerek o amaca giden yolunuzu açacak ihtiyac listenizde olumlu yaklaşımlarınız pozitif olsun. HER ŞEY GELİP GEÇER BİR TEK GERİYE SEN KALIRSIN...

NUNEROLOG: MÜJDE ŞENER

26.11.2019
67/13/4

YENİ BAKIŞ GAZETESİ 

MUTLULUĞUN ÖNÜNDE DURAN DÜŞMAN


MUTLULUĞUN ÖNÜNDE DURAN DÜŞMAN.
Mutluluğun önünde duran düşmanı kişi kendinden başkası yaratmaz.

Göründüğün gibi olamayan kimliğin ile her şeyin içinde en güzelini yaratabilirsin. İçindeki cevherin bilincinde olup yapabileceklerinle kendini cezalandıranlardanmısın?

Hayatı hayallerinde drama hale dönüştürerek hikayesine uyarlayan bayanın On parmağında on marifeti olsa bile, içinde: var olana inançları ile bağımlılıklarından takıntı yapan kimliği ile olan hayatı, kendine sunulanların dışında yapılmasını onaylamadıkları ile tutup biriktirdiği yaşam oyununu dramaya dönüştürmüştü.
Her şeyde hiçlik psikolojisi istem dışı mutsuz eder. Neden değiştiremiyorsun? Geçmise takılıp bugüne gelirken, getirdiklerinin anıların ile acısının hücrelerinde kodlanırken ne zaman ve nasıl o anıları tetikleyeceğini bilmeden günün ve zamanın ödülünü her an çevreden alırsın.

Bunun için insanların yaşantındaki yeri önemsiz gibi gelmiş olsa bile, her olan olmayanın hayrına oluşu, olanlara bağımlı kalman, bırakabilmende en zor sınavın olurken artık kendini değiştirmen gerekir.

Bunu istemen, inanman ve olumsuz inançlarına inat değiş tokuş yapman gerekir…
Memnuniyetsizlik ile mutsuzluk oyunu içinde drama oyununda sahne alman ve sürekli benzer olaylarla yüzleşirken farkına varıncaya dek değiştiremezsin.
Insanlar sana seni yansıtırken görmek istemediklerin önünde tuzaktır. Mutluluğunu engelleyen sebeplerin olurken takılıp kaldıklarınla ilerleyemediğinden özgürleştirmen gerekir. Affet bırak gitsin.
“Ama”larınla kendinde var olanları alıp kabul ederken başkaların dediklerine aşırı takıntıların ve Ani değişen ruh halin ile kendi önüne blokajlarını koyarak olacak olanı engelliyorsun. Sürekli olumsuz yargın eleştirin ile diktatör olmak, olabilecek olanın da önünde engellerin olur.
Neden istediklerini elde edemediğinin bilincinde misin?
Sebeplerinle yaşamaya bağımlı bıraktığın için kendine haksızlık ediyorsun.
Hiç bir şeyden memnuniyet getiremiyorsan ve her şeyin en doğrusunu yaptığını sandığın halde içinden çıkamayıp kendini geri çekerek ilerlemeyi engellersin. Bıraktığı yerden az öteye geçebilmen için önce kendini severken, değer vereceğin kendinden başkasının olmamasıdır. Önce ben demelisin...
-Önce kendini kabullenmelisin. Onaylamalısın. Kim olduğunu ve ne olmak istediğinden emin olmalısın... Sana seni anımsatanlara karşı savaş açman yerine üzerine giderek ötesindeki hediyelerini, sana olan katkısını alıp kabullenmen gerekir.
Böylece, etrafında hediye olarak sunulan ve hiç bir şeyin nedensiz, boşuna olmadığını bildikçe farklı açını kazanırsın.
Özgüvenini nerede kaybettiğini bilip onun üstesinden gelememiş olman marifet edğildir.
Her şeyden en zor şartların habercisi de olsan bırakamadığın müddetçe önünde devamlı set çekilmiş duracak olsa bile onu bırakarak ve özgürleştirerek değiştime şansını kullan.

Geçmişden gelenlerle bugün güzel, iyi şeyler dahi olsa bunu farketmen o an için çevrendeki kişilerin duygularını tetiklemesi ile uyanışlara girersin.
Bakıp görmediğin, görüpte algılayamamış olduklarının değişme ihtimali zayıftır.
Hak etmediklerinle yaşamında olan o kadar çok ki!
Mesela:Her şeye rağmen güçlü olmanı gerektiren nedenlerini farketmelisin. Gerekirse keşfederek, kendinde bunun muhasebesini yaparak. Elindeki imkansızlıklara rağmen, içsel sıkıntı, içsel takıntılar, evham, istenilmeme duygusu, reddedilme endişeleri vs…
Nasıl bir hisse takılıp kalınmışsan, duygularına olan bağımlılıklarından kendini arındırabilmek gerekir.
Başkaların ne yaptığına takılma. Içsel sorgulamalarının arasında kıskançlık en kötü olandır. Farkında olmadan o duygunun arasında sıkıntını dile getirebilir veya getirmezsin.. Oysa, mükemmelliyetcilik eminim etrafınızda çoktur. Bu kimliğe sahip kimyanı yoran kişilerin senin yaşamındaki katkısı önemlidir. Eğer farkedipte ona doğru yönelemiyorsan adım adım ilerlemeni sağlayacak formülün de olur hayatta.
Göremediğin veya görmek istemediklerin ile kendine yaptığın haksızlığınla çatışarak ama’larını sıraya koyarsın. O gün belkide bugün şimdik şu anındadır.
Gereksiz tavırlar, olman gereken yerden seni alıkoyacaktır.
Nedenleri önüne koyarak ilerleyemediğin gibi bunu ne zaman farkedersin?
Hangi yaşamından başlayarak seni sana anlatan hikayelerininde bir katkısı olduğunu anlarsın ve O’ gün değişimlerinin bilincinde kendini kazanmaya başlarsın.
Sevgi enerjin en önemli araçtır. Olanı sev!
Maalesef, kadar da ben seviyorum desen bundan eminmisin?
Gerçekten kalpten bunu dilemen, alıp onaylayabilmen “hissel, duygusal” yakınlaşarak kendini görebildiğin yerden farklı pencerenle bakıp gözlemlemeye başlarsın.
Illa başkaları için mi yaşamak zorundasın?
Kendini göremeyip başkaların hayatına bağımlı olman, seni kendine getirmez. Her yönden her şekilde veya koşullarda çeki düzen vermen gerektiğini farketmenizdir.

Sen kimse olamazken başkaları da sen olamaz.
Kimliklerin arasında alma verme düellolarında başlattığın misillemelerinin kodlanılşı ile sebepleri “incir çekirdeğini doldurmayacak değersizlik çatışmalarından kendini olacak olanlardan mahrrum edersin.

Düşüncelerindeki sen ile, sözlerindeki tercihin istediğin gibi olmadımı etrafındaki kimliklerinle çatışmaya başlarsınız. (Tüm yaşamımızın bize hediyelerini alıp kabullendikmi çevremizdeki yansımaların veya duygumuzu tetikleyen olumlu olumsuz her bir nedenin hediyelerinden negatif empoze etmeyelim…)

NUMEROLOG:Müjde Şener

24.11.2019
65//11/2

HABERAL KIBRISLI GAZETESİ

22 Kasım 2019 Cuma

KOLAYLIK VE NEŞENLE YANSIYANLARIN KATKISINI ALIP KABULLEN...


KOLAYLIK VE NEŞENLE YANSIYANLARIN KATKISINI ALIP KABULLEN...

Hayat bazen öyle acımasız sınav içine koyar ki seni ne hissettiğin veya nasıl bir yol bulacağını anlaman, sağlık bir ilişkinin içinde kalabilmeni kolaylaştıracak birşey bulamadıkça çevrende sana en yakın olan kişiye saldırganlaştırsın kendini.

“Kolay değil yaşadıklarım” dersin. Hiç kolay olmayan seçimlerinle kendini kendi içinde hapsederken gerçek dünyana yansıyan her şeyin bir ilizyondan farksız olduğunu anlaman için başka ne mümkündür?
Kendine çeki düzen verebilmen için karşındaki kişinin kim olduğuna bakma. Buna engel olan dirençlerinden kurtulduğun zaman akışta kendin için yeni bir bilinç kazanman daha kolaydır. Kimin hayatımızda bize nasıl katkısı olacağını anlamak imkansızdır. Mümkün olamayan dirençlerin, inançların, kalıpların ve tabularının artık seni kontrol etmesine müsade etmemeli olduğuna kendini inandırmaktır.
“ Sen yetişkinsin, kendi ayaklarının üzerinde durabiliyorsun. Sen yaparsın. Sen başarırsın” gibi telkinlere hepimizin de arada sırada duymaya ihtiyacı var. Bunu bize hatırlatanlar: bazen bizden küçük bir çocukda olacak ve kimliklerin sadece bir rehber olduğunu düşünerek “sen küçüksün, ben senden büyüğüm” kalıbuını unut!.
Alıp kabullendiğim bu inançla hayatı çok seviyor ve herkesi kendime eşit tutabiliyorum. En zor olan insan olmaktır. Kimseyi yargılamadanü, eleştirmeden, sınıflandırmadan bunu kazanmak gerekir.
Değişiminle değişen bilinçaltındaki kodlarına “dur” demek gerekir. Isyankar olup taşıdığın genlerin ile sınırlandırdığın bu yaşamın içinde yok olmak yerine, kim olduğunu anlamaya çalış.
Mesela: ben kimim? Bu soru klişeleşmiş de olsa artık yeter dediğin o noktadan sonra kendini kendinde aramaya başlarsın.
Bana, “sen çok konuşuyorsun derler:)” oysa geçmişimi bırakarak kendimi özgürleştirdikçe hak ettiğim özgürlüğüm ile gerçekten hayatın bana sağladığı katkıların içinde yoluma çıkan her bir nedenin gerçek yüzünü içsel duygusal bağlantılarımla deşifre ederek bugüne geldim. Akıştayım, gelen ile gidenin arasındaki yolumu rehberliğim sayesinde ilişkilerimde başarılıyım.
Ben değiştiysem sende değişebilirken endişelerinden arındırmalısın kendini.
Kilit altında geçmişinle zan altında kalarak savunabilecek birini bulamadığın zaman sağa sola sahiplenirken çıkıp avazının çıktığı kadar o kişiye kendini ifade edercesine bağırabilirsin. “Sen sus ben konuşacağım, sende beni dinleyeceksin” diyen ifadeler isyankarlığınızdır.
Aç ağzını ve konuş artık susma ama birde kendine çeki düzen verdinmi etrafındaki ilişkilerini zehirlemeden akışı yakalamaya başlarsınız. Bu en doğal hakkındır peki ya karşındaki kişi seni dinlemeye mecbur değilse? ve senden kendini çekip uzaklaştırırsa ne yapacaksın?

Bunalım üzerine inşa ettiğin hayatın sürekli çatırdarken sığıncak başka bir liman aramaya başlayabilirsin. Her şey gelişirken değişmeyen kendine çeki düzen vermenin zamanı geldi. Amalar! Amaçlarından seni alıkoyarak zorlar. “Bu benim istediğim yaşam değildir.” Kimsede böyle bir yaşama hayır derken reddedilen yaşamınla itici gücünden eser kalmaması için nasıl bir yol haritasına ihtiyacın olabilir?
- Kimyanı eşeledikçe içindeki duygularına sahip çıkma. “Ya öyle olursa bunu yaşarsam” diye düşünme…
Kimliklerin sana yansıttığı her bir söz, cümleler sendeki duygularını tetiklerken kendini nasıl hissedersen hisset.

“Sen bana ait değilsin. Her nereden geldiysen giderken lütfen kapıyı kapat ve bir daha gelme sana ihtiyacım yok” dersin. Bu cümlelerini bir defa demekle değil. Içsel duygusal tüm gelmiş geçmişinin de içinden gitmesini dilerken aklına geldikçe tekrarla...
Senden bana benden san giden gelen tüm birikimlerimin sevgi ile gitmesini diliyor, istiyor ve teşekkür ederim. Sen bana ait değilsin. Bende sana ait değilim. Şimdik şu andan sonra senin bana benim sana ihtiyacımız yoktur. Giderken kapılarını arkandan kapatarak sevgin ve ışığınla olmanı seçiyorum. Böylede oldu.

Hayat anlamsız ise bunu kendi içsel duygularında ne zaman yarattığını sorgulama zamanın gelmiştir. Kimsemiz hayatını olmadık sıkıntıya koymak istemez.
- Derin geçişlerin acıttığı kadarının ne kadarına sahipsin? Işte o kadarını taşıyorken seni içinde tutan istemediklerin ile yaşamak zorunda bırakıyorsun kendini.
Karanlıktan aydınlığa her geçişlerinde seni içinde tutacak alışkanlıklarının bağımlılığına dönüşmesi nedeni ile her nerede o ışığı görsen daha başka sarılırsın kendine. Bu ilişki olabilir, iş olabilir, açlık olabilir, arkadaş olabilir vb…. Bir çok karmik sebeplerinde olsa buna ihtiyaç olmadan nasıl yaşanılır bunu kendinde ara.
- Kimi hayatında direnç göstererek ısrarla tutuyorsun?
- Hayatta ne istedin de sana gelmedi?
Gelmiş geçmişine olan kızgınlığını sana yansıtırken kimseyi yargılamadan, eleştirmeden sadece kendine söylemiş olduklarınla deşifre edebileceğin her bir zorlu hayat kavgalarından ancak arınabilirsiniz.

Sahip oldukların ile geçmişinin yükümlülüklerinden nasıl kurtulabilirsin biliyormusun?
- Hayatı tiye alarak.
- Kimsenin yükünü üzerinde taşımamaya karar verdiğin zaman yansıyan herkesin tetiklediği duygularına ve acıttıkca kontrolünü kaybetmeden sadece teşekkür ederek geçmişinden kendinden özür dileyerek, sevgini ifade ederek başarabilirsiniz.
- Her yansıyanın ardında başkalarına ithamda bulunmayın. Bil ki bu sana gelen özel bir hediyendir…

Tüm yaşamını hayatınla değerlendirdikçe sana neşeli ihtişamlı ve kolaylıkla gelişini farkederken hediyelerin olduğunu anımsa böylece yansıyanların gerçektende senin için olduğunu anlarsın. Kolaylıkla ve neşenle değişimine katkıları olsun.

NUMEROLOG:Müjde Şener

24.11.2019
65/11/2

HABERAL KIBRISLI GAZETESİ 



ANAHTARDA SENSİN KİLİT DE....


KENDİ GÜCÜNÜ KEŞFET…

ANAHTARDA SENSİN KİLİT DE SEN!…

Her şeyde hiçlikten bahsederken dikkatli olmalısın. Ne zaman nerede olumsuz bir yargı, eleştiriler yapmış olsan, sürekli bir şeyleri ifade ederken başkalarını anlatmaya çalışarak kendini küçümsüyorsun demektir. Kendi değerinin yerlerde olmasını istemezsin. Kimseye hak ettiğinden fazla değer vermemelisin. Ama!… dediğinizi duyuyor gibiyim.
Sürekli değerlendirmelerinin ardından “ama!” diyerek gelenin önündeki siperlerinin önemi nedir?eminim ki altonda yatan bir çok sebeplerin vardır ama demek zorunda kaldığın için kendini haksız yere mağdur etmiş de olsan bırakamadığın dirençlerinden dolayı önünde sürekli bir neden olur.

Önüne direnç koyarak ilerlemeni engelleyen başka bir neden doğar ve sürekli kendini kontrol ederek geçmişin üzerinden yıllar geçsede sen hala daha orada kalmış ilerleyemediğinin farkında olmadan yaşamak zorunda kalırsın.

Tabiki farkında olmadan yaratarak yaşanır tüm bunlar. Öyle bile olsa amaç ne olursa kendini kendinden yoksun kılan tarafın “ön planda” olur.
Oysa bu bedeni yöneten öz’de, genetik’te ve ruhsal, hissel ve duygusal yönlerinle fiziksel, zihinsel, duygusal bedenindir.
Zamanda her birimizin farklı ve başka kulvarlarda belki benzer nedenlerle ilerleyen yolcu olduğunu artık biliyorsun. Kimlikleri ifşa edip etmemen sana kalmıştır. Sistemin nasıl çalıştığını bir bilseydin kimse için yargı, eleştiri, dediikodu ve düşüncelerinden hislerinden geçirmemeye özen gösterirsin. Başına nelerin geleceğini tahmin edebiliyorsun. Yarattığın her şey gün gelir devran döner tekrar tekerrür ettiği gerçeğin ile birliktesin.

Kıtlık bilinci: her yönden haytı anlaman için sana verilmiş en büyük silahındır. Onu nasıl kullanıp kullanmayacağın kendi elindedir.
Sürekli benzer olayların yaşamında seni tokatlamasından “artık sıkıldım” diyorsan ve kendine yeni bir sayfa açıp “ben kimim” diye sorgulamaya başlamışsan “neden ben bunları hayatıma çekiyorum” diyerek zamanda yolculuğunun önündeki engellerin kalkması gerektiği andasın demektir.
Herşeyi olup hiç bir şeyi olmayan bir insan modeli yaratma…
Her şeyden ve içinden kolaylıkla zevkle imkansız olanların da ötesinden geleceğini görmen önemlidir.
Hayattan beklentilerinin bilincinde oldun mu hedeflediğin o hisse doğru yol alman kolaylaşır.
Değerini düşürerek farkında olmadan anlatarak aslında kendi duygularınla çatışarak her nerede kimlerden nasıl bir yol haritası çıkartarak zamanda birikimlerinin bir şekilde deşifre olabilmesini başlatmış olursun.
Bilerek veya istemeden kendini kontrol edemediğin zaman “iptal “ ediyorum demiş olsan dahi sistemini çökertir. Enerjinin düşmesi demek etrafında olup biten her şey ilerlemeni engelleyecek çünkü bakıp algılayamamış olduklarınla sadece olmazsa olmazlarından kaynaklıdır ve sınırlandırdığın yaşamında hücresel verilerinin yeterinde öksijen alamamış olması ihtimali fiziksel dıkıntına yol açacağını farkederken “stres” e bağlı koronikleşmiş alışkanlıklarının bağımlılığın olduğunu gözlemlersin.
Var olanı değelrendirdikçe ihmalsizlik ile itham edilecek belkide. Zorlu süreçlerin kimsenin hak ettiği bir durum olmadığından yürütülmesi gereken bir yaşam yolun varken onu engelleyecek inançlarından kendine çeki düzen vermen gerekir.
Sana verilenler nimetindir: Hediyen ve herşeyindir. Nasıl kullandığın sana kalmıştır. Kim ne isterse onu yapsın, her ne istersen o olsun diye adım atarsın ve kendini kendinden alıkoyacak her şeyin çnünden çekilmesi için farklı açınla yaşamına bakmanın nasıl bir his olduğunu keşfederken içsel huzurun ile rahatlığını kazanmaya başlarsın.
Kendi bedeninin, nefsinin hakimiyetinde olamaman ve yaşamının önüne set çekerek imkansız hale getirdiğin hikayelerinin bir de olumsuz tarafından incelemeye alınca “fiziksel, zihinsel, ruhsal duygusal” imtihana girersin.
Her yönden hayatın akışında kalmayı başarabildinmi tüm yaşamın sana mükemmel yansımaya başlar. Ama, her nerede takılıp kalacağını bilemezsin. Böylece, geçmişini yeniden süzgeçten geçirecek ve yeniden algı ve anlamlarınla kendi önünü nasıl kısıtladığını, sınırlar içerisinde akışını zorladığını farkedene kadar gidip gelen düşüncelerinde “ben nerede hata yaptım” demeye başlarsın.
Bu hayatta kimse için değişmiyorsun, kendinden başka…
Memnuniyetsizlik getirdiğin her şeyde mutsuzluğun bunlardan birtanesidir.
Bolluk içinde yokluğu yaşarken her nerede insanlarla olan ilişkinde kendini nasıl sıkışmış tıkanmış hissettiğini
Hiçlik: Kontrolün istemediğin bir kişiye teslim etmektir. Her nedeni alıp kabullendikçe içindeki olumsuz düşünceler veya nedenlerin kaynağının kendinden seni alıp götürmesi ile sıkıntısını yaşarsın. Bu pek hoşuna gitmesede, diğer yandan kendindeki klitlerinin sebebini çözer ve bir daha aynisi olmasın diye farklı algı, anlamlarla başka açıdan olaylara bakmaya başlarsın.

NUMEROLOG:Müjde Şener



23.11.2019
54/18/9

HABERAL KIBRISLI GAZETESİ

21 Kasım 2019 Perşembe

GEÇMİŞİN GELECEĞİNE UZANAN YOLU


GEÇMİŞİN GELECEĞİNE UZANAN YOLU...

Her gün değişen sensin. Hayata farklı açıdan bakıp gözlemlediklerinle hiç bir şekilde seni kendinden alıkoymayacak düzeyde olmalıdır. Zamanla anlarsın hatalarını belkide, oysa her gün değişen sensin ve değişmeyen hiç bir şey yok demektir. Sabit olan bir nesne düşün var mı acaba? Hayatın kendi içinde tekerrür ettiği gibi, zamanı yoklarken bırakamadıklarının bile değişmeye başladığını gözlemleyen teleskop gibisin ve incelemeye adığın yaşamınla kendine katkılarının ne olabileceği inançlarınla, anlamlarında gizli oluşunu farkedersin. Hiç bir şeyin gerçek nedenlerini bir türlü bilmemekte ısrarcımısın? Geldi geçti bitti dediğimiz zamanın her hangi bir dönemlerinde kendimize çeki düzen vermemiz gerekirken buluruz kendimizi ama neden? Bırakamadıkların alışkanlığa dönüşen hayat yaşam döngülerindir. Her şeyden hiç bir şeyin yeniden yapılanmayacağı gibi düşündüklerin seni yorar, zorlar ama yinede kendine gelmeni sağlayacak o zamanı yakaladınmı bırakmak istemeyecek daha fazlası için kolları sıvamaya başlarsın.
Hiç bir şey senin yorumlarından daha önemli olamaz. Bakıp gördüğün, görüpte seni içinde tutan her bir neden geçmişinden geriye kalan bir parçan olunca “manyetik” alanınla var ettiklerine sıkı sıkıya tutunma ihtiyacını hissedersin, buna “bağımlılık” denir.

Bazı nedenlere takıntı yapabilirsin. Bu takıntılar geçmişten Atalarından sana aşılanan kodlar olsada bırakamadıklarınla bugüne kadar taşımış oldukların senle birlikte ve şimdi bırakmaya hazır olunca ne yapacağını bilemedin, hiç kimseye bir şey söylemeden nasıl kendin olabileceğini anlamaya çalışırken ayna olmuş tüm geçmişinin geleceğin ile şimdinde sana nasıl katkı olabileceklerini anlamak, anlamlarınla itaat ettiğin inançların veya izlerin arasındaki bağların düğümlerini çözmek zorundasın.
Doğru yoldasın…

Geçmişini gelecek içinde aradıkça geleceğin içinde geçmişi sorgulaman aklına gelir miydi? Hiç bir şekilde imkansız gibi gelen bu düşünceleri alıp kabullenmek dahi kimse istemez. Oysa bugünü geleceğin içinde yokladıkça geçmişini terketmek, özgürleştirebilmeni kolaylaştırırken tüm geçmişini neşeyle ve kolaylıkla bırakabilmenin keyfini sürebilirsin. Zamanı yoklamanın ne önemi olduğunu, kendini kendinde aramaya başladığın an saklı kalmış duygularının sana ait olmadığını keşfederken bunca yıllık birikimlerinde seni üzen, kıran, bırakamadıklarınla nasıl yaşadığını zihninde, vizyonunda onu yeniden yaşarken yaratma riski olur. Bu böyle giderken itici gücünle çekim gücünün denge ve uyumunda nasıl ahenkli gerçeğe uyum sağlanabileceğini bazen de hayatın istednildiği gibi gitmemesi yıkıcı olur. Yapıcı olması gereken hayallerinde istediklerine odaklı kalmasını tercih etmek gerekir.

Elinden tutacak biri olamaz bazen, büyüdüğünü anımsarken acı duyacaksın. Hissettiğin şey o çocuğun olmadığını, artık bir yetişkin olduğunu ve vereceğin her kararında sadece istediklerine odaklı kalıp “evet” ise buna “hayır” demeyecek. “Hayır” ise olsun tamamdır diye yanıt vermeyeceksin. Kendi iradeni kazanırken en büyük gücün kendin olduğunu ve bunun için harcadığın çabaların emeğin karşılığını zamanla alırken kendini farkederken özgürleştirdiğini ve tüm geçmiş anlamların sana ait olmadığını o zaman öyle olmak zorunda olduğunu kendine söyleyerek telkinlerinde bulunursun.

Karışık olan duygularınla seni içinde tutan hislerine güvenerek şimdiki benliğinle eksik olanı tamamlarsın. Yarım kalan duygularındaki eksik olanı bugün tamamlamaya çalışırken seni kendine getirecek olan geçmişinin telafileridir. Bunu sana gösteren ekseninde bulunan insanlardır. Her biri sende hangi duygunu tetikliyorsa “iyiki” demen çok zevkli olacak bundan emin olun. Bunun için ne yaparsan nasıl bir insan olduğunu sana anımsatan ilişkilerinde kendini daha net gözlemleme şansını yakalarsın.
Kimseye kırılma, gücenme, yargılama, eleştirme. Dünden gelen bugüne kalan her değer verdiklerinle nasıl bir hayatın içerisinde olduğunu anlarken daha iyi bir yaşam için ettiğin mücadelelerinde kendine dönüp “kendim için ettiğim her mücadelelerimde kazanan ben oldum” derken buna inan.



NUMEROLOG: MUJDE ŞENER
22.11.2019
63/18/9

HABERAL KIBRISLI GAZETESİ

20 Kasım 2019 Çarşamba

DEĞİŞİMİN DÖNEN TEKERLEĞİ OLMAZ


DEĞİŞİMİN DÖNEN TEKERLEĞİ DURMAZ.

Hayatı hayallerimde yaratarak yaşadığımı biliyorum. Ta bir evelden kendime kim olmak istediğim ile ilgili dilekce vermiştim. Bu dilekçe: kendi yazıp çizip oynamak istediğim hayat oyunumun dilekcesidir.
Çocukluğumdan başlayan ilgi duyduğumuz herşeye bugün sahipmişim oysa ve ben bunun farkında değilim bunca zaman.
Çocukken saf bilinç ve saf sevgi ile hayata, olaylara başka gözle bakarsın. Herşey o kadar saydam güzelliktedir ki zamanın ne getireceğini bilemezsin ve sanki gelecekle ilgili bahis oynarsınız ya! Bende o’ duyguya kapılıyordum zaman zaman. Hiç bir şey bir önceki gibi değildi. Her şeyin benle birlikte değişmesi dönen tekerlek gibi gelip giden zamanla tekerrür ediyordum.
Kimliğimi keşfederken hayatın bana sunduklarını alıp kabulleniyor olanı sevdikçe onu küçülmüş veya genişletmiş, onu doğal dünyadan kopartmış veya döngüsel bir evrenle kaynaştırmıştım. Doğal dünyada kopukluklar yaşarken hangi açıdan olaylar zincirinden kendime bakıyorsam bana yansıyanın o olduğunu gözlemledim. Farkına vardıkça algılarımın anlamlarının türemiş olduğu ama bana ait olmadığını, küçük bir değerin içimde onu büyüterek beslediğimi hazırlayıp kendi yaşamıma sundukça yaratıp yaşadığımı ben biliyorum.
“ben ne istersem o olur” derdim. Öylede olduğu zaman içimdeki ben çoşku ile seviniyor daha başka neler yapabileceğim arayışına giriyordum.
Değişen duygu, düşünce algılarım ile hislerimi kontrol ederek kendimi kendimde yoklamanın keyfini yaşamayı hep sevdim. Karanlıkta düşe kalka yolunu arayanken sığınacak bir yuva, tutunacak bir el ararken “artık yeter diyebildiğim an!” Işığın kendisi olmaya karar verdim. Kimsenin kendinden başkasına katkısı yoktur aslında. Her insanın dünya ve evrenle bağının gücü içsel dünyasında saf enerjisi ile koşulsuz sevgisidir onu onore edecek.
Zaman bugün dünden geriye kalanlarla ilerlemektense bırakmayı seç! Kalıplaştırdıklarınızla incir çekirdeğini doldurmayacak her bir neden sadece bir uyarıdır, uyanışınız içindir.
Çıcukluğumdan bana bakan olanı sevmem gerektiğini kendi içimde saklıyordum. Bugün paylaşma zamanım geldi diye düşünmeye beni yönlendiren zamanın kendisidir. Bana beni anımsatan kendi eksenimdeki insanlarla dünya ve evrenin hediyelerini kullanmaya başladım. Bu benden sana, senden bana giden gelen katkının sonsuz uçsuz bucaksız oluşudur. Kimliklerimizin içinden kendimize çeki düzen vermeye başlarken kendini hazır hissettiğin an elde edebilmek en kolayı olur.

Yılların birikimleri ile senin bugün benimle olman, benim de seninle olmam nedensiz değildi. Sakla zamanı onun da gelir zamanı derken aslında hikayemin tamamlanma süreçlerinden gelip giden hislerime takıldıkça açıklanılması olanaksız diye düşünmemi kolaylaştıracak hikayelerin basamaklarını çıkarken geriye dönüp onun önemini anlamam, algılayabilmem ve hislerimdeki imkansız olanlarla direndiklerimin gereksiz olmaını görebiliyoruz. Dirençlerine karşı “yapabilirim” enerjisi olumlu yapıcı, pozitif olmasını sağlarsınız.

Çocukluğumuzun üzerine ne çok endişeler, korkular, başarısızlıklar, sevgisizliklerin aşılanmış olduklarının farkındasınız. Her birinin ardındaki hislerin gücü enerjinizle oynarken kısmi imkansızlığın içinde hayatınızı sürersiniz. En küçük bir umut ışığının yaşamına ışık yakması ile fikirlerinin olumlu ve pozitif oluşundan kendini iyi, enerjik, mutlu, başarılı ve sağlıklı hissetmeye başlarken bende yaparım. Tamamım, oldum, gibi enerjinle barışırsınız.

Hareketli yaşama alışırken kendi enerjini dengede tutabilirsen ve zamana uyarlanırken alışkanlıklarına bağımlı olmadan gelenin giderken bıraktığı katkı en değerlilerinin içerisinde seni yücelten olmasına dikkat edin. Her gelip gidenin ardından bana şunu dediydi. Böyle yaptı diyerek amaçsızlığa düşerek zamanını kendinden çalma.

Kararlı olduğun yaşamından eminsin. Kimse için değil kendin için bir şeyler yapmaya çalışan bir kalbinin olduğunu biliyorsun. Günlük yaşantında sana seni anlatan hikayeleri alıp kabullendiğin an çevrenden gelen yansıyan ve duygunu zorlayan her insan hediyendir. Alıp kabullendiğin sana ait olmayanlardır. Alıp kabul edip bırakabilme eylemin ise kazandıracaktır. Sana ait olmayanları senden alıp götürmeye gelmiş “başkaların hayatı ve yaşam tarzına bağımlı değilim...”

NUMEROLOG:Müjde Şener

22.11.2019
63/18/9

YENİ BAKIŞ GAZETESİ 

BİZE BAKAN ŞEY ARADIĞIMIZ ŞEYDİR.


BİZE BAKAN ŞEY, ARADIĞIMIZ ŞEYDİR...

Bulunduğun her ortamında kendinle barışık olmayı seç!
En güzel hediyenin kendin olduğunu anlarsın günden güne ve değişimlerin arasındaki bağının kopyalarının “dna” larından başladığı gibi, onunlada yüzleşirken hissetmeye başlarsınız.
Nereden başlayıp nereye kadar geldiğini anlarsın zamanla ancak, kitabına göre hikayeni okursan görmek istediğin gerçek yüzünü sana göstererek ilerleyeceksiniz.
Beni bana anlatan en güzel hediyemi nasıl anlar ve algılarım?
Hikayeni yeniden yazmak isterken kendini bulursun. Tüm buna ihtiyaç duyarken nerede takılıp ilerleyemediğini anlarken algılamalarından kendini ayrıştırmalısınız.
1- hislerinizle kendinizi kontrol ediniz.
2- duygularınızla sınavdan geçmiş olmalısınız.
3- iyilik, imtihanınızın en zor olan bölümüdür.

Kim olursan ol kendin olmak zaman ister ve sen kendini öğrendikçe zamanı kontrol altında tutan sözleşmelerin ile tabularını da beraberinde izlemeye başlarsınız.

Neden hislerinle kendine çeki düzen vermek zaman ister?
Hayatın akışındaki bağlantılarınız ile: şimdini gücü ve hikayenin endişe kısmından başlatılan hiç bir şeyi alıp kabullenmezsiniz.
Hayata olumlu yaklaşmak, her yönden yansıyarak “ruhsal, duygusal, fiziksel, zihinsel” olumusuz etkileyen incir çekirdeğini doldurmayan bir nedenede böylece takılmazsınız. Nedeni altında yatan kaynaktadır. Ne kadar güzel, olumlu olaylara yaklaşırsanız o kadar incinmeden kendiniz olmaya başlarsınız. Günün sonunda onore edilmenin gerçek kaynağının geçmişindeki eksiklerine neden olmasıdır.
Kimliğinde “ifade” edememekten yana kullanıyorsan, sancılı gelip geçen gelecek elbette geçmişinde kalırken gelecek hep orada olacak ama her fırsatta daha fazlasının çoğalması ile...

Fiziksel olarak yaşamış olduklarınla geçmişin hikayelerini hücrelerinde barındırmaya başlarsın. Hiç bir şeyin gerçek değeri: kendi değerini bilmeden anlamak imkansızdır. Zamanla geleceğin hikayelerinde olmasını dilediğin ve bir türlü olamayan hiç bir şeyin önündeki engelleri olma! Taşımak zorunda kaldığın her şeyin geri sana yansımış olması mucizelerinizdir.

Hayat ne ilginçtir sürekli bir şeylerle kendine eksiksiz tam olma desteği vererek kontrat ve sözleşmelerinden men ederken incittiklerin ile incindiklerin arasındaki tekrarların sebebi her ne isterse olun her süreçete imkansız olanı olması gerektikçe deşifre eder yeniden yapılandırılır. Unutmamalısın ki, sadece iki dudaklarının arasındaki kelimelerinde saklıdır. Gerçek yüzünü yansıtamamak ise, en zorlu düellolarınla sindirim sisteminde hiç bir tepki yansıtmadan, için için onunla kaynamaya başlarsın. Sözlerinden kendine çeki düzen vermeyi düşünürmüsün? Etrafında dönüp duran her şeyden, her yönden esnek olup hiç bir şeyden ders almadan ilerleyemezsiniz...

Bakıp gördüklerindir sana ait olan, hislerinle bağlantı kurdukların gerçek hikayenin özden gelen olduğudur. Hikayeni içsel duygusal bütünsel olarak anlamsız kılıp yokmuş gibi değerlendirdikçe zevk almamaya başlarsın. Hayat okulu en zorlu süreçlerinle seni zorlar. Nedeni ise var olan tüm gücünü hayatta kalman için kullanma yetisini kazanabilesiniz. Dünyaya zengin doğan kişiler şanslı değildir. Maalesef öyle düşünülmektedir. Nedeni ise. En zor olanı farketmek en keyifli keşifci olarak seni kendine getirir. Yokluktan bolluk bilinci her yiğidin harcı değildir onu alıp taşıyabilsin. Kolaylıkla bulunan her kaynak günün sonunda o da uçup giderken kendin için yaptığın her şey günün sonunda hayrına olur. Katkı koyup almanın verdiği zevkle sanatcı ruhunun sışa dönüşü ile çekim gücünün katlanarak gelişini kurtlamak gerekir.

Düşüncelerin en güzel hediyendir. Yoktan var edip içsel duygusal değişim beklentisi ile düşünceleri tamamen emek veripte, istek üzerine harcayan kişilerin görüşleri gerekir. Biraz emek, biraz sabır ve biraz zamanla gerçek tüm yaşam bize neşeli ihtişanlı ve kolaylıkla gelir…
Her şey yolundadır. Hiç bir şey umduğun gibi değildir. Zamanda yolcu olmak olayların ardındakilerini hep yoklanması gerekir olarak sözleşmeleri yapılmıştır. O geçmiş olsa dahi gelecek için her şey olması gerektikçe “iyikilerin” olsun...

NUMEROLOG:Müjde Şener

21.11.2019
62/26/17/8

HABERAL KIBRISLI GAZETESİ 




KENDİN OLMA SANATI

KENDİNİ OLMA SANATI: SANA VERİLEN EN GÜZEL HEDİYE Bir sabah uyandığında aynada kendine bakıp "Ben kimim?" diye sordun mu hiç? Y...